Browsing articles tagged with " ilişkiler"

Yetişkin Bireylerin İlişki Kurma, Bağlanma ve Yakınlaşma Gelişimsel Evreleri

 Doğumdan ölüme, gelişimsel evreleri ve davranışlarımızı tanımladığım yazılarıma bugün de devam ediyorum.

Yetişkin bireyin gelişimsel evrelerinde kur yapma dönemi vardır. Yetişkin birey bu safhada kendine değer verme hissini ve hayal kurma, risk alma, süre isteme, başkalarına süre vermeyi reddetme becerilerini kazanmak ister. Kişi bu evrede kendini dürüstçe ifade edebilmeli ve gerçeği hayalden ayırt edebilmelidir. Bu evrede özellikle güzel bir ilişkinin sürdürülebileceğine dair bir düşünce içerisinde olmak önemlidir. Bu düşüncenin oluşması ileride evlilik ve ilişkilerde sorun yaşamasına yol açar.

Ayrıca bu dönemde bireyin önemsiz konuşmalara katılabilmesi, belirsiz konuşup zaman kazanabilmesi, kahkaha atabilmesi, gülümseyebilmesi, dans edebilmesi… vb gerekir. Beraberlik boyunca kişinin hataları doğal ve gerekli karşılamaya ihtiyacı vardır.

Yetişkin birey bağlanma ve yakınlaşma evresini de yaşar. Bu safhada birey, kendi değerinin farkında olmalı ve insanların birbirlerinin hayatlarını güzelleştirdiği anlayışını kazanmalıdır. Birbirlerine olumsuz davranışlar sergileyen ebeveynlerin çocukları bu anlayışı tam tersi olarak geliştirebilirler. Birey ayrıca başka biriyle zaman geçirmek için gerekli davranışlar geliştirmelidir. Kişi, ilişkinin gelecekte devam ettiğini hayal edebilmelidir.

Ne yazık ki ilişkinin gelecekte devam ettiğini hayal edebilen kişiler azalmaktadır. Birey sevdiği kişiyle arasında fikir uyuşmazlıklarının, geçici küslüklerin olabileceğini ve sevdiği kişinin kendisinde hayal kırıklıkları yaratabileceğini kabullenmeli, bunların doğal olduğu ve ilişkiye zarar vermeyeceği yönünde bir tutum içinde olmalıdır. Bunun aksi, böyle giderse bir gün ayrılacakları/boşanacakları tutumudur. Bu tutum ise gelecekte kendini gerçekleştiren bir kehanete dönüşür.

Milton Ericksoncu gelişimsel evreleri tanımlamaya, yarınki yazımda evlilik ve çocuk sahibi olmayla devam edeceğim.

Şimdilik sevgiyle kalın.

İnci AKTAŞ – Profesyonel Koç & Eğitmen

(224)2434314

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Hatalarımı Seviyorum-Yaşam ve İlişki Koçu Özlem Aktaş

Eyl 27, 2012   //   by ozlemaktas   //   İlişkiler, Kişisel Gelişim, Makaleler  //  No Comments

