Browsing articles from "Nisan, 2011"

Aşkın ve Sevginin Dili – Yaşam Koçu ve NLP Uzmanı Özlem Aktaş

Nis 18, 2011   //   by admin   //   İlişkiler  //  No Comments

Aşkın ve Sevginin Dili  – Yaşam Koçu ve NLP Uzmanı Özlem Aktaş

Aşık olmak belki de dünyanın en güzel duygusudur. İnsanın aşık olunca ayakları yere basmaz olur, sanki hep bulutlarda geziyordur. İçi pır pır eder, yüreği susmak bilmez, aşkını düşünür, uykuya dalarken, sabah kalktığında akılda hep o aşık olunan kişi vardır. Onunla birlikteyken kendimizi cennetin eşiğindeymişiz gibi hissederiz. Elini tuttuğumuzda kanımız birlikte akıyor gibidir. O kişiye sarıldığımızda ayaklarımız yerden kesilir. Kimi bu duygularla beraber evlilik hayali kurar. Kimi aşık olduğunun en mükemmel insan olduğuna inanır.

Hepimiz evlenmeden önce mutlu bir evlilik hayali kurarız. Başlarda diğerleri gibi aşkımızı kaybetmeyeceğinizden o kadar inanırız ki… Biz diğerleri gibi birbirimizi kırıp incitmeyeceğizdir, ilişkimizi yıpratmayacağızdır, buna inanırız. Ne yazık ki aşkın ömrünün 2 yıl olduğu psikologlar tarafından kanıtlandı. Sonuçta gözümüz açılır, ayaklarımız yere basar ve karşımızdakini istediğimiz gibi değil olduğu gibi görmeye başlarız . Bir zamanlar deli gibi aşık olduğumuz insan bize kızıp eleştirmeye başlamış, bir zamanlar gözümüze büyük gözükmeyen önemsiz gördüğümüz şeyler birden çok önemli olmaya bizi rahatsız etmeye başlamıştır. Birden evliliğin gerçek hayatın içine girivermişizdir. Diş macununun nasıl sıkıldığından, kirli çamaşırlara kadar her şey gözümüze batmaya başlar ve bir zamanlar deli gibi aşık olanlar düşman oluverirken evlilikte savaş alanı oluverir. Gerçek şu ki insan aşık olmanın çılgın durumunda çok uzun süre kalması imkansızdır. Aşık olunca her şey ikinci planda kalır, hatta önemsiz hale gelir. Hedefler, iş,isteklerimiz, hayallerimiz… Sadece aşkımızla ilgili hayallerimiz vardır. Düşünsenize böyle bir durumda olsaydık hepimiz bu dünyanın hali ne olurdu ?

Zaman içinde aşk bittikten sonra, ilişkiye bireysel istekler, duygular, ihtiyaçlar ve davranış kalıpları hakim olmaya başlar. Aşk sona ermiştir. Bu durumda kişiler ya birbirinden uzaklaşır, boşanır, ayrılır ya başka aşkların peşine düşer ya da ite kaka ilişkilerini sürdürmeye çalışırlar. Aşk sona ermeden önce, sevgiye dönüştürülmesi şarttır. Sevgiye dönüştürülemeyen her aşk bitmeye mahkumdur.

Aşk ile sevginin birbirine karıştırılmaması gerekir. Aşk bilinçli bir tercih değildir. Aniden umulmadık bir anda gelir. Aşk güdüsel olarak bizi tuhaf ve mantıksız şeyler yapmaya iter ve aşık olduğumuzda ulaştığımız bu mükemmel en yüksek mutluluk seviyesinin korunmasını, hiç bitmemesini isteriz. Ancak bunun sonsuza dek sürmesi mümkün değildir. Aşk bittikten sonra bunu gerçek sevgiye dönüştüremezsek eğer acı verici ayrılıkların yaşanması kaçınılmazdır. O halde aşkı olduğu gibi kabul edip eşimizle gerçek sevgiyi var etmek ve korumak için çabalayabiliriz. Böyle bir sevgi tutku içermeyebilir ancak aklı ve duyguyu birleştiren bir sevgi olur ve bu da çaba gerektirir.

