Browsing articles from "Ekim, 2013"

Nefes Ve Meditasyon Koçluğu

Eki 28, 2013   //   by admin   //   Hizmetler, Makaleler, NEFES VE MEDİTASYON KOÇLUĞU  //  No Comments

Nefes, ölümle yaşam arasında ince bir çizgi ve en önemlisi hayat ile olan bağımız.

Tüm yaşamımız, ilk nefes ve son nefes arasında gerçekleşir. Bundan dolayı hiçbir şey nefes kadar önemli değildir. Yemek yemeden yaklaşık otuz gün, su içmeden üç gün yaşayabilir, ama nefes almadan üç dakikadan fazla yaşayamayız. Doğru nefes alamıyorsak ise yavaş yavaş farkında olmadan, ömrümüz kısalıyor demektir.

Çoğumuz derin, tamamlanmış diyafram nefesi almadığından zihin, beden ve ruh sağlığımız bozuk ve tehdit altındadır. Asırlardır doğuda şifa tekniği olarak kullanılan “NEFES”, son yıllarda yapılan bilimsel araştırmalar neticesinde, batı dünyasının da göz bebeği haline gelmiştir. Yapılan araştırmalar, toksinlerin vücuttan yetersiz şekilde atılmasına “hastalık” diyor. Toksinlerin ise % 70’i alınan bol oksijen ile atılıyor. Alınan sığ ve doğru olmayan sığ nefes ile toksinler dışarıya atılamıyor, hücrelerde birikerek hastalık yapıyor. Bilimsel verilere göre derin ve etkili nefes ile yüksek tansiyon, alerji, kalp hastalıkları iyileşebiliyor. Çağdaş tıp, bilinçli solunumun insanı daha sağlıklı, güçlü, canlı, genç ve dinç yaptığını onaylamıştır.

 Nefes alışımızın şeklini, derinliğini, ritmini ve hızını değiştirdiğimizde; kimyamızı, duygularımızı, tutumlarımızı ve hatta görünüşümüzü değiştirebiliyoruz. Yapılan araştırmalar insanların  % 80’ inin nefesini tuttuğunu ve kısıtladığını saptamıştır. Kısıtlama, hoşumuza gitmeyen bir duyguyu kabullenmek istemeyip, reddettiğimizde ortaya çıkıyor. Nefesimizi tutarak duygularımızı deaktive ediyor, böylece duygular baskılanıp bilinçaltında saklanıyor. Duygularımızı baskılamaya devam etmek, içimizde tutmak enerjimizi emiyor ve kronik gerginliğe sebep oluyor. Kısıtlı oksijen ile çalışmak zorunda kalan hücreler hastalanıyor, hızla yaşlanıyor ve ölüyor.

Tüm olumsuz duygu ve kısıtlayıcı inançlar, yaşam enerjimizin toplandığı karın bölgemizde birikerek tıkanıklık meydana getirir. Diyafram nefesi ile nefes, tüm vücudumuzda sağlıklı olarak devinmeye başlayarak tıkanıklık yaratan olumsuz enerjinin boşalmasını sağlar.

Seanslarımızda;

Nefesimizi tanıyacağız. Çünkü herkesin, parmak izi gibi farklı ve kendine özgü nefes alma stili vardır.

 Diyafram kullanımı ve egzersizleriyle doğru nefes almayı öğrenebileceğiz.

 Nefesimizi hangi duygular eşliğinde kısıtlamayı alışkanlık edindiğimizi tespit edip, nefesimizi ve tıkanmış olan enerji kanallarını açmaya yönelik teknikleri uygulayacağız.

Nefes açılmaya başlayıp tüm vücudumuzda doğru olarak devinim yapmaya başlayınca, nefes terapisi ve meditasyon teknikleri ile rahatlayabilecek, olumsuz enerjiyi atarak evrensel ve bütünsel enerji ile bağlantılı ve FARKINDALIKLI bir yaşama giriş yapabileceğiz.