Hata yapmaktan korkmayın , aslında hayatı yaşamaktan korkmayın. Hata yapma endişelerimiz  yüzünden çoğunlukla yaşamı kaçırdığımızın farkında mısınız? Yargılanma, eleştirilme ve başarısız, mutsuz olma korkularımız yüzünden hata yapmamaya ve her zaman mükemmel olmaya çalışıyoruz. Bu da bizim hayatı ıskalamamıza ve doyumsuz, birbirinin tekrarı ve sıradan bir yaşam yaşamamıza sebep oluyor. Gerçekten yaşıyorum bu hayatta diyebiliyor musunuz? Hata yapabilme ve pes etmemek cesaret ister. Yoksa yaşamdan, hata yapmaktan korktuğunuz için adım atmayıp birbirinin tekrarı ilişkiler, başarılar ya da başarısızlıklar kısacası birbirinin tekrarı bir yaşamı mı sürdürüyorsunuz? Yaşamınız  içinde ne kadar hata yaptınız? Yaptığınız hatalar sizin ne kadar cesur,  ısrar eden, pes etmeyen bir insan olduğunuzu gösterir. Yoksa mükemmel olma kaygısı yüzünden adım atmaktan çekinenlerden misiniz? Sonra da ben bunu niye yapmadım, keşke yapsaydım deyip pişmanlıklar yaşadığınız oldu mu? Hepimiz hayatta bir takım fırsatlarla karşılaşırız ancak genellikle korkularımız, ön yargılarımız , fazla mükemmelliyetçiliğimiz, bizi sınırlayan inançlarımız neticesinde çoğu zaman  adım atmaktan çekiniriz. Oysa ki hayat cesur olduğumuz ölçüde bize karşılık verecektir. İsteklerimizi yerimizde oturarak önümüze gelmesini bekleyerek elde edemeyiz.  Hata yapma  korkusuyla yaşamı kaçıranlardansanız, lütfen hata yapın. Hata yapmak öğretir, aslında neyi istemediğinizi ve hangi yoldan gitmemeniz gerektiğini gösterir. Hayat cesur bir tecrübedir ve yaşam cesurları sever.  Öğrenerek gelişiriz bunun yolu da adım atmak ve gerekiyorsa hata yapmaktan geçer. Her konuda hata yapabilme lüksünü, esnekliğini kendinize tanıyın. Hatalarınıza birer hediye, birer öğrenme fırsatı olarak bakın.  İlişkilerimizde de hata diye gördüğümüz durumlar vardır, kendinizi yargılayıp suçlamak yerine bırakın geçmişi geriye ve kendinize ben bu deneyimden ne öğrendim diye sorun. Öğrendikleriniz sizin kazançlarınızdır, bir sonraki ilişkinizde daha doğru adımlar atabilmenizi sağlayacaktır. Hatalar, olgunlaştırır hataya bir ders olarak bakabiliyorsanız eğer. Olgunluk ve gelişmişlik hatadan ders çıkarıp, bunu fırsata çevirmekle kazanılır. Siz siz olun hata yapın, adım atın, deneyin tekrar tekrar… Bırakın insanlar sonra ne der diye düşünmeyi, ya eskisi gibi olmazsa hiçbir şey demeyi, ya başarısız olursam ya mutsuz olursam diye sormayı. Ne olur ? En kötü ne olur? En kötüsü cesurca adım atmış ve sonucu istediğiniz gibi olmadıysa bile bir şey öğrenmiş olursunuz . Bol bol hata yapın ve öğrenin. Yaşam,  adım attığımız cesurca davranışlarımıza karşılık verecektir, korkaklığımıza değil. Hatalarımı seviyorum , çünkü onlar benim öğretmenlerim diyebilin ve yaşamın her anını cesurca ve keyifle yaşayın.

Daima sevgiyle kalın..

Yaşam ve İlişki Koçu

Özlem Aktaş

(0224) 2434314

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Söz Verdim Yarına Güzel Olacak – Yaşam Koçu İnci Aktaş

Tem 4, 2012   //   by inciaktas   //   Kişisel Gelişim  //  No Comments

Bu sabah işe gelirken radyoda bir şarkı dinledim. Ve sözleri gerçekten hoşuma gitti. “Söz verdim yarına güzel olacak, ay dolunay sabah çok uzak, üstüme düşen gölgene baktım, aşkın tenime çok yakışacak.” Emir’in söylediği bir şarkıydı. Dikkatle dinleyince bu şarkının aslında bir dilek olduğunu hissedebilirsiniz.

Sıkça yaptığım seanslar ilişkiler üzerine. Yeni bir ilişkiden çıkmış ya da doğru eşin hayatına girmesini isteyen kişilerle yaptığım seanslarda gördüğüm en önemli ortak özellik umutsuzluk. Duyduğum tek şey ise; “Böyle biri kaldı mı ki?” O zaman onlara şunu soruyorum; ‘Peki siz yeterince iyi değil misiniz?’

Unuttuğumuz şey şu, umutsuzluğa kapıldığımızda odağımızı gerçek bir aşka çeviremiyoruz. Odağımız daima dileğimizin gerçekleşmediğinde olursa bunu elde etme şansımız zaten yoktur. Eminim Edison ampulü icat ederken edememeyi düşünmemiştir. Yani evlenmeyi isterken evlenememeyi düşündüğünüzde kendi kalesine gol atmak için ters yöne koşan futbolculardan farkınız kalmaz.

İşte bu yüzden bu şarkıyı çok sevdim. Bu sözlerde henüz doğru eşinizle tanışmamış olsanız bile, aşkının size çok yakışacağına dair bir inancınız var. Yarınlardan umutlu! Eğer doğru eşin hayatına girmesini istiyorsanız önce niyet etmelisiniz. Çok basit, doğru eşin hayatıma girmesine niyet ediyorum. İçinizi yaratıcı gücün sonsuz şefkati ve sevgisiyle doldurmalısınız. Şefkati ve sevgiyi her şeyde görmelisiniz. Kötü olanı zaten biliyorsunuz, bu nedenle daima iyi olanı görün. Önce kendi güzelliğinizi görmeye başlayın. Güldüğünüzde gözlerinizin içinin nasıl parladığına daha önce dikkat etmemiştiniz değil mi? Şimdi tekrar aynanın karşısına geçin. Kendinize gülümseyin. Şu telkini alışkanlık haline getirin. Her gün her bakımdan daha güzel oluyorum.