En temel duygusal ihtiyacımız aşk değil, birlikte olduğumuz insan tarafından gerçekten sevilmek ve sevginin güdüsel olarak değil, akıl ve irade ile beslenip güçlendirildiğini bilmektir.

Seçimlerimizden oluşan gerçek dünyaya döndüğümüzde, iyi ve sevgimizi göstermekte cömert olmayı seçersek bunun adı sevgi olur. Eşimizin bizi kabullendiğine, bizi istediğine ve bizim iyiliğimiz için uğraştığına inanırsak kendimizi güvende ve mutlu hissederiz. Peki evlenince gözlerdeki ışıltı, cinselliğin heyecanı ne olacak diyebilirsiniz ? Ancak eşinizin gözündeki en önemli kişi olduğunuzu bilmenin güvenlik duygusu inanın hepsine bedeldir ve her şeye değer bir duygudur.

Daima sevgiyle kalın…

Yaşam Koçu ve NLP Uzmanı Özlem Aktaş

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Siz, Sizin Kim Olduğunuzu Biliyor Musunuz?

Nis 18, 2011   //   by admin   //   Kişisel Gelişim  //  No Comments

Siz kimsiniz? Bu soruyu sorduğumda hep benzer cevaplar alırım. Genelde isim söylenir doğrudur. En geniş kapsamlı kimlik tanımı yapanlar mesleklerini söyler. Bu kadar! Ancak kimlik bu kadar basit bir kavram değildir.

Kim olabileceğimizi gerçekten tasarımlayabiliriz. Biz insanlar kendimizi kötü hissetmek için bir çok yol yaratmışızdır. Kimlik boyutunda… Örneğin; ben çirkinim. Bu basit bir cümledir ilk başta. Sonra yavaş yavaş dilimize yerleşir ve kendimiz hakkındaki düşüncemiz olur. Sonra bunu hissetmeye başlarız ve duygumuz dönüşür. Sonra bu yeni hislerimize ve düşüncelerimize layık olmaya çalışırız, davranışlarımızı buna göre düzenleriz. Ve Gandhi’nin de dediği gibi;

“Sözlerinize dikkat edin düşüncelerinize dönüşür,

Düşüncelerinize dikkat edin duygularınıza dönüşür,

Duygularınıza dikkat edin davranışlarınıza dönüşür,

Davranışlarınıza dikkat edin alışkanlıklarınıza dönüşür,

Alışkanlıklarınıza dikkat edin değerlerinize dönüşür,

Değerlerinize dikkat edin karakterinize dönüşür,

Karakterinize dikkat edin kaderinize dönüşür.”

Öyleyse tek bir cümle kimlik boyutuna taşındığında kaderimizi biçimlendirebiliyorsa ve tekrar tekrar yaptıklarımız yavaş yavaş kimliğimize dönüşüyorsa, bir durup düşünüp kendimize ben kimim diye sorsak iyi etmez miyiz?

Kim olduğumuz konusunda yeni inançlar geliştirebiliriz. Buna istinaden davranışlarımız da değişip yeni kimliğimizi destekler hale gelir. Bundan böyle kendiniz için söylediklerinize dikkat edin. Siz kimsiniz? Bir düşünün, verdiğiniz cevaplardan memnun musunuz?

Bazen kabul etmesek de mutsuzluğumuzun ya da tıkanmışlığımızın sebebi kendi hakkımızda kimlik boyutuna taşımız olduğumuz düşüncelerimizdir. Ben çirkinim, başarısızım, beceriksizim, aptalım, zavallıyım…

Gelin kendimizi tekrar yapılandıralım. Kimliğinizde neler olsun isterdiniz. Ben öğretmenim, ben anneyim, ben neşe kaynağıyım, ben başarılı bir iş adamıyım, ben akıllı bir öğrenciyim, ben zekiyim vs. Ne olmak isterdiniz? Hemen şu anda karar verin. Heyecanlı değil mi? Ve hemen şimdi bu yeni kimliğinizle tutarlı bir biçimde yaşamaya başlayın ve çevrenizdeki herkese bunu duyurun.

