Browsing articles from "Ağustos, 2014"

Terfi Mi Etmek İstiyorsunuz? İşte Yolu! – İnci Aktaş

Ağu 19, 2014   //   by admin   //   Kariyer, Makaleler, Terfi Mi Etmek İstiyorsunuz? İşte Yolu!  //  No Comments

Son yazımda Amerika’da yapılan klasik bir çalışanın işini algılayışı araştırmasından çıkan sonucu belirtmiştim. İstisnasız tüm çalışanlar bir robot olduklarını düşünüyorlardı. Sabah işe geldiklerinde açılan ve işten çıkarken kapama düğmesine basılarak kapatılan bir robot. Böylece iş, tatil ayrımı başladı. İş mutsuzluk, iş çıkışı mutluluk oldu. Aslında bu ikilem okulda başlamıştı. Ders- boş ders ayrımını hatırlar mısınız?

Uzun yıllardır çalışanların işteki tatminsizliği özel yaşamlarına yansıyarak iş-özel yaşam dengesini altüst etmektedir. Kendisini bir robot olarak algılayan insan gitgide gerçek bir robot olmaya başlamıştır. Her şey otomatiktir, artık seçim yoktur. Maaş zammı ya da terfi almayalı uzun zaman olmuştur. Ve her zaman suçlanacak birileri vardır…

Bugünkü yazımda, bu monotonluktan kurtulup mutlu dengeli bir hayat sürmenin ve aynı zamanda terfi ve maaş zammı alabilmenin yollarından bahsetmek istiyorum.

Karşınızdaki kim olursa olsun insan yapısı aynıdır. Sizi motive eden maaş zammı ise onu da karı arttırmak motive edecektir. Patronlar da sizi terfi ettirip maaşınızı arttırmak isterler elbet ama siz önce buna değdiğinizi gösterirseniz. Bu anlamda bir kazan kazan söz konusu diyebiliriz. Eğer siz onun hedeflerine ulaşmasına yardım edebilirseniz o da sizin hedeflerinize ulaşmanıza yardım edecektir.  Eğer her şeye rağmen yardım etmiyorsa çalışmanız gereken doğru yer ve doğru kişi, o kurum ve o yönetici değildir.

Başarılı olmanın en kesin yolu sizden beklenenden daha fazlasını vermektir. Ne kadar ekmek o kadar köfte mantığıyla her şeyi iş verenden bekleyerek çalışmak maaş almanızı sağlayabilir, ancak zam veya terfi beklemeniz doğru olmaz. Her zaman için sizden beklenenden daha fazlasını vermeye daha fazla sorumluluk üstlenip insiyatifi elinize almaya istekli olun. Eğer yalnızca saatinizi doldurursanız, işyerinizin ilerlemesi için hiçbir ekstra çaba sarf etmezseniz yalnızca sizden isteneni yerine getirirseniz zam veya terfi de bekleyemezsiniz.

Şimdi hemen düşüncenizi değiştirin. Kimse sizi terfi ettirmeyecek, siz kendiniz terfi edeceksiniz. Bu nedenle çalıştığınız işin istediğiniz iş olduğundan emin olun. Sonra da bu işte kendinizi eğitin. Yönetici olmak için her sabah iki saat erken uyanıp yöneticilik kitapları okuyan müdür yardımcısının çabası takdire şayandır. Eğitimlere katılın veya patronunuza bir üst göreve gelmek için yardıma ihtiyacınız olduğunu söyleyin.

Başlangıç noktanız bulunduğunuz noktadır. Hemen şimdi elinizdeki işle başlayın. Nasıl daha ucuza mal edebiliriz, maliyetleri nasıl kısabiliriz, geliri nasıl arttırabiliriz, ekstra külfet getiren hangi işlerden kurtulabilir ya da hangilerini birleştirebiliriz?

Hiçbir zaman aklınızdan çıkarmayın; Hiçbir zaman ilerleyemeyen ya da dikiş tutturamayan iki tür insan vardır. Birincisi kendisine söyleneni yapmayan, ikincisi kendisine söylenenden başka bir şey yapmayandır.

Mutlu ve dengeli bir yaşam dilerim.

