Browsing articles tagged with ""

İşteki stres ve baskı hayatımızı, ilişkilerimizi nasıl tüketiyor ?- Özlem Aktaş

İşteki stres ve baskı hayatımızı, ilişkilerimizi nasıl tüketiyor ? Tükenmişlik , bedensel ve zihinsel sağlığımızı ve dolayısıyla bağışıklığımızı nasıl etkiliyor ?  Stres, hayatımızı zora sokan en büyük neden ve çoğunlukla stresi nasıl yöneteceğimizi bilmediğimizden hayatımız sanki raydan çıkmış bir tren gibi kontrolden çıkma hissi verirken  iş ve yaşamın diğer boyutları arasında dengeyi tamamen kaybetmemize sebep oluyor. İş yükünün düşünme ve davranışlarımız üzerindeki etkileri ise sırtımızda tonlarca ağırlık taşıyormuş hissi ile aynı. Sonuçta ne oluyor, işten eve gelince yorgun bir beden ve zihin ve karşıdaki kişilere karşı tahammülsüz  davranışlar ve sonunda bozulan ilişkiler. İs hayatında ise daha çok insani tüketmeye yönelik politikalar  geçerli. İnsanı insanca yaşamaktan alıkoyan bir yaklaşımlar bütünü ve sonuç milyonlarca isini sevmeyen mutsuz insan. “Bir insanın zamanını satın alabilirsiniz, belirli bir işte çalışmak üzere fizik gücünü satın alabilirisiniz, bir saat veya bir gün için uzmanlığından yararlanabilirsiniz, ancak onun bir işe düşkünlüğünü, inisiyatifini ve işte çalışma dürüstlüğünü, düşüncelerini, duygularını ve içten gelen özverilerini satın alamazsınız. Bunlar öyle şeylerdir ki ancak kazanabilirsiniz”. Bu bilgece söylenmiş sözler aslında insanın ruhunu dikkate almadan yapılan her şeyin  enin de sonunda kaybetmeye mahkum olmasıdır. Bu durum Hem iş hem özel ilişkiler için geçerlidir, insanın ve karşıdakinin ruhunu isteklerini dikkate almadan yapılan her şey eninde sonunda insanlar üzerinde büyük stres oluşturur, doyumsuzluk mutsuzluk tükenmişlik yaşamasına neden olur. Yaşadığımız tükenmişlik ise ilişkilerimize, işimize ve hayata karşı kendimize yabancılaşmamıza ve doyumu yitirmemize sebep olur.  Bu şekilde tatminsiz bir yaşam karşısında hastalıklara açık bir hal alırız ve bağışıklığımızı zayıflatırız. Çözümü ise Öncelikle olaylara bakış açımızı değiştirmek de yatar , stres yaratan unsurlara karşı nasıl farklı bir tutum sergileyebilirim, ne yaparsam bu durumu değiştirebilirim, hangi değerlerime uygun bir hayat yaratabilirim gibi Koçluk yaklaşımı ve soruları çözümler üretmemize yardımcı olabilir. Başa çıkamadığımız durumlarda ise, danışmanlık, koçluk, terapi almak en büyük kendine yardımdır. 

Özlem Aktaş

Aile Danışmanı, Psikoterapist, Bireysel Danışman ve Koç, Hipnoterapist

İstanbul ve Bursa Ofislerimizde hizmet vermekteyiz.

02242434314

İstanbul ofis, 05335179512

Online eğitimler ve online seanslar hakkında bilgi almak için internet sitelerimizi ziyaret edebilirsiniz.

www.plenahuman.com

www.akademiplena.com

Çalışmayı sevmek mümkün mü?

Nis 29, 2019   //   by admin   //   Makaleler  //  No Comments

Sizce hayatın anlamı nedir? Yaşam; lüks tüketimin peşinde koşmak, sürekli harcamak, zihnimizi bizi tüketen etkinliklerle doldurmak , anlamsız uğraşlar peşinde olmak, ne istediğimizi bilmeden yaşamak, mutsuz olduğumuz işlerde çalışmak, mutsuz olduğumuz birliktelikleri sürdürmek midir? Ruhsuz yapılan her eylem bizi yaşamsal bir boşluğa sürükler. Peşinde koşturduğumuz ideallerimiz anlamsızlaşmaya başlar.