Artık yeni kimliğimize büründüğümüze göre, o kimliğe göre düşünmeye, hissetmeye ve davranmaya başlayabiliriz. İşte o zaman biz, o ‘tasarımladığımız insan’ oluruz. Hem de ta kendisi oluruz…

Tıkanmışlıkları çözmek her zaman mümkündür. Karanlığı aydınlatmak için o kadar da fazla ışık gerekmeyebilir…

Sevgiler…

NLP Uzmanı ve Yaşam Koçu İnci AKTAŞ

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Sevgi Deponuz Sürekli Dolu Olsun – Yaşam Koçu, NLP Uzmanı Özlem Aktaş

Nis 18, 2011   //   by admin   //   İlişkiler, Kişisel Gelişim, Makaleler  //  No Comments

SEVGİ DEPONUZ SÜREKLİ DOLU OLSUN -Yaşam Koçu, NLP Uzmanı Özlem Aktaş

Sevgi dünyadaki  yaşanılası en güzel şeydir. İnsanı canlı tutar yüreği dolu insan hayata da bir başka bakar. Sevgi büyüdükçe insanda büyür. He rşey güzelleşir parlaklaşır insanın gözünde. İnsan sevdiği kadar sevilmekte ister. Psikologlar, sevildiğini hissetme ihtiyacının diğer tüm duygusal ihtiyaçların önüne geçtiğini düşünmektedir. Sevgi olmadan zorlukların üstesinden gelinemez.

Hepimiz için sevgiyi tanımlama şeklimiz farklıdır. Kimi, ‘bunu onu sevdiğim için yaptım’ der, kimi evlilik dışı ilişkiye girer ve bunu sevgi adına yaptığını söyler. Psikologların gözünde ise bu durum  ‘karşılıklı bağımlılıktır.’  Amaç  duygusal  sağlığımız açısından bizi doyuran sevgiyi bulmaktır.

Bir çocuğun  duygusal açıdan dengeli olabilmesi için tüm duygusal ihtiyaçlarının karşılanması gerekmektedir. Bu duygusal ihtiyaçlardan hiçbiri kişinin bir yere ait olduğunu, istenip kabullenildiğini bilme ihtiyacı kadar önemli değildir.  Eğer çocuk yeterince ilgi ve sevgi görür yaptığı davranışlarla  onaylanırsa bilinçli bir yetişkin haline gelir. Aksi taktirde gelişiminde geri kalacaktır. Eğer çocukların sevgi depoları doldurulmazsa, çocuk yanlış davranışlara yönlenir, hatta yaramazlıkları dahi bu sevgi deposunun eksikliğinin sebebidir. Çocuklar dolduramadıkları sevgi eksiklerini başka yerlerden yanlış biçimlerde arayabilirler.

Sevgiye duyulan ihtiyaç sadece çocuklara özgü bir şey değildir. Birer yetişkin olduğumuzda, evlendiğimiz de, yaşlılığımızda dahi bu ihtiyacımız devam eder. Aşık olmak bir süre bu ihtiyacımızı karşılar.

Ancak aşkın o büyük coşkusu kaybolduktan sonra, sevgiye duyduğumuz asıl ihtiyaç ortaya çıkar. Varlığımızın temelindeki ihtiyaç budur. Sevme ve sevilme ihtiyacıdır.

Hepimiz eşimiz tarafından sevildiğimizin hissettirilmesini  isteriz. Sevgi bekleriz bunun gösterilmesini bekleriz. Küçücük bir söz, orada var olduğumuzu gösteren, sevgiye değer olduğumuzu gösteren bir söz ve belki bir bakış bekleriz. Eğer ki sevildiğimizi bilmiyorsak sahip olduğumuz onca şeyin paranın, evin, arabanın ne kıymeti kalır ki ?

