Browsing articles tagged with " nlp uzmanı"

16 Yaşına Kadar Çocuklar Ne Yaşar? Nasıl Davranılmalı?

Doğduğumuz andan 2 yaşına kadarki evre biyolojik güvenlik ve temel güven evresidir. 0-2 yaşları arasındaki bebek; beslenme, fiziksel bakım ve çevresinde etki yaratma yollarını öğrenmek için anneyle (bakan kişiyle) bir ortak yaşam geliştirir. Bebek bu süreçte şeyleri kontrol etmeyi, onlara karşı durmayı ve kendi kendine beslenmeyi öğrenip ortak yaşamayı bitirmelidirler.

Çocuk 2-7 yaşlarında diğerlerinin duygularını hesaba katmayı, konuşmak ve soru sormak için uygun zamanlamayı yapmayı öğrenmelidir. Çocuk bu dönemde fikir uyuşmazlıklarının normal olduğunu öğrenmelidir. Bu süreçte çocuk başkalarına karşı sevgi geliştirir. Başkalarıyla sahip olduğu şeyleri ve duygularını paylaşmayı öğrenir.

7-12 yaşlarında çocuk akran ilişkilerini geliştirir. Gelişmiş etkileşimler kurar, daha erken dönemlerde geliştirdiği rahatlık duygusunu başkalarının yanlarında olduğu anlara da yayar. Bu evrede çocuğun tanışma, mücadele etme, başarma, karşılıklı konuşma, şaka yapma ve başkalarından aldığı sözsüz duygusal cevapları yorumlama konusunda becerileri daha da gelişir.

12-16 yaş arası girişimcilik ve kimlik evresidir. Bu evrede çocuk, yarı çocuk yarı yetişkin olabilmeyi öğrenmelidir. Uygun bir cinsel kimlik ve kendilik imgesi geliştirmelidir. Öyle bir görüş geliştirmelidir ki, başkalarıyla ortak işler başlatma becerisini kabul etmeli ve kapsamalıdır. Bireye bu evrede bir tutum belirlemesi konusunda yardımcı olur. Çünkü bu evrede geliştirebileceği ve geliştirmesi gereken bir tutum belirlemelidir. Bu tutum genellikle merak ve ilgi yönünde olmalıdır. Merak bir şeyler öğrenme konusunda olmazsa olmazdır. Kendisi değişken olan bir bedende merak ve ilgi barındırmanın sağlıklı olduğu yönünde bir tutum geliştirmelidir. Bu bireyin hem kendisi hem de yaşıtları için geliştireceği bir tutumdur.

Bu evreler modern hipnozun babası Psikiyatrist Milton Erickson’un tedavilerinden yola çıktığı, karşısındaki kişinin sosyal ve gelişimsel ihtiyaçlarıyla ilgili gelişim evreleridir.

Yazıma kur yapma ve evlilik dönemleriyle devam edeceğim.

Şimdilik sevgiyle kalın,

İnci Aktaş – Profesyonel Koç & Eğitmen

(224)2434314

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Depresyona Girmenin Kolay Yolu

Mar 18, 2014   //   by admin   //   Depresyona Girmenin Kolay Yolu, Kişisel Gelişim, Makaleler  //  No Comments

Biliyorum, herkes depresyondan ya da kötü ruh halinden çıkmanın yolunu anlatıyor. Ben ise bu yazımda depresyona girmenin en kolay yolundan bahsedeceğim.

Şimdi oturun, omuzlarını çökertip yere doğru bakın, başınızı eğin. Son zamanlarda yaşadığınız bir tramvayı düşünün ve kendi kendinize “ben dünyanın en şanssız insanıyım” deyin. Biraz ayrılık ve acı şarkısı da yardımcı olur.

Size 5 dakika veriyorum. 5 dakika içinde depresyona girersiniz.

Yıllardır, psikolojide fareler üzerinde deneyler yapılıyor. Labirentteki farenin peynire giden tüm yolları kapatılıyor. Fare bu kapalı yolu en fazla 3 ya da 4 kere deniyor. Ve sonra denemekten vazgeçiyor. Çünkü fare biliyor. Dünyanın tüm motivasyonları bir araya gelse o peynire bu yoldan ulaşamaz. Farenin başka bir yol denemesi gerekir.