İş hayatı özellikle kendimizi ifade ettiğimiz, hayatın içindeki anlamı yakalayabileceğimiz bir alandır. Ancak çoğu insana göre emekliye hazırlanmak, emekli olduktan sonra yaşanılacak rahat bir hayat ya da çeşitli hırsların bir alanıdır. Yaptığımız işin anlamını ne ölçüde biliyoruz, ruhumuza ne kadar tatmin veriyor? Zamanımızı sadece tüketip doldurmaya mı meyilliyiz? İş yerindeki çalışma saatimizi tüketmekle meşgulken aslında yaşamımızı tükettiğimizin ne kadar farkındayız?

İşin içinde ruh yoksa, anlamı yoksa veya işten eve gitmemizin sonuçları kısa süreli tatminlerse, bir yerde tıkanacak ve yaşamsal boşluğa düşeceğiz demektir.

Sufilere göre; eğer çalışmayı seviyorsanız bu sizin imanınızdır diyecek kadar ileri gidebilirler. Freud’a göre ise; mutlu ve normal bir insanın yapması gereken sadece çalışmak ve sevmek kadar basit bir cevaptır. İşte tatminsiz olduğunuz anları düşündüğümüzde genellikle başarısızlıkların ve mutsuzlukların kendi içsel engellerimizle bağlı olduğunu fark etmeyiz. Ne kadar küçük bir şey yapıyor olursak olalım ruh katan bir tutumda oluşumuz tatmin düzeyimizi doğrudan etkiler. Yaptığımız her küçük eylem ruhla yapılmaya hak eder. Eğer içinde ruh yoksa istediğiniz kademeye terfi edin tatminimiz anlık olacaktır. Kenan Doğulu’nun şarkısında söylediği gibi “Ne yaparsan yap aşk ile yap”. Bu sözler bu ruhu anlatmaya çalışan sözlerdir.

Ruhsal yolculuğumuzda aydınlanmayı beklemek için illaki inzivaya çekilmek şart değildir. Olağan işlerimizde harcadığımız keyifli çabalarımız, içinde ruhu barındırır. Küçük bir karar ile bugün yaptığımız işleri, bütün eylemlerimizi içine ruhu katarak yapabilir miyiz? Elbette yapabiliriz, işte o zaman yaptığımız rutin küçük işlerde geçirdiğimiz zaman bize eziyet olarak değil anlamda bir etkinlik olarak gelebilecektir. Bunun için kendinize soracağınız basit SORULAR yardımcı olabilir işimin anlamı ne,  işimi sevmek için ne yapabilirim? İşimde, anda mutlu olmak nasıl kolaylaşır? Kendi içinize yolculuk, kendinize koçluk hayatı daha anlamlı kılar. Basitliğin ve sadeliğin içindeki huzuru bulacağınız bakış açısını oluşturmanız niyetiyle sevgiyle kalın…

Özlem Aktaş

Psikolojik danışman, terapist, profesyonel koç

02242434314

Online eğitimler için www.plenahuman.com adresimizi ziyaret edebilirsiniz. Online eğitim programlarına kayıt olduktan sonra istediğiniz yerden istediğiniz zaman eğitimlerimize katılabilirsiniz.

Bireysel online seanslar için ise, 02242434314 nolu telefondan bize ulaşabilirsiniz.