İnsan, başka bir insanla yakınlaşmak ve sevilmek ister. Evlilik, bu yakınlık ve sevgi ihtiyacını sağlıklı yollardan karşılamak için tasarlanmıştır. Evlilikte sevginin gösterilmesi çok önemlidir. Birçok çift sevgi depoları yeterince doldurulmadığı için birbirlerinin ihtiyaçlarını anlayamayıp belli bir zaman sonra aşkımız öldü, birbirimizi anlayamıyoruz, birbirimizin ihtiyaçlarına cevap veremiyoruz, birbirimize katlanamıyoruz tahammülümüz kalmadı gibi gerekçelerle psikologlara, ilişki koçlarına danışırlar. Evliliklerinde yaşadıkları acılar, kırgınlıklar, acı sözler, yaralanmalar,  içlerindeki sevgi yoksunluğundan olabilir mi? Sevgi yoksunluğu doldurulabilir ise evlilikler kurtarılabilir mi acaba? Evlilik için sevgi deposunun dolu tutulması bir arabanın benzin deposuna benzer. Nasıl ki boş bir depo ile araba yürümezse, evliliklerde sevgisiz bir ortamda yürüyemez. Eğer ki sevgi deposunu dolduran kişi,  5 sevgi dilini anlayabilir ve eşimizin baskın sevgi dilini öğrenip konuşabilir ve davranışlarımızı ona göre değiştirirse sonsuza dek sürebilecek mutluluğun anahtarını eline almış olacaktır.

Sevgi deponuz  sürekli dolu olsun. Sevgisiz kalmamak dileğiyle…

Sevgiyle kalın.

Yaşam Koçu, NLP Uzmanı Özlem Aktaş

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Yaşam Koçluğu Nedir ?

Nis 17, 2011   //   by admin   //   Yaşam Koçluğu, Yaşam Koçluğu Nedir?  //  No Comments

Yaşam Koçluğu Nedir ?

”Başarıya giden ilk adım, yapmayı amaçladığınız şeyin ne olduğunu bilmektir.”

”Bizler, olduğumuza inanmayı seçtiğimiz şeyiz.”

”Zihinsel olarak yaratılmış hapisanenizden kaçmanız için gereken tek şey, değişmeye karar vermenizdir.”

Yaşam Koçluğu tırtıldan kelebeğe dönüşüm hakkındadır.

Yaşam Koçluğu, danışanlarla potansiyellerine ulaşmaları arasında duran engeli ortadan kaldırır.

Danışmanlar ve terapistler cevapları geçmişte arayabilirler.Yaşam Koçları şimdi ve gelecekle ilgilenir.

Yaşam Koçluğu kişinin içindeki cevhere ulaşır.

Yaşam Koçluğu, beden ya da akıl hastalıkları ile ilgilenmez. Danışanların huzursuzlukları ya da memnuniyetsizliklerinde yardımcı olur. Onlara öz saygı sorunlarında ve arzulanan amaçlara ulaşamama konularında yardım eder.

Yaşam Koçluğu,yaşam ile hayaller arasındaki boşluğu kapatan boşluk analizine ilişkindir. Yaşam Koçluğu, otoyol bakım ve inşasıyla kıyaslanabilir. Düz bir yüzey oluşturmak için yaşamın oyuklarını doldurur ve ortadan kaldırır. Netice olarak yaşam koçluğu, yolcuyu faaliyetsizliğin sağ şeridinde kalıp amaçsız ya da yönsüz, rastgele sürüklenmek yerine gerçekten ziyaret etmek istediği yerlere götürür.

Yaşam Koçluğu, kişilerin yaşamlarında değişim istediği noktada, hedeflerine ulaşmak için yolların bulunmasında, işlerinde ve özel yaşamlarında daha etkin, daha huzurlu, daha dengeli ve doyumlu bir hayat istemeleri halinde kendilerini hedeflerine ulaştıracak  bir süreçtir.

Eileen Mulligan (yaşam koçu ) ‘7 Günde Hayatını Değiştir’ adlı kitabında, ‘Yaşam koçları, sizin yaşamınızı daha iyiye doğru değiştirmeye zorlamak için oradadır.’ diye yazar.

Yaşam koçu, yapmayı düşünmek ile gerçekten yapmak arasındaki boşluğu kapatır.Yaşam koçunun esas rolü, danışanlarına imkan tanımak, onu güçlendirmek ve sonuç almaktır.