Ama insan hep aynı yolu dener ve farklı sonuçlar bekler. Einstein bunu delilik olarak tanımlamıştır. Hep aynı yolu dener ve farklı sonuç alamayınca depresyona gireriz. İşte bu yüzden eğer, depresyona girmek istiyorsanız en azından kolay yolu deneyin dedim. Eğer istemiyorsanız farklı bir yol deneyin. Richard Bandler’in çok sevdiğim bir sözü vardır; “Dünyada cennete ulaşmanın pek çok farklı yolu vardır.”

Sevgiyle kalın…

 

İnci Aktaş

NLP Uzmanı & Yaşam Koçu

(224)2434314

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Acının Ta Kendisi Misiniz? İnci Aktaş – Profesyonel Yaşam Koçu

Kas 25, 2013   //   by admin   //   Acının Ta Kendisi Misiniz?, Kişisel Gelişim, Makaleler  //  1 Comment

 

Duygularınız nasıl oluşuyor? Onlar bedeninizin zihninize verdiği tepkidir.  Düşüncelerinizi değiştiridiğinizde duygularınızın da değişeceğini varsayabilirsiniz. Bu varsayımla bazı yerleşmiş duygularla başbaşa kalırsınız. Örneğin, derin bir mutsuzluk, sıkıntı veya üzüntü… Çünkü her düşünce kalıbının heran farkında olamazsınız. Bu nedenle duygularınızı izlemelisiniz. Onlara özdeşleşmeden biran önce onların farkına varmalısınız. Acının ta kendisi olmak bir marifet değildir.

Eğer duygularınızı hissedemiyorsanız, onların farkında değilseniz, eninde sonunda fiziksel bir rahatsızlık olarak kendilerini gösterirler.

Zihninizi tanımak için duygularınızın farkında olmalısınız. Eğer zihniniz başka bir şey,  duygularınız başka bir şey söylüyorsa, zihniniz yalan söylüyordur. Ve bu da sizin o anki ruh halinizi yansıtır.

Artık kendimizi biraz sorgulamanın zamanı geldi. Şunu sormayı alışkanlık haline getirebilirsiniz; “Şuan içimde neler oluyor?” Dikkatinizi içinize odaklayın. Duygunun enerjisini hissedin. Çünkü o duygu size hakim olmak istiyor. Ve çoğunlukla da bunu başarır. Ve siz acının ta kendisi olursunuz.  Düşünceleriniz ve duygularınız arasında bir kısır döngü oluşur. Düşünceleriniz duyguyu beslerken, duygu da daha fazla olumsuz düşünce yaratımını hızlandırır ve besler. Bu böyle sürüp gider. Ta ki siz bu özdeşleşmeyi bırakana kadar.

Sevgi, sevinç ve huzur sizin özünüzdür. Bir düşünceniz sonucunda ortaya çıkmaz. Onlar duygu değildir daha derinlerde bir yerlerde oluşurlar. Duygular zihnin bir parçasıdır ama sevgi, sevinç ve huzurun karşıtı yoktur. Onlar derin varlığınızdan gelir.

Artık daha fazla acı yaratmak istemiyorsanız, şimdiki anın tek şey olduğunu kabul edin. Geçmiş ve gelecek zaman yoktur. Bir mutsuzluk belirtisi hissettiğinizde onun uyanmaya çalışan bir acı olduğunu anlayın, onun acıyla beslenmesine izin vermeyin. Bu ne demektir? Acı ancak acıyla beslenebilir. Yani daha çok mutsuzluk, daha çok terkedilme, daha çok parasızlık belki de daha çok hastalık yaratacaktır. Onu fark ettiğiniz an takip etmeye başlayın, geçmiş ya da gelecekle beslenmesine izin vermeyin. İzleyici durumuna geçerseniz kendiliğinden eriyip kaybolacaktır.

Sevgi, sevinç ve huzur sonradan elde edilen bir şey değildir. O insanın içinden gelir, belki de onu nasıl hissedeceğinizi bilmek istiyorsunuz. İşin sırrı şimdidedir, bu andadır. Her zaman şimdide yaşamayı başarabilirseniz, huzurun ta kendisi olursunuz…

Sevgiyle kalın..

