Browsing articles tagged with " DEĞİŞİM"

Psikolojik İhtiyaçlarımızın Giderilmesi-Özlem Aktaş

Psikolojik İhtiyaçlarımızın Giderilmesi 
İnsanların davranışlarındaki en temel motivasyon, temel ihtiyaçlarının giderilmesidir ve bunun içinde acıdan kaçarken keyif verene yönelme güdüsünü taşıyarak bunu yaparlar. İstediklerimiz bu hayatta nedir? Ve tüm istediklerimizle sahip olduklarımız arasında ki boşluk ne ölçüdedir?İsteklerimizle, çözüm olarak bulduğumuz konular arasında ne gibi engeller koyuyoruz kendimize? İhtiyaçlarımızla uyumlu ve ekolojik bütünü kısacası diğer insanları düşünerek yapacağımız seçimleri gerçekleştirmeye ne kadar yakınız? Hepimiz hayatta sevme sevilme, aidiyet, güç sağlarken , özgür olmak ve mutlu olabilmek için ihtiyaçlarımızın karşılanmasını bekleriz. Ancak eyleme geçerken geçmişin tozlu raflarında ki anılar, davranış düşünce kalıpları bize bazen engel bazen de rehber olur. Her ne gibi eylemde bulunduysak aslında o anki koşullarda bizim için en iyi olan seçimi yapmış olmamız ihtimaldir. Bu sebeple geleceğe doğru ilerlerken temel ihtiyaçlarımız olan sevme ihtiyacımızı en çokta kendimizi severek ve kendimizi acımasızca eleştirip yargılamayı bırakarak yapabiliriz. Hayatta en yüksek tatmin, tatminsizliklerle yargılamadan  yüzleşme, gerçekçi bakabilme ve süreçten öğrenmemizi sağlayacak bakış açısını hayata sokmamızla mümkün olacaktır. Koçluk, danışmanlık, terapiler kişinin düşünme, hissetme, davranışta bulunma stratejilerini fark ettirir. Kişi kendini bilme yolculuğunda her an bir çabada olmaya devam ettikçe, acıyı da olduğu haliyle görüp, ne anlatmak istediğini anladıkça, kaçmak yerine yüzleşecek bakış açısını geliştirdikçe doyum, keyif, mutluluk artmaya başlayacaktır. Kişi en iyi  kendisinin koçu, danışmanı, terapistidir. Bazen bu içgörü sağlanamadığında yoldaş olacak, bir rehber bir uzman değişme yolculuğunda süreci daha kolay geçmenize ve daha tatminkar bir yaşam yaşamanıza destek olabilecektir. 

Özlem Aktaş

Aile Danışmanı, Psikoterapist Eğitmen, Profesyonel Koç, Sosyolog

02242434314

05335179512

Bursa ve İstanbul’da hizmet vermekteyiz.

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Düşünce Virüsleri 2

Kas 27, 2011   //   by inciaktas   //   Kişisel Gelişim  //  No Comments

Dünkü yazımda, zihnimize geçmiş deneyimlerimizle ya da başkalarının yaşanmışlıklarından edinilen olumsuz inanç ve düşüncelerin sızarak asıl büyük isteklerimize ulaşmamızı engellediklerinden bahsetmiştim. Düşünce virüslerinin olumlu düşüncelerimize bazen çok benzediklerine ve bunları ayırt edemeden kabul ettiğimize de değinmiştim. Peki eğer böyleyse olumsuz düşünce ve inançlarımızla, henüz bunların hayatımızı olumsuz etkilediğini bile fark etmeden nasıl başedebiliriz?

Öncelikle bunu şimdi yapmaya karar vermeniz gerekiyor. Hazır mısınız? Bu olumsuz düşünce, inanç ve varsayımlar geçmişte bize bir yarar sağlamışlardı ama artık bize zarar veriyorlar. Ve belki de bunu hemen değiştirmek istiyorsunuz değil mi? Şimdi…

Ve bir kere yeni inancınızı kabul ettikten sonra ‘bizi leylekler getirdi’ inancı ne kadar komik geliyorsa eski inancınız da anlamını o kadar yitirecektir.

Beynin sinir hücrelerinin yapısı değişebildiği ve yeni bağlantılar kurulabildiği gibi, kullanılmayan mesela korku endişe gibi kısımları da zamanla işlevini yitirebiliyor. Yani biz bu yöntemle, düşüncelerimizi belli bir süre belli bir yöne odaklayarak olumsuz düşünce ve inançlarımızı değiştirebilir ve hayatımıza yepyeni bir yön verebiliriz.

