Browsing articles in "Online Danışmanlık ve Koçluk"

Sorunlara Çözüm Odaklı Bakmak- Özlem Aktaş

Günümüz dünyasında her şey çok hızlı, değişim ve dönüşümün hızı baş döndürüyor. Bu değişim hızını çoğu zaman danışanlarımızda terapilerde görmek istiyorlar. Bu bezen mümkün olmadığı gibi, bazen de kişinin yaşantısı ve durumuna göre çözüm odaklı kısa süreli terapi yaklaşımları ile dönüşümü daha hızlı sağlamak mümkün olabiliyor. Terapide geçmişteki problemlere odaklanmaktan çok, problemlerin çözülme olasılığı olan şimdi ve buraya odaklanmak ve gelecekteki mucizeleri fark etmek dönüşümü hızlandırabiliyor. Geçmişte problemin olmadığı istisnai anları yakalamak ise danışana son derece faydalı bir bakışı açısı sağlıyor. Bizler sorunlara çözüm arama bakış açısı ile baktığımızda, geçmişteki olayı unutmasak bile , geçmişe bakış açımızı dönüştürebiliyoruz. Hepimiz sorunlar yaşarız, ancak soruna tepkiyi herkes aynı şekilde vermek. Önemli olan probleme nasıl bakıp, nasıl çözümler ürettiğimizdir. Aslında yaşamlarımızın terapisti bizidir. Çünkü değişim ve dönüşüm için de çözümler içimizdedir, sadece oraya nasıl bakacağımızı bilmek gerekir. Sorunlara çözüm odaklı bakarken, gerçekliğimizi kendimizin oluşturduğunu ve bu duruma farklı bir çerçeve ile bakarsak çözümlerin de bulunabileceğini söyleyebiliriz. Bu hayata sürekli siyah çerçeveli bir gözlüğün arkasından bakan bir insanın , bazen olaylara farklı renk gözlüklerle bakabildiğinde çözümün nasıl gözünün önünde belirebileceğini gösterir. Bu durum ister bireysel problemlerimiz ister aile ve ilişki sorunlarımızda olsun, olaylara çözüm odaklı bir yaklaşımla bakabildiğimizde cevapların içimizde bir yerde var olduğunu görebiliyor olacağımızı söyleyebiliriz.

Özlem Aktaş

Aile Terapisti, Psikoterapist, Bireysel Danışman ve Koç

İstanbul ve Bursa ofislerimizde danışmanlık hizmetleri vermekteyiz.

02242434314

İstanbul ofis 05335179512

EVLİLİK NEDİR? NE DEĞİLDİR?- Özlem Aktaş

Evlilik nedir? Ne değildir?
Dünyada yapılan araştırmalarda evliliklerin yarısı boşanma ile bitiyor ama insanlar buna rağmen hala evlenmeyi tercih ediyorlar. Çünkü insanlar yalnız başlarına oldukları mutluluk anını biriyle evlendiklerinde daha da fazla arttıracaklarına inanıyorlar. Evlilik için de biz olmayı başardığımız, sınırlarının belli olduğu, birlikte yaşama konusunda anlaşmaya vardığımız bir anlaşmadır. Evlilik kendi içinde toplumsal kuralları barındıran, aynı zamanda da her iki tarafında ortaya bazı fedakarlıklar koyması ve bedelli ödemesi gereken bir kurumdur. İnsanoğlu , yasadığı ilişki sorunlarına, boşanmalara, aldatmalara, acılara rağmen neden hala evlenmeyi seçiyor? Mutlu olma umudu, sevme sevilme, iyi gün de kötü gün de yanında varlığından mutlu olduğun bir insanın düşüncesine evet diyoruz. Mutlu bir evlilik nedir sorusuna verilecek en temel cevaplar; Öncelikle güven ve sadakat duygusunun sağlanması ve korunması, sevgi ve merhamettin varlığı , evlilik ve hayat içinde pozitife odaklanacak bakış açısı, sağlıklı kurulan iletişim şekli, beğenilme, onaylanma, hayranlık, arzu, sevgi ve şehvetin beraber varlığıdır. Bu unsurlardaki eksiklikler, her iki tarafın sorumluluğunda olan bu duyguların yaratılmaması,  mutlu evlilikten uzaklaşmamıza sebep olurken , bu duyguları açığa çıkaracak eylemler mutlu bir beraberliği oluşturup sağlamlaştırır. Önemli olan bunu ne kadar yapmayı istediğimiz bu yolun engebeli iniş çıkışlı ve asla kendiliğinden olmadığını bilmek ve mutlaka bir gayretle sevgi ve evliliğin yaratılabileceğini bilmektir.