İnci Aktaş

Profesyonel Yaşa Koçu, NLP Uzmanı

 

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Bu Odadan Diğerine Kaç Farklı Yolla Gidersiniz? İnci Aktaş-NLP Uzmanı

Danışanlarıma sorarım; Bu odadan diğerine kaç farklı yolla gidersiniz? Bazen son derece kısıtlı cevaplar alırım. “Bu kapıdan çıkar ve diğer odanın kapısından girerim.” Bazen de yaratıcı cevaplar alırız; “Duvarı kırarım. Yeri kırıp alt kata iner oradan geri buraya gelirim” vs. Sorun küçük olduğunda ve üzerimizde psikolojik baskı olmadığında bile çoğu zaman tek bir yolumuz varmış gibi gelir. Sorun büyüdükçe, stres yaratıcı düşünceyi engeller ve kişi hiçbir seçeneği olmadığını düşünmeye başlar. Ancak bunun bir istisnası vardır. Biz buna “eşik” diyoruz. Herkesin sonsuz sayıda çözüm olduğunu göreceği, kendince adapte olduğu gerçekliğin bir sınırı vardır. İşte, kişi yeter artık dediğinde kendini o eşikte bulur.

Şimdi basit bir alıştırma yapalım. Gözlerinizi kapatın ve kendinizi zifiri karanlık bir odada yürüken hayal edin. Biraz sonra önünüze bir duvar gelecek. Duvara dokununca durun. Birçoğunuz odanın boş olduğunu söyleyecektir. Bu sizin gerçekliğinizdir. Bu gerçeklik, odada ayağınız bir eşyaya takılana kadar da değişmez.

Birey, bazen de çözü bulmak zorunda kalır. Bunun için vücudun aşırı tehlike altında olup yüksek düzey adrenalin salgılaması gerekir. İşte o zaman bilinçaltı çözüme odaklanır ve diğer odaya geçmek için, her yolu dener ve bir yolunu bulur. Aynı zamanda, eşiğe gelmek için ille de bilinçaltının tehlike algılaması gerekmez. Eşiği biz kendimiz de yaratabiliriz. Örneğin sizi her ortamda küçük düşüren bir kedi fobiniz olsun. bundan kurtulmanın en basit yolu yeter artık dediğiniz eşiği geçmektir. Rahat bir yere oturun ve zihninizde ard arda on kere, kedi fobinizin sizi küçük düşürdüğü durumu hatırlayın. Bunu adeta yaşayın ve sonunda “yeter artık o küçük tüylü şeyin bir daha hayatımı mahvetmesine izin vermeyeceğim” deyin. Sonra bir kedinin kuyruğunu ayaklarınıza sürterek geçip gittiğini hayal edin.

Biliyorum, hayatınızı esir almış bir çok duygusal sorunun, alışkanlığın ve davranışın bu kadar basitlikle çözüleceğine inanmıyor olabilirsiniz. NLP uygulamalarının tam anlamıyla sizi korku, kaygı, anksiyete, sinirli davranışlar, sigara, aşırı yeme vb alışkanlık ve davranışlardan sonsuza kadar arındırabilmesi için nitelikli bir NLP Uzmanına başvurabilirsiniz.

Bizce insanlar mükemmeldir ve evrende sonsuz sayıda çözüm vardır. Biz, size inanıyoruz; siz de kendininize inanın!

Sevgiyle kalın;

İnci AKTAŞ

NLP Uzmanı & Profesyonel Koç

(224) 2434314

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Ergenlik Çağındaki Gençlerin İhtiyacı – Profesyonel Yaşam Koçu & NLP Uzmanı İnci Aktaş

Eki 25, 2013   //   by admin   //   Ergenlik Çağındaki Gençlerin İhtiyacı, Kişisel Gelişim, Makaleler  //  1 Comment

Ergenlik çağındaki gençlerin, erişkinler topluluğunun üyesi olma süresince, tüm yaşamlarını etkileyebilecek birçok sorun ortaya çıkıyor. Ve bu sorunlar, bu kişinin hayatı boyunca sosyal konumunu etkileyebiliyor. Bu nedenle, ergenlik çağı yeni yetişkinliğe geçiş süreci profesyonel destek gerektiren en önemli zamanlardan biri. Bu desteğin sonuçları, diğer zamanlarda yapılandan çok daha uzun sürebilmektedir.

Bireyler, ileri ergen dönemine girdiklerinde, erişkinler topluluğuna katılma sürecine yeni girmiş olan gençlere tanınan özgürlüğü kaybetmeye başlarlar. Oysa bu gençlerin, yaşıtlarıyla (hem cinsleri ve karşı cinsle) ilişki ve iletişim kurmayı öğrendikleri ve eyleme geçtikleri dönemde, bu süreç geciktirilirse, bu gecikme oranında sosyal yapının dışına düşüyor. Örneğin; eğer yirmili yaşlara kadar karşı cinsle flört etmemişse, yıllardır flörtü deneyimleyen yaşıtları arasında davranışları yüzünden kınanan ve dışlanan bir insana dönüşüyor. Sosyal davranışı uygunsuz bulunuyor.

