Browsing articles tagged with " gelişim"

Çocuğumu bir birey olarak kabul ediyor muyum?

Nis 4, 2018   //   by admin   //   Makaleler  //  No Comments

Çocuğumu bir birey olarak kabul ediyor muyum?

Birey nedir, kimdir ve çocuğumu birey olarak kabul edebilseydim ne farklı olurdu? Kendi istek ve arzularını çocuklarına kabul ettirmeye çalışan anne babalarla sıklıkla karşılaşıyoruz. Çoğunlukla çocuk ve ebeveyn arasında ki çatışmaların nedeni de bu. Çocuğun ayrı bir kişiliği olduğunu kabul edememek.

Ebeveynler çocuğu birey olarak kabul edemediklerini, kendi istek ve beklentilerini sıklıkla çocuklarına aktardıkları davranış kalıplarında gösterirler. Çocuklar için ilk ve en etkili model anne babalardır. Çocuğa olumlu davranış ya da olumsuz davranış kalıplarını farkında olmadan aile ortamında öğretiriz. Anne baba kendi arasındaki çatışmaları farkında olmadan çocuğu yansıtır, ya da çatışma ortamına çocuk maruz bırakılır. İlerleyen zamanlarda çocuklarda duygusal sorunlar baş göstermeye başladığında sıklıkla kolaylıkla çocuğun mizacını yaradılışını suçlamak daha kolay bir yol gibi çıkıyor ebeveynlerin karşılarına. Ebeveynlerden biri bu durumun dışında kalmaya çalışıp, çocuğun olumlu davranışlarını ve kişiliğinin kendine has özelliklerini görüp onaylarken, diğer ebeveynin tutumları zıddı yönde ise çocuk çoğunlukla içsel çatışma yaşamaya başlayacaktır. Ne beklediğimizi, ne istediğimizi çocuğun kişiliğini ve arzularını dikkate alarak ifade edebilirsek, demokratik, açık iletişimin olduğu bir aile ortamı yaratabiliriz.

Her birey, dünyaya gelirken kendine has kişilik özelikleri, yetenekler ile dünyaya gelir. Bizler kendi ailelerimizden getirdiğimiz davranış, değer ve inanç kalıplarını sürdürmeye devam ederiz. Oysa ki dünya değişir. Çocuklara yaklaşma tarzımız, tutumumuz da değişime uğramak zorundadır. Anne babalar çocukların dünyasında ki ilk öğretmenler olarak, çocuğunu öncelikle koşulsuz kabul ve sevgi ile kabul edip , nasıl daha etkin ebeveyn olacaklarını sorgulamaları gerekir. Çünkü anne baba olmak dünyada ki en büyük sorumluluktur. Çocuğu birey olarak kabul edebilmek, önce kendini kabul edebilmek, kendini tanımaktan geçer. Birey, kendine has özellikleri olan insandır. Çocuk da ne kadar küçük olursa olsun, kendi içsel özellikleri, algıları, düşünceleri, inançları, değerleri olan bir varlıktır. Kendinin farkında olan, inanç ve değerlerinin farkında olan anne babalar çocuklarının düşünce ve algılarının daha fazla farkına varabilmekte, kendini kabul edebilen ebeveynler çocuklarını oldukları gibi kabul edebilmeyi daha kolay başarabilmektedirler.

Kendini kabul, farkındalıkla gelen bir süreçtir. Daha farkındalıklı aileler, ileri gelişkin ve kendinin farkında olan yeni nesillerin gelişmesi için son derece önemli bir konudur. Bu sebepledir ki aile eğitimleri, koçluk, danışmanlık gibi yaklaşımlar ailenin sorunlarını bir bütün olarak ele almasını sağlarken sıkıntıların bütünsel bir yaklaşımla çözülmesine yardımcı olur. Aile koçluğu, danışmanlığı, aile içindeki iletişim çatışmalarının çözülmesine katkı sağlarken, beceriler uzun vadede daha anlamlı değerlerin yaratılmasına da katkı sağlamış olmaktadır. Aile, toplumun yapı taşıdır, bu sebepledir ki sağlıklı büyüyen gelişen bir çocuk yetiştirmek isteyen aileler öncelikle değişim için sorumluluk alıp, harekete geçmeyi istemelidir. İstemek başarmanın yarısıdır. El birliğiyle güçlü, sevgi temelli aile birlikleri yaratmak dileğiyle…

Sevgiler..

