Browsing articles in "Makaleler"

İlişkilerde Sağlıklı İletişim Nasıl Olmalı? – İletişim ve Yaşam Koçu Özlem Aktaş

Ağu 15, 2012   //   by ozlemaktas   //   İlişkiler, Kişisel Gelişim, Makaleler  //  No Comments

İlişkilerde  sağlıklı iletişim nasıl olmalı?

İletişim hayatın belki de en zor işi. Özelikle duygusal bir ilişki ise yaşadığımız. Sağlıklı ve kalıcı sevgiler kurmak, yaşatabilmek;  farklılıkları anlamak ve farklılıklarla aslında hayatın güzel olduğunu ve daha yaşanılır olduğunu anlamaktan geçer.  İlişkilerimizde birbirimizi anlayabilmek, sevgimizi olması gerektiği gibi yaşayabilmek için aslında;  farklı cinsler  olarak öncelikle hayata bakış açılarımızın farklı olabileceğini  anlamamız gerekiyor. Karşımdaki insanın her konuda benim gibi  düşünmesini beklemem, düşünmediği ve  beklentilerimi karşılamadığı için aslında anlaşamadığımıza karar verip , ilişkimizde sorunlar olduğuna inanıp bunu ilan etmek, çabuk karar vermek olabilir mi? Ya da karşımdakinin de kendisine ait bir karakterinin olduğunu, deneyimlerinin ve dünyayı algılayış şeklinin farklı olabileceğini niye görmek istemeyiz ki? Bilimsel olarak kanıtlanmış bazı gerçekler var. Kadın ve erkek beyni farklı çalışıyor. Bunu artık herkes biliyor. Peki, bu durumda hala niçin karşımızdakinin bizi yeterince anlamadığını düşünüyoruz ? Aslında anlamadığımız farklı iletişimler kurabileceğimiz olamaz mı? Ya da aslında karşımızdaki kişinin anlatmak istediği başka bir şey olabilir mi? Aslında yanlış anlamalara sebep olmamak için iletişim ve ilişki  koçluğunda bizim sıkça sorduğumuz şu soru sorulmalıdır? Bana bunu mu demek istedin ? Bu soru duruma daha çok netlik kazandıracaktır. Çünkü genellikle birbirimizi yanlış anlamaya eğilimine sahibiz. Durumları, anlamak istediğimiz şekilde anlamayı, aldığımız bilgiyi kendimize göre çarpıtıp, genelleyerek farklı yorumlamalar yapıp kendi dünya modelimize göre anlamlandırmayı tercih ederiz.

İletişimin % 7 ‘sinin sözcükler, %38 ‘in sözcükleri söyleyiş şeklimiz,  geri kalanının ise beden dilinin oluşturduğunu düşünürsek aslında doğru iletişim kurabilmek için, sözcüklerden ziyade sözcükleri nasıl söylediğimiz ve beden dilimizle bunu nasıl ifade ettiğimiz önemlidir. İkili ilişkilerimizde şöyle  düşünürüz ;  “Eşim bana artık sevdiğini söylemiyor ya da benden nefret ettiğini söyledi, beni kesin sevmiyor.” diyerek aslında sevginin sadece sözel olarak ifade edilebileceğini düşünerek kendimizi hem üzüyor, hem de kısıtlı düşünüyoruz.  Aslında karşınızdaki kişi belki de bambaşka şeyler söylemek ve anlatmak istiyor olamaz mı? Nasıl söylediğine bakın, sevdiğiniz insan  seni sevmiyorum artık derken, gözlerinin içi deli gibi sizi sevdiğini anlatmaya çalışıp bedeni sizi sevdiğini  her şekilde gösteriyor mu? Belki de kızgınlığından canınızı acıtmaya çalışıyordur, olamaz mı? Dikkate almanız gereken şeyler öncelikle bunlar, beden dili ve kelimeleri nasıl söylediğimiz.