Gençler sırf aşık oldukları, evden kaçtıkları ya da çocuk sahibi olmak istedikleri için evlenirler ama bu öngörülemeyen bazı sorunlara sebep oluyor. Aileleriyle birlikteyken uymak zorunda oldukları bir davranış tarzı vardı. Şimdi bu davranış ise yaşıtlarıyla ilişki kurmasını engelliyor. Bunu memeden kesilmeye benzetebilirsiniz. Çocuk aileden ayrılıp yakın ilişkiler kurmadıkça bu memeden kesilme süreci tamamlanmaz.

Aileler uzun süreli bağlanma gerçekleştirdikleri için genç erkek veya genç kız, ayrı bir yaşama hazırlanamaz. Bazen bu evden ayrılamamalarına bile sebep olabilir. Çevrenizde de çokça rastlayacağınız gibi ergenler ailelerinden asla yeterince kopamıyor ve bir eş bulup mutlu yuvalarını kuramıyorlar.

Profesyonel bir yaşam koçundan ya da terapistten destek almak pek çok ergen için, amacı gencin olgunluk kazanmasına yardım etmek olan bir yabancıyla iletişim kurmasını sağlayan bir başlangıç olacaktır.

Süreç başarılı olduğunda yaşam koçu gencin yeteneklerinin çoğunu ortaya koyabileceği bir yaşama geçmesini sağlar. Ya da terapistin müdahelesi ne kadar zorlayıcı olursa, örneğin; Hastaneye yatma ya da yıllarca terapi alma da ısrar etmek gibi, ergene zaten yapıştırılmış olan “özel insan” yaftasının utancı da o kadar kalıcı olur.

Bir yaşam koçu ve/veya terapistten yardım/destek talep ederken şunu sorabilirsiniz; “Alacağımız sonuç nedir?” Cevap şu olmalıdır; “Profesyonel biri danışanın hayatına koçluk yaptığında sonuç asla önceden kestirilemez!”

Sevgiyle kalın.

Profesyonel Yaşam Koçu & NLP Uzmanı İnci Aktaş

(224) 2434314

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Yaşamınızı Nasıl Yaşayacağınızı Biliyor Musunuz? – Yaşam Koçu, Nlp Uzmanı Özlem Aktaş

Yaşamımı elbette nasıl yaşayacağımı biliyorum diyebilirsiniz ancak şöyle dışarıdan bir gözle yaşamımıza baktığımızda aslında hayatlarımızı hiçte kendi istediğimiz gibi yaşamadığımızı fark ediyor ve acı gerçekle yüzleşiyoruz. Eğer başkalarının istek , beklenti , taleplerine göre yaşamınızı yaşıyorsanız asla huzur bulamazsınız. Yaşamının kontrolünü ele alamayan kişiler, başkalarının kendileri için belirledikleri kaderi yaşarlar. Hemen şimdi yaşamınızı nasıl yaşamak istediğinize karar verin. Yaşamınızda yolunda gitmeyen ve artık değişmesi gereken neler var? Bugünü amaçsız sürüklenmeyi bıraktığınız gün olarak ilan edin ve ne istediğinize, yaşamınızı nasıl dönüştüreceğinize hemen şimdi karar verin. Yaşamınız nasıl olsaydı mükemmel olurdu? Ne olsaydı kendinizi doyumlu, tatmin olmuş hissederdiniz? Kendinizi her şeyinizle tam hissettiğiniz, ruhunuzu, benliğinizi ifade edebildiğiniz bir hayat nasıl olurdu? Nasıl yaşayacağını bilmeyen kişiler dümensiz bir gemide eninde sonunda bir yere çarparak duracak kişilerdir. Verilmiş güçlü bir karar, diğer alternatifleri kestiğinizde verilmiş olur. Öyleyse hemen şimdi yaşamınızın dümenini ele almaya karar verin.  Farkında olmadığımız hayatlar yaşadığımızda büyük bir acının bize bir şeyleri öğretmek için yaşamımızda oluşması kaçınılmaz olacaktır. Bir şeyleri değiştirmek adına adım atmadığımızda eninde sonunda evrensel yasalar devreye girecek ve durumumuzu bozacaktır. Çünkü değişmesi gereken bir şeyler vardır, ancak olmayan cesaret sizi atalete sürükler ve birbirinin tekrarı yaşamlar yaşamanızı, birbirinin benzeri başarısız kararlar vermenizi sağlar. Ancak hayat değişiyor bu sebeple hiçbir şey aynı kalamaz, yaşamlarımızda. Her şeyi değiştirecek o güç, kendi zihnimizdir. Yaradan herkese zihnini kullanma hakkını vermiştir. Zihnini kendi yaşamını yaratmak için dönüştüren, etkin kullanan insanlar hayatta başarıyı ve mutluluğun kapısını aralayacaktır. Zihninizi kendinize yeni bir yaşam yaratmak için dönüştürün . Eski bakış açınız size bir yarar sağlamıyorsa değişme zamanı gelmiş demektir. Aynı şekilde düşünerek, aynı şekilde davranır ve aynı sonuçları yaratırsınız, bu da deliliğin tanımına benzer, aynı şeyleri yapıp farklı sonuç beklemek. Öyleyse nasıl bir yaşamı yaşamayı istediğinize karar verin ve hemen kendinize amaçlar belirleyin. Amaçlarınızı yazılı hale getirin. Nasıl bir yaşam doyumlu yaşamdır diye sorduğunuzda aldığınız cevapları hemen uygulamaya geçirin. Nasıl yaşayacağınıza karar verip eyleme geçmezseniz oradan oraya süreklenmeye mahkumsunuz demektir. Yaşamınızın sorumluluğunu ele alın, kendinizi  istediklerinize ulaşmanızı sağlayacak zihin yapısına getirin. Zihninizi, kendinizi ; başarıya, mutluluğa programlayın. Zihnin kontrolünü ele almak, yaşamın kontrolünü ele almak ve istediğiniz sonuçları yaratmak demektir. Sizi iyi bir yaşama taşıyacak olan olumlu zihin yapısını geliştirin. Olumlu bir zihin yapısı başarının ve mutluluğun kesin çözümüdür. Zihinsel tutumunuz ulaşacaklarınızın sınırını belirleyecektir. Olumlu bir zihinsel tutum, sizi dönüştürecek tek şeydir. Bunu daima hatırlayın.