 

Bu çalışmalar bize ne kazandıracak?

 Uygulamalar sonunda, nefesimizin tamamını kullanabileceğimiz için, Bedenimiz hızla toksin atmaya başlayacak, fiziksel dengemiz artacak, bağışıklık sistemimiz güçlenecek. Kanımızda oksijen seviyesi yükselecek, bu da hücrelerin yenilenmesini daha genç ve sağlıklı olmamızı sağlayacak.

 Hücresel hafızamızdaki geçmişe ait travmalar temizlenerek, rahat, huzurlu ve dingin hissetmeye başlayabileceğiz. Daha net düşünüp, konsantrasyonumuzun arttığını görebileceğiz.

 Nefes meditasyonları ile öfke, korku, tedirginlik, suçluluk, yetersizlik, üzüntü gibi bastırılmış gelişmemiş duygular kendiliğinden yok olmaya başlayıp, yerine neşe, huzur, sevgi, bolluk gibi pozitif ve gelişmiş, olgun, yüksek bilinç düzeyindeki duygular oturmaya başlayacaktır.

 Sürekli ve disiplinli yapılan nefes egzersizleri ile, bilincimizin üst seviyelerini yaşamaya başlayabilecek, yaratıcı enerji ile bütünleşme sayesinde özümüze, doğal halimize dönerek gelişim ve tekamül sürecini yaşayabileceğiz.

 

“NEFES” mucizesi zaten bizde mevcut. Sadece onu kullanmayı öğrenerek, bu mucizeye “tanık olmak”, daha çok nefes ile daha çok hayat almak istiyorsanız, Enerjik, cıvıl cıvıl, taptaze terapi ve meditasyon çalışmalarına HAZIR OLUN!

Nefes ve Yaşam Koçu-NLP uzmanı

Hicran İpekbağlar

(224)2434314

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Ergenlik Çağındaki Gençlerin İhtiyacı – Profesyonel Yaşam Koçu & NLP Uzmanı İnci Aktaş

Eki 25, 2013   //   by admin   //   Ergenlik Çağındaki Gençlerin İhtiyacı, Kişisel Gelişim, Makaleler  //  1 Comment

Ergenlik çağındaki gençlerin, erişkinler topluluğunun üyesi olma süresince, tüm yaşamlarını etkileyebilecek birçok sorun ortaya çıkıyor. Ve bu sorunlar, bu kişinin hayatı boyunca sosyal konumunu etkileyebiliyor. Bu nedenle, ergenlik çağı yeni yetişkinliğe geçiş süreci profesyonel destek gerektiren en önemli zamanlardan biri. Bu desteğin sonuçları, diğer zamanlarda yapılandan çok daha uzun sürebilmektedir.

Bireyler, ileri ergen dönemine girdiklerinde, erişkinler topluluğuna katılma sürecine yeni girmiş olan gençlere tanınan özgürlüğü kaybetmeye başlarlar. Oysa bu gençlerin, yaşıtlarıyla (hem cinsleri ve karşı cinsle) ilişki ve iletişim kurmayı öğrendikleri ve eyleme geçtikleri dönemde, bu süreç geciktirilirse, bu gecikme oranında sosyal yapının dışına düşüyor. Örneğin; eğer yirmili yaşlara kadar karşı cinsle flört etmemişse, yıllardır flörtü deneyimleyen yaşıtları arasında davranışları yüzünden kınanan ve dışlanan bir insana dönüşüyor. Sosyal davranışı uygunsuz bulunuyor.

Gençler sırf aşık oldukları, evden kaçtıkları ya da çocuk sahibi olmak istedikleri için evlenirler ama bu öngörülemeyen bazı sorunlara sebep oluyor. Aileleriyle birlikteyken uymak zorunda oldukları bir davranış tarzı vardı. Şimdi bu davranış ise yaşıtlarıyla ilişki kurmasını engelliyor. Bunu memeden kesilmeye benzetebilirsiniz. Çocuk aileden ayrılıp yakın ilişkiler kurmadıkça bu memeden kesilme süreci tamamlanmaz.

