Browsing articles tagged with " İNCİ AKTAŞ"

Hipnozla Sigarayı Bırakma ve Zayıflama Aynı Anda Olur mu?

May 20, 2019   //   by admin   //   Makaleler  //  No Comments

Hipnoterapi İle Sigarayı Bırakma ve Zayıflama seanslarına gelen danışanımın bu sabah yazdığı mesaj;

İnci Hanım bugün tartıldım ve ilk size haber vermek istedim. Bence bu bir mucize. Sigarayı bıraktıktan sonra kilo alırım sanmıştım. . Hem sigaradan kurtuldum hem de 1 haftada beş kilo verdim. Bu gerçekten mucize. Size ne kadar teşekkür etsem az. İyi sizi tanımışım.

Yüz yıllık sigarayı bırakırsan kilo alırsın efsanesini artık bir kenara bırakma zamanı gelmedi mi? Kilo problemleri ve sigara bağımlılığı daha önce de saydığım bir çok rahatsızlık gibi aslında bir belirtidir. Ruh, zihin ve beden bütünlüğünü sağlamak için, zihin ve ruhta değişmesi gerekenlerin habercisidir. Eğer bu belirtilerin nedenine ulaşabilir ve dönüştürülürse, belirti de ortadan kalkar.  Sigarayı bırakmak için hipnoterapi alan ve böyle köklü bir inanışa sahipken hem sigarayı bırakan hem de 1 ayda 5 kilo veren danışanımı yürekten kutluyorum. Mucizelerle dolu bir hafta dilerim.

İnci Aktaş

Hipnozla zayıflama ve sigarayı bırakma seansları hakkında bilgi almak için bize ulaşabilirsiniz.

(0224)2434314

(0533)5475241

inciaktas@akademiplena.com

instagram: @inci_aktas

Online eğitimler için www.plenahuman.com adresimizi ziyaret edebilirsiniz. Online eğitim programlarına kayıt olduktan sonra istediğiniz yerden istediğiniz zaman eğitimlerimize katılabilirsiniz.

Bireysel online seanslar için ise, 02242434314 nolu telefondan bize ulaşabilirsiniz.

Korkularımızı Nasıl Yenebiliriz?

May 15, 2019   //   by admin   //   Makaleler  //  No Comments

Korkularımızı nasıl yenebiliriz sorusu bugün bir çok danışanımızda karşılaştığımız en önemli konulardan biri.

Çok çeşitli korkuları olan kisiler merkezimize başvururlar. Bunlar arasında karanlık korkusu, sosyal fobi agorafobi, kapalı alan korkusu, hayvan korkuları(köpek korkusu, kedi korkusu, böcek korkusu),yükseklik korkusu, araba kullanma korkusu, uçak korkusu, deniz korkusu ve aklınıza gelebilecek her türlü korku. Çok karıştırılan bir kavram var. Fobi ve anksiyeteyi birbirinden ayırmamız gerekiyor. Fobi bir travma sonucu oluşmuş korkudan bahsederken anksiyete olmamış bir şey için önceden onu olmuş gibi hayal edip kaygı yaratmaktır. Bu tip korku ve kaygıların NLP teknikleri ve hipnoz ile çok kısa sürede ortadan kaldırılabileceğini biliyor muydunuz? NLP istemediğimiz alışkanlıkları ortadan kaldırma ve kendimiz için olumlu sonuçlar doğuracak yeni programlar oluşturma için zihnimizi programlama üzerine kuruludur ve evet eğer siz bu korkulardan kurtulmak isterseniz bir seansta bu korkudan kurtulabilirsiniz de…Bununla birlikte herkese sonuç tek seansta olmayabilir. Özellikle sadece korku için başvurduğumuz seanslarda kişinin geçmişten gelen bir çok travması olabilir. Ve bu travmalar temizlenmediği sürece korku ortadan kaldırılmış olsa bile semptom üretmeye devam eder. Dolayısı ile Hipnoz/Hipnoterapi ve eft teknikleri ile de sıkışmış duyguları temizleriz. İyi haber şu ki NLP teknikleriyle ve hipnoterapi ile korkularınızdan kurtulmak mümkündür. Bunun ne kadar süreceği ise tamamen danışanın kendi süresine bağlıdır, herkesin değişimi kendine özgü ve kendi yoluyla olur. Yine de şunu bilmek çok iyi. Siz hiçbir zaman bu kokuya mahkum değilsiniz, istediğiniz her an doğru bir terapi yöntemi ile korkularımızdan kurtulabilirsiniz.