Sevgiyle kalın.

Yaşam Koçu, Nlp Uzmanı Özlem Aktaş

(224) 2434314

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Söyleyin Ustam, Yaşamın Anlamı Nedir? İnci Aktaş – Profesyonel Koç, NLP Uzmanı

Eki 10, 2013   //   by admin   //   Kişisel Gelişim, Makaleler, Yaşamın Anlamı Nedir?  //  No Comments

“Konuştuğumuz bu şeyi aramakla bulamayız, ama onu ancak arayan bulabilir.”

-Bir Sufi Deyişi

‘Neden intihar etmiyorsunuz?’  Logoterapinin kurucusu Psikiyatrist Viktor E. Frankl, hayatlarından sürekli yakınıp duran hastalarına bu soruyu sorar. Amacı, hastaların hayata tutunma nedenini öğrenmektir. Değerlerimiz ve amaçlarımız bizi hayata bağlar. Eğer yaşamınızın anlamını bulabilirseniz, ruhsal ve fiziksel tüm hastalıklarınızdan kurtulabilirsiniz.

Değerlerimiz söz konusu olunca Nietzche’nin sözleri ayrıca önem kazanır. “Yaşamak için bir nedeni olan kişi, hemen her nasıl’a dayanabilir.”

İnsanlar, hayatları boyunca yaşamın anlamını soracakları bir bilge kişi ararlar. Oysa farkında olmaları gereken şey; bu sorunun muhattabı sadece kendileridir. Yaşamın anlamı saatten saate bile farklılık gösterir. Yaşamın anlamını bulmak için soyut bir arayışa gerek yoktur. Çünkü herkesin yaşamında özel bir görevi, uğruna çaba harcayacağı bir misyonu ve sevebileceği kişiler vardır. Bu nedenle kendinizi sorgulayın. “Neye karşı, ne için, kime karşı sorumluyum?”

Bizler sorumluyuz ve yaşamın anlamını gerçekleştirmemiz gerekiyor. Yaşamın gerçek anlamını sadece içine dönüp aramak yerine gerçek dünyada keşfetmeliyiz. Kişi kendini ne kadar çokhizmet edeceği bir davaya ya da seveceği bir insana adarsa, o kadar çok kendini gerçekleştirir. Bununla birlikte kendini gerçekleştirme o kadar da basit bir iş değildir.