Siz sadece telaşla aramaktan vazgeçin. Aramak sahip olamamak demektir. Ruh eşinizi ise zaten ona sahipmişsiniz gibi davrandığınızda bulabilirsiniz. Peki zaten sahipmiş gibi davranmak ne demektir? Bir düşünün, bugün hayatınızın aşkıyla karşılaşmış olsaydınız, nasıl hissederdiniz? Mutluluktan gözlerinizin içi gülerdi, kullandığınız kelimeler ‘mutluyum’ şeklinde olurdu, dünyayı elinizin altında hissederdiniz, birkaç kilo fazlanız vardıysa da aşık olduktan sonra kaybolup giderdi. İşte şimdi de böyle olmalısınız. Çünkü sahipmiş gibi davranmak, odağınızı sürekli elde etmek istediğiniz arzunuzda tutar. Eğer düşünceleriniz sürekli neden hala onunla karşılaşmadığınız yönündeyse sizi temin ederim asla karşılaşamayacaksınız.

Bilin ki siz kalbinizi sonsuz sevgiyle doldurduğunuzda evren de size aynı şekilde karşılık verecek. Tebrizli şemsin de o güzel cümlelerinde söylediği gibi;

               “Başkalarından sevgi, saygı ya da ilgi bekliyorsan önce kendine borçlusun bunları. Kendini sevmeyen bir          insanın sevilmesi mümkün değildir. Eğer sen kendini sevdiğin halde dünya sana diken yolladı mı, sevin. Yakında gül yollayacak demektir.”            

                                                                                                                                                                                                       Tebrizli Şems

Şuanda kendinizi terk edilmiş, aldatılmış, yalnız ve mutsuz hissediyor olabilirsiniz. Ama bilin ki başınıza gelen en kötü şey asla gelebilecek en kötü şey değildir. Ve mutluluk haline dönüşmeyecek felaket yoktur. Çünkü şuanda negatif olarak hissettiğiniz her şey sonradan sizin iyiliğinize yarar ve şükredersiniz.

Yeni bir aşk ya da ruh eşinizi bulmak için ise tek yapmanız gereken aşka hazır olmaktır. Sizi yaratan gücün rehberliğini ve yardımını kabul edin. Ve ona güvenin. O’nun her şeye gücü yeter. Siz daima hazır olun ve kalbinizi aşka açın, bu yaydığınız mutluluk dolu enerji her zaman doğru kişiye ulaşır ve onu size getirir. Bu yan kapı komşunuzda olsa dünyanın öbür ucundaki her hangi biri de olsa… Öyle olmasını isteyin. Öyle olsun.

Amin, öyle olsun demektir. Dualarımızın sonunda ‘amin’ demez miyiz? ‘Amin’ deyin öyle olsun.

Ve söz verin yarınınıza her şey güzel olsun.

Sevgilerimle,

İnci Aktaş

Yaşam Koçu NLP Uzmanı

(0224) 2434314

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

İlişki Bittiğinde Acı Devredilmeli

Kas 27, 2011   //   by inciaktas   //   İlişkiler, Kişisel Gelişim  //  No Comments

Her zaman şimdide yaşamayı becerebilirsen mutlu bir insan olursun…

Ayrılık… Çoğu zaman zordur. Hele ki hiç beklemediği anda terk edildiyse insan daha da kötü hisseder kendini. Belki aldatılmıştır, belki başka birisi kendisine tercih edilmiştir, belki de kendisi severken karşısındakinin sevgisi bitmiştir. Ayrılık nedensiz de olabilir. Bazen senaryolar üretmeye hiç gerek yoktur.

Böyle bir ayrılık her insanın başından geçmiştir. Herkesin farklı başetme yöntemleri olur. Kimisi çok çabuk atlatır kimisi ise bitmiş ve geri dönüşü olmayan bu ilişkiye saplanıp kalır. Kendini çukurda hisseder hatta bazen ölüm kolay gelir. Bazı ayrılıklar kişinin kabul edebilme gücüne göre çeşitli sonuçlara yol açabiliyor. Çok acı ki kişi intihara bile sürüklenebilir.  Kimisi aşırı alkol kullanımı, kimisi aşırı yeme, kimisi kendini dünyadan soyutlama yolunu seçebilir.

Aşırı olsada doğal tepkilerdir bunlar. Uzun yıllar sürmüş ya da kısa zamana çok anı ve aşk sığdırılmış ilişkiler bittiğinde kişi geçmişinde asılı kalabiliyor. Acının sebebi anılar…

Oysa o anılar o zamanki en büyük aşkınıza ait anılardı. Hepsi güzeldi, hepsi sizindi. Onları atmanıza ya da inkar etmenize gerek yok. Demek ki bittiğine göre biz birbirimizi hiç sevmemişiz her şey yalanmış demenize de gerek yok.

