Browsing articles tagged with " MUTLULUK"

Bilinçaltı Temiliği ve Şifası Eğitimi

Mar 14, 2022   //   by admin   //   Makaleler  //  No Comments

Eğitim İçeriği:

Kollektif Bilinç
Yaralı Kendilik ve Dönüşümü
Gölge Yanın Kabulu ve Bütünlüğü
Acı ve Yalnızlık Gibi Duyguların Dönüştürülmesi
Bağımlılıkların Farkedilmesi ve Serbest Bırakılması
Öfke Duygusu ve Arınma

Arınma Meditasyonları
Af Meditasyonu
Altın Işık/ Arınma Meditasyonu
İç Çocukla Bağlantı ve Dönüşüm
Meditasyonu
Bağımlılığın Bırakılması Meditasyonu
İçsel Benliğin Güçlendirilmesi
İçsel Gücün Açığa Çıkarılması
Üst Benlikle İletişim

Sembolik Metaforlar ve İmajinasyon/Hayalgücü Uygulamaları

Sınırları Aşmak
 Özgürleşmek
 Sağlıklı Benlik Oluşturmak
Endişe ve Kaygılandırmak Kurtulmak  
   
Uygulamalar  

Eğitim Süresi: 14 Saat/2 Gün
🖍Genel Katılıma Açık
🖍Gedik Üniversitesi Onaylı Sertifika
🖍Yüzyüze Eğitim ( Bursa dışından katılan katılımcılarımız ve isteyen katılımcılarımız derslere canlı online bağlanabileceklerdir.)
🖍11 yıllık tecrübe ve uzmanlık

Affetmek, Özgürlüktür…

Geçmişte başımıza gelen acı olaylara ve bunlara sebep olan kişilere duyduğumuz  öfkeyi tutmak insanın ciddi ruhsal ve sonrasında bedensel sıkıntılar yaşamasına sebep olur. Hayat ve ilişkiler zaman içinde bizi zorlayabilir çünkü insan hatalar yapabilen bir varlıktır. Bu hataları anlayabileceğimizi ve bize zarar verecek kişileri affedebileceğimizi düşünemeyiz bile. Kaybettiğimiz güveni kazanamayacağımızı ve affedersek karşı tarafa lütuf yapacağımızı ve tekrar incitilebilir olacağımızı düşünürüz. Oysa ki affetmek insanın kendisine şifadır. Cesur olan kişiler affedebilme cesareti gösterir. Hayat acıları ile vardır ve herkes hata yapabilir. Bazen en zoru kendimizi affedip özmerhameti kendimize gösterebilmektir. Affedemeyen insan bir daha sevmekte zorluk çeker çünkü sevgi, kinin ve öfkenin olduğu yerde var olamaz. İntikam ve acı ile yaşamak bir seçimdir ve tabi kendini olumsuz duygulardan özgürleşirmeyi seçmekte bir seçimdir. Affedeceğiniz insan hayatınızda olmak zorunda değildir ancak yaşanıp bitmiş olayın duygularını taşımak zorunda olmadığınız da bir gerçektir. Gerçek bir iyileşme hali oluşturmanın yolu, merhamet dolu bir anlayış ve affedicilikle mümkündür. Kişi kendine de nazik olarak hatalarından, geçmişinden dolayı kendini suçlamayı bırakarak, içindeki yargılayıcı parçayı susturarak kendisine özmerhameti geliştirilen affetmeyi başarabilir. Önemli olan kendini ve diğerlerini kusurlarına ve hatalarına rağmen sevebilme becerisidir. Kolay olmasa bile niyet etmek ve eyleme geçmekle başarılabilir. Ruhsal iyi olma, mutluluk, huzur duyguları özmerhamet ve affedicilikle oluşur, zaman alan bu duygularla başa çıkılamadığında bir uzmandan psikolojik  destek almak büyük fayda sağlar. Kendi kendinize ve insanlığa farkındalık ve sevgiyle yaklaşacağınız sevgi dolu günler yaşamanız dileğiyle.

Özlem Aktaş

Aile Danışmanı, Psikoterapi, Hipnoterapist, Eğitmen

İstanbul ve Bursa Ofislerimizde hizmet vermekteyiz.