Sevgiyle kalın

İnci Aktaş

Hipnoterapist

Hipnoterapi, bilinçaltı terapisi, NLP, EFT yaşam koçluğu ve psikolojik danışma hakkında bilgi almak için bize ulaşabilirsiniz.

Online eğitimler için www.plenahuman.com adresimizi ziyaret edebilirsiniz. Online eğitim programlarına kayıt olduktan sonra istediğiniz yerden istediğiniz zaman eğitimlerimize katılabilirsiniz.

Bireysel online seanslar için ise, 02242434314 nolu telefondan bize ulaşabilirsiniz.

(0224)2434314

(0533)5475241

Neden Kariyer Danışmanlığı?-İnci Aktaş

Tem 13, 2015   //   by admin   //   Kariyer  //  No Comments

Amerika’da yapılan, klasik bir çalışanın işi algılayışı araştırmasında şu sonuç ortaya çıkmıştır. İstisnasız tüm çalışanlar bir robot olduklarını düşünüyorlar. Sabah işe geldiklerinde açılan ve işten çıkarken kapama düğmesine basılarak kapatılan bir robot…Peki hal böyle olunca, iş doyumu nasıl sağlanabilir?

İş doyumunun yaşam doyumuna etki eden önemli bir faktör olduğun anlaşılması ile kariyer danışmanlığı/kariyer koçluğunun önemi giderek artmaya başladı. Öyleyse bir kariyer danışmanı ya da kariyer koçu sizin için neler yapabilir?

Fransızca ve Latince kökenli olan kariyer sözcüğü hareket edilen yol anlamını taşıyor. Ve kariyer danışmanı siz bu yolda kariyer gelişiminizi sağlarken size yol arkadaşlığı yapan kişidir. Kariyer danışmanlığı, ilk defa meslek seçiminizi yaparken, iş değiştirirken, meslek değiştirirken, yeni bir iş ararken bireye yardım etme sürecidir. Aynı zamanda kariyer koçları, iş yerinde başarı gösterip doyum elde etmesi, kariyer planı yapması, etkili iletişim kurabilmesi ve çatışmaları çözmesi/önlemesi, ve terfi dönemlerinde danışanlarına yol arkadaşlığı yaparlar. Yetenek havuzlarındaki bir çok yönetici adayı assessment sürecinde bir kariyer koçu ile çalışmaktadırlar.

Kariyer koçu/kariyer danışmanı ile çalışırken, derinlemesine görüşme ve ölçme araçları ile kendinizi tanır, yetkinlik ve geliştirilmesi gereken yanlarınızı saptayabilir, benlik algınızı gerçekçi bir biçimde oluşturabilirsiniz. Bazen danışanlarımız kendilerini olduklarından daha yetersiz ya da daha yeterli algılayabiliyorlar. Oysa kişinin gerçek özellikleri ile kendisini nasıl algıladığı, birbiriyle uyumlu olmalıdır.

Kariyer danışmanı ile çalışmak, seçeceğiniz iş ve mesleklerle ilgili daha fazla bilgi edinmenize olanak tanır. Size tatmin sağlayacak mesleğin toplum ihtiyacını da karşılaması gerekir. Örneğin geçmişte popüler olan bir meslek şu anda toplum ihtiyacına hizmet etmeyebilir. Bir kariyer danışmanı kişinin ihtiyaçlarıyla toplumun ihtiyaçlarını dengelemeyi hedef alır.

Özetle kariyer koçluğu hizmeti kişinin ömrü boyunca alabileceği bir hizmettir. Ve kariyer koçu bireylere, mesleki eğitim alacağı alanı seçerken, çalışacağı yeri belirlerken, iş yaşamının getirdiği zorlukların üstesinden gelirken, terfi zamanları geldiğinde, yeni bir işe ya da mesleğe geçiş yaparken, özellikle sosyal bilimler gibi kişilere geniş bir kariyer alternatifi sağlayan fakültelerden mezun olan bireyler için karar verme sürecinde, emeklilikte gerçekleştirilecek aktivitelerin planlanmasında kişiye yol arkadaşlığı yapan kişidir.

İş ve özel yaşamınızın dengede olduğu güzel günler dilerim.