İlk adım asıl neyi istediğinize karar verin. Size zarar veren olumsuz inançları değiştirmek istiyorsunuz. Peki sizi tutan ne? Çoğu zaman insanın potansiyeliyle şimdiki durumu arasında kendisi durmaktadır. Öyleyse kendinizi yoldan çekin. Değiştirmek istediğiniz inançları yazın.

İkinci adım ise, bu inançları değiştirmemeyi inanılmaz acılara bağlamaktır. Bu inançlar artık sizin işinize yaramadığı gibi size zarar veriyor. Bunu görün ve değiştirmemeyi acıya bağlayın. Afrika köylerinden birinde suçlular kara bir büyü ile öldürülerek cezalandırılırmış. Bu büyü yapılırken büyüyü yapan kişi yalnızca birkaç dua niyetine kelime mırıldanırmış. Ve kısa bir süre sonra büyü yapılan kişi kıvranarak ölürmüş. Bunu araştırmaya giden psikoloji profesörünün tespiti ise daha ilginç. ‘Kişiler büyüden ölmüyor, büyünün kendilerini öldüreceğine inandıkları için ölüyorlar.’

Üçüncü adım ise bu inancı değiştirmeyi hayallerinizi elde etmeye yani büyük zevklere bağlamanızdır. İnançlarınız kendi kendini gerçekleştiren kehanetler gibidirler. Siz kendi güzelliğinize inanırsanız çevrenizdekiler de sizi, sizin kendinizi gördüğünüz gözlerden görmeye başlar. Neye inanıyorsanız o oluyorsunuz bunu daima hatırlayın.

Dördüncü adım ise düşünce virüsünün yerine olumlu inançlar, düşünceler yerleştirmektir. Her inancınız için ayrı olumlu inanç geliştirin. Ben başarısızım diyorsanız bunu ‘ben başarılıyım’ olarak değiştirebilirsiniz. Ancak yeni inançlarınız size sımsıcak güven verici duygular hissettirmelidir. Yeni inançlarınızı belirlerken içinize korku ve tereddüt dolduğunu hissederseniz inancınızı içinize sinene kadar değiştirin. Örneğin, ben başarılıyım demek birçok insan için normal gelirken bazıları için kendini kötü hissettirebilir ve bu yeni inancına inanmayabilir. Öyleyse ‘her gün her bakımdan daha başarılı oluyorum’ gibi bir inanç belirlemelidir. Belirlediğiniz bu inançları yazın.

Beşinci adım ise tekrardır. Yazdığınız bu yeni inançlarınızı sabah akşam içinize sinene kadar okuyun. Ta ki artık ondan şüphe etmediğiniz zaman kadar. Bir inancın benimsenme süresi 21 gün tekrardan geçer. Yeni inançlarınızı 21 gün duygu yoğunluğuyla okuyun. Hatta sizin için en önemli olduğunu düşündüğünüz inançlarınıza iman edin. Biz sadece kesinliğinden emin olduğumuz şeylere iman ederiz değil mi? Tanrı gibi… Bugün neye inanıyorsanız yarın tam olarak o olacaksınız.

Ve evet, hayat her zaman güllük gülistanlık olmayabilir. Öyle olaylar olacaktır ki, sizin kontrolünüz dışında gelişecektir. O zaman eski inançlarınız ve eski düşünce virüsleriniz tekrar zihninizin içinde dönmeye başlayacaklar. Ama lütfen onlardan kaçınmaya çalışmayın çünkü kaçınmaya çalışmak kötü bir stratejidir. Düşünceler gelip geçer. Biz onları kurmaya başlarsak bize zarar verirler. Bırakın geldiği gibi gitsin. Bir düşünce virüsünün etkisinde uzunca süre kaldığınızı fark ettiğiniz an ayağa fırlayıp; ‘Bugün harika bir gün’ diye bağırın. Bu hem düşünce yoğunluğunu bölecek hem de çevrenizi de neşelendirecektir.

Hepiniz harika ve tatmin düzeyi yüksek bir yaşamı hak ediyorsunuz. Ben buna inanıyorum. Siz de inanın…

Sevgilerimle…

İnci AKTAŞ

(0224)2434314

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Kelimelerin Hayatımıza Etkisi

Kas 25, 2011   //   by inciaktas   //   Kişisel Gelişim  //  No Comments

‘Ben size taarruzu değil ölmeyi emrediyorum.’

