Browsing articles tagged with " nefes"

NEFES FARKINDALIĞINI ANLAMAK

Tem 19, 2021   //   by admin   //   Makaleler  //  No Comments

NEFES FARKINDALIĞINI ANLAMAK

Nefes koçluğu almak isteyen bazı danışanlar, şu problemler ile başvuruyorlar.

-Nefes koçluğu ve ya terapisi alırsam kısmetim açılır mı?

-Ev, araba, villa sahibi olur muyum?

-İnsanlar tarafından sevilir, sayılır kabul görür müyüm?

Gibi, gibi..buna benzer pek çok soru ile karşılaşıyorum. SANIRIM biz nefes farkındalığını tam olarak anlatamamışız. ÜZGÜNÜM!EVET! Yukarıdaki sorular hayatımızın bir parçası ve pek çoğumuzun sıkışıp kaldığı durumlar. Ve pek tabi çözüm aramakla çok haklısınız. Ancak yukarıdaki bağlamda sorduğunuz sorulara alacağınız cevaplar sizi hayal kırıklığına uğratabilir. Çünkü buradaki beklenti 2 ya da 3 seans terapi alırım, beyaz atlı prensim beni bulur, istediğim işe girer, parayı bulurum. Hap yap istediğini kap. HAYIR! Sistem böyle işlemiyor. EVET! “nefesin” Yaradanın kendi ruhundan sana üflediğidir. Mucizendir. Mucize ise insanın nefesi aracılığı ile özündeki sonsuz güç ile bağlantıya geçebilmesidir. Eğer, sen nefesinin ritmini, hızını ve kalitesini olması gerektiği gibi değiştirebilirsen, bilinçaltı zihninde kayıtlanan ve ruhunu yaralayan tüm olumsuz durumlardan özgürleşerek bağlantıya geçmiş olursun. Buradaki asıl niyet ise nefes mucizesini keşfetmek için çalışmak, nefesin ile iç alemine kapı açmak ; beden, zihin ve ruhsal iyileşmeyi başlatmak olacaktır. Nefesin sana yol verecektir. Öyle üç kuruşa beş köfte olmayacaktır. Yolun sonunda ise kim bilir belki öyle bir yere varırsın ki, o çok aradığın aşk, para ya da şöhret bulduğunun karşısında tüm anlamını yitirip, sadece bonus olacaktır.

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

HİCRAN İPEKBAĞLAR & NEFES KOÇU

02242434314

#nefes koçluğu #nefes farkındalığı #bursa nefes koçu#doğru nefes#nefes terapi

NEFES VE SAĞLIKLI YAŞAM

Oca 26, 2021   //   by admin   //   Makaleler  //  No Comments

NEFES VE SAĞLIKLI YAŞAM

“Hyat ilk nsef ile bşlar ve son nsfele btier”

Yukarıdaki cümlede eksik ve karışık harfler olmasına rağmen doğru okudunuz değil mi? Çünkü bunu, beynimizin otomatik tamamlama ilkesine bağlı olarak gerçekleştirdiniz. Beynimiz ve bedenimiz mükemmel çalışmak üzere tasarlandı. Hal böyle iken insanlar neden sürekli fiziksel, zihinsel ve ruhsal anlamda sorunlar yaşıyor?

Kendi değerimizi bilmek, sağlıklı olmak illa karmaşık ve zor mu olmalı?

HAYIR!

En basit bir hücremiz bile insanoğlunun şu ana kadar ürettiği en karmaşık makineden milyonlarca kez daha karmaşık. İşte bu karmaşık sistemde muhteşem bir düzen var. Eğer biz bozmazsak! Bu muhteşem sistem hayatta kalabilmek için basitçe su, hava ve besine ihtiyaç duyar. İnsan dışındaki tüm canlılar hava, su ve besini mükemmel oranda ve olması gerektiği gibi kullanırken sadece “insan” bunu başaramıyor. Günde “ne kadar su tüketiyorsunuz?” desem çoğumuz cevaplayamayız. Ya günde ne kadar nefes alıyorsunuz? Nefesinizin ritmi, hızı hakkında ne söyleyebilirsiniz desem?

İster dünyayı yönetecek zekâya, ister üstün yeteneklere sahip olalım bu basit sorulara cevap veremiyorsak küçücük bir kedi yavrusu, yaptığı mükemmel solunum sayesinde bir adım öne geçecektir. İşte insanları hayvanlardan ayıran ve üstün kılan ise beynini kullanma yeteneği. Kendine yapacağı en büyük iyilik ise önce nefes aldığını ve su tüketmesi gerektiğini hatırlamak sonra bir kedi kadar mükemmel hale getirmek için doğru nefes almayı öğrenmek, yeterli miktarda suyu bedenine almak olacaktır. Dengeli beslenip bir de de spor yapma alışkanlığı edinirse “YAŞAM” hiç de zor olmayacaktır.

Şimdi hepimiz kendimize soralım

-Kendimi ne kadar sağlıklı, zinde zihinsel ve ruhsal olarak huzurlu ve dengede hissediyorum?

-0 ila 10 arasında puanlayalım. (0-hiç; 10-mükemmel)

Eğer puanınız hoşunuza gitmediyse harekete geçmek için ne bekliyorsunuz?

Hicran İpekbağlar & Nefes Koçu

02242434314

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Nefes Terapi ve Kişilik Deformasyonu

Ara 9, 2017   //   by admin   //   Makaleler  //  No Comments

histrionik_kisilik_bozuklugu_h2149_f4e6aNefes Terapi ve Kişilik Deformasyonu

“Neden ben? Tüm çocukluğum, acı veren travmatik olaylara defalarca maruz kalarak geçti. Suçum ne? Nefes alamıyorum..” Diyordu danışanım.