02242434314

İstanbul Ofis ; 05335179512

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

İşteki stres ve baskı hayatımızı, ilişkilerimizi nasıl tüketiyor ?- Özlem Aktaş

İşteki stres ve baskı hayatımızı, ilişkilerimizi nasıl tüketiyor ? Tükenmişlik , bedensel ve zihinsel sağlığımızı ve dolayısıyla bağışıklığımızı nasıl etkiliyor ?  Stres, hayatımızı zora sokan en büyük neden ve çoğunlukla stresi nasıl yöneteceğimizi bilmediğimizden hayatımız sanki raydan çıkmış bir tren gibi kontrolden çıkma hissi verirken  iş ve yaşamın diğer boyutları arasında dengeyi tamamen kaybetmemize sebep oluyor. İş yükünün düşünme ve davranışlarımız üzerindeki etkileri ise sırtımızda tonlarca ağırlık taşıyormuş hissi ile aynı. Sonuçta ne oluyor, işten eve gelince yorgun bir beden ve zihin ve karşıdaki kişilere karşı tahammülsüz  davranışlar ve sonunda bozulan ilişkiler. İs hayatında ise daha çok insani tüketmeye yönelik politikalar  geçerli. İnsanı insanca yaşamaktan alıkoyan bir yaklaşımlar bütünü ve sonuç milyonlarca isini sevmeyen mutsuz insan. “Bir insanın zamanını satın alabilirsiniz, belirli bir işte çalışmak üzere fizik gücünü satın alabilirisiniz, bir saat veya bir gün için uzmanlığından yararlanabilirsiniz, ancak onun bir işe düşkünlüğünü, inisiyatifini ve işte çalışma dürüstlüğünü, düşüncelerini, duygularını ve içten gelen özverilerini satın alamazsınız. Bunlar öyle şeylerdir ki ancak kazanabilirsiniz”. Bu bilgece söylenmiş sözler aslında insanın ruhunu dikkate almadan yapılan her şeyin  enin de sonunda kaybetmeye mahkum olmasıdır. Bu durum Hem iş hem özel ilişkiler için geçerlidir, insanın ve karşıdakinin ruhunu isteklerini dikkate almadan yapılan her şey eninde sonunda insanlar üzerinde büyük stres oluşturur, doyumsuzluk mutsuzluk tükenmişlik yaşamasına neden olur. Yaşadığımız tükenmişlik ise ilişkilerimize, işimize ve hayata karşı kendimize yabancılaşmamıza ve doyumu yitirmemize sebep olur.  Bu şekilde tatminsiz bir yaşam karşısında hastalıklara açık bir hal alırız ve bağışıklığımızı zayıflatırız. Çözümü ise Öncelikle olaylara bakış açımızı değiştirmek de yatar , stres yaratan unsurlara karşı nasıl farklı bir tutum sergileyebilirim, ne yaparsam bu durumu değiştirebilirim, hangi değerlerime uygun bir hayat yaratabilirim gibi Koçluk yaklaşımı ve soruları çözümler üretmemize yardımcı olabilir. Başa çıkamadığımız durumlarda ise, danışmanlık, koçluk, terapi almak en büyük kendine yardımdır. 

Özlem Aktaş

Aile Danışmanı, Psikoterapist, Bireysel Danışman ve Koç, Hipnoterapist

İstanbul ve Bursa Ofislerimizde hizmet vermekteyiz.

02242434314

İstanbul ofis, 05335179512

Online eğitimler ve online seanslar hakkında bilgi almak için internet sitelerimizi ziyaret edebilirsiniz.