Aileler uzun süreli bağlanma gerçekleştirdikleri için genç erkek veya genç kız, ayrı bir yaşama hazırlanamaz. Bazen bu evden ayrılamamalarına bile sebep olabilir. Çevrenizde de çokça rastlayacağınız gibi ergenler ailelerinden asla yeterince kopamıyor ve bir eş bulup mutlu yuvalarını kuramıyorlar.

Profesyonel bir yaşam koçundan ya da terapistten destek almak pek çok ergen için, amacı gencin olgunluk kazanmasına yardım etmek olan bir yabancıyla iletişim kurmasını sağlayan bir başlangıç olacaktır.

Süreç başarılı olduğunda yaşam koçu gencin yeteneklerinin çoğunu ortaya koyabileceği bir yaşama geçmesini sağlar. Ya da terapistin müdahelesi ne kadar zorlayıcı olursa, örneğin; Hastaneye yatma ya da yıllarca terapi alma da ısrar etmek gibi, ergene zaten yapıştırılmış olan “özel insan” yaftasının utancı da o kadar kalıcı olur.

Bir yaşam koçu ve/veya terapistten yardım/destek talep ederken şunu sorabilirsiniz; “Alacağımız sonuç nedir?” Cevap şu olmalıdır; “Profesyonel biri danışanın hayatına koçluk yaptığında sonuç asla önceden kestirilemez!”

Sevgiyle kalın.

Profesyonel Yaşam Koçu & NLP Uzmanı İnci Aktaş

(224) 2434314

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Yaşamınızı Nasıl Yaşayacağınızı Biliyor Musunuz? – Yaşam Koçu, Nlp Uzmanı Özlem Aktaş

Yaşamımı elbette nasıl yaşayacağımı biliyorum diyebilirsiniz ancak şöyle dışarıdan bir gözle yaşamımıza baktığımızda aslında hayatlarımızı hiçte kendi istediğimiz gibi yaşamadığımızı fark ediyor ve acı gerçekle yüzleşiyoruz. Eğer başkalarının istek , beklenti , taleplerine göre yaşamınızı yaşıyorsanız asla huzur bulamazsınız. Yaşamının kontrolünü ele alamayan kişiler, başkalarının kendileri için belirledikleri kaderi yaşarlar. Hemen şimdi yaşamınızı nasıl yaşamak istediğinize karar verin. Yaşamınızda yolunda gitmeyen ve artık değişmesi gereken neler var? Bugünü amaçsız sürüklenmeyi bıraktığınız gün olarak ilan edin ve ne istediğinize, yaşamınızı nasıl dönüştüreceğinize hemen şimdi karar verin. Yaşamınız nasıl olsaydı mükemmel olurdu? Ne olsaydı kendinizi doyumlu, tatmin olmuş hissederdiniz? Kendinizi her şeyinizle tam hissettiğiniz, ruhunuzu, benliğinizi ifade edebildiğiniz bir hayat nasıl olurdu? Nasıl yaşayacağını bilmeyen kişiler dümensiz bir gemide eninde sonunda bir yere çarparak duracak kişilerdir. Verilmiş güçlü bir karar, diğer alternatifleri kestiğinizde verilmiş olur. Öyleyse hemen şimdi yaşamınızın dümenini ele almaya karar verin.  