Özlem Aktaş

Aile Danışmanı, Psşkoterapist, Bireysel Danışman ve Koç, Eğitmen

02242434314

İstanbul ofis ;05335179512

İstanbul ve Bursa Ofislerimizde hizmet vermekteyiz.

Eğitime kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Evlilik ile ilgili bilinçaltı telkinlerimiz neler? – Özlem Aktaş

Evlilik ile ilgili bilinçaltı telkinlerimiz neler?

Evlilik birlikte yaşama halidir, sosyal ve hukuksal olarak tanımlanmış yasal bir anlaşmadır. Devlet yetkililerin karşısında atılan imzalar vardır. Evlilik biyolojik yada fiziksel bir gerçeklik değildir. Ama evliliğin içinde görünmeyen yazılmayan anlaşmalar vardır. Ve bu anlaşmalar bir şekilde Yüzyıllardır bilinçaltımıza hipnotik telkinler olarak işlemiştir.
Evlilikle ilgili bilinçaltımızdaki en temel inancımız , evlilik yaşım geçiyor biran önce evlenmeliyim yoksa evde kalacağım, yaşım geçerse kimse benimle  evlenmeyecek kaygıları en temel inancın çıktılarıdır. Çoluk çocuğa karışmam gerek eğer evlenmezsem toplumda kabul görmeyeceğimiz gibi çarpıtılmış düşünce yapısına sahibizdir. İlişkisinin içinde evlenmediği icin huzursuz hisseden insan bilinçaltında bir telkinin etkisi altındadır. Çünkü hisler, özellikle olumsuz hisler bir inanç ile ilgilidir , bu sebeple kişi bu noktada kendini sorgulayabilmeli , bu hissin ne ile ilişkili olduğunu, neden kendini kötü hissettiğini bilinçaltında nasıl bir telkinin etkisi olduğunu anlayabilmelidir. Yoksa sadece nedenini açıklayamadığı bu hisler yüzünden tepkilerde bulunacak çoğunlukla da bu tepkiler bilinçli tepkilerden ziyade , Geçmişte bilinçdışımıza kayıt olmuş telkinlerle ilişkili olacaktır. Kisi evlenmeyi kendi isteği mi, yoksa toplumun yüklediği bir zorunluluk nedeniyle mi istemektedir? Anlayabilmesinin yolu kendini, düşüncelerini, hislerini sorgulayabilme cesareti göstererek bulabilir ya da bu konuda bilinçaltında ne gibi bir telkine sahip olduğunu anlamak için hipnoterapi psikoterapi Danışmanlık gibi destekler alabilir.  sadece hipnotik bilinçaltımıza toplum tarafından yerleşmiş telkinlerin sonucu kararlar verdiğimizde ilerleyen zamanlarda her şey istediğiniz gibi görünmesine rağmen neden mutsuz ve huzursuz olduğunuzu anlayamayabilirsiniz. Yaşam, bu hipnotik telkinlerin etkisinden özgürleştiğimizde ancak bizim yaşamımız olur. Gerçek tatmin bilinçdışımızdaki hipnozlardan kurtulduğumuzda mümkündür.   

Özlem Aktaş

Aile Terapisti, Hipnoterapist, Psikoterapist, Bireysel Danışman ve Koç

İstanbul ve Bursa Ofislerimizde hizmet vermekteyiz.

02242434314

İstanbul ofis; 05335179512

Online eğitimler ve online seanslar hakkında bilgi almak için internet sitelerimizi ziyaret edebilirsiniz.