Sevgilerimle,

İnci AKTAŞ

Kurumsal Koç & Eğitmen

(224)2434314

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

İşinizde Mutlu Musunuz? – İnci Aktaş

Ağu 18, 2014   //   by admin   //   İşinizde Mutlu Musunuz?, Kariyer, Kişisel Gelişim, Makaleler  //  No Comments

 

Çalışan insanların çoğunun zor bela saklamaya çalıştıkları bir tatminsizlikleri var. Mavi yakalıların efkarlı şarkıları, beyaz yakalıların homurtusundan daha acı bir şekilde söylenmiyor. ‘Ben bir makineyim,’ diyor kaynakçı. ‘Kafese tıkılmış gibiyim diyor,’ bankacı ve sesi otel görevlisininkine karışıyor.  ‘Ben bir katırım,’ diyor çelik işçisi. ‘Benim yaptığımı bir maymun bile yapar,’ diyor resepsiyoncu. ‘Çiftlikte kullanılan araç gereçlerden daha değersizim,’ diyor göçmen işçi. ‘Ben bir objeyim,’ diyor manken. Mavi yakalılar da beyaz yakalılar da aynı sözü söylüyorlar. ‘Ben bir robotum.’
-Studs Terkel Çalışanın İşini Algılayışı Araştırmasından..

İnsanların tüm problemleri tek bir seçenekleri olduğunu düşündükleri için ortaya çıkar. Ve eğer tek bir seçeneğiniz varsa robottan farkınız kalmaz. İşte “NLP, Robotları insana dönüştürme sanatıdır” der Richard Bandler…

Bir iş ile misyon arasındaki farkları biliyor musunuz? İşte bu, sabahları işe giderken, ayaklarınızın geri geri gitmesini engelleyen şeydir. İşinizi ‘neden’ yaptığınızı bilmek, sabahları yataktan fırlayarak kalkacak; geceleri, ertesi gün işe gitmek için heyecandan uyutmayacak bir amaca sahip olmak ve hayatınızı genel anlamda mutlu yaşamanın değeri nedir sizce?

Bu soruların cevapları farkı yaratacak…
Mutlu bir hayat dileklerimle,

Kişisel Gelişim Eğitimleri, Kurumsal Eğitimler ve Koçluk Seansları hakkında bilgi almak için sitemizi inceleyebilirsiniz.
www.akademiplena.com

İnci AKTAŞ
Profesyonel Koç & Eğitmen

(224)2434314

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Mucizeleri Yaratmak – İnci Aktaş

Ağu 6, 2014   //   by admin   //   Kişisel Gelişim, Makaleler, Mucizeleri Yaratmak  //  No Comments

Kuantum alanında her şey bilgi ve enerjiden oluşur. Einstein’ın ünlü denklemi “E= mc2 ; enerji = kütle x ışık hızının karesidir” der. Yani enerji ve kütle farklı formlarda ama aynı şeydir. Enerji = kütledir.

Evrendeki herşey enerjidir. Ve herşey farklı frekanslarda titreşen kollektif enerjinin bir parçasıdır. Bunu çok net hissettiğiniz zamanlar olur. Bir yere girersiniz ve gergin havayı anında hissedersiniz; bazen de sizin için kutsal yerlere girer ve içinizin huzur dolmasını izlersiniz. Bu çevrenizdeki kollektif enerjinin sizin alanınızla temas etmesindendir.

Varoluşun üçüncü seviyesi olan sınırsızlık evrenizidr. Evren hem katı parçacıklardan hem de enerji dalgalarından oluşur. Dalga parçacıkları bizim “gözlemimize” göre dalga veya parçacıktan oluşur.

Ünlü fizikçi Erwin Schödinger’in ünlü düşünce deneyi, kuantum fiziği çerçevesinde mümkün olabilecek oluşumları bize gösteriyor.