Farkında olmadığımız hayatlar yaşadığımızda büyük bir acının bize bir şeyleri öğretmek için yaşamımızda oluşması kaçınılmaz olacaktır. Bir şeyleri değiştirmek adına adım atmadığımızda eninde sonunda evrensel yasalar devreye girecek ve durumumuzu bozacaktır. Çünkü değişmesi gereken bir şeyler vardır, ancak olmayan cesaret sizi atalete sürükler ve birbirinin tekrarı yaşamlar yaşamanızı, birbirinin benzeri başarısız kararlar vermenizi sağlar. Ancak hayat değişiyor bu sebeple hiçbir şey aynı kalamaz, yaşamlarımızda. Her şeyi değiştirecek o güç, kendi zihnimizdir. Yaradan herkese zihnini kullanma hakkını vermiştir. Zihnini kendi yaşamını yaratmak için dönüştüren, etkin kullanan insanlar hayatta başarıyı ve mutluluğun kapısını aralayacaktır. Zihninizi kendinize yeni bir yaşam yaratmak için dönüştürün . Eski bakış açınız size bir yarar sağlamıyorsa değişme zamanı gelmiş demektir. Aynı şekilde düşünerek, aynı şekilde davranır ve aynı sonuçları yaratırsınız, bu da deliliğin tanımına benzer, aynı şeyleri yapıp farklı sonuç beklemek. Öyleyse nasıl bir yaşamı yaşamayı istediğinize karar verin ve hemen kendinize amaçlar belirleyin. Amaçlarınızı yazılı hale getirin. Nasıl bir yaşam doyumlu yaşamdır diye sorduğunuzda aldığınız cevapları hemen uygulamaya geçirin. Nasıl yaşayacağınıza karar verip eyleme geçmezseniz oradan oraya süreklenmeye mahkumsunuz demektir. Yaşamınızın sorumluluğunu ele alın, kendinizi  istediklerinize ulaşmanızı sağlayacak zihin yapısına getirin. Zihninizi, kendinizi ; başarıya, mutluluğa programlayın. Zihnin kontrolünü ele almak, yaşamın kontrolünü ele almak ve istediğiniz sonuçları yaratmak demektir. Sizi iyi bir yaşama taşıyacak olan olumlu zihin yapısını geliştirin. Olumlu bir zihin yapısı başarının ve mutluluğun kesin çözümüdür. Zihinsel tutumunuz ulaşacaklarınızın sınırını belirleyecektir. Olumlu bir zihinsel tutum, sizi dönüştürecek tek şeydir. Bunu daima hatırlayın.

