Browsing articles tagged with " depresyon"

Bilinçaltı Temiliği ve Şifası Eğitimi

Mar 14, 2022   //   by admin   //   Makaleler  //  No Comments

Eğitim İçeriği:

Kollektif Bilinç
Yaralı Kendilik ve Dönüşümü
Gölge Yanın Kabulu ve Bütünlüğü
Acı ve Yalnızlık Gibi Duyguların Dönüştürülmesi
Bağımlılıkların Farkedilmesi ve Serbest Bırakılması
Öfke Duygusu ve Arınma

Arınma Meditasyonları
Af Meditasyonu
Altın Işık/ Arınma Meditasyonu
İç Çocukla Bağlantı ve Dönüşüm
Meditasyonu
Bağımlılığın Bırakılması Meditasyonu
İçsel Benliğin Güçlendirilmesi
İçsel Gücün Açığa Çıkarılması
Üst Benlikle İletişim

Sembolik Metaforlar ve İmajinasyon/Hayalgücü Uygulamaları

Sınırları Aşmak
 Özgürleşmek
 Sağlıklı Benlik Oluşturmak
Endişe ve Kaygılandırmak Kurtulmak  
   
Uygulamalar  

Eğitim Süresi: 14 Saat/2 Gün
🖍Genel Katılıma Açık
🖍Gedik Üniversitesi Onaylı Sertifika
🖍Yüzyüze Eğitim ( Bursa dışından katılan katılımcılarımız ve isteyen katılımcılarımız derslere canlı online bağlanabileceklerdir.)
🖍11 yıllık tecrübe ve uzmanlık

Stres ve Sonuçları-Özlem Aktaş

Tem 19, 2021   //   by admin   //   Aile terapisi, İlişkiler, Kişisel Gelişim, Makaleler, Psikoterapi  //  No Comments

Günümüzün en büyük sorunu, 7 den 70’e herkes stresli . Stres her yerde bu kadar zararlı diye sürekli söylenmesine , kilolarımızın nedeni ,yaşam kalitemizin düşmesinin ve daha bir çok hastalığın nedeni gösterilmesine rağmen niye bu durumun çaresini aramıyoruz? Sonuçta semptomlar bağırmaya, hastalıklar görünür hale gelmeden adım atmak zor geliyor da ondan. Oysa ki stres bir katil, bununla ilgili bir çok bilimsel çalışma var. Katillerden korkarız ama stresten korkmuyoruz yada görmezden geliyoruz. Elbette stres aslında kortizol kormonu ile ilgili, bu hormon yaşamda hayatta kalmamız için son derece hayati . Seeyit onbaşıya insan üstü bir güçle top mermilerini taşıtan güç, bu hormon aslında. Bizim anlamamız gereken ise, her gün bir savaştan kaçmamızı gerektirecek derecede bu hormonu salgılanmasının gerekli olmadığı. Kısa süreli tehlikeli yaşamsal anlarda bu hormona ihtiyacımız var. Ancak her gün savaş varmış gibi yaşadığımız stres kronik hastalıkların en büyük nedeni. Özellikle içinde yaşadığımız dünya düzeni, trafik ,tüm olumsuzluklar, haberler bunların hepsi bu hormonun salgılanması için yeterli. Peki sonuçta başımıza gelen sorunlar ne ? Günümüzün en büyük problemleri olan anksiyete, kilo sorunları, çabuk yaşlanma, hayatla başa çıkamayarak depresyona sürüklenmek, uyku, odaklanma sorunları, bağışıklığın çökmesi ve bir çok sağlık sorunu. Stresli bir hayat, yaşamımızın , sağlığımızın elimizden kayıp gitmesi demek. Eğer stres yoğun ise hayatımızda vücudumuzun iyileştirme gücü devreye girmez çünkü bağışıklığımıza zarar vermişiz demektir. Mutlu, sağlıklı , doyumlu bir hayat zorluklar karşısında mücadele şeklimize ve bunun sonucunda yaşam sevincimizi korumamıza bağlıdır. Yaşamaya değer bir şeyler bulmak, bir anlam, bir amaç, küçük şeylerle mutlu olabilmeyi bilmek, şükür bilincinde olmak ve hayatı gözümüzde gerekenden fazla büyütmeden yolda kalmak mümkündür. Öyleyse öncelikle sizde stres yaratan faktörler neler? Bu faktörlere nasıl bakarsam , hangi tutumlarımı değiştirirsem daha huzurlu ve sağlıklı bir yaşamım olur ? bu sorulara cevap bulup her gün küçük adımlar atmak , daha dengeli ve doyumlu bir yaşamı sağlamanıza yardımcı olacaktır. Tek başımıza mücadele edilemediğinde destek almak, çıkış için en büyük sıçramadır.