Önce kendinizi adayacağınız görevi bulun. Bu mesleğiniz de olabilir, toplumsal bir hizmet de. Yüzyıllar boyu, keşiş olarak, yogi olarak ya da aç susuz kalarak kendini gerçekleştirmiş olan insanoğlu, şimdi günümüz dünyasında çok zor şartlar altında hayatının anlamını bulmak zorundadır.  Bir sufi deyişi der ki; konuştuğumuz bu şeyi aramakla bulamayız, ama onu ancak arayan bulabilir. Hayatın anlamını bulmak için sevin. İçinizi sonsuz karşılıksız sevgiyle doldurun. Kendinizi sevmeye adayın. Ve son olarak; umutsuz bir durumla karşılaştığınızda, asla değiştiremeyeceğiniz bir kaderle yüz yüze geldiğinizde, ne olursa olsun yaşamda bir anlam bulacağınızı asla unutmayın. ‘Hayat böyleyse yaşamanın anlamı ne?’ demeyin, ‘ Böyle bir hayat yaşayacaksam ölmemin anlamı ne olacak?’ diye sorun.

Ölüm döşeğindeyken hayatınıza şöyle bir baktığınızda, anımsamak istedikleriniz mali başarılarınız olmayacak, işinizden ve insanlığa sağladığınız faydadan aldığınız hazzı, sevgileriniz ve kişisel bir trajediyi zafere nasıl dönüştürdüğünüzü hatırlayacaksınız..

Anlamlı bir hayat dileğiyle,

Sevgiyle Kalın

İnci Aktaş – Profesyonel Koç, NLP Uzmanı

(224) 2434314

Gerçek Zenginlik ve Bolluk Nasıl Elde Edilir? Yaşam Koçu, NLP Uzmanı Özlem Aktaş

Tem 29, 2013   //   by admin   //   Gerçek Zenginlik Ve Bolluk Nasıl Elde Edilir?, Kişisel Gelişim, Makaleler  //  No Comments

Ne kadar zengin olduğunu düşünüyorsunuz? Burada tam olarak zenginlik olarak kastettiğim şey, her konudaki tatmin düzeyiniz. Zihninizde kendinizle ilgili yarattığınız imaj nedir?  Bir şeyleri hak ettiğinize ve sahip olabileceğinize inanıyor musunuz? Zihninizde çizdiğiniz senaryo başarısız olduğunuz, zaten birşeyleri hak etmediğiniz ise hayatınıza girecek olan da başarısızlık ve parasızlık olacaktır. Zengin ve bolluk dolu bir hayata sahip olabilmek  için önce zihinsel odağınızı değiştirmek zorundasınız. Eğer zenginliğin ve paranın ancak kötü yolla gelebileceğine inanıyorsanız,  bolluğun sizin için artık çok geç olduğunu düşünüyorsanız, içinizdeki şartlarda bunun pek de olası olduğuna inanmıyorsanız aynen düşündüğünüz gibi olacaktır.  Zenginlik ve bolluk dolu bir hayata sahip olabilirim ya da olamam demeniz halinde ikisinde de haklısınızdır çünkü biz ne düşünürsek o oluruz.

Darel Rutherford ‘Alaaddin’in lambasındaki cininiz bolluk bilincinizdir’ der. Çok doğru, siz bolluk içinde olmayı hakkınız olduğuna inandığınız her an her konudaki bolluk size akmaya başlayacaktır. İster para, kariyer, iş, ister aşk olsun farketmez.  Zenginliği ve mutluluğu istiyorsanız bunun önce zihninizde yaratılması ve var olduğunun kabul edilmesi gerekmektedir. Yoksulluk durumumuzun oluşma nedeni ise, bizim para ile ilgili olan ilişkimiz değildir, bizim kim olduğumuzu seçmemizle ilgilidir.  Gerçek zenginlik, bolluk ve mutluluk için önce sahip olmak istediğimiz şeylere zihnimizde sahip olduğumuzu görmek gerekir.  Yani zihinsel imaj yaratmak,  olmasını istediğimiz durumları ilk önce zihnimizde canlandırmak gerekir.  Bu durumlarla ilgili düşüncelerimizi değiştirip,  zihnimizde yeni bir seçenek yeni bir biz yaratmamız gerekmektedir. Hayalini  kurup zihnimizde bir hedef ve vizyon yaratttığımız şeylere sahip olabiliriz. Hiçbir şey yoktur ki önceden hayali kurulmamış olsun. Doyumlu, keyifli ve daima zenginlik dolu bir hayat istiyorsak bunun hepimiz için gerçekleştirilebilir bir durum olduğunu kabul edip önce zihnimizde zengin olmayı seçmeliyiz. Zihninizde canlandırdığımız her şey yavaş yavaş hayatınızda çeşitli yollarla oluşmaya başlayacaktır.  Kısacası ne olmayı istiyorsan önce  zihninde o kişi olmayı seç.  Bu bilinçaltının çalışma kuralı ve evrensel yasadır. Önce olmak istediğiniz şeyi zihninizde hergün olduğunuzu görün. Bir gün  göreceksiniz ki gerçekten o kişi olmaya başlamışsınız.