 Yaşam Koçluğu, engelleri ortadan kaldırmak ve danışanların hayallerinin ve özlemlerinin gerçekleşmesinin önündeki bariyerler olarak algıladıkları şeylerin ötesine geçmeye teşvik etmekle ilgilidir. Amaç, danışanlar için denge ve tatmin duygusu ile dolu bir yaşam yaratmaktır. Herkesin serbest bırakılmayı bekleyen çok büyük bir potansiyeli vardır. Koç sizi bu potansiyele ulaştırır.

Bireysel Koçluk Hizmeti Almanın Faydaları

– Bireyler, kendilerini zorlayan konulara ve ellerindeki fırsatlara farklı bir açıdan bakabildiklerini, olayları farklı şekillerde yorumlayabildiklerini

– Düşünme ve karar alma süreçlerinin geliştiğini

– Kişilerarası ilişkilerde daha etkin olduklarını

– İş ve özel yaşamlarında kendilerine daha çok güvendiklerini ve dengeyi sağlayabildiklerini

– Bir çok konuda daha üretken olduklarını

– İş ve özel hayatlarından doyum almayı sağladıklarını

– Koydukları hedeflere ulaşma gibi alanlarında takdire değer sonuçlar alabildiklerini görmektedir.

”Yeteri kadar isterseniz, istediğiniz her şeye sahip olabilirsiniz. Bunu bedeninizden taşan ve dünyayı yaratmış olan enerji ile birleşen bir coşkuyla istemelisiniz.”

                                                                                                          Sheila Graham

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Evlenince Sevgiye Ne Oluyor? – Yaşam Koçu ve Nlp Uzmanı Özlem Aktaş

Nis 17, 2011   //   by admin   //   İlişkiler, Kişisel Gelişim, Makaleler  //  No Comments

Evlenince Sevgiye Ne Oluyor ?

Evlenince sevgiye ne oluyor? Gerçekten bitiyor mu? İnsanların kafasını karıştıran bir konu bu. Evlenmeden önce ölümsüz sandığımız sevgimize, aşkımıza neler oluyor? İş hayatlarımızda inanılmaz başarılara imza atsak da, arkadaş ilişkilerimizde başarılı olsak da evliliklerimizde bu başarıyı sürdüremeyebiliyoruz nedense. Flört döneminde o ayaklarımızı yerden kesen aşka ne oluyor? Uçup gidiyor mu ? Hayallerimiz, umutlarımız, büyük heyecanla kurulan birlikteliklere neler oluyor? Kimileri sevgilerini aşklarını canlı tutmayı başarırken diğerleri neden başaramıyor? Boşanma oranlarının bu kadar yüksek olduğu ülkemizde de bu sorular birçok insan tarafından soruluyor. Birbirimizi birbirimizin gözlerinden göremiyor muyuz yoksa? Herkes bir yerlerde bunun cevabını arıyor.

Evliliklerde sevgiyi koruyabilmek çok önemlidir. Televizyon radyo programları ve birçok dergide evliliğin nasıl canlı tutulacağından bahsedilir. Bu konu ile ilgili bir sürü kitap yazılıyor. Peki, öyleyse evlendikten sonra sevgilerini korumayı başaran kişi sayısı neden bu kadar az? Birtakım şeyleri değiştirmeye çalışıp sonra eski hallerine dönüp her zamanki gibi yaşamaya devam etmelerinin sebebi nedir? Sebep insanlarının sevgi dillerinin farklı oluşudur. Herkes sevgisini farklı şekilde göstermeyi sever. Eğer sağlıklı bir evlilik ve ilişki kurulması isteniyorsa  eşler arasında ortak sevgi dili oluşturulması şarttır ve bu sevgi dilinin iki taraf açısında anlaşılması ve ona göre davranılması ilişkiyi canlı tutacaktır.