Evet bazılarımız diğerlerine göre sorunlu erken çocukluk ve ergenlik dönemi geçirebiliriz. Bir yanda danışanım gibi hatta  defalarca daha ağır, üst üste yaşanmış karmaşık travmatik anılara sahip bireyler, diğer yanda ise mutlu çocukluk dönemi geçirmiş pek çok insan.

Ne yapalım? Siz mutlu çocuk olamadınız. Onlardan biri değilsiniz. Geçmişinizi değiştiremeyiz, siz o acıları yaşadınız. Ancak, yaşadığınız kötü anıların şu anki hayatınıza yansıyan olumsuz etkilerini değiştirebiliriz. Travmatik anıların etkisiyle yaralanmış olan o yaralı çocuğun ki “o hala sizin içinizde yaşamaya devam ediyor” yaralarını sarabiliriz. Lakin şu anda sorun yaratan da yara almış çocuğun ta kendisi.

Çocukluk çağından itibaren uzun süreli, tekrarlayan tarvmatik olayları yaşamak zorunda kalan bireyler,  ilişki ve kişilik deformasyonları yaşabiliyor.

Danışanımda çekingen, bağımlı ve takıntılı durumlar gözlemleniyordu. Bunaltılı ve zorlantılı özelliklere sahipti. Anne karnında başlayan çocukluk ve ergenlikte devam eden bir dizi olumsuz olaylar yaşamıştı. Çeşitli nedenlerle şiddet, taciz ve tecavüz, toplumsal baskı, hayatta kalma endişesi, zorbalık ve dışlanmışlık gibi pek çok istenmeyen durumları yaşamak zorun da kalmıştı. Bu karmaşık ve üst üste yaşanan olaylar,  şu anki hayatında çekingen, korkak, yersiz utangaç tavırlar nedeniyle iletişim zorluğuna sebep oluyordu. Eleştirilme ve dışlanma korkusu nedeniyle ilişki gerektiren sosyal ortamlardan kaçınma ve değersizlik duygusuyla içe kapanma, sevilme ve beğenilme arzusu nedeni ile hayır diyememe, sevildiğine inandığında ise bağımlı ilişkiler geliştirme, ahlak, değer ve doğruluk, cinsellik konularında esnek olamama gibi pek çok rahatsız edici durumlar yaşıyordu.

Birtakım terapi tekniklerini denediğini ancak başarılı olmadığını bu nedenle umudu kalmadığından yakınıp derman aramaktan yorulduğunu söylüyordu. KURTULAMAYACAĞINA DAİR OLUMSUZ İANÇ GELİŞTİRMİŞTİ.

Aile ve çevrenin etkisiyle oluşan travmatik etkiler, bilişsel düşünce hataları yapmasına sebep olmuş,  olumsuz davranış kalıpları ile katı sınırlar çizmişti.

Tabiii değişim zor!

Çünkü yaşanan, özellikle çocukluk döneminde yaşanan olumsuz olaylar, bireyin hormon dengesini alt üst eder. Özellikle ruh hallerini yöneten hormon dengesi bozguna uğrar.  Çünkü yaşanan stres otonom sinir sistemini alarma geçirir. Bir terslik olduğunu ve hayatta kalmak için tüm sistemlerin ve organların harekete geçmesi gerektiğini ön görerek serotonin, dopamin, endorfin, noradrenalin. Adrenalin, melatonin gibi hormonları harekete geçirir. Savaş ya da kaç emri vererek tehdidi ortadan kaldırmak amacı ile düşünmeyi durdurur. Göğüs nefesi almaya zorlar. Tekrarlanan travmatik olayların olumsuz etkisiyle birey artık göğüs nefesini kullanma alışkanlığı geliştirir. Ve artık o olayları yaşamıyor dahi olsa, sinir sistemi normal olan  olayları da  tehdit olarak algılar ve alarmda kalır. Bozulan hormon dengesi bireyi özgüvensiz, neşesiz, depresif, korkak, endişeli, huzursuz, çekingen ve mutsuz bir insan haline dönüştürür.

Nefes terapisi ile içerdeki yaralı çocuğun yaşadığı kötü anılar, bilinçaltı düzeyde dönüştürülerek ve hormon dengesi sağlanarak sağlıklı bir ruh hali oluşturmak esastır.

Hicran İpekbağlar

Nefes Koçu

02242434314

Online eğitimler için www.plenahuman.com adresimizi ziyaret edebilirsiniz. Online eğitim programlarına kayıt olduktan sonra istediğiniz yerden istediğiniz zaman eğitimlerimize katılabilirsiniz.

Bireysel online seanslar için ise, 02242434314 nolu telefondan bize ulaşabilirsiniz.

Depresyon ve Nefes Terapisi-Hicran İpekbağlar

Eki 25, 2016   //   by admin   //   Kişisel Gelişim  //  No Comments

indirDilimize pelesenk olmuş, şarkılara, şiirlere yansımış “depresyondayım” ifadesi. O kadar sık kullanırız ki, sanki doğal bir durum algısı yaratıp ahbaplık kurarız.

Oysa hiç de hafife alınası bir durum değildir. Duygu durum bozukluğu ve ruhsal çöküntü olarak adlandırabileceğimiz  “depresyon”,  derecesine göre bireyin ve yakınlarının hayatını olumsuz etkileyen bir hastalıktır.