İşte Çanakkale’yi geçilmez kılan sözler. Atatürk bu emri 57. Piyade Alayına vermiştir. Çanakkale savunulurken alayın tamamı şehit olmuştur. Büyük Önderimiz Atatürk, kuşkusuz kelimelerin inanılmazı başarabileceğini çok iyi biliyordu. O zaten muhteşem bir konuşmacıydı. Düşman yeniden saldırmışken tam da kritik bir anda söyledi bu cümleyi. Askerler için ölmek kelimesi o anda vatanın kurtuluşunu ifade etmiş olmalı ki o cümle pimi çekti, atalarımız kendilerini savaşı kazanmaya adadılar.

Hareketlerimizi biçimlendiren sözcükleri seçmek, bir ulusun bile kaderini belirleyebilirken, neden kendi kaderimizi kendimiz biçimlendiremeyelim. Bunun için kelimelerimizi seçerek kullanmalıyız.

Kelimeler insanı hayata bağlayabilir ya da öldürebilir. Bir araştırmaya göre tehlikeli bir hastalığı olan kişiye bu teşhis söylendiğinde bu hastalık daha hızlı ilerlerken, söylenmediğinde daha yavaş ilerliyor hatta iyileşme olabiliyormuş.

Kullandığımız kelimelerin hayatımızdaki yerini hiç düşündünüz mü? “Çok kızgınım, öfkeliyim, üzgünüm, berbatım, moralim bozuk, depresyondayım, canım sıkkın, bitkinim, hayal kırıklığına uğradım, hastayım, korkunç bir şey oldu…” gibi birçok kelime kullanıyoruz günlük hayatımızda. Duygularımızda haliyle buna göre biçimleniyor. Olumsuz kelimelerin kaderimizi istemediğimiz şekilde biçimlendirmesini istemiyorsak hemen harekete geçmeliyiz.

Kelimelerinizi değiştirmeye istekli olduğunuzu görüyorum. Peki öyleyse… Öncelikle olumsuz kelimeleri hayatımızdan çıkarmakla işe başlayalım. En azından bize hiçbir fayda sağlayamayacağı zamanlarda. Çünkü örneğin, öfke faydalı bir kaldıraçtır bazen. Hırs yaptırır insana. Ama gereksiz öfke mükemmel olan durumunuzu mükemmel olmayana iter. O halde yapmamız gereken bize aşırı negatif duygular yükleyen kelimeler yerine daha az etkileyici kelimeler seçmektir. Örneğin, şu kişiye çok kızdım demek yerine, ona biraz bozuldum deyin. Çok kırıldım yerine, ilişkimiz için biraz kaygılıyım deyin.

Nasıl ki insanlara kötü bir haber vermeden önce olumsuz haberin etkisini güzel kelimelerle azaltmaya çalışırız öyleyse her durumda sinirlerimize hakim olup olumsuz duyguların yükünü hafifletebilmeliyiz.

Zor durumlarda olumsuz kelimeler yerine daha az duygu yoğunluğuna sahip kelimeleri özenle seçip kullanmak ortamın havasını yumuşatır. Düşünsenize iş arkadaşınız önemli bir hata yapmış ve ucu size de dokunuyor. Öfkeden kudurur musunuz? Biran durup ‘ Bu olaya biraz içerledim!’ dediniz. Karşınızdakinin yüz ifadesini hayal edebiliyor musunuz? Hemen iki tarafında olumsuz duygu yoğunluğu azalacak ve çözüm arayışına gidilecektir. Basit kelimeler durumun ağırlığını hafifletebilir.

Bir gün iki arkadaşımla birlikte yemek yapıyorduk. Sohbete daldığımız bir anda ocaktaki yemeğin dibinin tuttuğunun ve yandığının farkında bile olmamışız. Yanık kokusunu fark ettiğimizde artık çok geçti. Mutfağa koşup ocağı kapadığımızda ortalığa çok ağır bir yanık yağ kokusu sinmişti ve nefes dahi zor alıyorduk. Normal şartlarda bu olay karşısında öfkeden köpürecek olan ben birden durup ‘ Bu olaya açıkçası biraz bozuldum ’ dedim. Şok halinde mutfakta öylece duran arkadaşlarım kahkahalara boğuldular. Olumsuz durumun etkisi anında dağılmıştı.