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Sevgiyle.

Özlem Aktaş

Bireysel ve Aile danışmanı, Hipnoterapist ,Eğitmen

02242434314

05335179512

İstanbul şube için 05335179512

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Yaşamımın Kontrolünü Ele Alabilir miyim? -Özlem Aktaş

Hayatımızın kontrolünün elimizden kayıp gittiğini , özellikle düşünce ve duygu dünyamızı yönetemediğimizde düşünürüz. Binlerce yıl önce,  filozofların olayların değil olaylar karşısında verdiğimiz tepkilerin bizde çeşitli duyguları yarattığını, kutsal kitap gibi dini metinlerde ise, insanın kendi içinde düşünceleri gibi olduğunu ve aslında iyi ve kötü diye bir şeyin olmadığını ve bizim olaylar karşısında verdiğimiz tepkilere göre düşüncelerimizle bu şekilde algılarımızı oluşturduğumuz artık bilinen bir gerçek. Peki bu işe yaramayan düşünce şeklimizi, değerlerimizi, inançlarımızı duygularımızı dönüştürebilir miyiz ve dönüştürdüğümüzde hayatımızın her alanında üretkenliğimiz ve kontrolümüz daha fazla olur mu ?Günümüzün en büyük problemi kaygı sorunları, depresyon, birçok insan artık antidepresan olmadan yaşayamaz halde. Oysaki birçok bilimsel araştırma beyin kimyasının düşünce şeklini değiştirmek ile değiştiğinin ve dönüştüğünün kanıtını sunuyor .Peki bütün bu verilere  rağmen hala değişmek istememek ve acımızın içerisinde kalma konusundaki ısrarımız niye? Aslında bu durum, acımızın bize neyi öğretmeye çalıştığını henüz anlayamamakla ilgili , tüm duygular değerlidir . Sadece bu Duygulardan nasıl bir ders çıkarmamız gerektiği, onları nasıl dönüştürmemiz gerektiği asıl konu, artık yeniden kendimize farklı bir şekilde bakabilmeye düşüncelerimize, duygularınıza davranışlarımıza yeni bir bakış açısı getirmeye, kendimize Koçluk, danışmanlık ve terapi yapmaya başlasaydık hayat nasıl farklı olurdu? Öncelikle bireysel ve ruhsalh gelişme için duygularımızı kabul etmek, düşüncelerimin farkında olmak ve bunları dönüştürmek için ne yapılabileceğini merak etmek, değişimin başlangıç noktasıdır. Koçluk , danışmanlık, terapi, hipnoz, psikolojik danışmanlık, psikoterapiler kişilerin kendilerini fark edip dönüştürmelerini sağlayan çok güçlü araçlardır. İçinde bulunduğum durum beni rahatsız ediyorsa adım atmak için tam zamanıdır.
Aile Terapisti, Psikoterapist, Hipnoterapist, Eğitmen
Özlem Aktaş

İstanbul ve Bursa Ofislerimizde hizmet vermekteyiz.

02242434314

İstanbul ofis, 05335179512

Online eğitimler ve online seanslar hakkında bilgi almak için internet sitelerimizi ziyaret edebilirsiniz.