Çoğumuz zaman zaman hayat içinde olumsuz olaylar karşısında bezginlik, yaşama karşı isteksizlik, içe kapanma, üzüntü gibi negatif duygu durumları yaşayabiliriz. Hayat durağan değil ki akıyor. Uçsuz bucaksız bir umman. İçinde inci, mercan olduğu gibi köpek balığı da mevcut. İyisiyle kötüsüyle devam ediyor. İşte bu durumlara verdiğimiz olumsuz tepkiler 3- 4 haftadan uzun sürüyor ve normal hayat aktivitelerimizi kötü etkiliyorsa ciddi anlamda depresyon düşünülebilir.

Süregelen iştahsızlık veya aşırı yeme, uykusuzluk ya da aşırı uyuma, kişisel bakımını yapamama, normal sosyal aktivitelerden  uzaklaşma, ilgisizlik, hayattan zevk alamama, sebebi olmayan yoğun üzüntü hali, bezginlik, halsizlik, intihar eğilimi ağır depresyon belirtileri olabilir.

Genetik yatkınlık, kişilik yapısı, hayat içinde yaşanan olumsuz olaylar depresyon sebebi olabilir. Her ne olursa olursun şu bilinmelidir ki, depresyon iyileşebilir bir hastalıktır. İyileşme süreci değişebilir, ancak “MUTLAKA İYİLEŞİR.”

Depresyon tedavisinde medikal desteğin yanı sıra “nefes terapisi” ile yaşam kalitesi artarak iyileşme süreci hızlanır.

Nefes terapisi ile kandaki oksijen ve karbondioksit dengesinin ani değişimi sonucunda, otonom sinir sistemi tüm dolaşım sistemlerini ve hormonları alarma geçirerek yeniden yapılandırmaya zorlar.

Depresyon ve hormonlar arasında önemli bir ilişki vardır. Çoğu ruhsal bozukluğun serotonin hormon dengesi bozulduğunda ortaya çıktığı bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Depresyonda olan insanların serotonin seviyeleri düşüktür. Depresyon tedavisinde kullanılan ilaçların bir çoğu beyindeki serotonin seviyesini yükseltmeye yöneliktir.

Serotonin hormonu enerjik olmamızı sağlayan , sakinlik ve güven hissi veren hormondur. istek, ilgi , iştah ve uyku düzeninden sorumludur. Stres hormonları seviyesi artarsa mutluluk hormon seviyeleri düşer.

Nefes terapisi ile hücre bazında oksijenlenen beden yaşam enerjisiyle dolar. Kandaki oksijen ve karbondioksit dengesi mükemmel dengeye geldiğinde,  beden yüksek potansiyel enerjisini açığa çıkararak çalışma kapasitesini fabrika ayarlarına geri yükler. Adrenalin, noradrenalin, kortizol gibi stres hormonları seviyelerini düşürür. Serotonin, dopamin, melatonin gibi mutluluk hormon seviyelerini yükseltir. Bireyin enerjisi artar ve depresyon etkileri kaybolur. Yaşam kalitesi artar, bedensel,zihinsel ve ruhsal anlamda iyileşme süreci başlar.

Hicran İpekbağlar & Nefes Terapisti.

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Doğru Nefes Nasıl Olmalı?

Mar 28, 2016   //   by admin   //   Kişisel Gelişim, Makaleler  //  No Comments

nefes-alirken-nelere-dikkat-edilmelidir

Doğru nefes nasıl olmalı?

Nefes almanın doğrusu-eğrisi mi olur? Otomatik olarak alıp-veriyoruz işte..Halâ yaşadığımıza göre sorun yok!

Evet, yaşamak için sorun yok, ama sağlıklı yaşamak için sorun büyük. Hatta bu sorunun altında eziliyoruz, desem hiç yalan olmaz.

Çünkü sadece nefes almak değil, “doğru nefes almak” önemli. Zira vücudumuzun  sağlıklı  kalması ve ihtiyaç duyduğu oksijenin tam ve eksiksiz alınması, atık ve toksinlerin hızla atılması açısından çok değerli.

Hafif bir bitkinlikten ölümcül hastalıklara kadar yaşadığımız pek çok fiziksel ve  ruhsal  hastalıkların sebebi olarak yanlış solunum ve yetersiz oksijen alımını gösterebiliriz.

Doğru nefes  ile  vücut hücre bazında oksijenlenir, bağışıklık sistemi güçlenir. Tüm dolaşım sistemleri, salgı bezleri ve organlar tam kapasite çalışır.

O zaman doğru nefes nasıl olmalı?

1-     1 dakikadaki nefes sayısı 8-12 arasında olmalı.

2-     Nefes burunda alınıp burundan verilmeli.

3-     Tüm akciğer loblarının etkin kullanılmasını sağlayan diyafram solunumu yapılmalı.

4-     Nefes alış-verişleri rahat, dingin, sakin, derin ve yavaş olmalı.

Teknolojinin  hızlandırdığı  yaşamımızda zamana  yetişmek oldukça zor. İş, aile ve sosyal ilişkilerimizde yaşadığımız sorunlar, duygusal iniş-çıkışlar, nefesimizi göğüs kafesimize hapsediyor ve oksijen açlığı yaratıyor.

Nefes egzersizleri ve nefes terapisi ile doğru nefes almayı öğrenebilir ve otonom  sinir sistemine öğretebiliriz.

Sağlıkla Kalın.

Nefes Terapisti & Hicran İpekbağlar.

(224)2434314

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Doğru Nefes ile Kalbinizin Yüzünü Güldürün! Nefes Eğitmeni Hicran İpekbağlar

Kas 3, 2015   //   by admin   //   Kişisel Gelişim  //  No Comments

Eğer nefesiniz doğru ve kontrollü değilse, sol beyin lobunuzun azizliğine uğrayabilirsiniz nasıl mı?