İnci Aktaş

Kariyer Danışmanı/Profesyonel Yaşam Koçu Bursa

Bir kariyer danışmanından hizmet almak ve tüm sorularınız için bize ulaşabilirsiniz.

info@akademiplena.com

Tel:(224)2434314

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Bırakın Problemlerini Çocuğunuz Sahiplensin! Siz Onun Koçu Olun,,

May 14, 2015   //   by inciaktas   //   Kişisel Gelişim, Makaleler  //  No Comments

Çocuklarının herhangi bir problemi olduğunda ve çocuk kendi problemini sahiplendiğinde, anne babalarda harekete geçme isteği uyanır. Sorunu üstlenirler ve çözemedikleri zaman da çoğunlukla kendilerini suçlayıp kötü hissederler. Oysa bu durumda çocuklarımıza iyilik yapmıyor aksine çocuğun hayatı boyunca tüm problemlerinde bize gelmesine sebep oluyoruz.

Insan mükemmel bir kaynak potansiyeline sahiptir ve sorunlarının çözümü kendi içindedir. Bu sizi şaşırtabilir ama çocuklarımızın içinde de aynı sorun çözme yetisi fazlasıyla bulunmaktadır.

Bundan böyle bırakın çocuklarınız kendi problemlerini sahiplensin. Ve kendi çözümlerini kendileri bulsunlar. Çünkü tüm insanlar gibi tüm çocuklarda hayatı boyunca her şekilde irili ufaklı bir çok sorunla karşılaşacaklar. Çocukların içerisinde iyi çözümler bulma konusunda inanılmaz bir potansiyel vardır. Bazen bu potansiyelden biz bile yaralanabiliriz. Sizin sorunlarınıza bile düşünemediğiniz çözümler önerebilirler.

Eğer siz bu potansiyel onlarda varken, hap niteliğinde çözümlere giderseniz alacağınız karşılık her sorunda çözmeniz için size gelmeleri olacaktır. Ayrıca belki de o problemlere çözüm bulamayacağınız zamanlar olacak, bir süre sonra bu durum ağır bir yük yükleyecek omuzlarınıza. Çünkü hiç kimse herkesin her sorununa çözüm üreten sonsuz bir bilgeliğe sahip değildir. Kimsenin elinde sihirli değnek yoktur. Sizin de yok. Ama çocuğunuza koçluk becerileriyle yaklaşırsanız, sorununu kendi kendine çözmeye çalışan çocuğunuza yardımcı ve destek konumunda bulunursanız, ona çok daha fazla yararlı olabilirsiniz.

Çocuklar yardıma ihtiyaç duyar ama en iyi yardım biçimi kendi çözümünü bulma şeklinde yani koçluk yaklaşımıyla yapılan yardımdır. Dinleme, etkili soru sorma ve geri
bildirim süreci çocuğunuza en iyi şekilde yardım etme şansını size verir.

Çocuğunuzun koçu olabilmek için bireysel Öğrenci Koçluğu ve  Aile Koçluğu seanslarına katılabilir ayrıca Çocuğunun Koçu Sen Ol Eğitimlerimize katılmayı düşünebilirsiniz.

Eğitim hakkında detaylı bilgi için aşağıdaki linki tıklayabilirsiniz.

http://www.akademiplena.com/index.php?id=3&egitim=63

Sevgiyle ve mutluluklar kalın,

İnci Aktaş

Profesyonel Yaşam Koçu & Eğitmen & Yazar

 (224)2434314
Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Eğer 20 Yıl Sonra 25 Kilo Fazlanız Olacağını Bilseydiniz…İnci Aktaş

Mar 16, 2015   //   by inciaktas   //   Kişisel Gelişim  //  No Comments

Basitçe hesaplayalım. Günde 3 gr. Kilo aldığınızı ve bu kilonun bedeninize kalıcı olarak yerleştiğini düşünün. 3 gram ne kadar eder? Çok küçük değil mi? Hatta ileri gidelim ayda 100 gram aldığınızı ve bu kilonun kalıcı olarak yerleştiğini düşünelim. Çok az değil mi? Ayda 100 gram..Peki yılda kaç kilo eder? 1,2 kilo..Bir şey değil değil mi?

Peki böyle giderse 20 yıl sonra kaç kilo olacaksınız? Şu anki kilonuzdan 24 kilo fazla..Bu çok üzücü bir tablo ama herkesin göz önünde bulundurması gerekir. Bize hipnozla zayıflamaya gelen kişilerden bazıları, yıllar içinde aldıkları kiloyu bir ayda vermeyi hedefliyorlar. Onlara ilk söylediğimiz şey şudur. Bu kiloyu bir anda almadınız ve zayıflamak istiyorsanız sabırlı olmalısınız.