www.plenahuman.com

www.akademiplena.com

Hayatta gerçek mutluluk; hoşgörü ve cömertlik- Özlem Aktaş

Günümüz dünyası insanının en büyük sorunu; tatminsizlik, doyumsuzluk ve tükenmişlik. Kendimize dönük bu duyguların kaynağını araştıracak sorular sorduğumuzda çoğunlukla çevremize, insanlığa ve kendimize hoş görüyü kaybettiğimizi fark ederiz. Hoşgörülü olmak, anlayışlı olmak bugüne seslenen bir değerdir, hatta en önemli değerlerdir. Bunca üzüntü, keder, acı birbirimize katlanamamanın anlayamamanın sonucudur. Başkalarının durum ve koşullarını kendisi ile kıyaslamadan anlayabilmektir hoşgörü ve anlayış. Sınıf, insan ayırımının yapılmamasıdır. Bu bağışlama, unutma gönüllülüğü gösterme ve dünyayı daha iyi hâle getirecek yolları araştırma arzusu taşıma durumudur. Diğer kişileri ötekileştirmeden, benim gibi olmadığı, düşünmediği için yargılamadan anlamak , sevmek, affetmek mümkün mü? Kinimiz ve kızgınlığımız ile hissettiğimiz her tür kötü duygu kendi içimizde cehennemi yaratarak, doyumsuz, tatminsiz tükenmiş bir hayat yaşamamıza sebep olur. İncitilebilme olasılığıma rağmen sevebilmek, hoşgörülü olmak, tüm geçmiş yılgınlıklarıma rağmen insanı, insan olduğu için Yaradan’dan ötürü sevebilmek belki de en çok ihtiyacımız olan değerdir. Hoşgörü ve sevgi konusunda cömert olabilmek ise, yüce ruhluluktur.
Cömertlik, sadece maddi cömertlik değildir. Manevi yatkınlığın yüksek olması demektir. Destekleyici olabilmektir. Manevi sıkıntılara da ortak olabilmektir. Başkalarının zor zamanlarında yanında olabilmektir. Aristo’ya göre cömertlik, birinin ihtiyacı olduğunda bencillik göstermeksizin ona verilen destek ve ümittir. Kısaca insan olmaktır. Peki biz bu değerleri ne zaman unuttuk. Ruhsal sıkıntılar , hastalıklar bu değerlerin unutulması ile ilgili olabilir mi? Herkes hoşgörü ve sevgi de cömert olabilse bu kadar sıkıntı ve keder olur mu? Aile danışmanlığı ve terapilerinde gördüğümüz çiftlerin birbirine hoşgörüsüzlüğü, sevgide cömert olmamaları, Bireysel seanslarımızda gördüğümüz; çocuklarımıza , çalıştığımız ekip arkadaşlarımıza ve ailemize ne kadar anlayış ve hoşgörü de eksik olduğumuz, ne kadar sevgimizi paylaşma konusunda isteksiz olduğumuzdur. Bu kritik konular karşısında sorular sorabilmek kişinin kendine, içine dönüp ayna tutmasına ve belki bu yönde bir adım atmasına yardımcı olabilir. Bu hayatta önemli manevi değerlere sahip olmak bir nevi kendinin terapisti ve koçu olmasının önünü açar. Çünkü ruhsal olarak iyilik halini kolayca oluşturabilir. Biraz sevgi ve hoşgörüde cömert olmamız ve yaşamımızın koçu ve terapisti olmamız niyetiyle..

Özlem AKTAŞ

Aile danışmanı, Psikoterapist, Hipnoterapist, Eğitmen

İstanbul ve Bursa Ofislerimizde hizmet vermekteyiz.

05335179512

İstanbul Ofis, 02242434314

Online eğitimler ve online seanslar hakkında bilgi almak için internet sitelerimizi ziyaret edebilirsiniz.