Eğer sevgi iletişiminde etkili olmak istiyorsak, öncelikle eşimizin baskın sevgi dilini keşfetmek ve öğrenmek zorundayız. Bu ne demek; eğer ki eşine iltifat eden bir erkek sevgisini karısına sık sık iltifat etmekle gösteriyor ancak karısı bundan anlamıyorsa ve yeterli gelmiyorsa karısının sevgi dili farklı olabilir. Sevginin davranışlarla gösterilmesini istiyor olabilir. Sevgiyi, sıcaklığı, yakınlığı hissetmek istiyor olabilir. Kadın ve erkek genelde aynı sevgi dilini konuşmazlar yani sevgilerini aynı şekilde ifade etmezler. Aynı şekilde ifade edebilenler de zaten mutlu bir beraberliği yaşıyor olanlardır.  Kendi baskın sevgi dilimiz ile konuşur ve bunu eşimizin anlamasını bekleriz. Anlamadığında, anlaşılmadığımızı düşünerek hayal kırıklığına uğrarız. Çünkü sonuç olarak eşimizin anlamadığı bir dilde konuşuyoruzdur. Eşimizin ve kendimizin baskın sevgi dilini anladığımızda uzun ömürlü ve sevgi dolu bir evliliğe sahip olabileceğiz demektir. Bunun için değer değil mi? Eşimiz için mutluluğumuz için sevgiyi gösterme şeklimizi anlayarak ve bunun  için çabalayarak ortak sevgi dillerimizi bularak mutluluğu yakalayabiliriz. Biraz karşı tarafı anlama isteği bu kadar basit. Bu hareketiyle gerçekten ne demek istiyor? Beni kırmak istedi mi gerçekten? Farklı yargılar çıkarmadan önce sadece  sevdiğimiz insana dikkat etmek, gerçekten ne beklediğini, ne anlatmak istediğini anlamaya çalışmak, onun programına saygı duymak, sevdiğimizin sevgiyi ifade ediş şeklini anlayıp saygı duymak ve onu anlayarak o yönde ilgili davranmak . Belki eşiniz sadece birkaç sevgi sözcüğü duyduğunda sevildiğinden emin olacak ya da belki ona bir sıcak gülümsemeniz ya da dokunmanız sevgiyi hissetmesini sağlayacak, ya da onu güzel bir yemeğe götürmeniz sizin sevginizi gösterdiğinizi anlayacak. Sadece biraz daha özen ve fark etmek. Hepimiz biraz fark edilmek ve anlaşılmak istiyoruz. Sevdiğimizi biraz olsun fark etmek, gerçekten O’ nu görmek, ne istediğini anlamak için çaba göstermek, ilişkimizi çok daha doyumlu noktalara taşıyacaktır.  Nice  sevgi dolu ilişkilere….

Sevgilerimle

Yaşam Koçu ve Nlp Uzmanı

Özlem Aktaş

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

NLP Nedir? Faydaları nelerdir?

Nis 17, 2011   //   by admin   //   NLP Nedir?  //  No Comments

NLP; Nöro Linguistic Programing; zihin dili programlaması demektir. 1970’ li yılların başında Richard Bandler ve John Grinder tarafından oluşturulmuştur. NLP İnsan mükemmeliği üzerine yapılan bir çalışmadır. Varsayımlarından biri de insanların sonsuz kaynaklara sahip olduğudur.

NLP insanların yaşadıkları deneyimler hakkında çok etkili bir modeldir. Her türlü insan davranışını köklü ve kalıcı bir şekilde çabucak ve kolayca değiştirilmesini sağlar.

NLP, size pratik olarak uygulayabileceğiniz, nasıl davranmanız gerektiğini, kendinizle ve diğerleriyle nasıl etkili iletişime geçebileceğiniz ile ilgili bazı araçlar sunar.

– NLP Fobileri ve hoş olmayan duygusal tepkileri iyileştirebilir. Çünkü korkmayı öğrendiğimiz gibi korkmamayı da öğrenebiliriz.

-Öğrenme güçlükleri (yazma ve okuma problemleri vb) olan çocukların ve yetişkinlerin bu engelleri aşmalarına katkıda bulunabilir.

-Sürdürmeyi kesinlikle istemedikleri (sigara,alkol,aşırı yeme, uykusuzluk vb) alışkanlıkları bir kaç seansta ortadan kaldırabilir.

-Aile, çift ve kurumların iç ilişkilerini ve karşılıklı iletişimlerinin daha doyurucu ve üretken olmasını sağlayacak değişiklikleri gerçekleştirebilir.