Sevgiyle kalın.

Yaşam Koçu, Nlp Uzmanı Özlem Aktaş

(224) 2434314

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Zihninizin Bağlarını Çözün – Profesyonel NLP Koçu Özlem AKTAŞ

Eki 12, 2013   //   by admin   //   Kişisel Gelişim, Makaleler, Zihninizin Bağlarını Çözün  //  No Comments

Hayat amacınıza ulaşabilmek, mutluluğun kapısını aralayabilmek için zihninizin bağlarını çözmeniz gerekir. Zihnimizin bağları çözülünce gerçek benliğimiz açığa çıkmaya başlar. Zihninizdeki bağlar, kendinize koyduğunuz sınırlar, engellerdir. Zihin, özgür olduğunda, engellerinden arındığında ancak kendini ifade edebilecek bir gerçeklik bulur. Zihnimiz çok güçlüdür. Zihnimizde yarattığımız gerçeklik şu anımızı oluşturur. Öyle ki eğer zihne gideceği bir yön vermezseniz sizi oradan oraya sürükler, hayatınızın kontrolünü kaybetmiş gibi hissedersiniz. Başarınızı, mutluluğunuzu belirleyen şey zihinsel olarak neye inanıyor ve ne düşünüyor olduğunuzdur. Zihnimizde kendimize koyduğumuz sınırlar, yapabileceklerimizin ne olduğunu belirler. Aslında engel yoktur. Bu hayattaki tek engel, zihnimizde yarattığımız sınırlar, inançlar, yargılardır. Henry Ford’u hepimiz biliriz. Kendisi okul okumamış olmayı eğer bir eksiklik olarak görseydi, etrafta bu kadar ford marka araba olmazdı. İlk kez Henry Ford atsız araba fikrini öne sürdüğünde herkes onunla dalga geçti. Kendisine çılgın mucit diyorlardı. Kimse yapabileceğine inanmıyordu. O’nu birçok başarısız insandan ayıran şey , O zihnini engelleyecek hiçbir bağa izin vermiyordu.  Nlp, zihnimizde sınırları aştığımızda yapamayacağımız hiçbir şey olmadığını göstermektedir. Başarı, içindeki potansiyeli görenlerindir. Başarı, zihnimizle ilgili zincirleri kırdığımız vakit oluşan farkındalık sonucunda gelir. Peki sizin kendinize koyduğunuz zincirleriniz neler?  Zincirleri kırma gücünü bulabilmek için hedefiniz doğrultusunda kendinizi motive edebilme gücünü kazanabilmelisiniz. Birçok kişinin iç sesi sadece yapamayacağını kendisine hatırlatır. Yapamayacağınızı size söyleyen iç sabotajcının farkında olun. Bu ses sizi başarmak istediğiniz şeye ulaşmanızı engellemek için elinden geleni yapacaktır. Size söylediği sözcüklerin farkında olun. Yetersiz olduğunuzu, yapamayacağınızı mı söylüyor? Bu sesi kısmayı öğrenin. Zihninizi yönetebilmek,  zihinsel bağlarımızı çözmek için ilk şarttır. Nlp’ye göre dünyayı beş duyumuzla algılarız ve bu algılar, deneyimlerimizi, yapabileceklerimizin sınırını belirler. Dünyayı temsil şeklimiz üzerinde bir hakimiyet kurabilirsek istediğimiz sonuçları yaratabiliriz. Sizi olumsuz engelleyen, yapabileceklerinizin önünde duran sınırlarınızı hatırlatan sesi kısın. Yerine kendinize yapabileceğinizi, başarabileceğini söyleyen iç sesinizi koyun . Elbette bu ses ilk başta çok kısık olacaktır, güvensiz , tereddüt içinde. Ancak ne kadar zihninizdeki sesin düğmesini açar ve bu sesi yükseltirseniz içinizden yükselen ses sizi motive edecek ve güdüleyecek kapıları açacaktır. İçinizde gelişen bu güven duygusu, zihninizdeki bağları çözmenize yardımcı olacak ve yapabileceklerinizin önünde, kendinize koyduğunuz sınırlardan başka hiç birşeyin olmadığını size farkettirecektir.  Öyleyse zihninizin bağlarını çözün, bulunduğunuz yer neresi ise oradan başlayın ve özgürce yükseklere tırmanın. Tek engel zihnimizdir. Önünüzdeki tek engel olan sizi çekin ve yolunuza güvenle, istekle ve kararlılıkla devam edin . Hatırlayınki  bu dünyada güçlü bir arzunun önünde hiçbir şey duramaz.

Sevgiyle kalın.

Özlem AKTAŞ – Profesyonel Nlp Koçu

(224) 2434314

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Tam Porsiyon Hayat İçin…! “Nefes” Lütfen!! – Hicran İpekbağlar, Nefes Koçu

Eki 11, 2013   //   by admin   //   Kişisel Gelişim, Makaleler, Tam Porsiyon Hayat İçin...! "Nefes" Lütfen!!  //  No Comments

Hayatta kalmak için, olmazsa olmaz; “nefes” alma eylemi öylesine içkin ve alttan alta enerji sarf etmeden yapılır ki, ona dair farkındalığımız neredeyse yoktur. Günlük yaşam uğraşı içinde, kendi kokusuna tembelleşen burun gibi, nefese dair algımız, bilgimiz de körelmiştir. Öyle ki, hem nefes nefeseyizdir, hem de nefes almaya vaktimiz yoktur. Fazla enerji gerektiren eylemler dışında (koşmak gibi..), nefes aldığımızı unuturuz. Oysa, “nefes” canlılığın tek belirtisi olup, ilk nefes bir “içe çekiş”, son nefes ise bir “ah”.