Normal şartlarda dakikada 72 defa atan kalp, stres altında fazladan kana ihtiyaç duyduğu için kalbin atış hızını ayarlayan hücre grubu tarafından hızı artırılır.

Sempatik sinir sistemini kontrol eden sol beyin lobu stresi yaşamsal bir tehdit olarak algılar ve alarm vererek sempatik sinirleri uyarır ve sempatik sistem damarları daraltıp kan basıncını arttırarak, böbrek üstü bezinin adrenalin ve noradrenalin hormonlarının salgılamasını sağlar. Bu hormonlar kalbin çalışma hızını arttırır. Troid bezinden salgılanan ”Troksin” hormonu ise metabolizmayı hızlandırarak kalbin çalışmasını etkiler. Artan kalp hızı kalbin verimini dinlenme seviyesinin beş katına çıkarabilir.

Stres seviyeniz devam ettiği sürece sempatik sistem layıkıyla görevini yerine getirdiği için zevkten dört köşe olurken, Kalbiniz hücrelere yeteri kadar kan pompalamak için tabanları yağlar.

Eeee ne demişler hızlı koşan çabuk yorulur. Acele giden ecele gider.Kalbiniz tam gaz giderken frene basmak ve stres seviyesini düşürmek lazım. Çünkü hiç kimse sempatik sistemin nevrozu nedeniyle zamanından önce bu dünyayı terk etmek istemez değil mi?

Günde ortalama 20,000 defa nefes alıp verdiğimizi düşünürsek, her gün 20,000 kez yapılan hatanın bedeli ne olur?Ya eksik nefes alıyoruz, ya eksik nefes veriyoruz. Üstelik nefesimizi döngüsel olarak tutamıyor ve hücrelerimize servis edilmesi için zaman tanımıyoruz. Nefes almayı bilmiyoruz, çünkü sadece üst akciğerimizi kullanıyoruz.

Nefes almayı bilmiyoruz çünkü karın, sırt, bel bölgelerimiz tamamen ölü ve bizim kontrolümüz dışında. Bu nedenle geçmişimiz yüzünden çok üzgün, geleceğimiz için de çok kaygılıyız. Ya çok acı çektik ve hala unutamıyoruz ya da çok korkuyoruz eyleme geçip adım atamıyoruz

Nefes eğitimi  ve nefes terapi teknikleri son yıllarda oldukça önem kazanmış, Bursa ‘ da  da yaygınlaşan bir terapi tekniği haline gelmiştir. Nefes eğitimi; bedensel, zihinsel ve ruhsal farkındalık için mükemmel bir yol olmuştur.

O halde  nefes egzersizleri, nefes terapi ve nefes eğitimi ile sağ beyin lobunun kontrol ettiği parasempatik sinir sistemini harekete geçirip frene basarak, kalp kaslarının büzülme kuvvetini yavaşlatır, kalp ritmini 40 vuruşa kadar indirebilir, adrenalin ve noradrenelin hormonlarını azaltarak stres seviyesini düşürebiliriz. Yavaşlayan kalbimiz de rahat bir nefes alır.

İşte o zaman bize de “kalbim sen çok yaşa “demek düşecektir.

Nefes Terapisti & Hicran İpekbağlar-Bursa

(224)2434314

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Nefes Eğitimi

Eyl 4, 2014   //   by admin   //   Eğitimler, Makaleler, Nefes Eğitimi  //  No Comments

” NEFES AL !  HAYATTA KAL ! ”

Niçin nefes alıyoruz?

“Bu ne saçma bir soru? Cevabı çok basit, tabii ki yaşamak için.” dediğinizi duyar gibiyim. Evet aslında doğru, çoğumuz sadece yaşamımızı sürdürebilecek kadar nefes alıyoruz, ancak aldığımız nefes, vücudumuzun ihtiyacı olan oksijeni karşılamıyor.

Günde ortalama 20,000 defa nefes alıp verdiğimizi düşünürsek, her gün 20,000 kez yapılan hatanın bedeli ne olur?

Ya eksik nefes alıyoruz, ya eksik nefes veriyoruz. Üstelik nefesimizi döngüsel olarak tutamıyor ve hücrelerimize servis edilmesi için zaman tanımıyoruz. Nefes almayı bilmiyoruz, çünkü sadece üst akciğerimizi kullanıyoruz. Ve çok gergin, stresli, yorgunuz bu yüzden…

Nefes almayı bilmiyoruz çünkü karın, sırt, bel bölgelerimiz tamamen ölü ve bizim kontrolümüz dışında. Bu nedenle geçmişimiz yüzünden çok üzgün, geleceğimiz için de çok kaygılıyız. Ya çok acı çektik ve hala unutamıyoruz ya da çok korkuyoruz eyleme geçip adım atamıyoruz.

Diyaframı aktive eden, bütünsel nefes teknikleri çalışması ile bu yetersiz kapasiteyi arttırıp, yaşamınızdaki negatif etkilerin değişmesini sağlayabilirsiniz.

Doğru nefes tekniği kullanmakla; zindelik, huzur, bütüncül öğrenme, zihin kontrolü, motivasyon ve enerji kazanıp, kaygı ve stres kontrolü yapabilir, bütünsel sağlığınızı daha iyi bir hale getirebilirsiniz.

Haydi o zaman “NEFES AL! HAYATTA KAL!”