İletişim kurabilmek, empatik olup birbirimizi gerçekten anlamaya çalışmak evet  zor iş. Ne yazık ki sorunlar genellikle birbirimizi yeterince dinlemeyip, anlamaya çalışmamaktan, birbirimizin isteklerini, beklentilerini görmezden  gelmekten, birbirimize yeterince dikkat etmemekten kaynaklanıyor. Karşınızdaki kişi sizin birçok kişi arasından sevmek için seçtiğiniz kişi ve o kişi sizin  sevgi dolu, ilgili yaklaşımımızı hak ediyor. Hep bekleriz, daha fazla ilgili, sevgi, şefkat, oysa ki ne verdik ki bekliyorsunuz? Unutmayın, daha fazla sevgi, saygı, anlaşılmak bekliyorsanız, önce bunları siz vermelisiniz. Diğer yandan, eğer ben sevgi, saygı, ilgi, alaka gösterebiliyorken, daima yaşama neşe, sevinç mutluluk dolu gözlerle bakabiliyorken sevgili eşim daima şikayet ediyorsa işte o zaman da  ortada sorun var  demektir. Zihinlerimiz farklı çalışıyor olabilir ancak ilişkilerde ortak bakış açısı ilişkilerin olmazsa olmazıdır. Yaşama hangi gözlerle bakıyorsunuz? Biriniz olumlu tarafından görürken hayatı, diğeriniz her şeyin olmazını, olumsuzunu mu görüyor? Hayata hangi gözlerle baktığınız önemli, farklılıkları fark edip , kabul edip ve aynı zamanda dünyaya aynı gözlerle bakabilmek. En azından eşimiz olumlu tarafından bakmayı istiyorsa sizde olumlu olun, bundan kimseye zarar gelmez . Aksine siz de hayatın güzelliklerini görüp, daha çok gelişirsiniz. Son olarak; karşımızdaki insan bizim hayatımızı sürdürmek istediğimiz kişi ise gerçekten empatik yaklaşmak, anlatmak istediği şeyin aslında gerçekte ne olduğunu anlamak için gayret etmek, onun dünyayı algılayış şeklinin farklı olabileceğini kabul etmek ve iletişimin bir bütün olduğunu hatırlayarak değerlendirme yaparken bir  bütün olarak bakmak ve en önemlisi de hayata aynı gözlerle bakmak kalıcı ve sağlıklı ilişkinin anahtarıdır.

Her zaman sevgiyle kalın..

İletişim ve Yaşam Koçu Özlem Aktaş

(0224) 2434314

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

YGS,LYS ve SBS Adaylarına; Mutlu Olun…

Ağu 7, 2012   //   by inciaktas   //   Kişisel Gelişim  //  No Comments

Öğrenci Koçu İnci Aktaş;

Bilmenizi istediğim bir şey var. O da ne kadar değerli olduğunuz. Bir şeyi başarmak istiyorsanız 4 önemli şeye sahip olmanız gerekir. Birincisi sizi güdüleyecek bir vizyon bir hayal… İkincisi bu hayalinizi körükleyeceğiniz tutkulu bir istek, üçüncüsü bu hayaliniz için çaba sarf ederken hevesli bir bekleyiş ve dördüncüsü de kendinize verdiğiniz değerdir. Bu yüzden bilmeni istediğim bir şey var…

Sen çok özel bir gençsin. Gözlerinin içi ışık dolu. Bugüne kadar o kadar çok çeşitli insanla karşılaştım ki.  Beni en çok şaşırtan kapasitesi olduğu halde kendine inanmayan insanların düştüğü acınası hallerdi.  Keşke demek o zaman insanı çok sinirlendirir. Çünkü onları tutan bir şey yoktu.

Yapmak ya da yapmamak işte bütün mesele budur. Seçimdir. Üniversiteyi kazanmayı tercih edersin ya da kazanmamayı. Tercihi aslında tercih formunda yapmazsın. Daha ilk günden oraya neyi işaretleyeceğini zaten biliyorsundur. Bilinçli olarak bunu söylemezsin ama bilinç dışın bilir. Ve sınav sonucunu gördüğünde söylediğin tek bir cümle olacaktır. Bunun olacağını biliyordum.

Peki sen neyi biliyorsun? O gün neyi biliyor olacaksın? Öyle ya da böyle o gün gelmeyecek mi? Kazanamayacağını zaten bildiğin bir sınava girmeye boşuna zahmet etme. Ve hayatta tek bir hata bile yapacaksan bari kapasiten yüksek sandığın için yap.

Sevgili YGS,LYS ve SBS adayları, ben sizlere çok inanıyorum.  Siz farklısınız. Bu dünyada eşiniz ve benzeriniz yok.  Eğer olsaydı sizin burada olmanıza gerek olmazdı. Bu yüzden herkes kadar değerlisiniz ve iyisiniz.  Kendi değerinizi bilin ve bu süreci mutlulukla atlatın.