Şimdi bir kutu içinde bir dalga parçacığı bir kaldıraç, bir kedi ve üzeri yarı kapalı bir kedi maması hayal edin. Biz kutuyu açıp gözlem yaptığımız anda, dalga parçacığı ya parçaya ya da dalgaya dönüşecek. Eğer parçacığa dönüşürse kaldıraç mamanın üzerindeki kapağı kaldıracak, kedi doyacak ve biz kutunun içinde mutlu bir kedi göreceğiz. Ya da gözlemimiz dalga yönünde olacak ve tam tersi bir olayla karşılaşacağız. Mama kabı dolu ve kedi mutsuz.

Evrende herşey aynı anda vardır ve yoktur. Aynı anda enerjidir veya parçacıktır. Çevremizdeki bu evreni göremeyişimizin ebebi çok hızlı hareket etmesi; duyu organlarımızın ise çok yavaş çalışması, olanı biteni öbek öbek algılamasıdır.

Burada olasılığı gerçeğe dönüştüren, yapılan gözlemdir. Gözlem, olasılıkları geri çeker ve tek seçenek bırakır.

Gözlem yapan bir bilinç olmasaydı, herşey saf potansiyel olarak kalırdı. Saf potansiyel tüketilemez, sonsuzdur. Bu potansiyel musluğunu açmak mucizeler yaratmamızı sağlar.

Geçen haftasonu bir alışveriş merkezinde, kasada ödeme yapıyordum. Birden o ana kadar orada olmayan bir görevli belirdi ve işlemimi o tamamladı. Paketimi bana uzatırken, klasik “İyi günlerde kullanılsın” cümleri yerine, “Bütün dilekleriniz gerçek olsun” dedi. Şaşırmıştım. Beklemiyordum. Gülümseyerek teşekkür ettim. Mağazadan çıktığımda kardeşime “Bugün doğum günüm olduğunu nerden biliyordu?” diye sordum. Bilmiyordu… sadece mucizenin “ben” olduğunu hatırlatmak için oradaydı.

Bugün yaratmak istediğiniz mucizelerin farkında olarak başlayın işe. Küçükken, Alaaddinin sihirli lambasını bulma hayaliyle yaşamış olabilirsiniz. ve büyüdüğünüzde böyle bir lambanın olmadığını öğrenerek, isteklerinizden vazgeçmiş olabilirsiniz. peki ya tüm dilekleriniz gerçekleşebilseydi, kendiniz için ne dilerdiniz?

Bugün bütün dilekleriniz gerçek olsun!

Sevgilerimle…

İnci AKTAŞ

Profesyonel yaşam Koçu & Yazar

(224)2434314

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Çocukta Disiplin Niçin Önemli? Ebeveyn Koçluğu Nasıl Bir Çözüm Olur? – Özlem Aktaş

Son zamanlarda ailelerden duyduğumuz en sık problem, “Çocuğumu disiplin etme konusunda çok zorlanıyorum”. Yeni çağın çocukları ile uğraşmak çok zor, öğretmenlerden gelen geri bildirim. Geleceğe nasıl bir nesil oluşturduğumuzla ilgili kaygılar yüksek. Aileler, öğretmenler disiplin konusunda sıkıntılı dönemler geçirmekte. Gelecekten kaygılılar ve kuşku içindeler. Aslında çok fazla uyarıcının olduğu çağımızda ailelere ve öğretmenlere hak vermemek elde değil. Belki de kendimizi başarısız hissetmemize sebep olan dinamikleri iyi kavrarsak bu mücadeleyi keyifli ve başarılı bir şekilde yönetebiliriz. Disiplin niçin gerekli? Disiplin ne demek ? Bazen disiplin konusu fazla yargılayıcı, tutucu, baskıcı, çocuğun haklarını ihlal etmekle karıştırılabiliyor. Disiplin, çocuğa nasıl hareket edilmesi gerektiğinin öğretilmesidir. Disiplin sürecinde çocuğa öncelikle ebeveynlerin kuralları, inançları, değerleri iyi aktarılabilmeli ve söz ve eylemlerle somut bir şekilde ifade bulmalıdır. Çocuğa genel geçer ve istikrar içermeyen kurallar belirlenmesi yarardan çok zarar getirir. Disiplin ile çocuğun dürtüsel  hareketleri kontrol edilir. Çünkü çocuklar dürtüleri ile hareket ederler. Daha sağlıklı karar verecek bilinçli iradeleri gelişmemiştir. Ancak disiplini etkili yapan akla, mantığa uygun olmasıdır. Çocuktan yapamayacağı, mantık dışı beklentiler içinde olmak çocuğun sağlıklı gelişimini engeller. Disiplin süreci çocuğun gelişimine uygun olmalıdır. Çocuklara birşey öğretmenin yolu örnek olmaktır. Sigara içen bir ebeveynin sigaranın zararlarından bahsederek, çocuğuna sigarayı yasaklaması çok etkili olmayacaktır. Ailesini gözlemleyen çocuk, ailesinin davranışlarını esas alacaktır. Çünkü iletişimde sözlerden çok davranışlar etkilidir. Eğer çocuğumuzda olumlu davranış oluşturmak istiyorsak ona örnek olarak, onunla birlikte hareket etmek gerekir. Sofrada nasıl yemek yenileceğini söylemenizdense nasıl yenileceğini sizi gözlemleyerek  öğrenecektir. Disiplini, çocukta olumlu davranış kazandırmak için kullanırız ve çocukları disiplin ederken esas alacağımız  temel ilke, standartlarınızı belirlerken yeterince açık ve net olmamızdır. Bir davranışın neden yapılmaması gerektiğinin yerine hangi olumlu davranışı yapması gerektiğini  gerekçeleri ile net açıklayabilmelisiniz.