www.akademiplena.com

www.plenahuman.com

İşteki stres ve baskı hayatımızı, ilişkilerimizi nasıl tüketiyor ?- Özlem Aktaş

İşteki stres ve baskı hayatımızı, ilişkilerimizi nasıl tüketiyor ? Tükenmişlik , bedensel ve zihinsel sağlığımızı ve dolayısıyla bağışıklığımızı nasıl etkiliyor ?  Stres, hayatımızı zora sokan en büyük neden ve çoğunlukla stresi nasıl yöneteceğimizi bilmediğimizden hayatımız sanki raydan çıkmış bir tren gibi kontrolden çıkma hissi verirken  iş ve yaşamın diğer boyutları arasında dengeyi tamamen kaybetmemize sebep oluyor. İş yükünün düşünme ve davranışlarımız üzerindeki etkileri ise sırtımızda tonlarca ağırlık taşıyormuş hissi ile aynı. Sonuçta ne oluyor, işten eve gelince yorgun bir beden ve zihin ve karşıdaki kişilere karşı tahammülsüz  davranışlar ve sonunda bozulan ilişkiler. İs hayatında ise daha çok insani tüketmeye yönelik politikalar  geçerli. İnsanı insanca yaşamaktan alıkoyan bir yaklaşımlar bütünü ve sonuç milyonlarca isini sevmeyen mutsuz insan. “Bir insanın zamanını satın alabilirsiniz, belirli bir işte çalışmak üzere fizik gücünü satın alabilirisiniz, bir saat veya bir gün için uzmanlığından yararlanabilirsiniz, ancak onun bir işe düşkünlüğünü, inisiyatifini ve işte çalışma dürüstlüğünü, düşüncelerini, duygularını ve içten gelen özverilerini satın alamazsınız. Bunlar öyle şeylerdir ki ancak kazanabilirsiniz”. Bu bilgece söylenmiş sözler aslında insanın ruhunu dikkate almadan yapılan her şeyin  enin de sonunda kaybetmeye mahkum olmasıdır. Bu durum Hem iş hem özel ilişkiler için geçerlidir, insanın ve karşıdakinin ruhunu isteklerini dikkate almadan yapılan her şey eninde sonunda insanlar üzerinde büyük stres oluşturur, doyumsuzluk mutsuzluk tükenmişlik yaşamasına neden olur. Yaşadığımız tükenmişlik ise ilişkilerimize, işimize ve hayata karşı kendimize yabancılaşmamıza ve doyumu yitirmemize sebep olur.  Bu şekilde tatminsiz bir yaşam karşısında hastalıklara açık bir hal alırız ve bağışıklığımızı zayıflatırız. Çözümü ise Öncelikle olaylara bakış açımızı değiştirmek de yatar , stres yaratan unsurlara karşı nasıl farklı bir tutum sergileyebilirim, ne yaparsam bu durumu değiştirebilirim, hangi değerlerime uygun bir hayat yaratabilirim gibi Koçluk yaklaşımı ve soruları çözümler üretmemize yardımcı olabilir. Başa çıkamadığımız durumlarda ise, danışmanlık, koçluk, terapi almak en büyük kendine yardımdır. 

Özlem Aktaş

Aile Danışmanı, Psikoterapist, Bireysel Danışman ve Koç, Hipnoterapist

İstanbul ve Bursa Ofislerimizde hizmet vermekteyiz.

02242434314

İstanbul ofis, 05335179512

Online eğitimler ve online seanslar hakkında bilgi almak için internet sitelerimizi ziyaret edebilirsiniz.