Sadece yasınızı yeteri kadar tutun. En iyisi düşüncelere izin vermek, onları için için değerlendirmemektir. Geçmişi ya da anılarınızı düşünmemek mümkün değildir. Gittiğiniz yerler, görüştüğünüz insanlar, evi veya arabası, çalıştığı yer, birlikte severek yaptığınız bir aktivite elbetteki onunla ilgili anıları ve düşünceleri beraberinde getirecektir. Bunlara sırtınız dönüp düşünmemeyi denemek tam aksine konuyu düşündürtür. Yani kaçınmak kötü bir stratejidir. Düşüncelerinizi serbest bırakın. İlişkiniz her ne şekilde bitmiş olursa olsun siz karşınızdakinin bundan ne gibi bir fayda sağladığını bilemezsiniz. Çünkü her davranışın arkasında kişi için olumlu bir niyet yatar. Aldatılmış, reddedilmiş, başkası için terk edilmiş bile olsanız emin olun ki başınıza gelen en kötü şey başınıza gelebilecek en kötü şey değildir.

Bazen böyle bir şey yaşadığımızda başımıza daha kötüsünün gelemeyeceğini düşünürüz. İşte bu yüzden kimileri intihara yönelir. Oysa bir gün bir bayan arkadaşlarının yanında çok mutsuzum, mutlu olmak için hiç bir nedenim yok demiş. Arkadaşları bu duruma çok içerlemişler ama bu lafı eden çocuk değilmiş neticede. Ve ne acı ki ertesi gün aynı bayan trafik kazasında annesini ve iki kardeşini kaybetmiş. Yani mutlu olmak ve şükretmek için her zaman bir nedenimiz vardır.

Şuandan itibaren nefreti bırakın, sevgisiz hiç bir şey başarılamaz. Herşeyi sevmeli, çünkü hepsini sevmek için mutlaka bir neden vardır…

Çoğunlukla ayrılık geri dönüşü olmayan bir ayrılıktır. İki kişi konuşarak karar vermiş, bir ihanet ya da geri dönüşü olmayan cümlelerin sarf edilmesi, şiddet vs yaşanmış olabilir. Ayrıca ayrıldığımız kişinin artık başka bir partneri de olabilir.

‘Unutamamak’ diye bir şey yoktur. ‘Unutmamak’ diye bir şey vardır. Doğru kararı almadan önce tüm yanlışları yapmak zorunda değiliz.  Unutmamak bize bir fayda sağlar. İçimizdeki boşluğu doldurur ya da bir gün elbet geri döneceğini sanırız. Peki asıl soru şu; geri dönse bile her şey eskisi gibi olacak mı? Belki olur belki olmaz bunu bilemeyiz. Belki döner belki dönmez bunu da bilemeyiz. Ancak bir ilişki bittiyse doğru olan bunu kabullenmektir. Tam bu noktada çok sevdiğim bir duayı paylaşmak istiyorum;

‘Tanrım,

Bana değiştiremeyeceğim şeyleri kabullenme gücü,

Değiştirebileceğim şeyleri değiştirme cesareti,

Ve bu ikisi arasındaki farkı kavrayabilme bilgeliği ver…’

Bu duayla ruhumuz tekrar can bulabilir ve herşeyi kabul edip affettiğimizde serbest kalırız.

Unutmamalıdır  ki negatif olarak hissettiğiniz her şey sonradan  iyiliğinize yarar. Belki de bu ilişkinin bitmesi sizi doğru eşinizi bulmak için özgürleştirmiştir.

Mutluluk haline dönüşmeyecek felaket, felakete dönüşemeyecek mutluluk yoktur. Kendi yazgımız tamamen bizim elimizdedir.

Belki Tanrı senin doğru insanlarla karşılaşmadan önce yanlışlarla karşılaşmanı istiyor ki, bu olduğunda şükredeceksin…

Hayatın her anından zevk alın, tadını çıkarın. Keyfinizi muhafaza edin. Ve en iyi çözümü dileyin. Acıyı ve unutturma görevini, o büyük güce devredin. Hep mutlu olduğunuzda çevrenize yaydığınız ışıkla ne kadar çok kişinin gözünü alacağınıza siz bile şaşıracaksınız.