www.akademiplena.com

www.plenahuman.com

Hayatla Barışık Olmak

Ara 19, 2019   //   by admin   //   Makaleler  //  No Comments

Hayatımdaki problemlerle başa Çıkamıyorum, Birçok yerde dengeyi kaybettim, gerçekten benim için anlamlı ve değerli olan nedir ?yaşamdan yeterince Keyif alamıyorum, bütün bu sorular aslında bir varoluşsal boşluğun ve anlamlı ve değerlerine uygun yaşanmamış bir hayatın sonucu olabileceği gibi sadece bazı yerlerde dengeyi şaşırmış olduğumuz ve bazı küçük değişikliklere ihtiyaç duyduğumuz anlamına da gelebilir. Bazen yaptığımız tercihlerin nereden geldiğini ve kaynağına anlamadan otomatik hipnozda yaşadığımızı dahi fark edebiliriz , hipnozda davranıyoruz çünkü Eğer bir davranışı gerçekten bilinçli olarak neden yaptığınızı bilmiyorsanız bilinçaltımızdaki yerleşmiş kalıpların hipnozların etkisi altındayızdır diyebiliriz ve en derin hipnozlarımızdan biri değersizlik inancımız ve duygumuzdur. Bizler daha iyi şeylere sahip olduğumuzda daha lüks evlerde ve daha markalı giysilere sahip olduğumuzda daha iyi bir görüntüde olduğumuzda, sevileceğimizi ve değerli olacağımızı sanırız ,işte bu durum bizi farkında olmadan anlamı olmayan seçimler yapmamıza nedenlerini açıklayamadığımız taleplerde bulunmamıza sebep olabilir . Gerçekten bir eylemde bulunurken bu eylemin benim hangi değerimle ilgili olduğunu biliyor muyum? Sadece içimdeki değersizlik duygusunu kapatmak için mi daha lüks bir araba satın alıyorum? yoksa aradığım şey gerçekten güvenlik Konfor mu ve daha fazlasına her zaman neden ihtiyaç duyuyorum? Bu ve benzeri sorulara bazen cevap bulamadığımızda bir varoluşsal boşluk içinde olduğumuzu fark ederiz. Bu boşluk hayatımıza anlam arayıp bulamamaktan kaynaklanır, gerçek anlamlı ve değerli yaşam ne ile ilgilidir? Gerçek anlamlı Hayat , yaşamaya değer , hem kendime hem de Başka insanlara değer kattığım bir yaşamdır diye biliyorsak doğru yolda olduğumuz anlamına gelebilir.

Sevgiyle kalın.

Psikolojik danışman, hipnoterapist Özlem Aktaş

Online eğitimler için www.plenahuman.com adresimizi ziyaret edebilirsiniz. Online eğitim programlarına kayıt olduktan sonra istediğiniz yerden istediğiniz zaman eğitimlerimize katılabilirsiniz.

Bireysel online seanslar için ise, 02242434314 nolu telefondan bize ulaşabilirsiniz.

Hayatındaki Fazlalıkların Neler? 

May 20, 2019   //   by admin   //   Makaleler  //  No Comments

 

   İçinde bulunduğumuz çağ bizi sürekli bir şeyleri biriktirmeyi zorunlu kılar hale getirmiştir. Bir şeylere sahip olmanın hiçbir sakıncası yoktur ancak gereğinden fazla tüketme ihtiyacı içimizdeki bir takım değersizlik hisleri ile ilgili olabilir. 

   Etrafınıza baktığınızda gördüğünüz her şey gerçekten ne kadar gerekli? Ne kadar çok yük taşıdığımızın farkında mıyız? Arabamızın temizliğinden, evimizin gereksiz birçok eşyayla tıka basa olmasına kadar, giyinme dolaplarımızdaki gereksiz kıyafetlere, kafamızdaki gereksiz yüklere, vücudumuzdaki fazla taşıdığımız her yüke ne kadar ihtiyacımız var? Daha fazla anlam arama, daha fazla duyum ve mutluluk aramak için mi tüketiyoruz? Sadece anlık mutluluklar için tüketim halinde isek yanlış bir felsefenin içindeyiz demektir. 

   Hiç ihtiyacımız yokken sahip olmayı arzuladığımız şeylere sahip olduğumuzda daha değerli olmayacağız. Uygarlığımız; yüzeysel şeylere verdiği anlamlarla geçici modalar yaratarak yorgun düşmeye, kendisine gereksiz yükler yüklemeye devam ediyor. Gerçek tatminsizliklerimizin kaynağını bulmak yerine yeni şeyler anarak anlık mutluluklar yaratarak doyum bulmaya çalışmak anlamsızdır. Gerçek doyum sadelikte ve daha az şeye sahip olmakta gizlidir. Belki de gerçek mutluluk hayatımızdaki yüklerden kurtularak bir şeyleri eksiltmekte yatar. Koçluktaki sadeleşme kavramı; insanın kendisine yük oluşturan şeyleri, sıkı sıkıya tutunduğu yüklerin farkına varmasını sağlayarak bu yüklerden kurtulup sadeleşmesini sağlamayı amaçlar. Tüm fazlalıklardan arınmış sade bir yaşam gerçek huzur, gerçek bir mutluluk demektir. 