www.plenahuman.com

www.akademiplena.com

Hayatta gerçek mutluluk; hoşgörü ve cömertlik- Özlem Aktaş

Günümüz dünyası insanının en büyük sorunu; tatminsizlik, doyumsuzluk ve tükenmişlik. Kendimize dönük bu duyguların kaynağını araştıracak sorular sorduğumuzda çoğunlukla çevremize, insanlığa ve kendimize hoş görüyü kaybettiğimizi fark ederiz. Hoşgörülü olmak, anlayışlı olmak bugüne seslenen bir değerdir, hatta en önemli değerlerdir. Bunca üzüntü, keder, acı birbirimize katlanamamanın anlayamamanın sonucudur. Başkalarının durum ve koşullarını kendisi ile kıyaslamadan anlayabilmektir hoşgörü ve anlayış. Sınıf, insan ayırımının yapılmamasıdır. Bu bağışlama, unutma gönüllülüğü gösterme ve dünyayı daha iyi hâle getirecek yolları araştırma arzusu taşıma durumudur. Diğer kişileri ötekileştirmeden, benim gibi olmadığı, düşünmediği için yargılamadan anlamak , sevmek, affetmek mümkün mü? Kinimiz ve kızgınlığımız ile hissettiğimiz her tür kötü duygu kendi içimizde cehennemi yaratarak, doyumsuz, tatminsiz tükenmiş bir hayat yaşamamıza sebep olur. İncitilebilme olasılığıma rağmen sevebilmek, hoşgörülü olmak, tüm geçmiş yılgınlıklarıma rağmen insanı, insan olduğu için Yaradan’dan ötürü sevebilmek belki de en çok ihtiyacımız olan değerdir. Hoşgörü ve sevgi konusunda cömert olabilmek ise, yüce ruhluluktur.
Cömertlik, sadece maddi cömertlik değildir. Manevi yatkınlığın yüksek olması demektir. Destekleyici olabilmektir. Manevi sıkıntılara da ortak olabilmektir. Başkalarının zor zamanlarında yanında olabilmektir. Aristo’ya göre cömertlik, birinin ihtiyacı olduğunda bencillik göstermeksizin ona verilen destek ve ümittir. Kısaca insan olmaktır. Peki biz bu değerleri ne zaman unuttuk. Ruhsal sıkıntılar , hastalıklar bu değerlerin unutulması ile ilgili olabilir mi? Herkes hoşgörü ve sevgi de cömert olabilse bu kadar sıkıntı ve keder olur mu? Aile danışmanlığı ve terapilerinde gördüğümüz çiftlerin birbirine hoşgörüsüzlüğü, sevgide cömert olmamaları, Bireysel seanslarımızda gördüğümüz; çocuklarımıza , çalıştığımız ekip arkadaşlarımıza ve ailemize ne kadar anlayış ve hoşgörü de eksik olduğumuz, ne kadar sevgimizi paylaşma konusunda isteksiz olduğumuzdur. Bu kritik konular karşısında sorular sorabilmek kişinin kendine, içine dönüp ayna tutmasına ve belki bu yönde bir adım atmasına yardımcı olabilir. Bu hayatta önemli manevi değerlere sahip olmak bir nevi kendinin terapisti ve koçu olmasının önünü açar. Çünkü ruhsal olarak iyilik halini kolayca oluşturabilir. Biraz sevgi ve hoşgörüde cömert olmamız ve yaşamımızın koçu ve terapisti olmamız niyetiyle..

Özlem AKTAŞ

Aile danışmanı, Psikoterapist, Hipnoterapist, Eğitmen

İstanbul ve Bursa Ofislerimizde hizmet vermekteyiz.

05335179512

İstanbul Ofis, 02242434314

Online eğitimler ve online seanslar hakkında bilgi almak için internet sitelerimizi ziyaret edebilirsiniz.

www.akademiplena.com

www.plenahuman.com

Hipnotik İletişim- Özlem Aktaş


İnsanoğlu varoluşundan bu yana, diğer kişiler üzerinde etki yaratmak, etkilemek ve istediklerini yaptırma isteği duymuştur. İnsanları belirli bir davranışa yönlendirmenin en geçerli yolu ikna sürecini doğru kullanmaktır. Nitekim din adamları, reklamcılar, avukatlar, politikacılar, satışçılar ve neredeyse herkes bu yolu çok iyi kullanmaktadırlar. Örneğin eğitim katılımcılarımızdan biri, ‘ neden sürekli kendimi macdonalds ‘ın önünde buluyorum, nasıl bir hipnoz altındayım’ niye sorduğunda, bilinçaltına reklam sektörünün duygularını etki altına alarak nasıl mesajları yerleştirdiği ile ilgiliydi bir cevap arayışı içindeydi. Bir kişinin tutum ya da davranışlarını zorlama olmaksızın etkilemeyi hedefleyen iletişini sürecine ikna denir. Uzmanlara göre; İkna, “kelimelerle insan zihnini kazanma” sanatıdır. Ama çoğunlukla resim ve kelimeler yoluyla beyin ve bilinçaltı üzerinde hipnotik etkiler yaratılarak, insanların bilinçli sandıkları seçimleri bilinçdışları ile yaptırılmaya çalışılır. Kelimelerimizle özelikle duygulara hitap edilerek, hipnotik bir etki yaratarak kişilerin zihninde kendimiz ve sunduğumuz konu ile ilgili olumlu bir etkileyicilik yaratabilmektir. Hayatın içinde herkes bir şekilde karşı tarafın inançları, tutumları, niyetleri veya davranışlarını değiştirmeye yönelik iletişim süreci olan iknayı kullanır. İki yaşında bir çocuk dahi bunu beden dili ile yapmaya ve ebeveynlerini istediklerine çekmeye çalışır. İkna girişimi, bilince veya bilinçaltına yönelik olabilir; sözel veya sözel olmayan mesajların kullanımı biçiminde olabilir. İknaya ilişkin tüm tanımların ortak paydaları iletişimdir. İletişim becerisi güçlü olan kişiler aslında etkili iletişimcilerdir. İletişim becerimizi kullanarak , karşıda davranış değişikliği ya da motivasyon veya manipülasyon yaratmaya çalışırız. Hipnotik iletişim ile bilinçli zihin devre dışı bırakılarak, bilinçaltı verilere ulaşılır ve karşı tarafta harekete geçirici bir etki yaratır. Tabi ki İkna sürecinin başarıya ulaşması için gereken özelliklerden en önemlilerinden birisi karşı tarafa verdiğimiz güvendir, çoğu zaman sözlerimizle, karakterimizle, dış görünüşümüzle, eğitim ve bilgimizle, samimiyetimizle. Güvenilirlik ikna becerisinin temel taşıdır. Evlilikleri de ayakta tutan, iş hayatında başarı yada başarısızlığa götüren de güvendir. Güven yoksa ikna zordur, bilinçaltı güvenmek ister. İkna dolu iletişimde bir çok faktör önemli ancak en önemlisi, kişinin önce kendine inanıp güvenmesi ve bunu karşı tarafa doğru şekilde aktarmasıdır. Bu beceriler öğrenilebilir, iletişim, hitabet diksiyon , satış, beden dili gibi eğitimler, koçluk, nlp, psikoterapi, danışmanlık gibi yaklaşımlar insanların önce kendilerini tanımalarını , kendilerine güvenmelerini ve kendileri ile iletişimlerinde ustalaşmalarını sonra diğer insanları etkileyebilmelerini sağlayacak argümanları geliştirmelerini sağlar. Hipnotik iletişim, ikna becerisi, öğrenilebilir. Öncelikle insanın kendini değişmeye ikna etmesi gerekir.