Sevgilerimle…

İnci AKTAŞ

(0224)2434314

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Her Şey Bizim İyiliğimiz İçin Olur

Eyl 2, 2011   //   by admin   //   İlişkiler  //  No Comments

İlişkilerde başarısız sayılmazdı aslında. Ancak duygusal ilişkisi süresince kurup düşündüğü ayrılıkla ilgili büyük korkusu başına gelmişti. Ne de olsa insanların korktuğu başına gelir. Korku ve tereddüt en büyük dilektir hatta emirdir. Ayrılık her zaman kolay atlatılan bir durum değildir. Ancak ayrılığı bile ve beraberindeki sebep her neyse biz onu kendimize çekeriz. En çok düşündüğümüz şeyi kendimize çekeriz. Bahsettiğim kişi biz ona Ayşe diyelim, bu yıpratıcı ayrılık sonunda biten ilişkisini değerlendirip ondan ders almaya karar vermişti. Yaptığı hataları yapmayacaktı ancak fark etmediği bir şey vardı ki o da bir sınırlayıcı inanca takılıp kalmaktı. Bütün erkekler aldatır.

O esnada aynı zamanda ruh eşinin hayatına girmesini diliyordu. Kendisi bunu net bir şekilde ifade ettiğini ve artık aramasına gerek kalmadığını çünkü ruh eşinin kendisini bulacağını düşünüyordu. Strateji kısmen doğruydu. Çünkü kendinize bir eş dilediğinizde aramamanız gerekir. Çünkü aramak bulamamaktır. O doğru zamanda doğru yerde bulacaktır sizi.

Aylar sonra karşısına gerçekten dilediği gibi birisi çıkmıştı. Ayşe ruh eşine rastladığını düşünüp duygusal bir ilişkiye başladı ancak unuttuğu bi şey vardı. Sınırlayıcı inancı ‘Bütün erkekler aldatır.’ Bu net dilek, yüreğiyle inandığı hayatının aşkını bulacağı dileğinin önüne geçmişti. Korku ve terddüt en net dilektir. Ve Ayşe bir süre sonra öğrendi ki erkek arkadaşının kendisinden başka yürüttüğü bir ilişkisi daha vardı.

İşte dilek dilerken yaşadığımız en büyük iilem budur. Bir şeyi isteriz ama aslında gerçekten ne istediğimizi, yüreğimizde neye inandığımızı bilmeyiz. Oysa ki bir şeyi doğru istersek olur. Çünkü dilekler gerçekleşir hem de tam istediğiniz gibi. Ayşe ruh eşini içten içe adeta iman ederek inandığı bütün erkekler aldatır inancını kırmadan dilemişti. Ama dileği beraberinde inancını da haklı çıkaracak şekilde bir bonusla gönderilmişti.

Bu nedenle dualarınıza dikkat edin, her an gerçekleşebilirler, ki gerçekleşecekler diyoruz. Kişi mutlu bir ilişki arzusundayken aynı zamanda içten içe böyle bir aşkın olmadığını düşünürse bu dileği tam da istediği gibi, ağır ağdalı dramlara sahne olan bir ilişki ile gerçeğe dönüşür.

Peki Ayşe’ye ne mi oldu? O bu olaydan sonra içten içe iman ettiği inancını inanılmaz acılara bağlayarak değiştirdi ve yerine mutlu bir ilişkinin her zaman mümkün olacağı inancını yerleştirdi. Daha sonra mutlu ve sonsuza kadar sürecek birlikteliğini diledi ve hayalini kurdu. Buna bütün kalbiyle inandı ve mutlu oldu. Şuan o birlikteliği yaşıyor ve çok mutlu. Kendisine sorulduğunda o yaşadığı iki deneyim olmasaydı şuan ki eşini bulamayacağını söylüyor.

Yani her şey bizim iyiliğimiz için olur. Bu nedenle siz geçmişi bırakın, her ne yaşadıysanız farketmez. Öğrendikleriniz için şükredin ve onlarla yolunuza devam edin. Ve dileyin. Mutlu olun. Mutluluk masalsı bir enerji yayar ve bütün dilekleriniz gerçek olur…

Sevgiyle kalın

İnci AKTAŞ

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

İlişki ve İletişim Koçluğu

May 2, 2011   //   by admin   //   İlişkiler Koçluğu  //  3 Comments

Başarı eğer onu paylaşacak kadar güzel ilişkilerimiz yoksa değersiz olur…

Neden İletişim ve İlişki Koçluğu?

İş ve özel yaşamda başarı ve başarısızlık aslında ve özünde iletişim ve ilişkilerdeki başarı ve başarısızlığın doğrudan yansımalarıdır. İlişkiler kendimizle ve hayatımızla ilgili neler hissettiğimiz konusunda büyük bir etkiye sahiptir.