Bazen bir kelimenin hiç kullanılmaması bile o duyguyu yaşatmaz insana. Mesela ben, hiç depresyona girmem. Bu kelimenin neden ve nasıl kullanıldığı kelime hazinemde yer almıyor. Benim hiç canım sıkılmaz. Çünkü bu kelimeyi hiç kullanmıyorum.

Kelimeyi kullanış biçimlerini değiştirmekteki ikinci aşama ise zaten bize olumlu çağrışımlar yapan kelimelerin kuvvetlendirilmesidir. “Nasılsınız?” diye sorulduğunda yalnızca “iyiyim” demek ile “harikayım” demek arasında fark var mı sizce? Elbette var! Bir güzel tecrübe yaşadığınızda eve geldiğinizde nasıl anlatırsınız? Bugün inanılmaz bir şey oldu. Neden inanmayalım canım? Siz bu tecrübeyi yaşamaktan aciz veya men edilmiş misiniz? Ya eve gelip ‘Bugün muhteşem bir şey oldu, büyük bir ihtirasla yaptığım iş mükemmel övgüler aldı. Sevinçten göklerde uçuyorum.’ Bu tarz güçlendirici kelimeler ile kendinizi hiç olmadığınız kadar iyi hissedecek, siz bile şaşıracaksınız.

Hadi şimdi başlayın. Elinize bir kağıt kalem alın ve bugün içinde kullandığınız, size olumsuz duygular hissettiren kelimeleri yazın. Yerine, yeni ve daha hafif duygular veren kelimeleri yazın ve hemen yer değiştirin. Bundan sonra nasılsın diye sorulduğunda harikayım deyin. Muhteşem bir şey oldu deyin.

Kendinizi hep olumlu cümlelerle ödüllendirin. Çünkü siz bunu hak ediyorsunuz!

Sevgiyle Kalın…

İnci AKTAŞ

(0224)2434314

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Düşünce Virüsleri

Kas 25, 2011   //   by inciaktas   //   Kişisel Gelişim  //  No Comments

Şuanda bütün sorunlarını elindeki sihirli değnekle ortadan kaldırabilseydiniz, kendinizi ne kadar güçlü ve mutlu hissederdiniz hayal edebiliyor musunuz? Edemiyor musunuz? Evet edemeyebilirsiniz… Buna sebep olanda düşünce virüsleridir. Çünkü, elimizde bir sihirli değnek olmadığını bilirsiniz ya da olsa bile sorunlarınızın çözülemeyeceğine inanıyorsunuzdur. İşte tam da bu nedenle sorunlarınız çözülemez.

Düşünce virüsleri… Onlar yıkıcıdır, üzerinde durup kurgulamaya başladığımızda daha da yerleşirler ve tüm hücrelerimizi etkileri altına alırlar..

İnsan doğuştan mükemmelliğe programlıdır. Zaman içinde kazandığımız olumsuz tecrübelerle önce varsayımlar yaratırız, sonra genellemeye başlarız, en son da ona kesin inanırız. Böylece zaman içinde zihnimiz düşünce virüsleriyle dolar. Ve farkına varılıp temizlenmezse sistemimizi çökertirler ve insanoğlu yok olup gider…

Bunu bilgisayar programlarına da benzetebiliriz. Bilgisayarımız ilk aldığımızda mükemmel çalışır, sonra yavaşlamaya başlar ve en sonunda da sistemimiz çöker. Sistemi çökertenin virüs olduğu tespit edilir. Ve virüslerde bir programdır, ancak kötü programlardır.

Zaten sorun da buradadır. Zihnimiz bu kötü programları kendi programına yapısal olarak çok benzediği için çabuk kabullenir. Kendi programı sanır ve onu yavaş yavaş çökerttiğini anlamaz.

Evet, sizi sınırlayan ve gerçek büyük amacınıza ulaşmanızı engelleyen inançlarınızdan bahsediyorum. Onlar düşünce virüsleridir.

Ne yazık ki insanların hayatlarını değiştirmemelerinin asıl sebebi bunu yapamayacaklarına kesin inanmış olmalarıdır. Oysa hayatlarımızın senaryolarını inançlarımız yazıyor. Biz inançlarımızla bir dağı yerinden oynatabiliriz ya da kendimizi bile öldürebiliriz.