SEMİNER İÇERİĞİ:

  • Nasıl nefes alıyoruz?
  • Nefes analizi
  • Doğru ve kontrollü nefes nasıl olmalı?
  • Üst, orta ve alt solunumla bütünsel nefes
  • Diyafram nefesinde dikkat edilecek hususlar.
  • Doğru nefesin bedensel, zihinsel ve ruhsal önemi.
  • Doğru nefes bedensel iyileşmeyi nasıl sağlıyor?
  • Bedensel iyileşmeyi sağlayan uygulamalı egzersizler.
  • Nefes bilinçaltımızı nasıl temizliyor?
  • Hangi duygular, hangi hastalıkları meydana getiriyor?
  • Nefes alma şekliniz, sizi ele veriyor?
  • Beden haritası nedir?
  • Nefes, sempatik ve parasempatik sinir sistemini nasıl dengeler?
  • Stres, kaygı ,endişe, korku giderici uygulamalı nefes egzersiz ve meditasyonları.
  • Nefes terapisinde kullanılan uygulamalar nelerdir?
  • “Sufi nefesle” ruhsal dönüşüm nasıl sağlanır?

Unutmayalım ki, “nasıl nefes alıyorsak, öyle yaşıyoruz”

Eğitim Süresi : 4 saat , haftaiçi ve haftasonu seçenekleri bulunmaktadır.

Eğitmen : Hicran İpekbağlar

Tel : (224)2434314

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Bireysel Farkındalık Programı

Oca 28, 2014   //   by admin   //   Bireysel Farkındalık Programı, Eğitimler, Makaleler  //  No Comments

AYNADAKİ BEN

Bana, bende demen,

Ben, bende değilem.

Bir ben vardır; bende,

Benden içeru.

YUNUS EMRE

Hemen, şimdi yazının devamını okumadan, kalkın ve bulabildiğiniz bir “AYNA”nın karşısına geçin lütfen. Evet, 2-3 dakika kendinizi seyredin ve gözlerinizle, gözünüzün ta içine odaklanın ve yazıyı okumak  üzere  geri dönün! Haydi, lütfen gidin.

Ne gördünüz? Kaşı, gözü olan, bedene sahip bir insan mı? Ya da ne…? Lütfen yüksek sesle ne gördüğünüzü kendinize söyleyin. Kulaklarınız da duysun!!

Peki, siz gerçekten de  aynada  gördüğünüzün  yalnız “kemikleri, deri kokusuyla kaplanmış” bir beden olduğunu mu  zannediyorsunuz?

Bu alem, her tarafı aynadan yapılmış bir eve benzer.  Nereye dönerseniz dönün, sadece kendinizi görebilirsiniz. Aynanın arkasındaki “sır” dökülmüşse, kendini  göremezsiniz,  kendinizi  bilemezsiniz. O, ayna değil camdır. Her cam ayna değil, ama her ayna camdır. Camı ayna yapan ise “sır”la kaplanmasıdır.

Sen,  sadece basit bir insan değil, bu ayna aleminin “sırrı”sın. Yüce Yaradanın halifesi zat, sıfat ve fiillerinin en mükemmel şekliyle tecelli ettiği varlıksın. Onun için Yaradan, “Alemi, kendi suretimde yarattım” demiştir. Allah’ın isim ve sıfatları, diğer varlıklarda, alemde ayrıntılı ve dağınık bir şekilde bulunduğu halde, İNSAN’da öz, bütün ve tam olarak toplanmıştır.  Bu sebeple  “alem’de olan herşey insanda da vardır. Sen görünüşün bakımından “küçük alem”, iç dünyan “gönül bakımından” ise “büyük alem”, Alem-i  Ekber’sin.

Hz. Ali şöyle buyurur; “Sen kendini küçük bir varlık zannedersin, halbuki en büyük alem sende gizlidir.”

Alemin özüm Adem (insan); gönüldür, ruhtur, candır.

İnsan, istiridyenin içindeki “inci” gibi ezelde yaradan ile beraber, iç içe iken ondan ayrılıp dünyaya gelerek, Yaradana ayna olmuş bir “dürrü-yekta”dır. (Benzeri olmayan, tek bir inci tanesidir)

Bu çokluk âlemine gelen insan, gönül ayinesini parlatmaz, sırlamaz ise kendini, dolayısıyla Yaradanın kendine  verdiği  isim ve sıfatlarını göremez, fark edemez, bilemez.  Ancak ve ancak gönül aynası saf olursa, Yaradanın görüntüsü, sîreti,  ismi ve sıfatları ona aksedebilir.

İbn-i  Arabi’nin dediği gibi; “Yaradan sizin aynanızdır, yani sizin kendi özünüzü seyrettiğiniz bir ayna. Ve siz Onun aynasında, yani, Onun kendi ilahi sıfatlarını seyrettiği bir ayna.”

O halde, 4 boyutlu holografik düzende yaratılmış bu madde aleminde insan, kendi gönül aynasını nasıl sırlayacak ve parlatacak? “Noksan sıfatlardan münezzehim” diyen Rabbine nasıl ayna olacak? Hiç bir yere sığmam, mümin kulumun gönlüne sığarım diyen Yüce Yaradan, insanı  eşref-i mahluk, varlıkların en şereflisi olarak şereflendirilmiştir. O zaman, insan bu şerefe nasıl vasıl olacak?

Plena Human Danışmanlık, Kadim Sufi bilgeliğinin binlerce yıl ötesinden getirdiği bilginin günümüze yansıyan “Kendini bilme sanatını”, Enneagram ile yaşamımıza ayna tutarak bizi, bize döndürüyor.