Çocukta iyi davranışlar geliştirmek çaba ister. İlkelerinizin, standartlarınızın olmasını gerektirir. Aile olarak nasıl bir çerçeve çizmeniz, nasıl kurallarınız olacağını ve en önemlisi daha doyumlu, daha sağlıklı ilişkiler geliştirilmesi için ebeveyn koçluğu iyi bir araçtır. Olumlu davranış hepimizin istediği bir şeydir ve en önemlisi olumlu davranışların ve alışkanlıkların kalıcılığını sağlamaktır. Çocuğa olumlu davranış geliştirme konusunda, aileye çok büyük bir iş düşer. Çocuklar öncelikle ailelerini örnek model alırlar. Çocuğunuzda beğenmediğiniz bir davranış  gözlemlediğinizde öncelikle kendimizde neyi değiştirmemiz gerektiğini sormaktan işe başlamalıyız. Çocuklarımız bizleri örnek alıyor, bu sebeple hayatta başarılı ve doyumlu bireyler yetiştirebilmek için disiplin sürecini iyi anlamak ve iyi uygulamak gerekiyor. Yaptıklarımızda örnek olarak, çocuklarımızın iyi davranışlarını sık sık onaylayarak, taktir ederek, onları başarılarında överek, kısacası sık sık geri bildirim vererek; olumsuz davranışlarında ise sessizliğimizi koruyarak ve olumlu davranış yaptığında doğru olanın bu davranış olduğunu vurgulayarak olumlu davranış kalıplıpları geliştirmek mümkündür. Ancak öncelikle herşeyde olduğu gibi sevgi gelir. Sevginin koşulsuz bir şekilde sunulduğu her ortamda disiplin, saygı, gelişim çok kolay gerçekleşecektir. Çocuklarımız en değerli varlıklarımız; çocuk gelişimine önem vermek toplum olarak hepimizin sorumluluğu. Koşulsuz sevgi ve bilgilenme ile herşeyi değiştirmek mümkün. Ebeveynler koçluk becerileri öğrenerek çocuklarına daha doyumlu bir aile hayatı sağlayabilir ve farkındalıklarını geliştirebilirler. Çocuklarımızın değişmesini çaresizce beklemek yerine, süreci bilinçli ve keyifle yaşamak bizim elimizde. Öncelikle sevgiyle değişmeyi isteyerek başlayabiliriz. Keyifli, sağlıklı, doyumlu ailelere ihtiyacımız var. Elbirliği ile çalışarak bunu gerçekleştirebiliriz. Değişim içimizde başlar, bunu hatırlayın ve sevgiyle kalın.

Özlem Aktaş – Ebeveyn,  Aile Koçu

(224)2434314

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Makaleler Categories

Ara

Kategoriler