Bizi kısıtlayan ve hedeflerimize ulaşmamamızı engelleyen bu inançların kodlaması aynen bize yarar sağlayan inançlarımız gibidir. Bilinçaltımızca çok kolay kabul edilen ve bize zarar verdiğini anlamadığımız bu inancı aidse benzetebiliriz. Çünkü bu virüs bağışıklık sisteminin kodlarına çok benzer ve sistemimizin kafası karışır ve kendisi için faydalı sanır. Onu tanıyamaz, zamanla bağışıklık sistemi çöker ve bir grip bu kişinin ölümüne sebep olabilir.

Bazı ölümcül inançlarda olumlu inançlarımıza da çok benzerler, fark etmeyiz bile… Bağışıklık sistemimizi çökertirler ve en küçük, sıkıntılı bir anımızda bizi yakalayıp yok ederler…

Bir örnek vermek gerekirse; bir doktor ciddi bir hastalığa yakalandığınızı ve tedavisinin mümkün olmadığını söyleyebilir. Sizde alternatif tıpla ya da beyin gücüyle iyileşebileceğinizi söyleyebilirsiniz. O da size bunların saçmalıktan ibaret olduğunu söyleyebilir. İşte tam da o anda olumlu düşünce ile o hastalığı yenen birçok insan olduğuna inanmak yine aynı kodlardaki ve bir otorite tarafından söylenen sözlere, yani bunun saçmalık olduğuna ve yakında bu hastalığın sizi öldüreceğine inanabilirsiniz…

Hayatlarımızın yönünü inançlarımız belirler. En derin inancımızı bulduğumuz anda tüm kapıları açacak bir anahtarı elimize almış oluruz. Hayatımızı daha da mükemmelleştirmek için zihnimizdeki düşünce virüslerini tespit etmeliyiz. Sizi kısıtlayan bu inançlara dönüp baktığınızda, sizi bugüne kadar ne kadar geri planda bırakıp acı verdiğinin farkına varacaksınız.

Beyin sinir hücrelerinin yapısı değişip yeni bağlantılar kurabildiği gibi kullanılmayan olumsuz düşünce gibi kısımları da zamanla işlevini yitirebiliyor. Yapmamız gereken bu düşünce virüslerini bulup çıkarmak, sistemimizden atmak ve olumlu düşüncelerle bağışıklık sistemimizi takviye etmektir.

İlaçlar her zaman gerekli değildir ama inançlar her zaman gereklidir…

Belki sizi sınırlayan inançlarınız olduğunu bugün kabul edip şimdi değiştireceksiniz. Belki de bu çalışmayı hiç vakit geçirmeden yapmak istiyorsunuz. Şimdi!

Şimdi yapın. Hemen oturun ve sizi sınırladığınızı düşündünüz inançları tespit etmekle işe başlayın. Daha tespit ederken bazılarının ne kadar gereksiz olduklarının farkına varacaksınız.

Yarın ki yazımda bu düşünce virüslerinden nasıl kurtulacağımızdan bahsedeceğim.

Sevgiyle kalın…

İnci AKTAŞ

(0224)2434314

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Hayat Değişimdir

Ağu 27, 2011   //   by admin   //   Kişisel Gelişim, Makaleler  //  No Comments

HAYAT DEĞİŞİMDİR

 

Hayat değişmektir, gelişmektir. Yaşam durağanlığı sevmez, durağanlığın hareketsizliğin olduğu yerde gelişim, ilerleme yoktur. Bugün, dünden farklı ne yaptın? Kendin için, yaşam için, tüm diğer insanlar için? Her gün birbirinin tekrarı ise yazık! Tekrar eden hayat yaşanmayan hayattır. Gerçekten yaşamak istiyorsan; değişmek, gelişmek, ilerlemek, adım atmak zorundasın. Her şey değişiyor, etrafında olan bitene bir bak! Hiçbir şey aynı değil ve aynı olmayacak hiç bir zaman. Dün dünde kaldı, bugün yeni bir şeyler yapmak lazım. Hala geçmişte mi yaşıyorsun? Yapamadıkların için mi üzülüyorsun? Geçmiş yok artık, elimizde bu andan başka bir gerçeklik yok. Mevlana’nın dediği gibi ‘Dünle beraber gitti düne ait ne varsa cancağızım. Bugün yeni şeyler söylemek lazım.’  Dünün, geçmişin tekrarı olma. Bugün ne yapabilirim?Kendim için, bu  hayat için, insanlık için, çevreme nasıl katkıda bulunabilirim diye bir bak. Bu anın ve değişimin tadını çıkar. Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir.  Her an değişen gelişen bu hayatta sen neler yapıyorsun? Düşüncelerine bir bak , neler söylüyor, değişime direniyor mu? “Hayır hazır değilim, şimdi değil, belki, bilmiyorum, korkuyorum, ne olacağını bilmiyorum?” mu diyorsun? Hayatta kesin olan nedir ki ? Yarın ne olacağını kim bilebilir? Çok vahimdir ki insanların değişime ayak uyduramamalarının sebebi; değişebileceklerine inanmamalarıdır. Oysa ki hayatın kendisinin bir değişim olduğunu kabul edip; değişimi içimizde, düşüncelerimizde başlatarak, bu dünyaya yeni bir soluk getirebilme cesareti gösterebilmeliyiz. Her günü yeni bir hayat olarak yaşayabilmeliyiz. Dün ne kadar zor olursa olsun, bugün yeni farklı bir gün ve yarın hayat değişime uyum sağlayarak yeni fırsatlar ve olanaklar sunuyor olacak.  Bu gününüzün dünden farklı ve mutlulukla dolu olması dileğiyle…