Enneagram, kişilikten bilgeliğe bir yolculuk olup, kişiliğimizi meydana getiren isim ve sıfatları anlayıp çözmenize, eksik yönlerinizi fark edip gönül aynasını parlatıp Yüce Yaradana ayna olabilme haline ulaşmada “kalb” kilidinizi açmanıza yardımcı olabilecek bir anahtardır. Enneagram ile kendi kendimize, zanlarımız ile oluşturduğumuz hapishaneden çıkabilir, yaşamın gerçeğini algılayabileceğimiz bilinç düzeyine ulaşmamızda bir adım atabiliriz.

Benliğimizin kısıtlı işleyişinden silkinip uyanabilir, gerçekliğimizle yüzleşebiliriz. Korku ve çatışmalarımızdan, anlamsız istek ve arzularımızdan, bilinçsiz tutku ve takıntılarımızdan kurtulacak anlayışa sahip olabiliriz.

Kendini bilme gerçeği,  özünde İnsan benliği haritası diyebileceğimiz  Enneagram, kişilik çözümlemesi olup, Sevgili Yunus  Emre’nin “Bir ben vardır, benden içeru” diyerek işaret ettiği gerçek sır olan, “Kendini  bilen, Rabbini bilir” kutsi  hadisinin anlamını açığa çıkarmamıza, yardımcı olan bir sistemdir.

Enneagram, kişiliğimizin yapısında var olan tıkanıklıkları aşmamıza yardımcı olabilecek bir harita sunuyor.  Ana düşüncesi, insan doğasındaki dokuz temel kişilik yapısının açıklamasıdır. Bu tarzların ortak yönleri çoktur, ama her biri kendine özgü tutum ve davranış, tepki ve savunma, güdülenme ve alışkanlık yöntemleri sergiler. Her birinin gelişme reçeteleri değişiktir.

Yüce Allah kuran-ı kerimde “Her an ayrı bir şandayım” diyerek,  her  an  değişik ve ayrı bir varoluştan bahseder. Parmak izi bile aynı olmayan, milyonlarca insanın ruhsal ve tinsel konularının aynı olması beklenemez.  İnsanlar duygusal, fiziksel ve zihinsel olarak farklıdır. Enneagram, bireylerin her birini eşsiz ve benzersiz olarak kabul edip, kuşbakışı ile kişiye özel bir program oluşturarak  bireysel  gelişimimizin nerede tıkandığını, neden kapandığını ve durduğunu tespit eder.

Enneagram, kişiliğimizin bilinçdışı emirlerini otomatik olarak yerine getirmekten vazgeçmemiz için kendimizi gözlemlemeye, benlik nefsinden özümüze bilinçli yönelmeye fırsat tanır.

Kişiliğimiz, benliğimizin bir parçasıdır. Bireysel evrimimizde önemli bir rol oynamaktadır. Kişilik olarak adlandırdığımız yapı, bütün bedensel niteliklerimiz, içgüdülerimiz, güdülerimiz, tutumlarımız, eğilimlerimiz, davranışlarımız ve kazanılmış deneyimlerimizin bir bütünü olarak, kalıtsal özelliklerin ve çevrenin ürünüdür. Bu unsurlar her insanın kendine özgüdür.

Kazanılmış deneyim ise, hayatın ta kendisidir. Bu deneyimler kişiyi güçlü kılar ve bütünlük kazanılır. Aile, iş, okul, sosyal çevre içinde gelişmeye, biçimlenmeye başlayan kişiliğimiz, bilinçaltı seviyede artısı ve eksisi ile kalıplaşır kalır. İnsan bu dünyada olma sebebi ile daima bir arayışta ve tarif edemediği bir şeylere özlem halindedir. Yaradanı anlar ve yaşar duruma gelebilmesi için, sahip olduğu kötü ve zararlı huylarla, davranışlarını kendi kendisini tanıyarak, kendi isteği ve çabasıyla terk etmesi, sahip olması gereken erdemleri de yine tanıyarak ve bilerek, belirli çalışma ve çabalarla, kendi isteği ile elde etmeye çalışması gerekmektedir.

Kendini tanımak;  kendimizi nasıl gördüğümüzle, başkalarının bizi nasıl gördüğü arasında açı farkı olmamasıdır.

Halil Cibran’ın Gezgin eserinde bahsettiği bir masal vardır.  Bu, iki istiridyenin sohbetidir. İstiridyenin biri, diğerine dert yanar; “İçimde yuvarlak ve ağır bir şey var, bana acı veriyor.” Diğeri, kibirli bir memnuniyet içinde, “Şükürler olsun ki, içimde bir sıkıntı yok. Hem içimde hem dışımda mutlu ve bütünüm.” O sırada oradan geçen bir yengeç şöyle der; “Evet mutlusun, halinden de memnunsun ve bütünsün.  Ama şunu söyleyeyim ki diğer istiridyenin çektiği acının sebebi içindeki eşsiz güzellikteki ‘inci’dir.” Ve şöyle söylenir, “Kim, bu masalı dinler ve dinledikten sonra, içinde bir ağırlık hissederse, bir ışık ruhuna konar. İçindeki inciyi, görmek ister.”

Şimdi lütfen, bir daha kalkın, aynaya gidip bakın. Gözlerinizin içine odaklanın. Şimdi ne görüyorsunuz? Siz, kimsiniz? Niçin bu alemdesiniz? Bu aleme yemek, içmek, üremek ve ölmek için mi geldiniz?

Dünya kendi ekseni etrafında dönüp, gerçekliğini tamamlarken biz yerimizde sayamayız. Kendi eksenimizde dönüp, merkezimizi bulmalıyız. Olmamız gereken şeyi,  olduğumuz gibi kalarak olamayız. Yeni bir “sen” yaratmanın ilk adımı, değişimin gerektiğine inanmaktır.  Bu inancı destekleyen en büyük güç ise, kendini tanıma ve dolayısıyla alemi tanıma istek ve arzusudur.