Kilo vermek, sabırlı olanlar için oldukça basit bir iştir. İster kendi kendinize sağlıklı beslenme programı uygulayın, ister hipnozla zayıflama programına katılın kabul etmeniz gereken ilk şey şu, hedefiniz için kendinize 6 ay vermiş olsanız bile, o aylar öyle ya da böyle geçecek..Kaldı  ki kilo verme süreciniz aldığınızdan daha hızlı olacaktır.

Çabuk kilo vermek için uygulanılan şok diyetler, ya da şok diyet olmasa bile eşinizin çoluğunuz çocuğunuzun yediğinden farklı hazırlanmış yağsız light yiyeceklerle hazırlanmış beslenme programları, birden kilo vermenize sebep olsa bile, bıraktıktan kısa bir süre sonra eski beslenme tarzınıza döndüğünüz anda verdiğiniz kiloları geri alırsınız.

Kişiler belli saatlerde yemeğe oturmak zorunda kalmasalardı, masaya oturduklarında değil acıktıklarında yemek yeselerdi, duygusal açlıklarını bastırmak için tıka basa yemeyip doyduğunda bıraksalardı kilo almazlardı. Vücudunuz neyi ne zaman ve ne kadar yemesi gerektiğiniz bilir. Onu dinleyin..

Sevgi ve sağlıkla kalın;

İnci AKTAŞ

Profesyonel Yaşam Koçu & NLP Uzmanı

(224)2434314

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Kilo Vermek İçin Duygusal Açlığa Son Verin..-İnci Aktaş

Şub 5, 2015   //   by inciaktas   //   Kişisel Gelişim  //  No Comments

‘Kendime hakim olamıyorum.’ ‘Stresten yiyorum’. ‘Depresyondayım.’ ‘Benimki duygusal açlık.’

Her gün kaç kişiden duyuyorsunuz bu cümleleri? Çoğumuz yeme probleminin midesiyle ilgili
olmadığını anlamış durumda. Artık duygularımız konuşuluyor. Içimizdeki sevgi, ilgi açlığı ya da
duygusal yüklerimiz belki de depresyonumuz, hayatımızdaki stres..yaşadığımız her neyse bir
şekilde çok yemekten kendimizi alıkoyamıyoruz.

Öncelikle şunu bilmeliyiz. Tüm duygular iyidir. Tüm o sıkıntılı duygularının bir nedeni vardır.
Duygularımız bize bir şeyler anlatmaya çalışırlar böylece kendimize yardım edebiliriz. Duygularımız
arabanın gösterge tablosundaki işaret ve ışıklara benzerler. Arabadaki bu gösterge ve ışıkların
orada bulunmalarının bir nedeni vardır. Arabanın düzgün çalışması için neler yapmamız gerektiğini
bize gösterirler, böylece uzun süre güvenilir bir şekilde aracımız çalışır.

Aynı geçerlilik sizin ve bedeniniz içinde söz konusudur. Duygular kendinize en iyi nasıl
bakabileceğinizi size söylemeye çalışırlar.

Eğer bir arabaya da bedeninize bakar gibi bakarsanız arabanız bir süre sonra teklemeye
başlayacaktır. Aynen şimdi sizin içinde bulunduğunuz tekleme gibi.

Arabanızın yağ lambası yanıyorsa benzin koymaya kalkmazsınız, hele daha benzin deposu dolu
gözüküyorsa. Oysa bedenimize yaptığımız tam olarak budur.

Bugüne kadar hissettiğimiz tüm duygular; sıkıntı, ümitsizlik, endişe, depresyon ya da benzeri kötü
duygular bize bir şeyler anlatmaya çalışıyordu. Oysa biz onları anlamaya çalışmadık belki de
anlayamadık. Onları yemek yiyerek doyurmaya ya da susturmaya çalıştık.
Eğer bugüne kadar duygularınızı yemeklerle doyurmaya kalktıysanız, bunun işe yaramadığını
görmüşsünüzdür. Anlık zevkleriniz asla sorunu çözmedi. Üstünü örttüğünüz her an bir sonraki
öğünde daha çok yediniz. Belki de kendinizden intikam alırcasına.
Arabanın yağ göstergesi yanmaya devam ettiği zaman, sürücü arabanın yağ durumunu kontrol
etmesi gerektiğini bilir. Eğer ısı lambası yanarsa, sürücünün radyatördeki su miktarını kontrol
etmesi gerekir. Sileceklerin su lambası yandığı zaman, sürücü daha fazla su koymak gerektiğini
bilir. Bu ışıklar yararlıdır. Dikkat gerektirirler. Bu durumlarda arabaya daha fazla benzin koymanın
hiçbir yararı olmaz.