Özlem Aktaş , Eğitmen, Aile Danışmanı,Psikoterapist, Hipnoterapist

İstanbul ve Bursa Ofislerimizde hizmet vermekteyiz.

02243434314

İstanbul ofis , 05335179512

Online eğitimler ve online seanslar hakkında bilgi almak için internet sitelerimizi ziyaret edebilirsiniz.

www.plenahuman.com

www.akademiplena.com


02242434314

05335179512

Yaşamımın Kontrolünü Ele Alabilir miyim? -Özlem Aktaş

Hayatımızın kontrolünün elimizden kayıp gittiğini , özellikle düşünce ve duygu dünyamızı yönetemediğimizde düşünürüz. Binlerce yıl önce,  filozofların olayların değil olaylar karşısında verdiğimiz tepkilerin bizde çeşitli duyguları yarattığını, kutsal kitap gibi dini metinlerde ise, insanın kendi içinde düşünceleri gibi olduğunu ve aslında iyi ve kötü diye bir şeyin olmadığını ve bizim olaylar karşısında verdiğimiz tepkilere göre düşüncelerimizle bu şekilde algılarımızı oluşturduğumuz artık bilinen bir gerçek. Peki bu işe yaramayan düşünce şeklimizi, değerlerimizi, inançlarımızı duygularımızı dönüştürebilir miyiz ve dönüştürdüğümüzde hayatımızın her alanında üretkenliğimiz ve kontrolümüz daha fazla olur mu ?Günümüzün en büyük problemi kaygı sorunları, depresyon, birçok insan artık antidepresan olmadan yaşayamaz halde. Oysaki birçok bilimsel araştırma beyin kimyasının düşünce şeklini değiştirmek ile değiştiğinin ve dönüştüğünün kanıtını sunuyor .Peki bütün bu verilere  rağmen hala değişmek istememek ve acımızın içerisinde kalma konusundaki ısrarımız niye? Aslında bu durum, acımızın bize neyi öğretmeye çalıştığını henüz anlayamamakla ilgili , tüm duygular değerlidir . Sadece bu Duygulardan nasıl bir ders çıkarmamız gerektiği, onları nasıl dönüştürmemiz gerektiği asıl konu, artık yeniden kendimize farklı bir şekilde bakabilmeye düşüncelerimize, duygularınıza davranışlarımıza yeni bir bakış açısı getirmeye, kendimize Koçluk, danışmanlık ve terapi yapmaya başlasaydık hayat nasıl farklı olurdu? Öncelikle bireysel ve ruhsalh gelişme için duygularımızı kabul etmek, düşüncelerimin farkında olmak ve bunları dönüştürmek için ne yapılabileceğini merak etmek, değişimin başlangıç noktasıdır. Koçluk , danışmanlık, terapi, hipnoz, psikolojik danışmanlık, psikoterapiler kişilerin kendilerini fark edip dönüştürmelerini sağlayan çok güçlü araçlardır. İçinde bulunduğum durum beni rahatsız ediyorsa adım atmak için tam zamanıdır.
Aile Terapisti, Psikoterapist, Hipnoterapist, Eğitmen
Özlem Aktaş

İstanbul ve Bursa Ofislerimizde hizmet vermekteyiz.