Yapacağımız sıradan bir çalışma değildir. Bir sorunumuzu halletmek için değil, bu aleme geliş sebebimizi gerçekleştirme yolunda, evimizin altında gizli kalmış o hazineyi  (yani beden evimizde saklanmış, kör nokta ardındaki ebedi ışığı, zaten var olan ama bizim fark edemediğimiz gerçek hazineyi) ortaya çıkarma yolunda adım atmaktır.

Bu süreçte hedeflenen, kişinin içinin dışına çıkması, eğrisiyle doğrusuyla ters-yüz edilerek kendini tanıması, kişilikten bireyselliğe köprü kurup, bu köprüde Tasavvuf, Gestalt, NLP, EFT, Koçluk, Nefes, Meditasyon teknikleri ile seyrederek, çokluktan tekliğe, kendinden kendine, yine kendisiyle bir yolculuğa başlaybilmektedir.

 Bu kendini seyretme sürecine kimler katılmalı?

–          Hayata dair soruları olanlar. Ben kimim, nereden geldim, nereye gidiyorum?

–          İçinde inci tanesi gizleyen istiridye gibi, sebebini bilmediği bir acı ve hüzün barındırıp hep bir özlem içinde olanlar.

–          Kendimi tanıyamıyorum, tepkilerime anlam veremiyorum, bu ben miyim? diyenler.

–          İlişkilerinde, karşısındakini anlayamayan, bu sebeple sorunlar yaşayanlar.

–          Olumsuz duygu ve düşüncelerin (endişe, kaygı, stres, kin, nefret, korku, hırs..) etkisi altında olup kendi cehennemini yaşayanlar.

–          Yüce Yaradanın, kendisini hangi isim ve sıfat terkibi ile yarattığını anlamak isteyenler.

–          Eksik isimlerini (karakter özelliklerini) geliştirmek, zaten gelişmiş olanları muhafaza etmek ve daha da pekiştirmek isteyenler.

–          Düşüncelerin  rengi  ile boyanmış  hayatını saflaştırmak, duygu ve düşüncelerini fark edip geliştirerek cennetini yaşamak isteyenler.

–          Her şeyden önce derdi, kendi gerçek yüzünü görüp, onu tanımak için büyük bir istek duyanlar.

–          Kendi kendinin ebesi olup, kendinden kendini (öz’ünü) doğurmak isteyenler.

Bu sürecin kazanımları neler olacak?

Bu süreçte;

–          Doğduğu zaman özüyle bağlantı içinde olan, devamında ise yavaş yavaş mizacının ve çevrenin etkisiyle egosunu oluşturarak, bir kişilik tarzını meydana getiren insan sıfır noktasından uzaklaşır. Alemi bir daire gibi düşünürsek merkezinden çevreye doğru ilerledikçe kişinin özbenliğinden uzaklaşıp egosunun denetimine girmesi söz konusu olur. Fizik, duygu, zihin merkezli kişilik özelliklerini tanıyarak hangi özelliklere sahip olduğunuzu görecek, hangi isim ve sıfatlarla terkib edildiğinizi öğreneceksiniz.

–          Temel tutkuları

–          Temel değerleri

–          Zihinsel fotoğrafları

–          Güvenlik noktalarınızı

–          Bütünlenme yönlerinizi

–          Gelişme yönlerinizi

–          Güçlü yanlarınızı

–          Temel korkularınızı

–          Esas dileğinizi

–          Arayışınızı

–          Gerilim yönünüz

–          Çocukluk örüntüsü (ya da aile öyküsü)

–          Bilişsel yanlışlarınızı

–          İçsel şikayetlerinizi fark edecek, eksik yönlerinizi geliştireceksiniz.

–          Karanlık noktalarınızı göreceksiniz.

 SUFİ NEFES TEKNİKLERİ:

Sûfizmin  kapısı  içsel olana ve derinliğe açılır. Bu yol bize kabuktan ve şekilsellikten çok daha fazlasını vadeder. Bu kapıyı açıp girebilene ve yürümeye başlayana da bu derinlikte sonsuz güzellikler sunar. Hem de hiç bir ayırım gözetmeden. İslâmın bâtınını  (iç, gizli) yüzünü ifade eder. Mevlana, Yunus Emre, Hacı Bektaş-ı Veli ve daha niceleri bu ekolün temsilcileridir. “Sufi nefes” ile sufizmin kapısını aralamış bir kişinin neler yaşadığına, onların hayat anlayışına projeksiyon tutabileceksiniz.

Sufilere  göre varlıklar Rahman’ın nefes vermesi ile ortaya çıkmıştır. Her ilahi sıfat ve isim tek varlık sahasına inmek istedi ve bu da onlara Rahman’ın nefes vermesi ile gerçekleşti.  Her şeyin başlangıcı ve sonu gibi Kuran-ı Kerimde “Adem,  çamurdan suretlenmiş balçıktan yaratılmıştır.” (Hicr 15/27, Rahman 55/4) “Sonra onu (Adem’i) düzeltip tamamladı, içine ruhundan ruh üfürdü, sizin için kulaklar, gözler, gönüller yarattı.” (Secde, 39/9) diye buyurdu  ve  nefesin başlangıcımız olduğuna işaret etmiştir.

Her ne yaşarsak yaşayalım, sonunda derin bir nefes alıyoruz. Yaradan, o üfürdüğü nefesi ile her an içimizde ve bizimle. “Her an sendeyim. Her nefesinde ben varım, sıkıntında sevincinde ben varım. Seni bana getiren sana verdiğim nefestir.” diyor ve bilsek de bilmesek de içimizde olduğunu aşikar kılıyor.