www.plenahuman.com

www.akademiplena.com

Depresyon

May 10, 2019   //   by admin   //   Makaleler  //  No Comments
Depresyona psikiyatrinin nezlesi denir fakat Dünya Sağlık Örgütünün yaptığı araştırmaya göre en çok ölüme sebebiyet veren rahatsızlıktır. Farklı bakış açısından bakarsak ise depresyon bir ruh halidir ve depresif ruh haline girersiniz ve yine bu depresyondan çıkarsınız. Fakat bu depresif ruh halini içinize dönüp gerçek farkındalıklara kapı açmak için bir ödül olarak kullanmazsanız hayatımızı zorlaştıran bir rahatsızlık haline gelir, hayatınızın geneline yayılır ve diğer rahatsızlıkların önünü açar. Hepsi depresyona bağlı olarak hem ruhsal hem de fiziksel rahatsızlıklar geçirmeye müsait olursunuz. Ruh halinizin sürekli farkında olun. Eğer ruh haliniz günlük hayatınızda hayat dengenizi sağlamak için elverişli ise ne güzel. Ama eğer ruh haliniz hayat dengenizi sağlamaya elverişli değilse mutlaka yardım almanız gerekir. Depresyona girdiğinizde çoğunlukla ilaç kullanarak ruh halinizi iyileştirmeye çalışırsınız. Sahte bir mutluluk hali ve  antidepresan gülümsemesi yaşarsınız. Antidepresanlara bağlı bir gülümsemeye ihtiyacınız olduğunu düşünmüyorum. Bilinçaltınızda duyguların biriktiği bir bardak metaforu kullanalım. Bu bardak ilk başta neşe, sevgi ve huzurla dolu iken zaman içinde olumsuz duygularla dolar ve taşar. Korku, kaygı, üzüntü, acı, suçluluk, pişmanlık vb. Bardak taştığında  bedensel ve zihinsel bir semptom üretir. Eğer siz bunun farkına varıp uygun yöntemlerle bardağı boşaltmazsanız, farklı farklı belirtiler  üretmeye devam edecektir. Oysa ihtiyaç duyulduğunda yardım almak en büyük sıçramadır.
Ünlü Psikoloji Kuramcısı Carl Rogers’a göre terapinin önemi yeni ve etkili bir yaşama başlama fırsatını elde etme şansı olarak tanımlamaktadır. Bazen yaşıyor olmanın değişimin asıl kaynağı olduğunu unutuyoruz. Eğer hale yaşamınızın değişmesi iyileşmesi güzellemesi için bir fırsat arıyorsanız bize ulaşabilirsiniz.
Hatırlayın; Gerektiğinde yardım almak en büyük sıçramadır.
İnci Aktaş
Tel: (224) 2434314
Depresyon, kaygı, korku, anksiyete, panik atak, zayıflama, sigara bağımlılığı, tükenmişlik sendromu hipnoz/hipnoterapi ile dönüştürülebilen durumlardır.

Online eğitimler için www.plenahuman.com adresimizi ziyaret edebilirsiniz. Online eğitim programlarına kayıt olduktan sonra istediğiniz yerden istediğiniz zaman eğitimlerimize katılabilirsiniz.

Bireysel online seanslar için ise, 02242434314 nolu telefondan bize ulaşabilirsiniz.

Hipnoz’u DOĞRU bilmek…

Eyl 12, 2018   //   by admin   //   Makaleler  //  No Comments

HİPNOZ…

Neredeyse tüm seanslarımda Hipnoz (iletişim olarak) ve Hipnoterapi yapan bir hipnoterapist olarak, birçok rahatsızlığın (panikatak, anksiyete, depresyon, öfke kontrolü, obsesif bozukluklar, tükenmişlik sendromu, alkol, sigara, obezite vs.) tedavisinin Hipnoz ile daha çabuk olduğunu gördüm.

Ericsoncu Hipnozu benimseyen tüm Hipnoterapistlerin bildiği gibi; Hipnoz, terapi sürecini kısaltan bir yöntemdir. Hipnozun, hipnoz olarak bilinen tarihçesi 200 seneden fazla süreye dayanmaktadır ve bilimsel çalışmalarda bazen aralık verilerek devam etmekte. Hipnoz sadece ismi ile ilgi uyandıran bir yöntem olmasıyla birlikte, hipnoterapiden sonuç alan danışan sayısı arttıkça, onların tecrübelerinden etkilenen insan sayısı da artıyor.