   Peki siz sade bir yaşama ne kadar hazırsınız ve ne kadar istiyorsunuz? Sade yaşamamanın hayatınızdan götürdükleri ve maliyeti nedir? 

 

Özlem Aktaş

Psikolojik Danışman, Profesyonel Koç, Eğitmen

(224)2434314

05335179512

Online eğitimler için www.plenahuman.com adresimizi ziyaret edebilirsiniz. Online eğitim programlarına kayıt olduktan sonra istediğiniz yerden istediğiniz zaman eğitimlerimize katılabilirsiniz.

Bireysel online seanslar için ise, 02242434314 nolu telefondan bize ulaşabilirsiniz.

Varoluş Bunalımı

Ara 5, 2016   //   by admin   //   Kişisel Gelişim  //  No Comments

Kişinin yaşamının amacını, anlamını ya da değerlerini sorgulamaya başladığı anda varoluş bunalımı ortaya çıkar. Salvatore Maddi, bu olgunun “yaşamın anlamını arama ça­basında kapsamlı bir yenilgiye uğramaktan” kaynaklandığını yazmaktadır.

İnsanoğlu anlam arar gibi görünmektedir. Anlam, amaç, değerler ve idealler olmaksızın yaşamak öneli ölçüde stres yaratır. İnsanı intihar kararına bile götürebilir. O halde problem en yalın haliyle şöyledir. Bir anlama gereksinimi olan bir varlık, anlamı olmayan evrende nasıl bir anlam bulacaktır? Irvin Yalom

İçinde bulunduğumuz dönemde varoluş bunalımı yaşayarak intihar edenlerin sayısı gittikçe artmakta. Bazı Avrupa ülkelerinde intihar sonucu ölüm, trafik kazalarından sonra ikinci sıradadır. Mutluluk bilimi ve iyilik bilimi ana sınıfından başlayarak üniversite de dahil tüm okullarda ders olarak aktarılması gerektiğini düşünüyorum. Yaşam amacı ve hayat felsefesi eksikliği ya da tatmin etmeyen şekilde tanımlanması, mutluluğun içerde değil dış etkenlerde aranması (para,eğlence, ilişkiler vs.), sevgisizlik, rastgele yardım etmenin inceliklerini dahi bilinmemesi toplumları hızlı bir şekilde felaketin kıyısına sürüklüyor.

Eğer hayatınızın anlamını ve amacını arıyorsanız, hayatı anlamsız buluyorsanız , varoluş bunalımı içerisinde kaybolmadan önce iyi bir psikolojik danışmanlık hizmeti almalısınız.

Varoluş bunalımı, iyi bir psikolojik danışmanlık hizmeti ile çözümlenebilmektedir.

İnci Aktaş

Psikolojik Danışman Hipnoterapist Bursa

Uzman görüşleri almak ve psikolojik danışmanlarımız ile görüşmek için bize ulaşabilirsiniz.

(224)434314

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Sevgi Bir Mucizedir, Sevgi Sihirdir !-İnci Aktaş

Ara 1, 2014   //   by inciaktas   //   İlişkiler  //  No Comments


Eğer evliliğinizde ya da ilişkinizde mutsuzsanız ve tatmin değilseniz, ilk aklınıza gelen şey eşinizin değişmesini istemek olacaktır. İşte bu,eşlerin yaptığı en büyük hatadır. Asla eşinizin değişmesini umut etmeyin. Bu doğru bir yaklaşım değildir. Bunun yerine siz değişin. Kökten bir şekilde değişin. Yeni bir insan olun. İletişimdeki sorumluluğu üzerinize alın ve kendinize sorun, ‘ben nasıl bir insan olmalıyım ki, mutlu olalım’ Siz yeni birisi haline geldiğinizde eşinizin de bambaşka bir insan olacağına şaşıracaksınız. Çünkü size karşılık vermek için değişecek, Başlangıçta bunun zor olduğunu düşünebilir çünkü karşısında sanki yeni bir eş vardır. Hatta bunun çok uzun sürmeyeceğini bile düşünebilir. Ancak yavaş yavaş ‘eşim değişebildiyse neden ben de değişmeyeyim diye soracak kendine’Asla o değişmeli diye düşüncelere kapılmayın. Her ilişkide kendi tarafınızdan değişmeye başlayın.