Sevgiler

Özlem Aktaş

(0224)2434314

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Hayat Cesurları Sever – Yaşam Koçu, NLP Uzmanı Özlem Aktaş

Ağu 26, 2011   //   by admin   //   Kişisel Gelişim, Makaleler  //  No Comments

Hayat Cesurları Sever – Yaşam Koçu, NLP Uzmanı Özlem Aktaş

Cesaret nedir? Cesaret, korkuya rağmen, korkunun üzerine gidip, korkularımızla yüzleşebilme gücüdür. Hayat cesurları sever, cesurları sever derken aptal cesareti alanları değil, hesaplanabilir riskleri alarak adım atabilenleri sever. Hayatta insanların çoğu cesurları sevmez, çünkü cesur kişiler onlara cesaretsizliklerini, oldukları yerde bir adım atabilme cesaretini gösteremediklerini hatırlatır.

Risk alabildiğimiz ölçüde gelişiriz,  ilerleriz, başarının basamaklarını bir bir tırmanabiliriz.  Risk alamayan kişi güvendedir belki, ancak monotonluğun ve her gün tekrarlanan bir hayatın sıkıntısı içinde yaşamak zorunda olan kişidir. Monotonluk, her gün tekrarlanan hayattır; sıkıcıdır, yaşamın enerjisinin içinde olamamaktır, yerinde saymaktır, olduğun yerde kalmaktır. Hayat değişimdir, öyleyse sizi değişmekten, gelişmekten alıkoyan ne?  Güvenli limanlarınızdan bilinmeyene yelken açmanızı engelleyen ne? Korkularınız mı? Korkularınla yüzleşmek zorundasınızdır. Gelişmek, yaşamak, adım atmak ve başarmak istiyorsanız, risk alabilecek cesareti gösterebilmeniz gerekir. Bundan 20 yıl sonra yapmadıklarımızdan duyduğumuz pişmanlık, yaptıklarımızdan duyduğumuz pişmanlıktan çok daha fazla olacaktır, bundan emin olabilirsiniz. Keşke yapsaydım, harekete geçebilseydim dememek için bugün adım atın, eyleme geçin. Yaşam dinamiktir, yaşam hareket demektir. Dolu dolu bir yaşam eyleme geçmeyi, adım atmayı gerektirir. Cesaret gerektirir. ‘Sen ilk adımı atmakla yükümlüsün, gerisi zaten gelir. Sonrasının ne olacağını düşünmek beyhude bir çabadır.’ der Şems. Ne kadar da doğru söylemiştir. Unutmayın ki hayat, ya cesur bir tecrübedir ya da hiçbir şeydir.

İnsanların sizin hakkınızda, hayalleriniz hakkında söylediklerinin önemi ne kadar? Adım atmaya karar verdiğinizde iç ve dış sabotajcılar harekete geçiyorlar mı? “Yapamazsın, yeterince iyi değilsin, hazır değilsin, genç değilsin, yeterli değilsin” mi diyorlar? Kendinize ne kadar inanıyorsunuz? İnancınızın gücü cesaretinizi belirleyecektir.  Hayatta biri dahi bir şeyi başardıysa, bunu herkes yapabilir. Yapabilme gücü içimizde, sınırsız bir güce, potansiyele sahibiz, her birimiz. Sadece ne istediğimizi, bu hayattan ne beklediğimizi bilmek zorundayız. Hayatınızda bir şeyleri değiştirmekse amacınız, değiştirme gücünün sizde olduğuna  yürekten inanın ve harekete geçin. Başkalarının ya da bazen iç sesinizin “Başaramazsın, yapamazsın!” demesine rağmen harekete geçin, cesur olun, evet yolun belli kısımlarında  cesaretiniz kırılabilir, tökezleyip düşebilirsiniz  belki, ancak gerçek başarıyı yakalayanlar, düştükten sonra da ayağa kalkabilenlerdir. Bir çocuk yürümeyi öğrenirken asla pes etmez, her düşüşü yeniden kalkmak için ilham olur. Sizin de böyle olsun, her karşılaştığınız zorluk biraz daha sizi yüreklendirsin. Zorluklar en büyük öğretmenlerimizdir. Yazımı Şems’in çok güzel bir sözüyle bitirmek istiyorum.