Sevgiyle kalın…

Yaşam Koçu ve NLP Uzmanı Özlem AKTAŞ

(224) 2434314

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Nasıl Öğrendin Unutmayı? – NLP Uzmanı ve Yaşam Koçu İnci AKTAŞ

Nis 25, 2013   //   by admin   //   Makaleler  //  No Comments

 

Bu sabah radyoda Kolpa’nın “Nasıl Öğrendin Unutmayı?” diye yana yakıla soruşunu duyunca, bir de üstüne “birikti her acı içimde kendime yer kalmadı” deyince , hem unutmak hem de kendimize yer açmak için bir yazı yazmak istedim.

Yeni nesil cep telefonlarıyla fotoğraf çektiğinizi ya da bilgisayarınıza fotoğraf yüklediğinizi düşünelim. Resmi daha iyi görebilmek için büyütmeyi, resmi beğenmek ve kendimizi daha iyi hissedebilmek için düzenleyi tıklayıp parlaklaştırmayı hepimiz çok defa gerçekleştirmişizdir. Bütün bu işlemlerin sonunda amaç resme bakıp duyguyu yoğunlaştırmak ve kendimizi iyi hissetmek değil midir? Evet, öyledir.

Öğrenmenin 5 yaşında son bulduğunu söyleyenler var. Oysa bir fobiniz varsa sizi tebrik ederim. Çok hızlı öğreniyorusunuz demektir. Beyin, sanıldığının aksine çok hızlı öğrenir. Düşünün ki bir kişi trafik kazası geçirerek yıllarca sürecek bir araba fobisi edinebiliyor.

Gelelim konumuza; Nasıl Öğrendin Unutmayı? Şimdi gözlerinizi kapayın ve mutlu olduğunuz bir anınızı düşünün, sanki o “an” bir fotoğrafla ölümsüzleştirilmiş ve siz o fotoğrafa bakıyorsunuz. O resme bakarken resmi iyice parlaklaştırın tıpkı telefon ya da bilgisayarınızdaki gibi. Şimdi de büyütün ve duygularınızın değişip değişmediğine dikkat edin.  Şimdi aynı resmi soldurun ve neredeyse  vesikalık resim boyutunda olacak şekilde küçültün. Duygularınızın değişip değişmediğine dikkat edin.

Hemen hemen herkesin zihnindeki resim parlaklaşıp büyüdüğünde duygu yoğunluğu artar, parlaklık azalıp görüntü küçüldüğünde duygu yoğunluğu azalır.

İnsanların duygu yoğunluğunu arttırmak ya da azaltmak için, zihindeki bir resmin parlaklığını kasten arttırmak ya da azaltmak kimin aklına gelirdi ki?

Bizi en çok şaşırtan şey ise, insanların kötü anılarını büyük, parlak, panaromik ve 3 boyutlu resimler halinde zihinlerinde canlandırıp sonra da “Nasıl unutacağım?” diye sormaları; mutlu anıları ise neredeyse küçük, soluk resimler halinde hatırlamalarıdır.

Bu tekniği şimdi de kötü bir anınızla deneyin. O anıyı gözünüzde bir resim olarak tasavvur edin. Ve resmi soldurup küçültün sonra da dokunmatik ekran misali dokunup ekranı uzağa itin. Eğer kötü bir anınızı yeteri kadar soldurabilirseniz, ondan sonsuza dek kurtulursunuz ve o sizi bir daha rahatsız edemez. “Nasıl öğrendin unutmayı?” sorusunun yanıtını bulur, birikmiş anıları temizler ve kendinize yer açarsınız. Bunu bir NLP Eğitimine katılarak yapabileceğiniz gibi, evde kendi kendinize de kolaylıkla uygulayabilirsiniz.

İyi anıların daima sizinle olması dileğiyle…

Sevgiyle kalın.

NLP Uzmanı İnci AKTAŞ

(0224) 2434314

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Nedir Bu Yaşam Koçu Dedikleri…

Eki 24, 2012   //   by inciaktas   //   Kişisel Gelişim  //  No Comments

Yaşam Koçu Nedir?