Kişilerin artık iyileşmez diyerek kanıksadıkları ya da torba torba ilaç içerek iyileştiremedikleri bilimsel ve duygusal problemlerin Hipnoz ile iyileştirilmesi ve sürecin kısa sürmesi hayli merak uyandırmaktadır. Birçok hastalık dolayısıyla birçok ameliyat geçirmiş ve en son panik atak teşhisi de konmuş olan bir danışanım bana geldiğinde, artık ilaç kullanmayı reddettiği için hipnoza başvurmak istediğini söylemişti. 5 seansın sonunda panik atak tamamen iyileşti ve danışanımın yorumu şu oldu: “Nasıl oluyor da seanslarda bir kez bile panik atak kelimesi geçmeden ben iyileştim?”. Çünkü panik atak da tüm diğer rahatsızlıkları gibi, ruhun derinliklerinde baş gösteren değişme çabasının bir belirtisi olarak ortaya çıkmıştı. Bahsettiğim bilişsel ve duygusal etkenler ortadan kaldırılmadıkça dışardan müdahaleler sonuç vermeyecekti.

Bu aşamada Hipnoz hakkında yanlış bilinenleri de aydınlığa kavuşturmakta fayda görüyorum. Hipnoz kesinlikle bir uyku hali değildir, kişinin telkin alması için gözlerini kapaması bile gerekmez. Bir fikrin kabul edilmesi olan hipnoz, günlük hayatımızda hem kendi kendimize hem de başkaları tarafından bize uygulana bir yöntemdir. Hem de sürekli olarak… Bu hem olumlu hem olumsuz olabilir. Eğer zihninizde güçlü bir eleştiri duvarı yoksa olumsuz olabilir ve insanların söylediklerinden çok çabuk etkilenerek sınırlarınızı belki de onların sınırlarına göre belirlersiniz. Oysa bu durum; sınırları olmayan baloncuğun içinde yaşarken, kendimize bir sınır çizerek içine hapsetmeye benzer. Gerçekliğimiz bu sınırlara göre belirlenir. Bu olumlu da olabilir çünkü yeni inançlar ve fikirler geliştirerek yeni bir gerçeklik yaratabilir, hayal edebiliyorsan eğer o arzu ettiğimiz hayata ulaşabiliriz.

Hipnoz bir uyku hali olmadığı için uyanıp uyanmamak da söz konusu değildir. Bununla birlikte Hipnoz halindeyken kimse size özünüze aykırı bir şeyi yaptıramaz ve normal şartlarda ona söylemeyeceğiniz bir şeyi söyletemez.

Hipnoz çok olumlu ve hızlı bir şekilde hayatınızı dönüştürecek bir tekniktir. Doğru kaynaklardan doğru bilgiye ulaşarak, doğru kişiyle çalışarak aşağıda belirttiğim tüm sorunlarınıza çözüm sağlayabilirsiniz.
Hipnozun faydalı olduğu alanlar;
Hipnoz nelere çözüm sağlar?
-Panik atak
-Anksiyete
-Tükenmişlik
-Depresyon
-Sosyal Fobi
-Öfke
-Tüm bağımlılıklar
-Obsesif bozukluklar
-Kişisel Gelişim

Saygılarımla,

İnci AKTAŞ

Hipnoterapist & Profesyonel Koç

Online eğitimler için www.plenahuman.com adresimizi ziyaret edebilirsiniz. Online eğitim programlarına kayıt olduktan sonra istediğiniz yerden istediğiniz zaman eğitimlerimize katılabilirsiniz.

Bireysel online seanslar için ise, 02242434314 nolu telefondan bize ulaşabilirsiniz.

(224)2434314
(533)5475241
www.akademiplena.com

İnsan Kaç Kere Tutar Yandıkça Ateşi?