İşteki durumunuzdan veya arkadaşlarınızla ilişkiniz  veya hayat arkadaşınızla beraber  mutlu yada mutsuz olmak ta ilişki ve iletişim yönetim becerilerinizden geçer. İlişki koçluğu ile  diğer insanlarla iletişim kurma şeklinizde devrim yapabilirsiniz, daha eşit ve daha tatmin edici kişisel ilişkilere sahip olabilirsiniz, çocuklarınızla daha iyi geçinebilirsiniz.

İlişki ve iletişim koçluğu özünde, ilişki ve iletişim yönetimindeki zayıflıklarımızı güçlendirmek, güçlü yönlerimizle dengelemek için tasarlanmıştır. İlişki Koçluğu; kişinin güçlü yanlarının dengelenmesine ve zayıf yanlarının geliştirilip, desteklenmesine yeni bir bakış açısı sunar. Bireyin ilişkide bulunduğu kişi veya kurumlarca dışarıdan nasıl anlaşıldığı veya algılandığı ve bu anlayışın nasıl değiştirilip dönüştürüleceği konusunda yardımcı olur.

Bu anlamda ilişki ve iletişim koçluğu;

– Önce kendimize karşı dürüst olmamızı,

– Sorunları ‘büyütmeden’ ve ‘abartmadan’ çözmemizi,

– İstediğimiz gibi ancak dengeli yaşayabilmek için ilişkilerimizin sorumluluğunu almamızı ve nihayet,

– Doğru ve etkin iletişim kurabilmemizi sağlar.

İlişki ve iletişim koçluğunda, en çok karşılaşılan konular;  ideal eş veya arkadaş seçimi, evliliklerde eşler arasındaki sürtüşmeler, bir aşk ilişkisinin sonlanması, anne, baba ve çocuklar arasındaki sürtüşmeler, çalıştığımız kurum ve kuruluşlarla daha sağlıklı bir ilişki kurmak  gibi konularda danışanlara yol arkadaşlığı yapılır.

Kendimize karşı ‘dürüst’ sorular sorabilme becerisi ile başlayan koçluk, ilişki ve iletişimimize odaklandığı zaman aşağıda örnekleri verilen sorunların çözümlerine yardımcı olur.

– İlk kez nasıl ilişki kuracağımızı neden bilemiyor ve tereddüt ediyoruz ?

– Çevremizdekilerle kolay iletişim kurabiliyor muyuz ?

– Kendimizi doğru ve net ifade edebiliyor muyuz ?

– İlişkilerimizde genellikle zorluklar yaşıyor muyuz ?

– İlişkilerimiz dengeli mi ? Dengesizliklerin farkında mıyız ?

– İlişkilerimizdeki dengesizliklerin tüm hayatımıza yansıdığının farkında mıyız ?

İlişkilerde mucize her zaman mümkündür. Sadece herkesin farklı şekilde iletişim kurduklarını görmek gerekir. Etkili iletişimin anahtarı; kendimizi ve çevremizdekileri tanıyarak iletişimi kolay hale getirmekten geçer. Kısacası, iletişim koçluğu sürecinde kişinin moral ve psikolojik yönden desteklenerek, motivasyonunun sağlaması ve farkındalığının arttırılması amaçlanarak, daha dengeli, huzurlu, mutlu ilişkiler kurabilmesi sağlanmaktadır.

Bize Ulaşın

Tel : 0 (224) 243 43 14

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

 

Aşkın ve Sevginin Dili – Yaşam Koçu ve NLP Uzmanı Özlem Aktaş

Nis 18, 2011   //   by admin   //   İlişkiler  //  No Comments

Aşkın ve Sevginin Dili  – Yaşam Koçu ve NLP Uzmanı Özlem Aktaş

Aşık olmak belki de dünyanın en güzel duygusudur. İnsanın aşık olunca ayakları yere basmaz olur, sanki hep bulutlarda geziyordur. İçi pır pır eder, yüreği susmak bilmez, aşkını düşünür, uykuya dalarken, sabah kalktığında akılda hep o aşık olunan kişi vardır. Onunla birlikteyken kendimizi cennetin eşiğindeymişiz gibi hissederiz. Elini tuttuğumuzda kanımız birlikte akıyor gibidir. O kişiye sarıldığımızda ayaklarımız yerden kesilir. Kimi bu duygularla beraber evlilik hayali kurar. Kimi aşık olduğunun en mükemmel insan olduğuna inanır.