Sık sık verilen aynı öğütten sıkılma. Çünkü “Bir çiviyi çakabilmek için defalarca vurmak gerekir.” demiş Mevlana. Bildiğiniz ama bildiğinizi bilmediğiniz bir şey var. Bugünden itibaren tüm kaynaklarınız ortaya çıkarıp daha başarılı olduğunuzu gördüğünüzde şaşırmaz mısınız? İmkansız yoktur, sadece yapmanız gerekeni yapın…

Tüm öğrenciler YGS,LYS ya da SBS’yi kazandığında mutlu olacağını sanıyor. Oysa gerçek, mutlu olduğunuzda sınavları kazanacağınız yönündedir.

Mutlulukla kalın..

Sevgiler..

İnci Aktaş Yaşam Koçu-Öğrenci Koçu

(0224) 2434314

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Söz Verdim Yarına Güzel Olacak – Yaşam Koçu İnci Aktaş

Tem 4, 2012   //   by inciaktas   //   Kişisel Gelişim  //  No Comments

Bu sabah işe gelirken radyoda bir şarkı dinledim. Ve sözleri gerçekten hoşuma gitti. “Söz verdim yarına güzel olacak, ay dolunay sabah çok uzak, üstüme düşen gölgene baktım, aşkın tenime çok yakışacak.” Emir’in söylediği bir şarkıydı. Dikkatle dinleyince bu şarkının aslında bir dilek olduğunu hissedebilirsiniz.

Sıkça yaptığım seanslar ilişkiler üzerine. Yeni bir ilişkiden çıkmış ya da doğru eşin hayatına girmesini isteyen kişilerle yaptığım seanslarda gördüğüm en önemli ortak özellik umutsuzluk. Duyduğum tek şey ise; “Böyle biri kaldı mı ki?” O zaman onlara şunu soruyorum; ‘Peki siz yeterince iyi değil misiniz?’

Unuttuğumuz şey şu, umutsuzluğa kapıldığımızda odağımızı gerçek bir aşka çeviremiyoruz. Odağımız daima dileğimizin gerçekleşmediğinde olursa bunu elde etme şansımız zaten yoktur. Eminim Edison ampulü icat ederken edememeyi düşünmemiştir. Yani evlenmeyi isterken evlenememeyi düşündüğünüzde kendi kalesine gol atmak için ters yöne koşan futbolculardan farkınız kalmaz.

İşte bu yüzden bu şarkıyı çok sevdim. Bu sözlerde henüz doğru eşinizle tanışmamış olsanız bile, aşkının size çok yakışacağına dair bir inancınız var. Yarınlardan umutlu! Eğer doğru eşin hayatına girmesini istiyorsanız önce niyet etmelisiniz. Çok basit, doğru eşin hayatıma girmesine niyet ediyorum. İçinizi yaratıcı gücün sonsuz şefkati ve sevgisiyle doldurmalısınız. Şefkati ve sevgiyi her şeyde görmelisiniz. Kötü olanı zaten biliyorsunuz, bu nedenle daima iyi olanı görün. Önce kendi güzelliğinizi görmeye başlayın. Güldüğünüzde gözlerinizin içinin nasıl parladığına daha önce dikkat etmemiştiniz değil mi? Şimdi tekrar aynanın karşısına geçin. Kendinize gülümseyin. Şu telkini alışkanlık haline getirin. Her gün her bakımdan daha güzel oluyorum.

Siz sadece telaşla aramaktan vazgeçin. Aramak sahip olamamak demektir. Ruh eşinizi ise zaten ona sahipmişsiniz gibi davrandığınızda bulabilirsiniz. Peki zaten sahipmiş gibi davranmak ne demektir? Bir düşünün, bugün hayatınızın aşkıyla karşılaşmış olsaydınız, nasıl hissederdiniz? Mutluluktan gözlerinizin içi gülerdi, kullandığınız kelimeler ‘mutluyum’ şeklinde olurdu, dünyayı elinizin altında hissederdiniz, birkaç kilo fazlanız vardıysa da aşık olduktan sonra kaybolup giderdi. İşte şimdi de böyle olmalısınız. Çünkü sahipmiş gibi davranmak, odağınızı sürekli elde etmek istediğiniz arzunuzda tutar. Eğer düşünceleriniz sürekli neden hala onunla karşılaşmadığınız yönündeyse sizi temin ederim asla karşılaşamayacaksınız.