İnci Aktaş Yaşam Koçu NLP Uzmanı

Modern Hipnozun babası M.Ericson çok küçük bir çocukken, kaybolmuş bir at bulur. Atı alır ve yola çıkarır.  At önden Ericson arkadan yürür. Sonra at acıkır, çayıra iner bir süre gelmeyince Ericson onu tekrar yola koyar. At önden Ericson arkadan yürür. At susar, su içer ama geri gelmez. Ericson atı yola koyar, at önden Ericson arkadan devam ederler. At bir evin önünde durur. Ericson kapıyı çalar. Kapıyı açan çiftçi şaşkınlıkla Ericson’a bakar. ‘Aman Tanrım. İki gün önce kaybolmuştu. Onu buraya nasıl getirdin?’ Ericson gülümser. ‘Onu buraya ben getirmedim. Ben onu sadece yolda tuttum.’

Ericson’un bu hikayesi yaşam koçluğunu çok iyi açıklar. Oysa hala bazı kişiler tarafından, yaşam koçları hiçbir lisans eğitimi olmadan kişilere hayat dersi ya da akıl veren kişiler olarak tanımlanıyor.

Oysa, Yaşam Koçları herkesten daha iyi bilmezler hatta kimseden daha iyi bilmezler. Onlar danışman ya da terapist değildir sadece hedefe giden yolda yol arkadaşlığı yaparlar. Hiçbir hastalığı iyileştirme iddiaları yoktur. Tek hedefleri faydalı olmaktır. Onlar madencidirler, insanların içinde zaten varolan elması ortaya çıkarmalarına yardım ederler.

Çoğu zengin ailelerde doğmamıştır. Evlerinde 140 ekran LCD tv, kapıda jeep varken bir köşkte doğmamışlardır. Doğanları da vardır elbet. Bu da onların yaşam dengesi konusunda koçluk yapamayacağını göstermez. Kimseye hayat dersi vermezler. Hiç acı çekmeden bugünlerine gelmemişlerdir.

Onlar da geçmişte eşlerinde ya da sevgililerinden ayrılmışlardır. Aldatılmışlardır. Çalıştıkları işlerden ayrılmışlardır… Hasta olmuşlardır. Parasızlık çekmişler, uykusuz geceler geçirmişlerdir. Para kazanmanın ne demek olduğunu da bilirler, acı çekmenin de ağlamanın da… Önemli olan bu gidişatı nasıl tersine çevirdikleri, nasıl hayatlarının her alanında dengeyi yakalamak için pozitif olarak odaklandıklarıdır. Başlarına ne gelirse gelsin olumlu tutumu nasıl koruduklarıdır.

Onlar toz pembe hayatlarda doğmaz, insanlara da hayatı toz pembe göstermezler. Herkesin içinde kendilerini gerçekleştirecek bir güç olduğuna inanır ve bu gücü ortaya çıkarabilmelerine destek olmaya çalışırlar.

Kendi kendine koçluk yapamayan, hayatının her alanında dengeyi yakalayamamış, bu işi sadece ticari amaçla yapmaya çalışan, kötüye kullananlar olmayacak mı? Her meslekte, en kutsal mesleklerde örneğin doktorlukta da olduğu gibi yaşam koçluğunda da olacak.  Bu konudaki tavsiyem, anlattıklarını kendi hayatında uygulayan kişilerden destek alınması yönündedir.

Ve asla unutulmamalıdır ki koçluğun değeri açıkça kişinin değişmeye dair yeteneğine bağlıdır.

Çimenlerin her yönünün, yeşilin farklı bir tonunda olduğunu biliyor musunuz?

Bu soru size çok mu saçma geldi? Bugün bir bakın. Çimenlerin kaç farklı renk tonunda olduğuna değil, bunun üzerinde daha önce düşünüp düşünmediğinize…

Yaşam koçluğu sahip olduğunuz ama farkında olmadığınız, yeteneklerinize ve hayata karşı farkındalığınızı  arttırmak için vardır.

Hepimiz doğduğumuz andan itibaren ölmeye başlarız. Bazıları bunu diğerlerinden daha hızlı yapar. Yapabileceğimiz tek şey hayatın tadını çıkarmaktır.

M.Ericson

Sevgilerimle

İnci AKTAŞ-Yaşam Koçu NLP Uzmanı

(0224) 2434314

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Sayfalar:«1234»

Ara

Kategoriler