Sufi nefes teknikleri ile bir ucu sende, bir ucu Yaradanda olan “nefes köprüsü” kurabileceksiniz. O köprü ile Yaradanın nefesine bağlanabileceksiniz.

Nefesimizi doğru kullanmayı öğrenerek,  fiziksel rahatsızlıklarda (kalp hastalıkları, migren, kan basıncı, sinir sistemi) pozitif iyileşme sağlayarak enerjik ve sağlıklı dinamik bir hayat yaşayabilirsiniz..

Nefes alıp vermek sembolik olarak bireysel niyetimizin, evrensel bütünlüğe ulaşmayı  arzulamak olduğu anlamını taşır. Sevgili Yunus Emre’nin de dediği gibi;

Suyum alçaktan çekerim (derin diyafram nefesi ile (karından) aşağıdan derin nefes alırım).

Dönüp yüksekten dökerim (nefesi en yükseğe başın üstüne taşırım, oradan nefesi aşağı veririm).

Görün ben neler çekerim (görün ki, on nefes köprüsünde (öz-eşiğinde) beklemek zordur, dertlidir).

Derdim vardır inilerim (tek derdim, bir ucu Rahmanda olan nefes ile Yaradana bağlantımı gerçekleştirip özümü hatırlamaktır).

İşte sufi nefes,  özündeki cevher ile bütünleşmeyi  hedefleyenlere, kapıları mutlaka açacaktır. Geriye sadece “gir ya ey sevgili” nidası kalacaktır.

SUFİ MEDİTASYON TEKNİKLERİ:

Varlık birdir, hareketi aşk  ve  ifadesi  SEN’ sin.

Meditasyon kişinin iç huzuru, sükunet ve değişik şuur hallerini elde etmesi ve öz- varlığına  ulaşmasına olanak veren, zihni denetleme teknikleri ve deneyimleridir. Zihnin hayatımıza müdahele etmesine izin vermemek, zihnin sınırlarını aşmak, zincirlerimizi kırmaktır.

Meditasyon uygulamasının çok çeşitli nedenleri olsa da çoğunun iki amacı vardır. Birincisi, içsel büyümeyi sağlama, ikincisi de yaşamdaki gerilimleri bedensel anlamda rahatlama, kontrollü düşünme ve nefes almayı sağlamaktır.

Meditasyona yeni başlayanlar, bir süre sonra yaşamlarındaki ruhsal  boyutun  farkına vararak bundan heyecan duyacaklardır. Sunacağı aydınlık yaşam, size yeni gözlerle görmeyi, yeni kulaklarla duymayı, tinsel anlamda yeni ruhsal uyanışlar sağlayacaktır.

Sufi meditasyon teknikleri doğru ve sürekli uygulandğı takdirde ruhsal gelişim kendiliğinden oluşacaktır. Şöyle ki, bir ürünün yetişmesi için önce, toprağı ekip biçmek için düzenli çalışıyor, yabani otlardan temizliyor, gerekli ışığı ve suyu sağlayarak bakımını yapıyorsak ve sonra ister yaz ister kış mevsimi olsun, bitkiler bizim isteğimizle büyümüyor. Onlar kendiliğinden büyüyüp gelişiyorlar. Sufi meditasyon ile içsel gelişim ve değişim de böyle kendiliğinden oluşan bir süreç olacaktır.

Ruhun beden toprağında yeşerip kendi kendiliğinden çiçek açması ile oluşan yüksek şuur hali ancak düzenli ve sürekli sufi meditasyon ile gerçekleşecektir. Sufi meditasyon sadece sessizce oturup, bir süre içe dönme hali değildir. Meditasyon sayesinde kazanılan ruhsal boyut ile gözlerinizi açtıktan sonra da var olacak bir gerçektir. Ruhsal boyut deneyimi günlük yaşamınızın bütününde etkisini sürdürecek ve fark edemediklerinizi fark edecek, göremediklerinizi görecek, üretemediklerinizi üretebileceksiniz.

Meditasyon ile bilinçaltına ulaşan bu  derin  süreçte, yaşamın kaynağı ile iletişime geçerek, bedensel, zihinsel ve ruhsal anlamda yeniden yapılanabilirsiniz.

Zihnin, bedenin ve ruhun gerçekleri nelerdir? Gerçek olan ne? Gerçek olmayan ne? Bu soruların cevaplarını ben vermeyeceğim.  Bilinçaltınızdaki gerçekleri algılayıp, nefes ve meditasyon teknikleri ile kendiniz bulacaksınız.

Hiçbir varsayım ve beklentide bulunmadan ruhunuza nefes ve meditasyon tekniklerini kullanarak ektiğiniz tohum, zihninizi hiçbir şey beklemeden, açık tuttuğunuz ve geçmişin karanlığından, geleceğin endişesinden kurtulduğunuz takdirde şimdiye açılan kapıyı aralamış olacak, “An”ı yaşayabileceksiniz.

Bu muhteşem yolculuk ve görkemli çalışma sonunda bilincinizin dar ve karanlık alemine nasıl girebileceğinizi, içinizdeki bilgini tanıyarak kendi cevaplarınızı nasıl ürettiğinizi fark ettiğinizde ne kadar şaşıracak, “yeni bir ben” in doğuşuna  tanık olabileceksiniz.

Eğitmenler : Hicran İpekbağlar, Özlem Aktaş, İnci Aktaş

Programın Süresi : 25 saat

Detaylı bilgi ve ön kayıt için lütfen bize ulaşın;

Tel : (224) 243 43 14

Email : info@akademiplena.com

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Ara

Kategoriler