Düşünce Virüsleri 2

Kas 27, 2011   //   by inciaktas   //   Kişisel Gelişim  //  No Comments

Dünkü yazımda, zihnimize geçmiş deneyimlerimizle ya da başkalarının yaşanmışlıklarından edinilen olumsuz inanç ve düşüncelerin sızarak asıl büyük isteklerimize ulaşmamızı engellediklerinden bahsetmiştim. Düşünce virüslerinin olumlu düşüncelerimize bazen çok benzediklerine ve bunları ayırt edemeden kabul ettiğimize de değinmiştim. Peki eğer böyleyse olumsuz düşünce ve inançlarımızla, henüz bunların hayatımızı olumsuz etkilediğini bile fark etmeden nasıl başedebiliriz?

Öncelikle bunu şimdi yapmaya karar vermeniz gerekiyor. Hazır mısınız? Bu olumsuz düşünce, inanç ve varsayımlar geçmişte bize bir yarar sağlamışlardı ama artık bize zarar veriyorlar. Ve belki de bunu hemen değiştirmek istiyorsunuz değil mi? Şimdi…

Ve bir kere yeni inancınızı kabul ettikten sonra ‘bizi leylekler getirdi’ inancı ne kadar komik geliyorsa eski inancınız da anlamını o kadar yitirecektir.

Beynin sinir hücrelerinin yapısı değişebildiği ve yeni bağlantılar kurulabildiği gibi, kullanılmayan mesela korku endişe gibi kısımları da zamanla işlevini yitirebiliyor. Yani biz bu yöntemle, düşüncelerimizi belli bir süre belli bir yöne odaklayarak olumsuz düşünce ve inançlarımızı değiştirebilir ve hayatımıza yepyeni bir yön verebiliriz.

İlk adım asıl neyi istediğinize karar verin. Size zarar veren olumsuz inançları değiştirmek istiyorsunuz. Peki sizi tutan ne? Çoğu zaman insanın potansiyeliyle şimdiki durumu arasında kendisi durmaktadır. Öyleyse kendinizi yoldan çekin. Değiştirmek istediğiniz inançları yazın.

İkinci adım ise, bu inançları değiştirmemeyi inanılmaz acılara bağlamaktır. Bu inançlar artık sizin işinize yaramadığı gibi size zarar veriyor. Bunu görün ve değiştirmemeyi acıya bağlayın. Afrika köylerinden birinde suçlular kara bir büyü ile öldürülerek cezalandırılırmış. Bu büyü yapılırken büyüyü yapan kişi yalnızca birkaç dua niyetine kelime mırıldanırmış. Ve kısa bir süre sonra büyü yapılan kişi kıvranarak ölürmüş. Bunu araştırmaya giden psikoloji profesörünün tespiti ise daha ilginç. ‘Kişiler büyüden ölmüyor, büyünün kendilerini öldüreceğine inandıkları için ölüyorlar.’

Üçüncü adım ise bu inancı değiştirmeyi hayallerinizi elde etmeye yani büyük zevklere bağlamanızdır. İnançlarınız kendi kendini gerçekleştiren kehanetler gibidirler. Siz kendi güzelliğinize inanırsanız çevrenizdekiler de sizi, sizin kendinizi gördüğünüz gözlerden görmeye başlar. Neye inanıyorsanız o oluyorsunuz bunu daima hatırlayın.

Dördüncü adım ise düşünce virüsünün yerine olumlu inançlar, düşünceler yerleştirmektir. Her inancınız için ayrı olumlu inanç geliştirin. Ben başarısızım diyorsanız bunu ‘ben başarılıyım’ olarak değiştirebilirsiniz. Ancak yeni inançlarınız size sımsıcak güven verici duygular hissettirmelidir. Yeni inançlarınızı belirlerken içinize korku ve tereddüt dolduğunu hissederseniz inancınızı içinize sinene kadar değiştirin. Örneğin, ben başarılıyım demek birçok insan için normal gelirken bazıları için kendini kötü hissettirebilir ve bu yeni inancına inanmayabilir. Öyleyse ‘her gün her bakımdan daha başarılı oluyorum’ gibi bir inanç belirlemelidir. Belirlediğiniz bu inançları yazın.

Beşinci adım ise tekrardır. Yazdığınız bu yeni inançlarınızı sabah akşam içinize sinene kadar okuyun. Ta ki artık ondan şüphe etmediğiniz zaman kadar. Bir inancın benimsenme süresi 21 gün tekrardan geçer. Yeni inançlarınızı 21 gün duygu yoğunluğuyla okuyun. Hatta sizin için en önemli olduğunu düşündüğünüz inançlarınıza iman edin. Biz sadece kesinliğinden emin olduğumuz şeylere iman ederiz değil mi? Tanrı gibi… Bugün neye inanıyorsanız yarın tam olarak o olacaksınız.

Ve evet, hayat her zaman güllük gülistanlık olmayabilir. Öyle olaylar olacaktır ki, sizin kontrolünüz dışında gelişecektir. O zaman eski inançlarınız ve eski düşünce virüsleriniz tekrar zihninizin içinde dönmeye başlayacaklar. Ama lütfen onlardan kaçınmaya çalışmayın çünkü kaçınmaya çalışmak kötü bir stratejidir. Düşünceler gelip geçer. Biz onları kurmaya başlarsak bize zarar verirler. Bırakın geldiği gibi gitsin. Bir düşünce virüsünün etkisinde uzunca süre kaldığınızı fark ettiğiniz an ayağa fırlayıp; ‘Bugün harika bir gün’ diye bağırın. Bu hem düşünce yoğunluğunu bölecek hem de çevrenizi de neşelendirecektir.

Hepiniz harika ve tatmin düzeyi yüksek bir yaşamı hak ediyorsunuz. Ben buna inanıyorum. Siz de inanın…

Sevgilerimle…

İnci AKTAŞ

(0224)2434314

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Leave a comment

Ara

Kategoriler