”Yaşadığım hayatı değiştirmeye, kendimi dönüştürmeye hazır mıyım?” diye sormak için hiçbir zaman geç değil. Kaç yaşında olursak olalım, başımızdan ne geçmiş olursa olsun, tamamen yenilenmek mümkün. Tek bir gün bile öncekinin tıpatıp tekrarıysa, yazık! Her an her nefeste yenilenmeli. Yepyeni bir yaşama doğmak için ölmeden önce ölmeli.”

Unutmayın;  hayat cesurları sever.

Sevgiler

Yaşam Koçu, NLP Uzmanı Özlem Aktaş

0(224) 243 43 14

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Kariyer Koçluğu

May 1, 2011   //   by admin   //   Kariyer Koçluğu  //  3 Comments

Seveceğin bir iş seçersen hayatın boyunca bir an bile çalışmış ve yorulmuş olmazsın…

Kariyer koçluğundan, kariyerinin başında veya herhangi bir dönüm noktasında olan herkes kariyer koçluğundan faydalanabilir. Sağlıklı ve gerçekleştirilebilir hedefler belirleyebilmek için birçok sorunun cevabını net bir şekilde vermek gerekiyor. Kariyer koçluğu ile; kişisel kararlarınıza ve eylemlerinize neler yön veriyor? Severek yaptığınız iş hangisi? Sevdiğiniz işte çalışmaya başladığınızda neler değişecek? İşinizi iyi bir şekilde yapabilmek için sahip olmanız gereken yetenekleriniz hangileri? Bu işi en iyi şekilde nasıl yapabilirsiniz? Neleri yapabileceğiniz ya da yapamayacağınız, neleri yapmaktan hoşlanıp nelerden kaçındığınız, hayatınızla ilgili neleri isteyip istemediğiniz , elinizde  bulunan sahip olduğunuz kaynaklar neler?  Tam olarak ne yapmayı arzu ediyorsunuz…? gibi soruların cevaplarını bulabileceksiniz.

Kimler Alabilir?

· Mezuniyet durumundaki öğrenciler

· Yeni bir pozisyonda göreve başlayanlar

· Yeni bir şirket veya ekipte çalışmaya başlayanlar

· İlk defa veya farklı bir konumda yöneticilik görevinde bulunanlar

· Hayatlarındaki evlenme, doğum, taşınma vb. bazı değişiklikler sebebiyle süregelen yaşantılarını değiştirmek   durumunda olanlar

· Kariyer değişimi sürecindeki kişiler

· İşten çıkarılma süreci yaşayan kişiler

· İş motivasyonunu kaybeden ve bu nedenle tükenmişlik yaşayanlar

· İşlerinin heyecanını ve anlamını yitirmiş kişiler

· Profesyonel hayata belli bir aradan sonra dönmek isteyenler

Kariyer Koçluğu almak isteyen danışanlarımız deneyimli yaşam koçlarımızın; yargısız bir şekilde danışanla bağ kurarak, derin dinleme ve geri yansıtma yoluyla yanıt vererek, uyumu yakalayarak güçlü sorular, güçlü ricalar ile kurdukları süreci birlikte sürdürürler.

Bu süreç danışanda, kariyer bilincinin oluşturulması (Kariyer kuramları, Kariyer Yolculuğu, Kariyer -Kişilik ilişkisi), kariyer koçluğu stratejilerinin uygulanması ve düşünce sisteminin değiştirilmesi, farklı bir bakış açısı oluşturulması, sınırlarından kurtulması, hayatındaki enerji kaçaklarının farkına varması ve çevredeki fırsatları görebilmesi üzerine kuruludur.