Hayat hala bir cennete dönüşebilir. Bunun için asla geç değildir. Ancak değişmek büyük bir cesaret gerektirir. Gerçekten ihtiyaç duyduğunuz şey biraz daha farkındalıktır.

Davranışlarımızın %97 si otomatiktir. Eşler her sabah kalkar belki bir günaydın bile demeden kahvaltı eder ve işlerine giderler. Günde 2-3 kez telefonla konuşur ne söylediklerini duymazlar bile çünkü akıllıları onlarca şeyle doludur. Akşam özel bir günse, özel gün yemeği yenir , değilse üç cümle kurularak yenilen akşam yemekleri ve sonra televizyon seyredilir..Tabi her ilişkinin kendine göre bir rutini oluyor ancak değişim için en önemli şey, davranışlarınızın farkına varın ve otomatik olmaktan çıkartın. Sadece bir gün boyunca şu ana kadar yapmakta olduğunuz şeyleri izleyin. Aynı şeyleri yapıyorsunuz ve eşleriniz ve ya sevgilileriniz de aynı tepkileri veriyor, hep aynı şeyleri yapıp farklı tepkiler beklemiyorsunuzdur herhalde.. Bu delilik olur..

Sadece küçük değişiklikler yapın ve şaşırın. Örneğin bir erkekseniz yarın sabah erken saatte kalkıp traş olmaya ya da gazeteleri karıştırmaya ya da telefonunuzda bir şeyleri kontrol etmeye başlamayın. Bunun yerine saatiniz 30 dakika erken çalsın, bu sefer siz hazırlayın kahvaltıyı , siz dizin bulaşıkları makinaya..Eğer kadınsanız, dünkü yorgunluğunuzu dünde bırakın, kocaman gülümseyerek uyandırın eşinizi, bugün sorunlardan yerine iyi şeylerden bahsedin, komik bir şeyler anlatın, güzel bir müzik açın..Kısacası ilişkinizde nasıl davrandığınızın farkında olun ve bir şekilde bu davranışı değiştirin. Farklı davrandığınızda eşiniz buna çok şaşıracak. Sevdiğiniz kişiyi görünce gülümseyin daima ve onu kucaklayın. Bugün onun gözlerinin içine bakın. Bu gece evde öylece otururken ellerini tutun, yalnızca gözlerinin içine bakın mutlu olun. Hiç bir neden yokken gülümsemeye başlayın.

Ne zamandır ellerinizi farkındalıkla tutmuyorsunuz, ne zamandır bir sabah yürüyüşüne çıkmıyorsunuz, ne zamandır yıldızların altında öylece oturmuyorsunuz? Eğer tek bir yoldan iletişim kurabiliyorsanız-ki o da tartışmaktır- sonucu tahmin edebilirsiniz.

Sevmek bir eylemdir. Sevgi bu eylemin sonucunda ortaya çıkan duygudur. Bu duyguyu yaşamak için karşılıklı olarak her gün her gece hatta uykunuzda bile sevme eylemini gerçekleştirin. 
Birlikte kahkaha atın, birlikte müzik dinleyin, birlikte tatile çıkın, birlikte çok eğlenin, yeniden arkadaş olun…Osho’nun dediği gibi şayet bir insanı seversen o kişi hemen güzelleşir. Sevgi böylesine bir simya sürecidir. Insana sevgi dolu gözlerle bakın birden onun güzelleştiğini görürsünüz. Bu bir mucize gibidir.

Sevgi bir mucizedir. Sevgi bir sihirdir. O kadar çok sevin ki içinizden taşır karşınızdakine bulaşsın. Hala çok geç değilken şimdi başlayın..

Sevgiyle,

Inci Aktaş

Profesyonel Yaşam Koçu & Nlp Uzmanı & Yazar

(224)2434314

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Antidepresan Gülümsemesi-İnci Aktaş

Kas 24, 2014   //   by inciaktas   //   Kişisel Gelişim  //  No Comments

Bir gün yaptıklarınızdan değil yapamadıklarınızdan pişmanlık duyacaksınız…Ancak bugün kimle konuşsanız, bir çok insanın antidepresan kullandığını görürsünüz. Bazıları ise bunu size söyleyemez bile… Çünkü yalandan antidepresan gülümsemesi, mutlu olduklarına inandırır herkesi.