Nis 4, 2017   //   by admin   //   Kişisel Gelişim, Makaleler  //  No Comments

335137-3-4-ba838Eğer hiç yanık yüzünden acı çekmeseydiniz, ateşe yaklaşmamayı öğrenemezdiniz. Peki hala yaklaşıyorsanız bile bile.. Bir şarkıda dediği gibi insan kaç kere tutar yandıkça ateşi? Gitgide aldığınız yaraların çokluğu ve ağırlığı fark etmemeye mi başladı? Bir çok kişi yaşadığı bağımlı ve acılı ilişkisine rağmen rahatlık alanının dışına çıkamadığı ve söz konusu kişi olmadan bir gelecek düşünemediği için son derece acılı ve bağımlı ilişkisine devam eder.  Aslında bu hiç de rahat bir alan değildir, kişi için tanıdık bildik alandır. Bu alanda yaşadığı acılarla nasıl baş edebileceğini öğrenmiş ve bu yükle hayatına devam etmeye çalışmaktadır. Bir şekilde geleceğin bilinmezliğinden aşırı korktuğu için tabir-i caizse kanını emen ilişkiye tutunmuş kalmıştır. Bir ilişki iki tarafı da büyütebilmelidir. Oysa bir çok ilişkide bir taraf diğerinin enerjisini tüketerek varlığını sürdürür. Daha üzücü olan durum ise, artık bu taraf ilişkiden çekip gitmiş olmasına rağmen diğer tarafın özlemle bekliyor olmasıdır. Şimdi insanların bu tip bir ilişki bağımlılığından kurtulup nasıl özgürleşeceğini merak ediyor olabilirsiniz.

1-Çocukluğunuzla Barışın: iç çocuğa tekrar bağlanma, onu affetme, onu sevme, onunla barışma ve yeniden bütünleşme çalışması yapın. Çocukluk resimlerinizle konuşun. Gözlerinizin içine bakın ve ‘seni seviyorum’ deyin. Kendi değerini yalnızca kendinin belirleyeceğini söyleyin. Bunu hayal ederek, imajinasyon çalışmasıyla da yapabilirsiniz.

2-Söz konusu kişiyi ve kendinizi affedin. Affetmek gerçek bir reçetedir. Acılardan kurtulma gücüdür. Eğer tam anlamıyla iyileşmek istiyorsanız affedin. Eğer tekrar kendinizle bütünleşmek istiyorsanız en çok da kendinizi affedin.

3-Mutluluğunuzun bir başka kişiye bağlı olmadığını fark edin ve kabul edin. Varoluş amacınıza odaklanın. Sevin, şükredin,  yardım edin ve içsel neşenizi yeniden ortaya çıkarın.

4-Zihninizde yeni ve mutlu bir geleceğin hayalini yaratın, hissedin ve adım atın. Bunu adeta yaşayın.

Bugün şansızlık yaşamış olabilirsiniz ama yürüdüğünüz bu yolda bir sonraki köşe başında mutlaka ışıltılı bir şeyler gözükecektir. Bu süreçte yapabileceğiniz tek şey akışta olmak ve her günün değerini bilerek yaşamaktır.

Eric Fromm’un da söylediği gibi: ‘Her insan mutlu olamaz…Çünkü gereğinden fazla özler dünü, hak ettiğinden fazla düşünür yarını ve hiç hak etmediği kadar bilinçsizce yaşar bugünü. Her insan mutlu olamaz çünkü; gereğinden fazla özler hayatından çıkanları,.Hak ettiğinden daha büyük umutla bekler hayatına girecekleri ve asla göremez yanıbaşındakileri..’

Şimdi kendi değerini bilme vakti..

Sevgiyle kalın,

İnci AKTAŞ

Hipnoterapist & Profesyonel Koç

Hipnoterapi Bursa

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Suçluluk Duygusu ve Kendini Affetme

Mar 16, 2017   //   by admin   //   Makaleler  //  No Comments

imagesBizim için önemli olan kuralları ihlal ettiğimizde, değerlerimize uygun yaşamadığımızda suçluluk hissi duyarız. Kendimizi yanlış bir şey yaptığımız için yargıladığımız zaman suçlu hissederiz. Suçluluk duygusunun üstesinden gelmek, yapılan şeyin sorumluluğunu üzerimizden atmak anlamına gelmez. Böyle hissetmenize sebep olan şey işe barışmanız ve her ne ise doğru olanda sorumluluk almanız gerektiği anlamına gelir. Bir danışanım hayatının bir döneminde değerleriyle uygun olmadığını düşündüğü şekilde davranmıştı. Bu davranışıyla kimseye zarar vermemiş olmasına rağmen, en büyük zararı kendisine vermekteydi. Kendisi dışındaki herkesi affedebilmişti ancak kendisini bir türlü affedemiyordu. Oysa kişinin kendini affetmesi kendine vereceği en önemli en mükemmel hediyedir.