Özlem Aktaş, Psikolojik Danışman, Profesyonel Koç, Eğitmen

02242434314

Online eğitimler için www.plenahuman.com adresimizi ziyaret edebilirsiniz. Online eğitim programlarına kayıt olduktan sonra istediğiniz yerden istediğiniz zaman eğitimlerimize katılabilirsiniz.

Bireysel online seanslar için ise, 02242434314 nolu telefondan bize ulaşabilirsiniz.

16 Yaşına Kadar Çocuklar Ne Yaşar? Nasıl Davranılmalı?

Doğduğumuz andan 2 yaşına kadarki evre biyolojik güvenlik ve temel güven evresidir. 0-2 yaşları arasındaki bebek; beslenme, fiziksel bakım ve çevresinde etki yaratma yollarını öğrenmek için anneyle (bakan kişiyle) bir ortak yaşam geliştirir. Bebek bu süreçte şeyleri kontrol etmeyi, onlara karşı durmayı ve kendi kendine beslenmeyi öğrenip ortak yaşamayı bitirmelidirler.

Çocuk 2-7 yaşlarında diğerlerinin duygularını hesaba katmayı, konuşmak ve soru sormak için uygun zamanlamayı yapmayı öğrenmelidir. Çocuk bu dönemde fikir uyuşmazlıklarının normal olduğunu öğrenmelidir. Bu süreçte çocuk başkalarına karşı sevgi geliştirir. Başkalarıyla sahip olduğu şeyleri ve duygularını paylaşmayı öğrenir.

7-12 yaşlarında çocuk akran ilişkilerini geliştirir. Gelişmiş etkileşimler kurar, daha erken dönemlerde geliştirdiği rahatlık duygusunu başkalarının yanlarında olduğu anlara da yayar. Bu evrede çocuğun tanışma, mücadele etme, başarma, karşılıklı konuşma, şaka yapma ve başkalarından aldığı sözsüz duygusal cevapları yorumlama konusunda becerileri daha da gelişir.

12-16 yaş arası girişimcilik ve kimlik evresidir. Bu evrede çocuk, yarı çocuk yarı yetişkin olabilmeyi öğrenmelidir. Uygun bir cinsel kimlik ve kendilik imgesi geliştirmelidir. Öyle bir görüş geliştirmelidir ki, başkalarıyla ortak işler başlatma becerisini kabul etmeli ve kapsamalıdır. Bireye bu evrede bir tutum belirlemesi konusunda yardımcı olur. Çünkü bu evrede geliştirebileceği ve geliştirmesi gereken bir tutum belirlemelidir. Bu tutum genellikle merak ve ilgi yönünde olmalıdır. Merak bir şeyler öğrenme konusunda olmazsa olmazdır. Kendisi değişken olan bir bedende merak ve ilgi barındırmanın sağlıklı olduğu yönünde bir tutum geliştirmelidir. Bu bireyin hem kendisi hem de yaşıtları için geliştireceği bir tutumdur.

Bu evreler modern hipnozun babası Psikiyatrist Milton Erickson’un tedavilerinden yola çıktığı, karşısındaki kişinin sosyal ve gelişimsel ihtiyaçlarıyla ilgili gelişim evreleridir.

Yazıma kur yapma ve evlilik dönemleriyle devam edeceğim.

Şimdilik sevgiyle kalın,

İnci Aktaş – Profesyonel Koç & Eğitmen

(224)2434314

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Düşünce Virüsleri

Kas 25, 2011   //   by inciaktas   //   Kişisel Gelişim  //  No Comments

Şuanda bütün sorunlarını elindeki sihirli değnekle ortadan kaldırabilseydiniz, kendinizi ne kadar güçlü ve mutlu hissederdiniz hayal edebiliyor musunuz? Edemiyor musunuz? Evet edemeyebilirsiniz… Buna sebep olanda düşünce virüsleridir. Çünkü, elimizde bir sihirli değnek olmadığını bilirsiniz ya da olsa bile sorunlarınızın çözülemeyeceğine inanıyorsunuzdur. İşte tam da bu nedenle sorunlarınız çözülemez.

Düşünce virüsleri… Onlar yıkıcıdır, üzerinde durup kurgulamaya başladığımızda daha da yerleşirler ve tüm hücrelerimizi etkileri altına alırlar..