Kafamda durmadan bağırıp çağıran bir yabancının sesi, 
Yüzümde kocaman yalandan bir antidepresan gülümsemesi. 
Böyle gitme ne olur, böyle gitme ne olur. 
Biraz yanımda otur diyemedim. 
Başımı yaslasaydım omzuna, ağlasaydım. 
Öpüp koklasaydım, yapamadım.utandım. 

Yazılarımı takip edenler bilir, radyoda bir şarkı dinlerim ve bu şarkı bana yazı yazmam için ilham olur. Bugün bu şarkı ilham oldu ve ben de antidepresan gülümsemesine değinmek istedim… Neden yalandan, kocaman, oyuncak zaferlere ve lustral, prozac, cipralex’e ihtiyacımız var? Bazen kafamızda durmadan konuşan depresyondaki ses, bazen kendi kendimize yarattığımız hastalık belirtileri, bazen şiddetli geçimsizlik, bazen iş, bazen para sorunları..Bazen yapamadıklarımız, bazen ise yaptıklarımızdan duyduğumuz pişmanlıklarımız…

Yine de durup düşündüğümüzde ve kendimize sorduğumuzda ‘gerçekten gerekli mi?’ diye, eğer yüzümüze yalandan bir gülümseme koyacaksak, bunu antidepresansız da başaramaz mıyız?

Reçeteye mi ihtiyacınız var? Mutsuz musunuz? Şarkı söyleyin, dans edin, dua edin ve her şeyi kutlayın. İşte anahtar budur. Gülümseme her kapıyı açar. Bir kez gerçek anahtarı bulduğunuzda hiç bir şey eskisi gibi olmaz.

Siz zorla da olsa gülümsediğinizde beyniniz mutlluk hormonu (serotonin) salgılar. Ve beyninizde bir tür gerçekliğe dönüştürme kurgusu oluşturulur ve bu kurgu kendi gerçekliğini yaratır. Gülümseme gerçek bir ilaçtır.

Diğer reçete; affetmektir. Affetmek yaralardan iyileşmektir, yaralardan ve acılardan kurtulma gücüdür. Unutmayın, affetmek unutmak demek değildir..

Affetmek olanları yok saymak anlamına da gelmez ancak affetmek sizi geçmişten kurtarır. Ruhunuzu temizler..Bunu istemez misiniz? Size acı veren kişiyi affederek, kendinizi özgür bırakmak istemez misiniz?
Bugüne kadar pişmanlık duyduğunuz tüm yaptıklarınızdan dolayı kendinizi affederek başlayın. Ne olduysa oldu yaşandı ve bitti, şimdi kendinizi affedin.  Ve yapmak isteyip de yapamadıklarınızdan dolayı kendinizi affedin.  Artık tam ve bütün bir insan olabilmek için kendinizi affedin. Kendi kendinizi affettikçe ruhunuzu temizleyeceksiniz. Kendinizi affettikçe etrafınızda bir ışık parıldayacak ve antidepresan gülümsemesi yerine gerçekten gülümseyeceksiniz. 

Kendini affetmek kendini sevmektir. Affetmek unutmak demek değildir, sizi inciten kişiyi tekrar hayatınıza almanız da gerekmiyor. Bütün sınırlarınızı koruyabilirsiniz. Bazen insanlar sizi incitirler, size acı verirler, Neden biliyor musunuz? Çünkü onlar da büyüyorlar ve öğreniyorlardır. Onları insan oldukları için affedin. Onları Allah’ın yarattığı insan olduğu için affedin. 
Ve son olarak, affetmek gerçek bir reçetedir. Kötülüklerden duyduğunuz acıyı geçirecek tek ilaç affetmektir..

Affedin ve gülümseyin..

Sevgilerimle,

İnci AKTAŞ

Profesyonel Yaşam Koçu & Eğitmen & Yazar

(224)2434314

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Evliliklerin ve İlişkilerin Düşmanı ‘Kıskançlık’-İnci Aktaş

Kas 9, 2014   //   by inciaktas   //   Kişisel Gelişim  //  No Comments

Evliliklerde ve romantik ilişkilerde bir kişiyi kıskanç yapan nedir?