Endişe, korku, kızgınlık veya depresyon. Hepsi size bir şey anlatmaya çalışıyor. Bu anlamda
hayatınızdaki en büyük sıçrama yardım almak olacaktır. Yardım alın. Yardım aldığınız kişi bir
yaşam koçu olabilir, bir psikolojik danışman olabilir ya da bir kişisel gelişim eğitimine katılabilirsiniz.
Asıl mesele; kilo vermek, kilo kontrolü ya da kilonuzu korumak değildir, zayıflamak değildir. Asıl
mesele duygularınızı yönetmektir, altında yatan nedenleri çözebilmektir. O zaman yemek yemek
sizin için sadece bir ihtiyaç olacaktır.
Sevgiyle…
İnci AKTAŞ
Profesyonel Yaşam Koçu & NLP Uzmanı

(224)2434314

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Sevgi Bir Mucizedir, Sevgi Sihirdir !-İnci Aktaş

Ara 1, 2014   //   by inciaktas   //   İlişkiler  //  No Comments


Eğer evliliğinizde ya da ilişkinizde mutsuzsanız ve tatmin değilseniz, ilk aklınıza gelen şey eşinizin değişmesini istemek olacaktır. İşte bu,eşlerin yaptığı en büyük hatadır. Asla eşinizin değişmesini umut etmeyin. Bu doğru bir yaklaşım değildir. Bunun yerine siz değişin. Kökten bir şekilde değişin. Yeni bir insan olun. İletişimdeki sorumluluğu üzerinize alın ve kendinize sorun, ‘ben nasıl bir insan olmalıyım ki, mutlu olalım’ Siz yeni birisi haline geldiğinizde eşinizin de bambaşka bir insan olacağına şaşıracaksınız. Çünkü size karşılık vermek için değişecek, Başlangıçta bunun zor olduğunu düşünebilir çünkü karşısında sanki yeni bir eş vardır. Hatta bunun çok uzun sürmeyeceğini bile düşünebilir. Ancak yavaş yavaş ‘eşim değişebildiyse neden ben de değişmeyeyim diye soracak kendine’Asla o değişmeli diye düşüncelere kapılmayın. Her ilişkide kendi tarafınızdan değişmeye başlayın.

Hayat hala bir cennete dönüşebilir. Bunun için asla geç değildir. Ancak değişmek büyük bir cesaret gerektirir. Gerçekten ihtiyaç duyduğunuz şey biraz daha farkındalıktır.

Davranışlarımızın %97 si otomatiktir. Eşler her sabah kalkar belki bir günaydın bile demeden kahvaltı eder ve işlerine giderler. Günde 2-3 kez telefonla konuşur ne söylediklerini duymazlar bile çünkü akıllıları onlarca şeyle doludur. Akşam özel bir günse, özel gün yemeği yenir , değilse üç cümle kurularak yenilen akşam yemekleri ve sonra televizyon seyredilir..Tabi her ilişkinin kendine göre bir rutini oluyor ancak değişim için en önemli şey, davranışlarınızın farkına varın ve otomatik olmaktan çıkartın. Sadece bir gün boyunca şu ana kadar yapmakta olduğunuz şeyleri izleyin. Aynı şeyleri yapıyorsunuz ve eşleriniz ve ya sevgilileriniz de aynı tepkileri veriyor, hep aynı şeyleri yapıp farklı tepkiler beklemiyorsunuzdur herhalde.. Bu delilik olur..

Sadece küçük değişiklikler yapın ve şaşırın. Örneğin bir erkekseniz yarın sabah erken saatte kalkıp traş olmaya ya da gazeteleri karıştırmaya ya da telefonunuzda bir şeyleri kontrol etmeye başlamayın. Bunun yerine saatiniz 30 dakika erken çalsın, bu sefer siz hazırlayın kahvaltıyı , siz dizin bulaşıkları makinaya..Eğer kadınsanız, dünkü yorgunluğunuzu dünde bırakın, kocaman gülümseyerek uyandırın eşinizi, bugün sorunlardan yerine iyi şeylerden bahsedin, komik bir şeyler anlatın, güzel bir müzik açın..Kısacası ilişkinizde nasıl davrandığınızın farkında olun ve bir şekilde bu davranışı değiştirin. Farklı davrandığınızda eşiniz buna çok şaşıracak. Sevdiğiniz kişiyi görünce gülümseyin daima ve onu kucaklayın. Bugün onun gözlerinin içine bakın. Bu gece evde öylece otururken ellerini tutun, yalnızca gözlerinin içine bakın mutlu olun. Hiç bir neden yokken gülümsemeye başlayın.