Hepimiz evlenmeden önce mutlu bir evlilik hayali kurarız. Başlarda diğerleri gibi aşkımızı kaybetmeyeceğinizden o kadar inanırız ki… Biz diğerleri gibi birbirimizi kırıp incitmeyeceğizdir, ilişkimizi yıpratmayacağızdır, buna inanırız. Ne yazık ki aşkın ömrünün 2 yıl olduğu psikologlar tarafından kanıtlandı. Sonuçta gözümüz açılır, ayaklarımız yere basar ve karşımızdakini istediğimiz gibi değil olduğu gibi görmeye başlarız . Bir zamanlar deli gibi aşık olduğumuz insan bize kızıp eleştirmeye başlamış, bir zamanlar gözümüze büyük gözükmeyen önemsiz gördüğümüz şeyler birden çok önemli olmaya bizi rahatsız etmeye başlamıştır. Birden evliliğin gerçek hayatın içine girivermişizdir. Diş macununun nasıl sıkıldığından, kirli çamaşırlara kadar her şey gözümüze batmaya başlar ve bir zamanlar deli gibi aşık olanlar düşman oluverirken evlilikte savaş alanı oluverir. Gerçek şu ki insan aşık olmanın çılgın durumunda çok uzun süre kalması imkansızdır. Aşık olunca her şey ikinci planda kalır, hatta önemsiz hale gelir. Hedefler, iş,isteklerimiz, hayallerimiz… Sadece aşkımızla ilgili hayallerimiz vardır. Düşünsenize böyle bir durumda olsaydık hepimiz bu dünyanın hali ne olurdu ?

Zaman içinde aşk bittikten sonra, ilişkiye bireysel istekler, duygular, ihtiyaçlar ve davranış kalıpları hakim olmaya başlar. Aşk sona ermiştir. Bu durumda kişiler ya birbirinden uzaklaşır, boşanır, ayrılır ya başka aşkların peşine düşer ya da ite kaka ilişkilerini sürdürmeye çalışırlar. Aşk sona ermeden önce, sevgiye dönüştürülmesi şarttır. Sevgiye dönüştürülemeyen her aşk bitmeye mahkumdur.

Aşk ile sevginin birbirine karıştırılmaması gerekir. Aşk bilinçli bir tercih değildir. Aniden umulmadık bir anda gelir. Aşk güdüsel olarak bizi tuhaf ve mantıksız şeyler yapmaya iter ve aşık olduğumuzda ulaştığımız bu mükemmel en yüksek mutluluk seviyesinin korunmasını, hiç bitmemesini isteriz. Ancak bunun sonsuza dek sürmesi mümkün değildir. Aşk bittikten sonra bunu gerçek sevgiye dönüştüremezsek eğer acı verici ayrılıkların yaşanması kaçınılmazdır. O halde aşkı olduğu gibi kabul edip eşimizle gerçek sevgiyi var etmek ve korumak için çabalayabiliriz. Böyle bir sevgi tutku içermeyebilir ancak aklı ve duyguyu birleştiren bir sevgi olur ve bu da çaba gerektirir.

En temel duygusal ihtiyacımız aşk değil, birlikte olduğumuz insan tarafından gerçekten sevilmek ve sevginin güdüsel olarak değil, akıl ve irade ile beslenip güçlendirildiğini bilmektir.

Seçimlerimizden oluşan gerçek dünyaya döndüğümüzde, iyi ve sevgimizi göstermekte cömert olmayı seçersek bunun adı sevgi olur. Eşimizin bizi kabullendiğine, bizi istediğine ve bizim iyiliğimiz için uğraştığına inanırsak kendimizi güvende ve mutlu hissederiz. Peki evlenince gözlerdeki ışıltı, cinselliğin heyecanı ne olacak diyebilirsiniz ? Ancak eşinizin gözündeki en önemli kişi olduğunuzu bilmenin güvenlik duygusu inanın hepsine bedeldir ve her şeye değer bir duygudur.

Daima sevgiyle kalın…

Yaşam Koçu ve NLP Uzmanı Özlem Aktaş

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Sevgi Deponuz Sürekli Dolu Olsun – Yaşam Koçu, NLP Uzmanı Özlem Aktaş

Nis 18, 2011   //   by admin   //   İlişkiler, Kişisel Gelişim, Makaleler  //  No Comments

SEVGİ DEPONUZ SÜREKLİ DOLU OLSUN -Yaşam Koçu, NLP Uzmanı Özlem Aktaş

Sevgi dünyadaki  yaşanılası en güzel şeydir. İnsanı canlı tutar yüreği dolu insan hayata da bir başka bakar. Sevgi büyüdükçe insanda büyür. He rşey güzelleşir parlaklaşır insanın gözünde. İnsan sevdiği kadar sevilmekte ister. Psikologlar, sevildiğini hissetme ihtiyacının diğer tüm duygusal ihtiyaçların önüne geçtiğini düşünmektedir. Sevgi olmadan zorlukların üstesinden gelinemez.