02242434314

İstanbul ofis, 05335179512

Online eğitimler ve online seanslar hakkında bilgi almak için internet sitelerimizi ziyaret edebilirsiniz.

www.plenahuman.com

www.akademiplena.com

Değişmek bu kadar zor mu?- Özlem Aktaş

Neden değişmek bu kadar zor diye soruyor neredeyse her gelen danışanımız. Değişim dönüşüm nasıl başarılabilir? İnsan genleri ile getirdiği huy ve mizacı , başkaları ile iletişimi, çevresi, aile yapısı ve yaşantısı ile değişebilir. Anne rahmine düştüğü an itibari ile programlanan bilinçdışımız, çocukluk, ergenlik, gençlik dönemlerimiz boyunca daha karmaşık bir şekilde etkilenmeye devam eder. Yıllardır danışanlarımızın değişim konuları olarak geldiği nedenlere baktığımızda , içinde bulundukları ruh durumu genellikle geçmişlerinde bir olayla ve bu olayın onlarda oluşturduğu inançla ilişkili olduğunu görürüz. Örneğin neden bir türlü erkeklere güvenemediğini anlamaya çalışan bir danışanım , annesinin yıllar önce izledikleri bir Türk filmi sırasında, tüm erkekler aldatır kendini korumalısın, seni kullanır ve atarlar tarzındaki telkinini aldığını fark ettiğinde çok şaşırmıştı. Yıllarca kendisini korumaya çalışan bilinçaltı, otorite figürü olan annesinin telkinini çocuk yaşta koşulsuz kabul etmişti. Dolayısıyla her kendisine yaklaşan insana sanki ondan faydalanacaklar, ona istemediklerini yapacaklar ve bir kenara atacaklar şeklinde değerlendiriyordu. Bilinçaltı bu şekilde eğitilmişti ve her durumda öğrendiği bu telkini kullanıyordu. Tam olarak inandığı bu düşünce danışanımın hayatını alt üst ediyordu. Çünkü aslında sevmek, güvenmek, mutlu olmak isterken, içindeki bildik cehennem onu bilinmedik cehennemlerden koruyordu. Bu çarpık gerçekliğini fark ettiği anda, bu düşünceye yeni farkındalıklı bir bakış geliştirdiğinde, ruhsal ve kişisel gelişimini sağlarken, aslında özgürlüğüne kavuşuyordu. İnsan eski düşünce kalıplarına sıkı sıkıya bağlı kalarak kendilerini korumaya çalışır ama aslında kaybettiği şey, huzurlu ,doyumlu yaşanmış bir hayattır. Oysa ki uyanmak, bilinçaltı kalıplarını fark etmek ve dönüştürmek için adım atmaktır. Bu bazen, eğitimle, terapi , hipnoz, koçluk ,danışmanlık ,psikoterapi ile mümkündür. Yeter ki kendi gerçekliğimizi tek doğru sanmaktan vazgeçip, hem güvende hissetmenin ,mutlu olmanın ulaşılabilir olduğunu anlayalım ve adım atalım, değişemeyenlerden değil, dönüşmek, kendini tanımak, bilmek ve sağlıklı bir insan olmak için adım atanlardan olalım. Bilinçaltının dilini anlayarak, kendine doğru soruları sorup, doğru telkinleri vererek değişimi sağlayabilirsin. Gerektiğinde yardım alabilmek bazen en büyük sıçrama olmaktadır.

Sevgiyle.

Özlem Aktaş

Aile danışmanı, Psikoterapist, Bireysel danışman ve Koç, Eğitmen

İstanbul ve Bursa Ofislerimizde hizmet vermekteyiz.

İstanbul ofis, 05335179512

02242434314

Online eğitimler ve online seanslar hakkında bilgi almak için internet sitelerimizi ziyaret edebilirsiniz.

www.plenahuman.com

www.akademiplena.com

Makaleler Categories

Ara

Kategoriler