İşe Uygun Çalışanın Başarılı Şirket Olma Yolundaki Önemi – Özlem Aktaş , Kurumsal Koç

Şub 9, 2015   //   by admin   //   Eğitimler, Kişisel Gelişim, Liderlik, Makaleler, Yöneticilik  //  No Comments
İşe Uygun Çalışanın Başarılı Şirket Olma Yolundaki Önemi - Özlem Aktaş,Kurumsal Koç

Her şirketin ana konusu iştir ve neyi niçin yaptığı ve kimlerin yaptığı aldığı sonuçları etkileyecek faktördür. Kişiye göre iş yaratma çabası çoğu küçük ölçekli firmaların temel sorunları olup artık şirketi zor duruma düşüren bir etken olmaktadır. Tanıdık çevreden eleman bulmak şirketlerin temel işgören  bulma yöntemi olmakla beraber bazen firmayı zor durumda bırakabilmektedir. Şirketin işin gereklerini tespit edip, o işin gerektirdiği yetenek ve beceriyi tanımlayıp , beklenen becerileri kullanabilecek bir eleman bulmak şirketin geleceği için daha kritik önem taşımaktadır. İşin nitelikleri net  tanımlanmayan görevlere yerleştirilen çalışan zaman içinde kendisinden beklenenin ne olduğunu anlayamadığı  için günü kurtarmaya yönelik çalışacaktır. Bu da şirket için en önemli kaynak olan işgücü kaynağının verimiz kullanılmasına sebep olarak , mutsuz çalışan ve verimsiz iş sonuçlarına sebep olacaktır. Artık piyasadaki rekabet şartları , çok fazla üniversite mezunu gençlerin varlığı iş dünyasının verimli düzeyde yönetilmesini gerekli kılmaktadır. Özellikle de en önemli kaynak olan insan gücünün  tatmini ve verimliliği önemlidir. Tatmin çalışanlardan oluşan bir şirket haline gelmenin ilk koşulu işletmede hangi iş ve görev tanımına ihtiyaç duyulduğunu tespit edip , görev tanımının net bir şekilde tanımlanmasıdır. Tanımlanan görev, iş  tanımını gerçekleştirecek iş gücünün hangi özellikleri taşıması gerektiğine karar verip o yönde eleman alımına gidilmesi gerektiğidir. Ne  beklediğine, ihtiyaçlarını karşılayacak iş tanımını gereçekleştirebilecek  elemanı almak isteyen firma burada tanıdık zihniyetinden çok iş yapabilirlilik özelliklerini dikkate alarak işe uygun eleman seçimine özen göstermesi gelecekte memnun çalışanlar için önemli bir koşuldur.   İşe alınmasına karar verilen çalışana iş gereklerinin iyi açıklanması diğer önemli bir koşuldur. Detaylar, işin gereklilikleri ve yapılması beklenenler ve şirketin amacının ve vizyonunun kişiye iyi açıklanarak ,  kişiye şirketin parçası haline getirecek biz duygusunun oluşturulması aidiyet duygusunu yaratacaktır. Kendini bir yere ait hisseden kişi , gelecekle ilgili uyumlu vizyona sahipse kendisini şirketin geleceğinde görebiliyorsa daha tutkuyla  işin gereklerini  yerine getirecektir. İşinin sürekli büyümesini arzulayan  bir işletme , hangi görev ve iş tanımlarına ve bu iş tanımlarını yönetecek nasıl bir iş gücüne ihtiyaç duyduğunu sürekli sorgulamalıdır. Kendini yenilemeyen bir işletme geride kalmaya mahkumdur. Öncelik ise bir şirket için ana kaynak olan işgücünün iyi yönetimi ve doğru istihdamın sağlanması becerisidir. Çalışanlar bir şirketin ilerlemesi ve gerilemesine de sebep olabilir . Bunu bilerek çalışanına yatırım yapan ,ihtiyaçlarını anlayan , gelişmesine önem veren , bunun için çalışanının kişisel gelişimine sürekli katkı sağlayacak eğitim ve gelişim programlarına önem veren şirketler güçlü motivasyonla çalışan işgücü ile rakipleri arasında fark yaratabilecektir. Çalışanının gelişimi , beklentisini dikkate alan işletmeler  hastalık izninlerinin azaldığını , çalışanların daha motive çalıştıklarını gözlemleyebileceklerdir ve ne iş yaptığını bilerek ve yeteneklerine uygun işlerde çalışan mutlu çalışanlar , mutlu, istikrarlı  büyüyen , başarılı işletmeler yaratacaktır.