Herkes hayatının bir döneminde hata yapmıştır. Ben hep doğru davrandım, hiç hata yapmadım, hiç yalan söylemedim diyen kişilere inanamayız. Önemli olan yapılan hatalardan ders almak, öğrenmemiz gerekenleri öğrenmek, telafi edilmesi gereken zararları telafi edebilmektir. Bazen yapılan hata o kadar hata değilmiş gibi gözükür ki, kişi hiç bir şey olmadan binlerce adım atabilir ve değerlerini ve kurallarını çiğnediğini fark etmeden felaketin kıyısına kadar yürüyebilir. O zaman bir adım bile kişiyi bu suçluluk hissiyle, depresyona, hatta intihara kadar sürükleyebilmektedir. Paulo Coelho’nun Işığın Savaşçısının El Kitabı, isimli kitabında aktardığı gibi:

‘Işığın savaşçısı, ışığı izlemenin en iyi yol olduğunu öğrenmiştir.

İhanet etmiş, yalan söylemiş, yolundan sapmış, karanlığa göz kırpmıştır. Ve sanki hiç bir şey olmamış gibi her şey yolunda gitmiştir. Sonra ansızın bir uçurum açılır, güvenlik içinde binlerce adım atmış olabilirsiniz, ancak fazladan atılan bir adım her şeyin sonu olabilir. İşte o zaman savaşçı kendisini felakete sürüklemeden önce durur.

Bu kararı aldığında şu dört yorumu duyar. ‘Sen hep yanlış yaparsın.’ ‘Değişmek için artık çok geç’ ‘İşe yaramazsın.’ ‘Bunu hak etmiyorsun.’

Başını kaldırıp göğe bakar. Bir ses ona şunu söyler.’Herkes hata yapabilir. Bağışlandın. Ama yürekten istemelisin bunu. Bu senin tercihin olmalı.’

Işığın gerçek savaşçısı bağışlanmayı kabul eder. ‘

Suçluluk duygusundan kurtulmak için şu beş adımı izleyebilirsiniz: davranışlarınızın ciddiyetini değerlendirmek, kişisel sorumluluğu tartmak, sessizliği bozmak (uygun kişiyle paylaşmak), yol açtığınız herhangi bir zararı onarmak ve kendinizi affetmek.

Affetmek gerçek bir hediyedir. Kendinize mükenneliğin hediyesini verin ve kendinizi affedin.

Sevgiyle,

İnci AKTAŞ

Hipnoterapist NLP Uzmanı Profesyonel Koç

Bursa

Duygusal Özgürleşme Tekniği (EFT), Neuro Linguistic Programming (NLP), Hipnoz ve Hipnoterapi hakkında detaylı bilgi almak için bize ulaşabilirsiniz.

EFT, NLP, Hipnoz ve Hipnoterapi’nin Kullanım Alanları:

-Panik Atak

-Depresyon

-Öfke Kontrolü

-Hipnozla Zayıflama

-Hipnozla Sigarayı Bırakma

-Ansiyete/Endişe Bozukluğu

-Obsesif Bozukluk (Takıntılar)