Ne zamandır ellerinizi farkındalıkla tutmuyorsunuz, ne zamandır bir sabah yürüyüşüne çıkmıyorsunuz, ne zamandır yıldızların altında öylece oturmuyorsunuz? Eğer tek bir yoldan iletişim kurabiliyorsanız-ki o da tartışmaktır- sonucu tahmin edebilirsiniz.

Sevmek bir eylemdir. Sevgi bu eylemin sonucunda ortaya çıkan duygudur. Bu duyguyu yaşamak için karşılıklı olarak her gün her gece hatta uykunuzda bile sevme eylemini gerçekleştirin. 
Birlikte kahkaha atın, birlikte müzik dinleyin, birlikte tatile çıkın, birlikte çok eğlenin, yeniden arkadaş olun…Osho’nun dediği gibi şayet bir insanı seversen o kişi hemen güzelleşir. Sevgi böylesine bir simya sürecidir. Insana sevgi dolu gözlerle bakın birden onun güzelleştiğini görürsünüz. Bu bir mucize gibidir.

Sevgi bir mucizedir. Sevgi bir sihirdir. O kadar çok sevin ki içinizden taşır karşınızdakine bulaşsın. Hala çok geç değilken şimdi başlayın..

Sevgiyle,

Inci Aktaş

Profesyonel Yaşam Koçu & Nlp Uzmanı & Yazar

(224)2434314

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Antidepresan Gülümsemesi-İnci Aktaş

Kas 24, 2014   //   by inciaktas   //   Kişisel Gelişim  //  No Comments

Bir gün yaptıklarınızdan değil yapamadıklarınızdan pişmanlık duyacaksınız…Ancak bugün kimle konuşsanız, bir çok insanın antidepresan kullandığını görürsünüz. Bazıları ise bunu size söyleyemez bile… Çünkü yalandan antidepresan gülümsemesi, mutlu olduklarına inandırır herkesi.

Kafamda durmadan bağırıp çağıran bir yabancının sesi, 
Yüzümde kocaman yalandan bir antidepresan gülümsemesi. 
Böyle gitme ne olur, böyle gitme ne olur. 
Biraz yanımda otur diyemedim. 
Başımı yaslasaydım omzuna, ağlasaydım. 
Öpüp koklasaydım, yapamadım.utandım. 

Yazılarımı takip edenler bilir, radyoda bir şarkı dinlerim ve bu şarkı bana yazı yazmam için ilham olur. Bugün bu şarkı ilham oldu ve ben de antidepresan gülümsemesine değinmek istedim… Neden yalandan, kocaman, oyuncak zaferlere ve lustral, prozac, cipralex’e ihtiyacımız var? Bazen kafamızda durmadan konuşan depresyondaki ses, bazen kendi kendimize yarattığımız hastalık belirtileri, bazen şiddetli geçimsizlik, bazen iş, bazen para sorunları..Bazen yapamadıklarımız, bazen ise yaptıklarımızdan duyduğumuz pişmanlıklarımız…

Yine de durup düşündüğümüzde ve kendimize sorduğumuzda ‘gerçekten gerekli mi?’ diye, eğer yüzümüze yalandan bir gülümseme koyacaksak, bunu antidepresansız da başaramaz mıyız?

Reçeteye mi ihtiyacınız var? Mutsuz musunuz? Şarkı söyleyin, dans edin, dua edin ve her şeyi kutlayın. İşte anahtar budur. Gülümseme her kapıyı açar. Bir kez gerçek anahtarı bulduğunuzda hiç bir şey eskisi gibi olmaz.

Siz zorla da olsa gülümsediğinizde beyniniz mutlluk hormonu (serotonin) salgılar. Ve beyninizde bir tür gerçekliğe dönüştürme kurgusu oluşturulur ve bu kurgu kendi gerçekliğini yaratır. Gülümseme gerçek bir ilaçtır.

Diğer reçete; affetmektir. Affetmek yaralardan iyileşmektir, yaralardan ve acılardan kurtulma gücüdür. Unutmayın, affetmek unutmak demek değildir..