Nefes kelimesi,” nefs” kökünden gelir. Nefs, can, ruh ve öz kavramları ile açıklanır. Yani nefs, insanın bütün durumları; şuuru, belleği, yargıları, anlık halleri, akılsal çalışmaları, ahlakı, içgüdüleri, duyguları, organizmasını kaplayan bir olgudur. Kısacası, nefs kendimiz olan her şeye işaret eder, bir farkında oluş içerir. Hal böyle olunca nefesinin farkında olmayan kişi tüm bunlardan, yani kendinden bi haber olmuş oluyor.

Sufiler, ” nefs – nefes” ilişkisini şöyle kuruyorlar. Nefsin her bir anına nefes, yani soluk denir. Gerçek bir sufi, her bir nefesinin farkında olup, “An’ın çocuğu” yani şu andan başka bir şey olmadığı, farkındalığını mütemadiyen yaşayan demektir. Bu durumda sufilere “nefes ehli” de denir.

Yani, insanın özünü bilebilmesi, nefsini (kendini) tanıması için arayış çıkış noktası, ”nefesi” tanımak ve farkında olmaktır.

Sufilere göre tüm varlık rahmanın, nefes vermesiyle var olmuştur. Zira nefes alan kişi boğulmamak için nefes verir. Sufiler, varlıklara “Nefesi Rahmani” (Rahmanın Nefesi) demişler ve varlığın tümünü insan nefesine benzetmişlerdir. İnsan ve Rahmanın nefesi arasındaki benzerlik şudur. Hak “ben gizli bir hazine idim, bilinmekliğimi istedim, ey insan sende, hadisi uyarınca ve “ Adem, kuru çamurdan suretlenmiş balçıktan yaratılmıştır.(Hicr-15/27, Rahman 55/4) Sonra, “Ademi düzeltip tamamladı, içine ruhundan üfürdü.” diyerek, kendinde gizli olan, isim ve sıfatları varlık sahasına (dünya alemine) çıkarmayı istemiştir. Hakkın onları gizliden açığa çıkarması, insanın nefes verip, boğulmayı ve sıkıntıyı uzaklaştırmasına benzetilmiştir. Nitekim nefes veren kimse, içinde hapsolan sıcak havayı dışarı çıkardığında rahata kavuşur. Varlıklara, “Rahmanın nefesi” denmesinin nedeni budur.

Sufilerin asırlardır uyguladığı, bu “kendini bilme sanatını” öğrenerek, onların nefes tekniklerini modelleyerek nefesimizi , dolayısıyla nefsimizi (kendimizi) tanıyabiliriz. Gelmiş geçmiş tüm öğretiler de, aynı yolu izleyerek (nefesini tanıyarak), insan kendinde saklı olan bu sırra vakıf olmuştur.

İşe önce doğru nefes almayı öğrenerek başlanır. Zira bebekliğimizde, doğru nefes (diyafram nefes) almayı bilerek doğmamıza rağmen, büyüdükçe endişe, kaygı, korku, öfke gibi olumsuz duyguları öğrenmeye başladığımızda; nefesimizi tutmayı, karnımızdan göğsümüze taşımayı öğrendik. Tüm olumsuz inanç kalıpları, duygular, travmalar, yaşam gücümüzün bulunduğu yer olan, karın bölgemizde birikir. Nefes alıp vererek, bedenimize aldığımız yaşam enerjisinin dairesel devinimini engelleyerek, fiziksel, zihinsel ve ruhsal anlamda tıkanıklıklar meydana getirir. Bu durumda yaşam enerjisi karın bölgemize hiç uğramaz bile. Sığ ve derin olmayan bir nefesle ancak %30 oranında oksijen alarak hayatımızı sürdürmeye çalışırız. Bu da hayat kalitemizin % 30 olduğu anlamına gelir. Yani ”az nefes”, “az hayat”. Hayatımızı dolu dolu tam porsiyon yaşamak varken, neden çeyrek porsiyon bir hayatı tercih edelim?

Doğru nefes ile birleşen sufi nefes meditasyonu ile beden sağlığımız düzelebilir, zihinsel ve duygusal anlamda gelişebilir, ruhsal olarak ise gerçekten sahip olduğumuz kimliğimize dönebiliriz.