-Tükenmişlik Sendromu

-Özgüveni Geliştirme

-Travma Sonrası Stres Bozukluğu

-Kaygı Bozukluğu

-Dikkat ve Konsantrasyon

-Fobiler/Korkular

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Depresyondan Kurtulmak

Mar 16, 2017   //   by admin   //   Makaleler  //  No Comments

Hepiniz “bana balık verme balık tutmayı öğret” deyişini duymuşsunuzdur. Bilge bir adam oltasıyla balık tutarken kendisine günlerdir yemek yememiş bir kadın yaklaşmış. Kadın balıkçının tuttuğu balıkları koyduğu kovaya bakarak ona açlığını bastırması için biraz balık vermesini istemiş. Bir süre düşündükten sonra balıkçı ona, “sana benim balıklarımdan vermeyeceğim, fakat bir süre benimle oturur ve eline bir olta alırsan sana nasıl balık tutulacağını öğretirim. Bu sayede sadece bugün değil hayatının geri kalanında da nasıl yiyecek bulacağını öğrenirsin.” demiş. Kadın balıkçının öğüdünü tutmuş, balık tutmayı öğrenmiş ve böylece hayatı boyunca karnını doyurabilmiş. Danışanlarım yakınlarının “herkes kendinin doktoru olmalıdır” dediğini söylerler. Neden uzmana danışıyorsun demenin bir başka yolu olan bu cümle aynı zamanda neden kişilerin uzman yardımına ihtiyacı olduğunu da açıklar. Buna inanıyorum. Kendine yardım tekniklerini öğrenerek iyi hissetmeye devam edebilirsiniz. Eğer depresyonunuz, panik atak veya anksiyeteniz, öfke ve suçluluk duygularınız, kaygı bozukluğunuz varsa en büyük sıçrama yardım almaktır ve sonra uygulandığında hayatınızın geri kalanında size yardımcı olacak kendine yardım teknikleri öğrenirsiniz. Bu teknikleri uyguladıkça iyi hissetmeye ve iyileşmeye devam edersiniz.

Depresyon, panik atak, anksiyete, takıntı (OKB) bozukluğu, stres, öfke kontrolü, duygusal tramvaların tedavisi için hipnoterapi almak için, bize ulaşabilirsiniz.

Sevgiyle kalın,

İnci AKTAŞ

Hipnoterapist

(224)2434314

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Depresyonda Mısınız?

Şub 21, 2017   //   by admin   //   Makaleler  //  No Comments

20131006-035271548915921Depresyonda Mısınız?

Bugünlerde bir çok kişinin kendi kendine koyduğu bir teşhis depresyon. Peki gerçekten depresyonda mısınız? Eğer depresyondaysanız neler yapmanız gerekiyor?

Burns Depresyon Ölçeği

Dr.David Burns’un aşağıdaki depresyon ölçeği doldurarak en azından kendiniz hakkında bir fikir edinebilirsiniz. Tavsiyemiz teşhis koymadan bir uzmanla görüşmeniz olacaktır. Maddeleri dikkatlice okuduktan sonra ,son günlerde nasıl hissettiğinizi anlatan kutucuğa işaret koyun.

0-Hiç 1-Biraz 2-Orta 3-Çok fazla 4-Aşırı
Üzüntülü ya da neşesiz hissetmek
Mutsuz ya da umutsuz hissetmek
Ağlama nöbetleri ve ağlamaklı olmak
Cesaretsiz hissetmek
Çaresiz hissetmek
Düşük Özgüven
Değersiz ve yetersiz hissetmek
Suçluluk ve utanç
Kendimi eleştirmek ya da suçlamak
Karar vermede güçlük
Aile ve arkadaşlara karşı ilgi kaybı
Motivasyon eksikliği
İşe ve diğer aktivitelere ilgi kaybı
İş ve diğer aktivitelerden kaçınma
Yaşamdan zevk almama ve tatmin olamama
Yorgun hissetme
Uyumakta zorluk ya da çok fazla uyumak
Azalmış ya da artmış iştah
Cinsel istek kaybı
Sağlığınız hakkında endişelenme
İntihar düşünceniz var mı?
Hayatınızı sona erdirmek ister misiniz?
Kendime zarar vermek için bir planınız var mı?

Toplam Skor                                          Depresyon Seviyesi

0-5                                                           Depresyon yok

6-10                                                         Normal ama mutsuz

11-25                                                       Hafif depresyon

26-50                                                      Orta depresyon

51-75                                                       Ağır depresyon

76-100                                                   Aşırı depresyon

Dünya sağlık örgütüne göre 2020 yılında depresyonun yetişkin nüfusunun %30’unu etkisi altına alıp tüm dünyadaki ölüm nedenlerinden en büyük ikincisi olacağı tahmin ediliyor.

Ünlü Psikoloji Kuramcısı Carl Rogers’a göre terapinin önemi yeni ve etkili bir yaşama başlama fırsatını elde etme şansı olarak tanımlamaktadır. Bazen yaşıyor olmanın değişimin asıl kaynağı olduğunu unutuyoruz.

Hastalarımın üçte biri klinik olarak teşhis edilemeyen ve yaşamlarındaki boşluk ve yalnızlık duygusundan kaynaklanan Nevroz hastası.Carl Jung

Gerektiğinde yardım almak en büyük sıçramadır.