Affetmek olanları yok saymak anlamına da gelmez ancak affetmek sizi geçmişten kurtarır. Ruhunuzu temizler..Bunu istemez misiniz? Size acı veren kişiyi affederek, kendinizi özgür bırakmak istemez misiniz?
Bugüne kadar pişmanlık duyduğunuz tüm yaptıklarınızdan dolayı kendinizi affederek başlayın. Ne olduysa oldu yaşandı ve bitti, şimdi kendinizi affedin.  Ve yapmak isteyip de yapamadıklarınızdan dolayı kendinizi affedin.  Artık tam ve bütün bir insan olabilmek için kendinizi affedin. Kendi kendinizi affettikçe ruhunuzu temizleyeceksiniz. Kendinizi affettikçe etrafınızda bir ışık parıldayacak ve antidepresan gülümsemesi yerine gerçekten gülümseyeceksiniz. 

Kendini affetmek kendini sevmektir. Affetmek unutmak demek değildir, sizi inciten kişiyi tekrar hayatınıza almanız da gerekmiyor. Bütün sınırlarınızı koruyabilirsiniz. Bazen insanlar sizi incitirler, size acı verirler, Neden biliyor musunuz? Çünkü onlar da büyüyorlar ve öğreniyorlardır. Onları insan oldukları için affedin. Onları Allah’ın yarattığı insan olduğu için affedin. 
Ve son olarak, affetmek gerçek bir reçetedir. Kötülüklerden duyduğunuz acıyı geçirecek tek ilaç affetmektir..

Affedin ve gülümseyin..

Sevgilerimle,

İnci AKTAŞ

Profesyonel Yaşam Koçu & Eğitmen & Yazar

(224)2434314

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Aşk Mı? Bağımlılık Mı?-İnci Aktaş

Kas 20, 2014   //   by inciaktas   //   İlişkiler  //  No Comments

‘Hakk’ın karşına çıkardığı değişimlere direnmek yerine, teslim ol. Bırak hayat sana rağmen değil, seninle beraber aksın. “Düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir” diye endişe etme. Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?, Tebrizli Şems

 Biri size gelse ,dayaktan yüzü gözü morarmış olsa ve size ‘kocam beni çok dövüyor ama seviyorum’ dese, ne düşünürsünüz?

Bağımlılık deyince aklınıza alkol,sigara ya da uyuşturucu mu geliyor? Peki ya evlilikler,ilişkiler? “Bana sadece,beni döverken ilgi gösteriyor” diyen kadın sizce eşini seviyor mu? Bizi en çok şaşırtan şey de işte budur.

Biz buna, bildik alanda kalma güdüsü diyoruz. Bu hayatımızın altının üstüne geleceği korkusudur. Çünkü, bildik alan güvenlidir. Güvensizliğin içindeki güvendir o. Ne de olsa bildiktir, tanıdıktır. Sorunlar büyüktür. Ama nasıl baş edeceğinizi bilirsiniz. Öğrenmişsinizdir.

İlişkinizde doğru gitmeyen bir şeyler olduğunu anlamak için sadece fiziksel şiddet olması da gerekmez, bazı ilişkiler  acı doludur, mutsuzluk doludur, huzursuzluk, tatminsizlik ve sevgisizlik doludur ama kişi için tanıdıktır.

Bu alandan çıkınca ne yapacaksınız? Eğer ilişkiniz bir bağımlılığa dönüştüyse, bağımlı olduğunuz kişi olmadan bir gelecek düşünebiliyor musunuz?

Esaretin Bedeli filmini izlemediyseniz tavsiye ederim. Yaşlanıncaya kadar ömrünün büyük bir bölümünü hapisanede geçiren yaşlı adam, tahliye olduktan bir kaç gün sonra, artık ne yapacağını bilmediği için intihar eder. Çünkü bildik alana geri dönmek ister ama dönemez. Orası konforlu ve güvenli değildir ama bildiktir. 

Eğer ilişkinizide kendinizi mutsuz ve huzursuz hissediyorsanız, İlk yapmanız gereken şey, ilişkinizin aşk mı bağımlılık mı olduğunu düşünmektir. Eğer bağımlılıksa, belki de yeni bir hayat tasarlamanın zamanı gelmiştir. Bağımlılıktan kurtulmanın yolu dengeden geçer. Hayatınızın her alanında denge sağlarsanız size sadece yeni hayatınıza adapte olmak kalır.

Sevgiyle kalın..

