Browsing articles in "İlişkiler"

Aşkın ve Sevginin Dili – Yaşam Koçu ve NLP Uzmanı Özlem Aktaş

Nis 18, 2011   //   by admin   //   İlişkiler  //  No Comments

Aşkın ve Sevginin Dili  – Yaşam Koçu ve NLP Uzmanı Özlem Aktaş

Aşık olmak belki de dünyanın en güzel duygusudur. İnsanın aşık olunca ayakları yere basmaz olur, sanki hep bulutlarda geziyordur. İçi pır pır eder, yüreği susmak bilmez, aşkını düşünür, uykuya dalarken, sabah kalktığında akılda hep o aşık olunan kişi vardır. Onunla birlikteyken kendimizi cennetin eşiğindeymişiz gibi hissederiz. Elini tuttuğumuzda kanımız birlikte akıyor gibidir. O kişiye sarıldığımızda ayaklarımız yerden kesilir. Kimi bu duygularla beraber evlilik hayali kurar. Kimi aşık olduğunun en mükemmel insan olduğuna inanır.

Hepimiz evlenmeden önce mutlu bir evlilik hayali kurarız. Başlarda diğerleri gibi aşkımızı kaybetmeyeceğinizden o kadar inanırız ki… Biz diğerleri gibi birbirimizi kırıp incitmeyeceğizdir, ilişkimizi yıpratmayacağızdır, buna inanırız. Ne yazık ki aşkın ömrünün 2 yıl olduğu psikologlar tarafından kanıtlandı. Sonuçta gözümüz açılır, ayaklarımız yere basar ve karşımızdakini istediğimiz gibi değil olduğu gibi görmeye başlarız . Bir zamanlar deli gibi aşık olduğumuz insan bize kızıp eleştirmeye başlamış, bir zamanlar gözümüze büyük gözükmeyen önemsiz gördüğümüz şeyler birden çok önemli olmaya bizi rahatsız etmeye başlamıştır. Birden evliliğin gerçek hayatın içine girivermişizdir. Diş macununun nasıl sıkıldığından, kirli çamaşırlara kadar her şey gözümüze batmaya başlar ve bir zamanlar deli gibi aşık olanlar düşman oluverirken evlilikte savaş alanı oluverir. Gerçek şu ki insan aşık olmanın çılgın durumunda çok uzun süre kalması imkansızdır. Aşık olunca her şey ikinci planda kalır, hatta önemsiz hale gelir. Hedefler, iş,isteklerimiz, hayallerimiz… Sadece aşkımızla ilgili hayallerimiz vardır. Düşünsenize böyle bir durumda olsaydık hepimiz bu dünyanın hali ne olurdu ?

Zaman içinde aşk bittikten sonra, ilişkiye bireysel istekler, duygular, ihtiyaçlar ve davranış kalıpları hakim olmaya başlar. Aşk sona ermiştir. Bu durumda kişiler ya birbirinden uzaklaşır, boşanır, ayrılır ya başka aşkların peşine düşer ya da ite kaka ilişkilerini sürdürmeye çalışırlar. Aşk sona ermeden önce, sevgiye dönüştürülmesi şarttır. Sevgiye dönüştürülemeyen her aşk bitmeye mahkumdur.

Aşk ile sevginin birbirine karıştırılmaması gerekir. Aşk bilinçli bir tercih değildir. Aniden umulmadık bir anda gelir. Aşk güdüsel olarak bizi tuhaf ve mantıksız şeyler yapmaya iter ve aşık olduğumuzda ulaştığımız bu mükemmel en yüksek mutluluk seviyesinin korunmasını, hiç bitmemesini isteriz. Ancak bunun sonsuza dek sürmesi mümkün değildir. Aşk bittikten sonra bunu gerçek sevgiye dönüştüremezsek eğer acı verici ayrılıkların yaşanması kaçınılmazdır. O halde aşkı olduğu gibi kabul edip eşimizle gerçek sevgiyi var etmek ve korumak için çabalayabiliriz. Böyle bir sevgi tutku içermeyebilir ancak aklı ve duyguyu birleştiren bir sevgi olur ve bu da çaba gerektirir.

En temel duygusal ihtiyacımız aşk değil, birlikte olduğumuz insan tarafından gerçekten sevilmek ve sevginin güdüsel olarak değil, akıl ve irade ile beslenip güçlendirildiğini bilmektir.

Seçimlerimizden oluşan gerçek dünyaya döndüğümüzde, iyi ve sevgimizi göstermekte cömert olmayı seçersek bunun adı sevgi olur. Eşimizin bizi kabullendiğine, bizi istediğine ve bizim iyiliğimiz için uğraştığına inanırsak kendimizi güvende ve mutlu hissederiz. Peki evlenince gözlerdeki ışıltı, cinselliğin heyecanı ne olacak diyebilirsiniz ? Ancak eşinizin gözündeki en önemli kişi olduğunuzu bilmenin güvenlik duygusu inanın hepsine bedeldir ve her şeye değer bir duygudur.