İnsan doğuştan mükemmelliğe programlıdır. Zaman içinde kazandığımız olumsuz tecrübelerle önce varsayımlar yaratırız, sonra genellemeye başlarız, en son da ona kesin inanırız. Böylece zaman içinde zihnimiz düşünce virüsleriyle dolar. Ve farkına varılıp temizlenmezse sistemimizi çökertirler ve insanoğlu yok olup gider…

Bunu bilgisayar programlarına da benzetebiliriz. Bilgisayarımız ilk aldığımızda mükemmel çalışır, sonra yavaşlamaya başlar ve en sonunda da sistemimiz çöker. Sistemi çökertenin virüs olduğu tespit edilir. Ve virüslerde bir programdır, ancak kötü programlardır.

Zaten sorun da buradadır. Zihnimiz bu kötü programları kendi programına yapısal olarak çok benzediği için çabuk kabullenir. Kendi programı sanır ve onu yavaş yavaş çökerttiğini anlamaz.

Evet, sizi sınırlayan ve gerçek büyük amacınıza ulaşmanızı engelleyen inançlarınızdan bahsediyorum. Onlar düşünce virüsleridir.

Ne yazık ki insanların hayatlarını değiştirmemelerinin asıl sebebi bunu yapamayacaklarına kesin inanmış olmalarıdır. Oysa hayatlarımızın senaryolarını inançlarımız yazıyor. Biz inançlarımızla bir dağı yerinden oynatabiliriz ya da kendimizi bile öldürebiliriz.

Bizi kısıtlayan ve hedeflerimize ulaşmamamızı engelleyen bu inançların kodlaması aynen bize yarar sağlayan inançlarımız gibidir. Bilinçaltımızca çok kolay kabul edilen ve bize zarar verdiğini anlamadığımız bu inancı aidse benzetebiliriz. Çünkü bu virüs bağışıklık sisteminin kodlarına çok benzer ve sistemimizin kafası karışır ve kendisi için faydalı sanır. Onu tanıyamaz, zamanla bağışıklık sistemi çöker ve bir grip bu kişinin ölümüne sebep olabilir.

Bazı ölümcül inançlarda olumlu inançlarımıza da çok benzerler, fark etmeyiz bile… Bağışıklık sistemimizi çökertirler ve en küçük, sıkıntılı bir anımızda bizi yakalayıp yok ederler…

Bir örnek vermek gerekirse; bir doktor ciddi bir hastalığa yakalandığınızı ve tedavisinin mümkün olmadığını söyleyebilir. Sizde alternatif tıpla ya da beyin gücüyle iyileşebileceğinizi söyleyebilirsiniz. O da size bunların saçmalıktan ibaret olduğunu söyleyebilir. İşte tam da o anda olumlu düşünce ile o hastalığı yenen birçok insan olduğuna inanmak yine aynı kodlardaki ve bir otorite tarafından söylenen sözlere, yani bunun saçmalık olduğuna ve yakında bu hastalığın sizi öldüreceğine inanabilirsiniz…

Hayatlarımızın yönünü inançlarımız belirler. En derin inancımızı bulduğumuz anda tüm kapıları açacak bir anahtarı elimize almış oluruz. Hayatımızı daha da mükemmelleştirmek için zihnimizdeki düşünce virüslerini tespit etmeliyiz. Sizi kısıtlayan bu inançlara dönüp baktığınızda, sizi bugüne kadar ne kadar geri planda bırakıp acı verdiğinin farkına varacaksınız.

Beyin sinir hücrelerinin yapısı değişip yeni bağlantılar kurabildiği gibi kullanılmayan olumsuz düşünce gibi kısımları da zamanla işlevini yitirebiliyor. Yapmamız gereken bu düşünce virüslerini bulup çıkarmak, sistemimizden atmak ve olumlu düşüncelerle bağışıklık sistemimizi takviye etmektir.

İlaçlar her zaman gerekli değildir ama inançlar her zaman gereklidir…

Belki sizi sınırlayan inançlarınız olduğunu bugün kabul edip şimdi değiştireceksiniz. Belki de bu çalışmayı hiç vakit geçirmeden yapmak istiyorsunuz. Şimdi!

Şimdi yapın. Hemen oturun ve sizi sınırladığınızı düşündünüz inançları tespit etmekle işe başlayın. Daha tespit ederken bazılarının ne kadar gereksiz olduklarının farkına varacaksınız.

Yarın ki yazımda bu düşünce virüslerinden nasıl kurtulacağımızdan bahsedeceğim.

Sevgiyle kalın…

İnci AKTAŞ

(0224)2434314

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Ara

Kategoriler