-Birçok fiziksel problemi (Psikosomatik olarak kabul edilen ve edilmeyen bazı problemleri) bir kaç seansta iyileştirebilir.

Evet, bunların hepsi güçlü iddialardır. Bununla birlikte NLP uygulayıcıları bu iddiaları sağlam ve gözle görülür sonuçlarla destekleyebilecek durumdadırlar.

NLP’nin başarabilecekleri yeni değildir. Bir çok insan davranışlarında mucize değişimler ve iyileşmeler zaten geçmişte de gözlemlenmiştir. Bunları olağan dışı bir şekilde kendiliğinden kullanmayı öğrenmiş insanlara rastlamak her zaman mümkündür.

NLP’ yi araçlardan oluşan bir bütün ve koçluğu da belirlenen hedeflere ulaşmanıza yardım eden bir yapı olarak değerlendiririz ve ikisi birlikte işe yarar bir sistemdir.Çünkü başarıya odaklanan pratik yaklaşımları birlikte sunarlar.

NLP ‘yi anlamanın ve kullanmanın faydaları size şunlar olacaktır;

Gerçekten istediğiniz şeyin ne olduğunu, hedefleri gerçekleştirme, problemleri çözmek için yeni yollar bulma, başkalarında hayran olduğumuz yetenekleri kazanma, zamanınızı daha etkili bir şekilde kullanma, amaç duygunuzu geliştirme, değerleriniz konusunda net olma ve davranışlarınızı değerlerinize göre düzenleme, inançlarınızın size hedefleriniz doğrultusunda nasıl yardım edeceği veya sizi nasıl sınırladığının farkına varıp değiştirebilme, ihtiyacınız olan değişimleri yapabilen, negatif deneyimlerinizin üstesinden gelip yeni bir bakış açısı geliştirip, başarısızlıkla sadece geri bildirim olarak çerçeveleme, hedefiniz, yapmak istediğiniz ne olursa olsun kendinize güvenme gibi konularda net olmanızı ve adım atmanızı sağlayacaktır.

İyi çalışmayan dev bir buhar kazanı sistemini çalıştırması için çağrılan bir kazancıyla ilgili eski bir hikaye anlatılır. Kazancı mühendisin anlattığı problemleri dinledikten ve bir kaç soru sorduktan sonra kazanın bulunduğu odaya girer. Sesleri dinler ve boruları elleriyle yoklar. Alet çantasına uzanıp küçük bir çekiç çıkarır ve parlak kırmızı kapağa bir kere vurur. Bu hareketi yapar yapmaz bütün sistem tıkır tıkır işlemeye başlar. İşletme sahibi ertesi gün bin dolarlık faturayla karşılaşınca kazancının kazan dairesinde sadece on beş dakika kaldığını ve fiyatın çok fahiş olduğundan yakınır. Kazancının ona gönderdiği fatura şöyledir;

Çekiçle vurmak: 50

Nereye vurulacağını bilmek: 999,50

Toplam: 1.000,00

NLP, ne yapılacağını ve nasıl yapılacağını bilmektir.

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

‘Asla Yalnız Yeme’ – Keith Ferrazzi

Nis 16, 2011   //   by admin   //   Mutlaka Okuyun  //  No Comments

Yazarımız Keith Ferrazzi, bu kitabında bizlere başkalarıyla yakın ilişkiler içerisinde sürdürülen bir hayatın insanı farklı bir bakış açısına ve hedeflerine götürdüğünü anlatmakta. İlişkilerin her şeyden önemli olduğunu, her şeyi tek başına başarma takıntısından vazgeçip başarı için gerekli insanlarla hemen iletişime geçmenin gerekliliğini ve yollarını çok akıcı bir dille yazıya dökmüş.

Mutlaka Okuyun deriz.