Daima sevgiyle kalın…

Yaşam Koçu ve NLP Uzmanı Özlem Aktaş

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Sevgi Deponuz Sürekli Dolu Olsun – Yaşam Koçu, NLP Uzmanı Özlem Aktaş

Nis 18, 2011   //   by admin   //   İlişkiler, Kişisel Gelişim, Makaleler  //  No Comments

SEVGİ DEPONUZ SÜREKLİ DOLU OLSUN -Yaşam Koçu, NLP Uzmanı Özlem Aktaş

Sevgi dünyadaki  yaşanılası en güzel şeydir. İnsanı canlı tutar yüreği dolu insan hayata da bir başka bakar. Sevgi büyüdükçe insanda büyür. He rşey güzelleşir parlaklaşır insanın gözünde. İnsan sevdiği kadar sevilmekte ister. Psikologlar, sevildiğini hissetme ihtiyacının diğer tüm duygusal ihtiyaçların önüne geçtiğini düşünmektedir. Sevgi olmadan zorlukların üstesinden gelinemez.

Hepimiz için sevgiyi tanımlama şeklimiz farklıdır. Kimi, ‘bunu onu sevdiğim için yaptım’ der, kimi evlilik dışı ilişkiye girer ve bunu sevgi adına yaptığını söyler. Psikologların gözünde ise bu durum  ‘karşılıklı bağımlılıktır.’  Amaç  duygusal  sağlığımız açısından bizi doyuran sevgiyi bulmaktır.

Bir çocuğun  duygusal açıdan dengeli olabilmesi için tüm duygusal ihtiyaçlarının karşılanması gerekmektedir. Bu duygusal ihtiyaçlardan hiçbiri kişinin bir yere ait olduğunu, istenip kabullenildiğini bilme ihtiyacı kadar önemli değildir.  Eğer çocuk yeterince ilgi ve sevgi görür yaptığı davranışlarla  onaylanırsa bilinçli bir yetişkin haline gelir. Aksi taktirde gelişiminde geri kalacaktır. Eğer çocukların sevgi depoları doldurulmazsa, çocuk yanlış davranışlara yönlenir, hatta yaramazlıkları dahi bu sevgi deposunun eksikliğinin sebebidir. Çocuklar dolduramadıkları sevgi eksiklerini başka yerlerden yanlış biçimlerde arayabilirler.

Sevgiye duyulan ihtiyaç sadece çocuklara özgü bir şey değildir. Birer yetişkin olduğumuzda, evlendiğimiz de, yaşlılığımızda dahi bu ihtiyacımız devam eder. Aşık olmak bir süre bu ihtiyacımızı karşılar.

Ancak aşkın o büyük coşkusu kaybolduktan sonra, sevgiye duyduğumuz asıl ihtiyaç ortaya çıkar. Varlığımızın temelindeki ihtiyaç budur. Sevme ve sevilme ihtiyacıdır.

Hepimiz eşimiz tarafından sevildiğimizin hissettirilmesini  isteriz. Sevgi bekleriz bunun gösterilmesini bekleriz. Küçücük bir söz, orada var olduğumuzu gösteren, sevgiye değer olduğumuzu gösteren bir söz ve belki bir bakış bekleriz. Eğer ki sevildiğimizi bilmiyorsak sahip olduğumuz onca şeyin paranın, evin, arabanın ne kıymeti kalır ki ?

İnsan, başka bir insanla yakınlaşmak ve sevilmek ister. Evlilik, bu yakınlık ve sevgi ihtiyacını sağlıklı yollardan karşılamak için tasarlanmıştır. Evlilikte sevginin gösterilmesi çok önemlidir. Birçok çift sevgi depoları yeterince doldurulmadığı için birbirlerinin ihtiyaçlarını anlayamayıp belli bir zaman sonra aşkımız öldü, birbirimizi anlayamıyoruz, birbirimizin ihtiyaçlarına cevap veremiyoruz, birbirimize katlanamıyoruz tahammülümüz kalmadı gibi gerekçelerle psikologlara, ilişki koçlarına danışırlar. Evliliklerinde yaşadıkları acılar, kırgınlıklar, acı sözler, yaralanmalar,  içlerindeki sevgi yoksunluğundan olabilir mi? Sevgi yoksunluğu doldurulabilir ise evlilikler kurtarılabilir mi acaba? Evlilik için sevgi deposunun dolu tutulması bir arabanın benzin deposuna benzer. Nasıl ki boş bir depo ile araba yürümezse, evliliklerde sevgisiz bir ortamda yürüyemez. Eğer ki sevgi deposunu dolduran kişi,  5 sevgi dilini anlayabilir ve eşimizin baskın sevgi dilini öğrenip konuşabilir ve davranışlarımızı ona göre değiştirirse sonsuza dek sürebilecek mutluluğun anahtarını eline almış olacaktır.

Sevgi deponuz  sürekli dolu olsun. Sevgisiz kalmamak dileğiyle…

Sevgiyle kalın.

Yaşam Koçu, NLP Uzmanı Özlem Aktaş

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Evlenince Sevgiye Ne Oluyor? – Yaşam Koçu ve Nlp Uzmanı Özlem Aktaş

Nis 17, 2011   //   by admin   //   İlişkiler, Kişisel Gelişim, Makaleler  //  No Comments

Evlenince Sevgiye Ne Oluyor ?