Hicran İpekbağlar

NLP Uzmanı, Yaşam ve Nefes Koçu

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Söyleyin Ustam, Yaşamın Anlamı Nedir? İnci Aktaş – Profesyonel Koç, NLP Uzmanı

Eki 10, 2013   //   by admin   //   Kişisel Gelişim, Makaleler, Yaşamın Anlamı Nedir?  //  No Comments

“Konuştuğumuz bu şeyi aramakla bulamayız, ama onu ancak arayan bulabilir.”

-Bir Sufi Deyişi

‘Neden intihar etmiyorsunuz?’  Logoterapinin kurucusu Psikiyatrist Viktor E. Frankl, hayatlarından sürekli yakınıp duran hastalarına bu soruyu sorar. Amacı, hastaların hayata tutunma nedenini öğrenmektir. Değerlerimiz ve amaçlarımız bizi hayata bağlar. Eğer yaşamınızın anlamını bulabilirseniz, ruhsal ve fiziksel tüm hastalıklarınızdan kurtulabilirsiniz.

Değerlerimiz söz konusu olunca Nietzche’nin sözleri ayrıca önem kazanır. “Yaşamak için bir nedeni olan kişi, hemen her nasıl’a dayanabilir.”

İnsanlar, hayatları boyunca yaşamın anlamını soracakları bir bilge kişi ararlar. Oysa farkında olmaları gereken şey; bu sorunun muhattabı sadece kendileridir. Yaşamın anlamı saatten saate bile farklılık gösterir. Yaşamın anlamını bulmak için soyut bir arayışa gerek yoktur. Çünkü herkesin yaşamında özel bir görevi, uğruna çaba harcayacağı bir misyonu ve sevebileceği kişiler vardır. Bu nedenle kendinizi sorgulayın. “Neye karşı, ne için, kime karşı sorumluyum?”

Bizler sorumluyuz ve yaşamın anlamını gerçekleştirmemiz gerekiyor. Yaşamın gerçek anlamını sadece içine dönüp aramak yerine gerçek dünyada keşfetmeliyiz. Kişi kendini ne kadar çokhizmet edeceği bir davaya ya da seveceği bir insana adarsa, o kadar çok kendini gerçekleştirir. Bununla birlikte kendini gerçekleştirme o kadar da basit bir iş değildir.

Önce kendinizi adayacağınız görevi bulun. Bu mesleğiniz de olabilir, toplumsal bir hizmet de. Yüzyıllar boyu, keşiş olarak, yogi olarak ya da aç susuz kalarak kendini gerçekleştirmiş olan insanoğlu, şimdi günümüz dünyasında çok zor şartlar altında hayatının anlamını bulmak zorundadır.  Bir sufi deyişi der ki; konuştuğumuz bu şeyi aramakla bulamayız, ama onu ancak arayan bulabilir. Hayatın anlamını bulmak için sevin. İçinizi sonsuz karşılıksız sevgiyle doldurun. Kendinizi sevmeye adayın. Ve son olarak; umutsuz bir durumla karşılaştığınızda, asla değiştiremeyeceğiniz bir kaderle yüz yüze geldiğinizde, ne olursa olsun yaşamda bir anlam bulacağınızı asla unutmayın. ‘Hayat böyleyse yaşamanın anlamı ne?’ demeyin, ‘ Böyle bir hayat yaşayacaksam ölmemin anlamı ne olacak?’ diye sorun.

Ölüm döşeğindeyken hayatınıza şöyle bir baktığınızda, anımsamak istedikleriniz mali başarılarınız olmayacak, işinizden ve insanlığa sağladığınız faydadan aldığınız hazzı, sevgileriniz ve kişisel bir trajediyi zafere nasıl dönüştürdüğünüzü hatırlayacaksınız..

Anlamlı bir hayat dileğiyle,

Sevgiyle Kalın

İnci Aktaş – Profesyonel Koç, NLP Uzmanı

(224) 2434314

Ara

Kategoriler