Sevgiler…

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Çok Kazanan Biri Olmak – Yaşam Koçu, Nlp Uzmanı Özlem Aktaş

Nis 13, 2011   //   by admin   //   Kişisel Gelişim, Makaleler  //  No Comments

Çok Kazanan Biri Olmak – Yaşam Koçu, Nlp Uzmanı Özlem Aktaş

Çok kazanan biri olmak, evet yapılabilir, başarılabilir. Gelirinizi tahmininizden çok daha üst seviyelere çıkartabilirsiniz. Bunu başarabilmiş birçok insan var. Daha azıyla yetinmeyip daha fazlasını arayan ve bunu elde eden. Daima ideallerinin peşinde koşan ve asla vazgeçmeyen. Kendimizi nerede görüyorsak oyuz aslında. Neden daha iyisi olmayalım? Bunu başarmış milyonlarcası varken sizi yerinizde tutan,  harekete geçmekten alıkoyan nedir? Korkularınız mı? Başarısızlık korkusu mu? Elinizdekilerden vazgeçememe korkusu mu? Daha iyisini hak etmediğinizi mi düşünüyorsunuz? Hangisi? Sadece ihtiyaçlarımız sağlayacak kadar kazansam yeter mi diyorsunuz? Yoksa çok para kazanmak kim, ben kim mi diyorsunuz? Çok kazanan biri olmak için, sadece istemek ve yapılabileceğini bilmek yeterli. Boşuna dememişler istemek başarmanın yarısıdır. Hepimizde bu güç var. Sadece inanmak lazım. İnanıp odak noktamızın yoğunluğunu arttırmaktır işin sırrı aslında, çalışma saatlerinin çokluğu değildir. Çoğumuz sanırız ki başarı çok geç saatlere kadar çalışmakla sağlanır. Aslında önemli olan neye odaklanacağımızı bilmek ne istediğimizi bilmektir. Bizde standartlarımızı yükselterek fırsatları görebilir hale gelebiliriz . Sadece istemek, odaklanmak ve başarmak.

Çok para kazanan kadınların sırları adlı kitabında Barbara Stanny ‘ nin bahsettiği gibi “Çok para kazanan kadınlar, çoğu kez şahsi uyanışlarından, yaşamlarının anlamını ve amacını, kendi gerçek özlerini keşfedişlerinden ve yalnızca geçimlerini sağlamaları değil, aynı zamanda bütün varlıklarını da kısıtlayan sınırların genişleyişinden, finansal ilerlemelerine kıyasla, daha hararetle söz ederler.” der.

Bu düşünce yapısını hepimiz hayata geçirerek, daha doyumlu, hayallerimizin ötesinde bir yaşama sahip olabiliriz.

O halde isteyerek, amacımızı ve odağımızı belirleyerek ve cesaretle adımlar atarak, hem yaşamımızın anlamını keşfederek hem de finansal gelirimizi arttırmanın yollarını bulabiliriz.

‘Çok Kazanan Kadınların Sırları’ adlı kitabında Barbara Stanny’ in bahsettiği o çok güzel sırlardan 8 tanesini sizinle paylaşmak isterim.

Bu sırlar, çok kazanan biri olmayı isteyen herkes için geçerlidir.

Sır 1- Finansal başarı neredeyse her alanda mümkündür ve eğitim eksikliği geride kalmanıza neden olmamalıdır.

Sır 2-Çok çalışmak her zaman çalışmak değildir.

Sır 3-Parasal kazanca değil, önem verdiklerinizi gerçekleştirmeye odaklanın.

Sır 4-Yaptığın şeyi sevmek, ne yaptığından çok daha önemlidir.

Sır 5-Korkuyu hisset, şüphelerin olsun , yine de peşine düş.

Sır 6-Kendine uygun dengeyi bulmak için, fedakarlık ettiğini değil, bir şey uğruna başka bir şeyden vazgeçtiğini düşün.

Sır 7-Bazen tek yapman gereken omuz silkmek ve güzel bir kahkaha atmaktır.

Sır 8-Bolluğun değerini bil.

Hepinizin hayatına bir nebze de olsa bu sırlardan bir şeyler katabilmeniz ve bolluk bereketle dolu günlere ulaşmanız dileğiyle…

Bol kazançla ve cesaretle geçecek günlere…

Yaşam Koçu, Nlp Uzmanı Özlem Aktaş

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Ara

Kategoriler