Evlenince sevgiye ne oluyor? Gerçekten bitiyor mu? İnsanların kafasını karıştıran bir konu bu. Evlenmeden önce ölümsüz sandığımız sevgimize, aşkımıza neler oluyor? İş hayatlarımızda inanılmaz başarılara imza atsak da, arkadaş ilişkilerimizde başarılı olsak da evliliklerimizde bu başarıyı sürdüremeyebiliyoruz nedense. Flört döneminde o ayaklarımızı yerden kesen aşka ne oluyor? Uçup gidiyor mu ? Hayallerimiz, umutlarımız, büyük heyecanla kurulan birlikteliklere neler oluyor? Kimileri sevgilerini aşklarını canlı tutmayı başarırken diğerleri neden başaramıyor? Boşanma oranlarının bu kadar yüksek olduğu ülkemizde de bu sorular birçok insan tarafından soruluyor. Birbirimizi birbirimizin gözlerinden göremiyor muyuz yoksa? Herkes bir yerlerde bunun cevabını arıyor.

Evliliklerde sevgiyi koruyabilmek çok önemlidir. Televizyon radyo programları ve birçok dergide evliliğin nasıl canlı tutulacağından bahsedilir. Bu konu ile ilgili bir sürü kitap yazılıyor. Peki, öyleyse evlendikten sonra sevgilerini korumayı başaran kişi sayısı neden bu kadar az? Birtakım şeyleri değiştirmeye çalışıp sonra eski hallerine dönüp her zamanki gibi yaşamaya devam etmelerinin sebebi nedir? Sebep insanlarının sevgi dillerinin farklı oluşudur. Herkes sevgisini farklı şekilde göstermeyi sever. Eğer sağlıklı bir evlilik ve ilişki kurulması isteniyorsa  eşler arasında ortak sevgi dili oluşturulması şarttır ve bu sevgi dilinin iki taraf açısında anlaşılması ve ona göre davranılması ilişkiyi canlı tutacaktır.

Eğer sevgi iletişiminde etkili olmak istiyorsak, öncelikle eşimizin baskın sevgi dilini keşfetmek ve öğrenmek zorundayız. Bu ne demek; eğer ki eşine iltifat eden bir erkek sevgisini karısına sık sık iltifat etmekle gösteriyor ancak karısı bundan anlamıyorsa ve yeterli gelmiyorsa karısının sevgi dili farklı olabilir. Sevginin davranışlarla gösterilmesini istiyor olabilir. Sevgiyi, sıcaklığı, yakınlığı hissetmek istiyor olabilir. Kadın ve erkek genelde aynı sevgi dilini konuşmazlar yani sevgilerini aynı şekilde ifade etmezler. Aynı şekilde ifade edebilenler de zaten mutlu bir beraberliği yaşıyor olanlardır.  Kendi baskın sevgi dilimiz ile konuşur ve bunu eşimizin anlamasını bekleriz. Anlamadığında, anlaşılmadığımızı düşünerek hayal kırıklığına uğrarız. Çünkü sonuç olarak eşimizin anlamadığı bir dilde konuşuyoruzdur. Eşimizin ve kendimizin baskın sevgi dilini anladığımızda uzun ömürlü ve sevgi dolu bir evliliğe sahip olabileceğiz demektir. Bunun için değer değil mi? Eşimiz için mutluluğumuz için sevgiyi gösterme şeklimizi anlayarak ve bunun  için çabalayarak ortak sevgi dillerimizi bularak mutluluğu yakalayabiliriz. Biraz karşı tarafı anlama isteği bu kadar basit. Bu hareketiyle gerçekten ne demek istiyor? Beni kırmak istedi mi gerçekten? Farklı yargılar çıkarmadan önce sadece  sevdiğimiz insana dikkat etmek, gerçekten ne beklediğini, ne anlatmak istediğini anlamaya çalışmak, onun programına saygı duymak, sevdiğimizin sevgiyi ifade ediş şeklini anlayıp saygı duymak ve onu anlayarak o yönde ilgili davranmak . Belki eşiniz sadece birkaç sevgi sözcüğü duyduğunda sevildiğinden emin olacak ya da belki ona bir sıcak gülümsemeniz ya da dokunmanız sevgiyi hissetmesini sağlayacak, ya da onu güzel bir yemeğe götürmeniz sizin sevginizi gösterdiğinizi anlayacak. Sadece biraz daha özen ve fark etmek. Hepimiz biraz fark edilmek ve anlaşılmak istiyoruz. Sevdiğimizi biraz olsun fark etmek, gerçekten O’ nu görmek, ne istediğini anlamak için çaba göstermek, ilişkimizi çok daha doyumlu noktalara taşıyacaktır.  Nice  sevgi dolu ilişkilere….

Sevgilerimle

Yaşam Koçu ve Nlp Uzmanı

Özlem Aktaş

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Sayfalar:«1234

Ara

Kategoriler