İnci Aktaş

Profesyonel Yaşam Koçu & Yazar

(224)2434314

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Evliliklerin ve İlişkilerin Düşmanı ‘Kıskançlık’-İnci Aktaş

Kas 9, 2014   //   by inciaktas   //   Kişisel Gelişim  //  No Comments

Evliliklerde ve romantik ilişkilerde bir kişiyi kıskanç yapan nedir?

Son zamanlarda hem danışanlarımdan hem de çevreden yükselen yakınmalar, ilişkilerin içinde bulunduğu çıkmazı gözler önüne seriyor. Kadınlar, geçmiş tecrübelerinden kaynaklanan erkeklere olan güvensizliklerini ön plana çıkarırken, erkeklerde de durum değişmiyor…

Peki sorumuzun yanıtı ne? Kişiyi kıskanç yapan şey nedir? ‘Sahiplenme’ Aslında ilişkilerde sorun yaratan kıskançlık değildir. Sahiplenmedir. Bir kadını veya bir erkeği seversiniz ve yarın bir başkasına gidebileceği korkusuyla ona sahip olmak istersiniz. Yarının korkusu bugünü yaşamanızı engeller ve aslında bu bir kısır döngüdür. Kısa bir süre sonra, bu korkular kendi kendini gerçekleştiren bir kehanete dönüşür. Eninde sonunda eşiniz kendine başka bir eş aramaya başlar ve bunu bilinçsizce yapar. Çünkü kısknan eş, sinir bozucu biri olur çıkar. Ve sonunda beklenen gerçekliğe dönüştüğünde, eşiniz artık başka biriyle olmak için sizden ayrıldığında siz kıskanmakta haklı olduğunuzu düşünürsünüz. Aslında tam tersi, her şey sizin kıskançlığınız yüzünden ortaya çıkmıştır.

Bu nedenle ilk yapmamaız gereken şey ‘anda kalmaktır’ yarın hiçbir zaman gelmeyecek. Daima şu anı yaşayacaksınız. Ve şu anda asla problem yoktur. Sorununuz yoktur. 5 dakika sonra eşiniz sizi aldatacak olabiir ama şu anda hiçbir probleminiz yoktur. 5 dakika sonra olabilecekleri düşünerek yalnızca olmasını hızlandırırsınız. Bugün size yeterlidir. Yarını düşünürseniz bugünü isteksizce ve yarım yaşarsınız…Seviliyorsunuz. Biri sizi gerçekten seviyor. Bunun için sevinin, mutlu olun, bunu kutlayın. Bugün o kadar büyük, o kadar bütün bir şekilde aşık olun ki, eşinizin sizden uzaklaşmasını engelleyecek kadar büyük olsun. Kıskanmak, sahiplenmek, onun da bir birey olduğunu unutmak onu uzağa itmekten başka bir işe yaramaz. Tam tersi, sevginizin ve aşkınızın büyüklüğü onu sizin yanınızda tutar.

Bazen sevdiğiniz kişi bir başkasıyla birlikte olmak ister. Onunla mutludur. O andan itibaren yapılacak tek şey mutlu olmasına izin vermektir. Eğer onu gerçekten seviyorsanız mutlu olmasını istersiniz…Ve eğer siz sadece onun mutlu olmasını isterseniz, zaten o başkasını aramayacaktır.

Şunu unutmayalım. Kıskançlık her şeyi yok eder, sahiplenme her şeyi yok eder. Onu ne kadar kıskanır, ne kadar kin ve öfkeyle dolarsanız, onu kendinizden o kadar uzağa itersiniz.

O bir insan, bunu anlamaya çalışın. Çünkü bazen her şeyden sıkıldığımız her şeyden bıktığımız olur. Gerçekçi olun. Bu size artık aşık olmadığı anlamına gelmez. Belki biraz değişikliği, belki biraz yalnız zaman geçirmeye ihtiyacınız olduğu anlamına gelir. Örneğin yalnız bir tatil..Tatil dönüşü mutlaka bir şeyler farklı olacaktır.

Birbirinizi sahiplenmeyin, özgür olun.  Hiçbir şey bizim değil bu hayatta…İşte tam da bu yüzden…Sahiplenmeyin..

Evrensel yasa şudur ki; sizden kaçıyormuş gibi görüneni serbest bırakırsanız o size mutlaka gelecektir..

Sevgiyle kalın..

İnci AKTAŞ

Profesyonel Yaşam Koçu & Yazar


(224)2434314

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Sayfalar:12345678»

Ara

Kategoriler