Sırları

Çevrenizdeki fırsatların farkına varmak                                                                                                                                                                                                      Hayatımızdaki enerji kaçaklarının farkına vermek
Yaratıcılığımızı geliştirmek
Hedef-Strateji-Eylem çalışması
Etkinlikler (Arma-düş tablosu-yaşam çarkı-yaşamın üç kutusu-ödül töreni-parti-meslek pastası-çanta-ağaç-swot analiz-kötü senaryo-rumbas-ölüm senaryosu-galaksi)
Yardımcı araçlar
Zaman Yönetimi
İletişim becerilerimizi geliştirmek
İlişkilerimizi düzenlemek
Sonuca ulaşmak

Bize Ulaşın

Tel: 0 (224) 243 43 14

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Yaşam Koçluğu

May 1, 2011   //   by admin   //   Yaşam Koçluğu  //  9 Comments

 

Koçluk Nedir?

Koçluk, kişilerin ya da kurumların bulundukları nokta ile ulaşmak istedikleri nokta arasındaki mesafeyi geleceğe odaklanarak kapatan ve danışanla koç arasında kurulan planlı bir gelişim ilişkisidir. Koçlar danışanları için neyin iyi olduğunu bilseler de onlara bir şey öğretme niyetinde değillerdir. Çünkü herkes kendi yaşamının uzmanıdır ve bütün yanıtlar danışanın kendisindedir.

Koçlar, danışanlarına farkındalık kazandırarak potansiyellerini açığa çıkarmalarına, kaynaklarını doğru kullanmalarına ve onların kendileri için en uygun çözümleri bulmalarına destek olurlar. Bunu büyük bir nezaket ve tevazu ile yaparken en güçlü araçlarından biri,doğru soruları sorabilmektir. Güçlü ve doğru soru sorabilmek için koçlar, danışanlarının ne söylediklerinden çok ne söylemek istediklerine odaklanırlar. Bunu sahip oldukları üst düzey dinleme becerisiyle ve gözlem yeteneğiyle yaparlar.

Koçlar bu konuda öyle ustalaşmışlardır ki,danışanlarının kendilerinde olan ancak farkında olmadıkları ve kullanmadığı kaynaklarını açığa çıkarır ve adeta danışanın içindeki devi uyandırarak enerjilerini, motivasyonlarını üst düzeye çıkarırlar. Çünkü koçlar danışanlarının mükemmel oldukları ve sonsuz kaynaklara sahip oldukları düşüncesiyle hareket ederek, temelde potansiyele odaklanırlar.Kişilerin ya da kurumların yolları üstünde ne kadar engel varsa onları kaldırmalarına ve performanslarının maksimuma ulaşmasına yardımcı olurlar.

Kişilerin bütün yaşam alanlarıyla ilgili olan koçluk türüne Yaşam Koçluğu ya da Life Coaching denir.Bütün güçlü Yaşam Koçları’ nın ortak özellikleri şunlardır.:

• İnsanlara yardım etmek için büyük bir arzu duyma
• Üstün dinleme becerilerine sahip olma
• İyililik, merhamet ve yeteneği güçlü bir şekilde harmanlamış olma
• Yargısız olma
• Sezgisel güce sahip olma
• Kişisel sınırları bilme
• Hayata pozitif bakma
• Güçlü iş becerilerine sahip olma
• Empatik olma
• Etkili iletişim kurma
• Kendi yaşamını yönetebilme
• Gerçeğe odaklanma
• Yaratıcı olma

Yaşam Koçları, danışanlarıyla aşağıdaki alanların bir ya da bir kaçında çalışabilirler:

• İlişkiler
• Stres ve Zaman Yönetimi
• İş ve Özel Yaşam Dengesi
• Maneviyat ve Kişisel Gelişim
• Motivasyon
• İş Konuları
• Kariyer Planlama ve Geliştirme
• Girişimcilik ve Küçük İşletmeleri Geliştirme
• Finans ve Bütçe
• Yaratıcılık (sanatçılar için)
• Aile İlişkileri ve Çocuk Yetiştirme
• Hobiler
• Performans Geliştirme
• Sınavlara Hazırlık
• Duygusal Zeka Gelişimi
• Sağlıklı Yaşam ve Yaşlanma

Herkesin için de bir güç uyur ve eğer bu gücün farkına varırsa neler yapabileceğine kendisi bile şaşırır.

Bize Ulaşın

Tel:  0 (224) 2434314

İnci AKTAŞ : (533) 547 52 41

Özlem AKTAŞ: (533) 517 95 12

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Ara

Kategoriler