Hepimiz için sevgiyi tanımlama şeklimiz farklıdır. Kimi, ‘bunu onu sevdiğim için yaptım’ der, kimi evlilik dışı ilişkiye girer ve bunu sevgi adına yaptığını söyler. Psikologların gözünde ise bu durum  ‘karşılıklı bağımlılıktır.’  Amaç  duygusal  sağlığımız açısından bizi doyuran sevgiyi bulmaktır.

Bir çocuğun  duygusal açıdan dengeli olabilmesi için tüm duygusal ihtiyaçlarının karşılanması gerekmektedir. Bu duygusal ihtiyaçlardan hiçbiri kişinin bir yere ait olduğunu, istenip kabullenildiğini bilme ihtiyacı kadar önemli değildir.  Eğer çocuk yeterince ilgi ve sevgi görür yaptığı davranışlarla  onaylanırsa bilinçli bir yetişkin haline gelir. Aksi taktirde gelişiminde geri kalacaktır. Eğer çocukların sevgi depoları doldurulmazsa, çocuk yanlış davranışlara yönlenir, hatta yaramazlıkları dahi bu sevgi deposunun eksikliğinin sebebidir. Çocuklar dolduramadıkları sevgi eksiklerini başka yerlerden yanlış biçimlerde arayabilirler.

Sevgiye duyulan ihtiyaç sadece çocuklara özgü bir şey değildir. Birer yetişkin olduğumuzda, evlendiğimiz de, yaşlılığımızda dahi bu ihtiyacımız devam eder. Aşık olmak bir süre bu ihtiyacımızı karşılar.

Ancak aşkın o büyük coşkusu kaybolduktan sonra, sevgiye duyduğumuz asıl ihtiyaç ortaya çıkar. Varlığımızın temelindeki ihtiyaç budur. Sevme ve sevilme ihtiyacıdır.

Hepimiz eşimiz tarafından sevildiğimizin hissettirilmesini  isteriz. Sevgi bekleriz bunun gösterilmesini bekleriz. Küçücük bir söz, orada var olduğumuzu gösteren, sevgiye değer olduğumuzu gösteren bir söz ve belki bir bakış bekleriz. Eğer ki sevildiğimizi bilmiyorsak sahip olduğumuz onca şeyin paranın, evin, arabanın ne kıymeti kalır ki ?

İnsan, başka bir insanla yakınlaşmak ve sevilmek ister. Evlilik, bu yakınlık ve sevgi ihtiyacını sağlıklı yollardan karşılamak için tasarlanmıştır. Evlilikte sevginin gösterilmesi çok önemlidir. Birçok çift sevgi depoları yeterince doldurulmadığı için birbirlerinin ihtiyaçlarını anlayamayıp belli bir zaman sonra aşkımız öldü, birbirimizi anlayamıyoruz, birbirimizin ihtiyaçlarına cevap veremiyoruz, birbirimize katlanamıyoruz tahammülümüz kalmadı gibi gerekçelerle psikologlara, ilişki koçlarına danışırlar. Evliliklerinde yaşadıkları acılar, kırgınlıklar, acı sözler, yaralanmalar,  içlerindeki sevgi yoksunluğundan olabilir mi? Sevgi yoksunluğu doldurulabilir ise evlilikler kurtarılabilir mi acaba? Evlilik için sevgi deposunun dolu tutulması bir arabanın benzin deposuna benzer. Nasıl ki boş bir depo ile araba yürümezse, evliliklerde sevgisiz bir ortamda yürüyemez. Eğer ki sevgi deposunu dolduran kişi,  5 sevgi dilini anlayabilir ve eşimizin baskın sevgi dilini öğrenip konuşabilir ve davranışlarımızı ona göre değiştirirse sonsuza dek sürebilecek mutluluğun anahtarını eline almış olacaktır.

Sevgi deponuz  sürekli dolu olsun. Sevgisiz kalmamak dileğiyle…

Sevgiyle kalın.

Yaşam Koçu, NLP Uzmanı Özlem Aktaş

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

‘Asla Yalnız Yeme’ – Keith Ferrazzi

Nis 16, 2011   //   by admin   //   Mutlaka Okuyun  //  No Comments

Yazarımız Keith Ferrazzi, bu kitabında bizlere başkalarıyla yakın ilişkiler içerisinde sürdürülen bir hayatın insanı farklı bir bakış açısına ve hedeflerine götürdüğünü anlatmakta. İlişkilerin her şeyden önemli olduğunu, her şeyi tek başına başarma takıntısından vazgeçip başarı için gerekli insanlarla hemen iletişime geçmenin gerekliliğini ve yollarını çok akıcı bir dille yazıya dökmüş.

Mutlaka Okuyun deriz.

Sevgiler…

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Sayfalar:«12

Ara

Kategoriler