Özlem Aktaş , Kurumsal Koç

(224)2434314

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Gerçek Zenginlik ve Bolluk Nasıl Elde Edilir? – Yaşam Koçu ve NLP Uzmanı Özlem Aktaş

Ara 15, 2011   //   by ozlemaktas   //   Kişisel Gelişim, Makaleler, Mutlaka Okuyun  //  No Comments

GERÇEK ZENGİNLİK ve BOLLUK  NASIL ELDE EDİLİR?

Yaşam Koçu  ve NLP Uzmanı Özlem AKTAŞ

Ne kadar zengin olduğunu düşünüyorsunuz? Burada tam olarak zenginlik olarak kastettiğim şey, her konudaki tatmin düzeyiniz. Zihninizde kendinizle ilgili yarattığınız imaj nedir? Bir şeyleri hak ettiğinize ve sahip olabileceğinize inanıyor musunuz? Zihninizde çizdiğiniz senaryo başarısız olduğunuz, zaten bir şeyleri hak etmediğiniz ise hayatınıza girecek olan da başarısızlık ve parasızlık olacaktır. Zengin ve bolluk dolu bir hayata sahip olabilmek  için önce zihinsel odağınızı değiştirmek zorundasınız . Eğer zenginliğin ve paranın ancak kötü yolla gelebileceğine inanıyorsanız, bolluğun sizin için artık çok geç olduğunu düşünüyorsanız, içinizdeki şartlarda bunun pek de olası olduğuna inanmıyorsanız aynen düşündüğünüz gibi olacaktır. Zenginlik ve bolluk dolu bir hayata sahip olabilirim ya da olamam demeniz halinde ikisinde de haklısınızdır çünkü biz ne düşünürsek ‘o’ oluruz.

Darel Rutherford, ‘Alaaddin’in lambasındaki cininiz bolluk bilincinizdir.’ der. Çok doğru, siz bolluk içinde olmayı hakkınız olduğuna inandığınız her an her konudaki bolluk size akmaya başlayacaktır. İster para, kariyer, iş , ister aşk olsun fark etmez.  Zenginliği ve mutluluğu istiyorsanız bunun önce zihninizde yaratılması ve var olduğunun kabul edilmesi gerekmektedir. Yoksulluk durumumuzun oluşma nedeni ise, bizim para ile ilgili olan ilişkimiz değildir, bizim kim olduğumuzu seçmemizle ilgilidir. Gerçek zenginlik, bolluk ve mutluluk için, önce  sahip olmak istediğimiz şeylere zihnimizde sahip olduğumuzu görmek gerekir. Yani zihinsel imaj yaratmak, olmasını istediğimiz durumları ilk önce zihnimizde canlandırmak gerekir.  Bu durumlarla ilgili düşüncelerimizi değiştirip,  zihnimizde yeni bir seçenek yeni bir biz yaratmamız gerekmektedir. Hayalini  kurup zihnimizde bir hedef ve vizyon yarattığımız şeylere sahip olabiliriz.  Hiçbir şey yoktur ki önceden hayali kurulmamış olsun. Doyumlu, keyifli ve daima zenginlik dolu bir hayat istiyorsak bunun hepimiz için gerçekleştirilebilir bir durum olduğunu kabul edip önce zihnimizde zengin olmayı seçmeliyiz. Zihninizde canlandırdığımız her şey yavaş yavaş hayatınızda çeşitli yollarla oluşmaya başlayacaktır. Kısacası ne olmayı istiyorsan önce  zihninde o kişi olmayı seç. Bu bilinçaltının çalışma kuralı ve evrensel yasadır. Önce olmak istediğiniz şeyi zihninizde her gün olduğunuzu görün. Bir gün  göreceksiniz ki gerçekten o kişi olmaya başlamışsınız.

Sevgiyle kalın…

(0224)2434314

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Ara

Kategoriler