Son zamanlarda hem danışanlarımdan hem de çevreden yükselen yakınmalar, ilişkilerin içinde bulunduğu çıkmazı gözler önüne seriyor. Kadınlar, geçmiş tecrübelerinden kaynaklanan erkeklere olan güvensizliklerini ön plana çıkarırken, erkeklerde de durum değişmiyor…

Peki sorumuzun yanıtı ne? Kişiyi kıskanç yapan şey nedir? ‘Sahiplenme’ Aslında ilişkilerde sorun yaratan kıskançlık değildir. Sahiplenmedir. Bir kadını veya bir erkeği seversiniz ve yarın bir başkasına gidebileceği korkusuyla ona sahip olmak istersiniz. Yarının korkusu bugünü yaşamanızı engeller ve aslında bu bir kısır döngüdür. Kısa bir süre sonra, bu korkular kendi kendini gerçekleştiren bir kehanete dönüşür. Eninde sonunda eşiniz kendine başka bir eş aramaya başlar ve bunu bilinçsizce yapar. Çünkü kısknan eş, sinir bozucu biri olur çıkar. Ve sonunda beklenen gerçekliğe dönüştüğünde, eşiniz artık başka biriyle olmak için sizden ayrıldığında siz kıskanmakta haklı olduğunuzu düşünürsünüz. Aslında tam tersi, her şey sizin kıskançlığınız yüzünden ortaya çıkmıştır.

Bu nedenle ilk yapmamaız gereken şey ‘anda kalmaktır’ yarın hiçbir zaman gelmeyecek. Daima şu anı yaşayacaksınız. Ve şu anda asla problem yoktur. Sorununuz yoktur. 5 dakika sonra eşiniz sizi aldatacak olabiir ama şu anda hiçbir probleminiz yoktur. 5 dakika sonra olabilecekleri düşünerek yalnızca olmasını hızlandırırsınız. Bugün size yeterlidir. Yarını düşünürseniz bugünü isteksizce ve yarım yaşarsınız…Seviliyorsunuz. Biri sizi gerçekten seviyor. Bunun için sevinin, mutlu olun, bunu kutlayın. Bugün o kadar büyük, o kadar bütün bir şekilde aşık olun ki, eşinizin sizden uzaklaşmasını engelleyecek kadar büyük olsun. Kıskanmak, sahiplenmek, onun da bir birey olduğunu unutmak onu uzağa itmekten başka bir işe yaramaz. Tam tersi, sevginizin ve aşkınızın büyüklüğü onu sizin yanınızda tutar.

Bazen sevdiğiniz kişi bir başkasıyla birlikte olmak ister. Onunla mutludur. O andan itibaren yapılacak tek şey mutlu olmasına izin vermektir. Eğer onu gerçekten seviyorsanız mutlu olmasını istersiniz…Ve eğer siz sadece onun mutlu olmasını isterseniz, zaten o başkasını aramayacaktır.

Şunu unutmayalım. Kıskançlık her şeyi yok eder, sahiplenme her şeyi yok eder. Onu ne kadar kıskanır, ne kadar kin ve öfkeyle dolarsanız, onu kendinizden o kadar uzağa itersiniz.

O bir insan, bunu anlamaya çalışın. Çünkü bazen her şeyden sıkıldığımız her şeyden bıktığımız olur. Gerçekçi olun. Bu size artık aşık olmadığı anlamına gelmez. Belki biraz değişikliği, belki biraz yalnız zaman geçirmeye ihtiyacınız olduğu anlamına gelir. Örneğin yalnız bir tatil..Tatil dönüşü mutlaka bir şeyler farklı olacaktır.

Birbirinizi sahiplenmeyin, özgür olun.  Hiçbir şey bizim değil bu hayatta…İşte tam da bu yüzden…Sahiplenmeyin..

Evrensel yasa şudur ki; sizden kaçıyormuş gibi görüneni serbest bırakırsanız o size mutlaka gelecektir..

Sevgiyle kalın..

İnci AKTAŞ

Profesyonel Yaşam Koçu & Yazar


(224)2434314

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Sayfalar:123»

Ara

Kategoriler