Sevgiyle kalın.

İnci AKTAŞ

Eğitmen & Profesyonel Koç & Yazar

Hipnoterapist Bursa

Uzmanlarımızla görüşmek ve detaylı bilgi almak için bize ulaşabilirsiniz.

Tel: (224)2434314

info@akademiplena.com

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Depresyon ve Nefes Terapisi-Hicran İpekbağlar

Eki 25, 2016   //   by admin   //   Kişisel Gelişim  //  No Comments

indirDilimize pelesenk olmuş, şarkılara, şiirlere yansımış “depresyondayım” ifadesi. O kadar sık kullanırız ki, sanki doğal bir durum algısı yaratıp ahbaplık kurarız.

Oysa hiç de hafife alınası bir durum değildir. Duygu durum bozukluğu ve ruhsal çöküntü olarak adlandırabileceğimiz  “depresyon”,  derecesine göre bireyin ve yakınlarının hayatını olumsuz etkileyen bir hastalıktır.

Çoğumuz zaman zaman hayat içinde olumsuz olaylar karşısında bezginlik, yaşama karşı isteksizlik, içe kapanma, üzüntü gibi negatif duygu durumları yaşayabiliriz. Hayat durağan değil ki akıyor. Uçsuz bucaksız bir umman. İçinde inci, mercan olduğu gibi köpek balığı da mevcut. İyisiyle kötüsüyle devam ediyor. İşte bu durumlara verdiğimiz olumsuz tepkiler 3- 4 haftadan uzun sürüyor ve normal hayat aktivitelerimizi kötü etkiliyorsa ciddi anlamda depresyon düşünülebilir.

Süregelen iştahsızlık veya aşırı yeme, uykusuzluk ya da aşırı uyuma, kişisel bakımını yapamama, normal sosyal aktivitelerden  uzaklaşma, ilgisizlik, hayattan zevk alamama, sebebi olmayan yoğun üzüntü hali, bezginlik, halsizlik, intihar eğilimi ağır depresyon belirtileri olabilir.

Genetik yatkınlık, kişilik yapısı, hayat içinde yaşanan olumsuz olaylar depresyon sebebi olabilir. Her ne olursa olursun şu bilinmelidir ki, depresyon iyileşebilir bir hastalıktır. İyileşme süreci değişebilir, ancak “MUTLAKA İYİLEŞİR.”

Depresyon tedavisinde medikal desteğin yanı sıra “nefes terapisi” ile yaşam kalitesi artarak iyileşme süreci hızlanır.

Nefes terapisi ile kandaki oksijen ve karbondioksit dengesinin ani değişimi sonucunda, otonom sinir sistemi tüm dolaşım sistemlerini ve hormonları alarma geçirerek yeniden yapılandırmaya zorlar.

Depresyon ve hormonlar arasında önemli bir ilişki vardır. Çoğu ruhsal bozukluğun serotonin hormon dengesi bozulduğunda ortaya çıktığı bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Depresyonda olan insanların serotonin seviyeleri düşüktür. Depresyon tedavisinde kullanılan ilaçların bir çoğu beyindeki serotonin seviyesini yükseltmeye yöneliktir.

Serotonin hormonu enerjik olmamızı sağlayan , sakinlik ve güven hissi veren hormondur. istek, ilgi , iştah ve uyku düzeninden sorumludur. Stres hormonları seviyesi artarsa mutluluk hormon seviyeleri düşer.

Nefes terapisi ile hücre bazında oksijenlenen beden yaşam enerjisiyle dolar. Kandaki oksijen ve karbondioksit dengesi mükemmel dengeye geldiğinde,  beden yüksek potansiyel enerjisini açığa çıkararak çalışma kapasitesini fabrika ayarlarına geri yükler. Adrenalin, noradrenalin, kortizol gibi stres hormonları seviyelerini düşürür. Serotonin, dopamin, melatonin gibi mutluluk hormon seviyelerini yükseltir. Bireyin enerjisi artar ve depresyon etkileri kaybolur. Yaşam kalitesi artar, bedensel,zihinsel ve ruhsal anlamda iyileşme süreci başlar.

Hicran İpekbağlar & Nefes Terapisti.

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Sayfalar:12»

Ara

Kategoriler