Bilin ki siz kalbinizi sonsuz sevgiyle doldurduğunuzda evren de size aynı şekilde karşılık verecek. Tebrizli şemsin de o güzel cümlelerinde söylediği gibi;

               “Başkalarından sevgi, saygı ya da ilgi bekliyorsan önce kendine borçlusun bunları. Kendini sevmeyen bir          insanın sevilmesi mümkün değildir. Eğer sen kendini sevdiğin halde dünya sana diken yolladı mı, sevin. Yakında gül yollayacak demektir.”            

                                                                                                                                                                                                       Tebrizli Şems

Şuanda kendinizi terk edilmiş, aldatılmış, yalnız ve mutsuz hissediyor olabilirsiniz. Ama bilin ki başınıza gelen en kötü şey asla gelebilecek en kötü şey değildir. Ve mutluluk haline dönüşmeyecek felaket yoktur. Çünkü şuanda negatif olarak hissettiğiniz her şey sonradan sizin iyiliğinize yarar ve şükredersiniz.

Yeni bir aşk ya da ruh eşinizi bulmak için ise tek yapmanız gereken aşka hazır olmaktır. Sizi yaratan gücün rehberliğini ve yardımını kabul edin. Ve ona güvenin. O’nun her şeye gücü yeter. Siz daima hazır olun ve kalbinizi aşka açın, bu yaydığınız mutluluk dolu enerji her zaman doğru kişiye ulaşır ve onu size getirir. Bu yan kapı komşunuzda olsa dünyanın öbür ucundaki her hangi biri de olsa… Öyle olmasını isteyin. Öyle olsun.

Amin, öyle olsun demektir. Dualarımızın sonunda ‘amin’ demez miyiz? ‘Amin’ deyin öyle olsun.

Ve söz verin yarınınıza her şey güzel olsun.

Sevgilerimle,

İnci Aktaş

Yaşam Koçu NLP Uzmanı

(0224) 2434314

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Sevgi Ekerseniz, Sevgi Biçersiniz! Yaşam Koçu İnci Aktaş

Haz 27, 2012   //   by inciaktas   //   Kişisel Gelişim  //  No Comments

İnci AKTAŞ – Yaşam Koçu Nlp Uzmanı

Bu sözün gerçek anlatmak istediği şudur; eden bulur. Yani bu iyi de olabilir kötü de. Ne verirseniz onu alırsınız. Ya da ne ekerseniz onu biçersiniz.  Sabah komşunuza gülümseyerek günaydın demekle öğlen de harika bir iş telefonu almanız arasında bağ kurmazsınız, ben kurarım eden bulur. Ya da akşam annenize sinirlenip bağırmanızla sabah gelen yüklü telefon faturası arasında bağ kurmazsınız ben kurarım.

Bu bir denge. İyi ya da kötü. Eden bulmak zorunda. Yani ne ekerseniz onu biçersiniz. Olumlu duygular ekerseniz, o gün harika olaylar yaşayıp olumlu duyguları kat kat arttırarak biçersiniz.

Bu düz mantık açıklıyor ki, sevgi ekerseniz sevgi biçeceksiniz. Çok eski zamanlardan beri gelen öğretiler bize açıkça şunu özetliyor. Ya birbirimizi severiz ya da mahvoluruz.

Bizler hayatımız boyunca bilmeden ya da bilerek insanlara maddi ya da manevi zararlar veririz ve elbette ki bu bizden bir şekilde çıkar. Yani hayat bir aynadır, ona gülümserseniz o da size güler. O zaman da bir paranoya başlar. Başımıza gelen her kötü olayda acaba nerde hata yaptım da bu başıma geldi diye sormaya başlarız. Ben kötü bir insan mıyım? Sonra mükemmel olmakla bu çıkmazdan kurtulmaya çalışırız. Mükemmel olursam kimseyi kırmam, üzmem, başarılı ve mutlu olurum. O zaman hayatta bana aynısı verir. Başarı, mutluluk… Yani mükemmeli verirsen mükemmeli alırsın. Oysa unuttuğumuz bir şey var. Mükemmellik algısı herkese göre değişir. Oysa Tanrı için insana duyduğu sevgi değişmez. Onun sevgisi sonsuzdur. Yani sevgi… Hayattan alacağınız her güzel şeyin kaynağı sevgidir. Sevgi ekerseniz sevgi biçersiniz.

Aslında “hayata nasıl bakarsan aynen karşılığını alırsın” cümlesinin tam anlamı budur. Sen mükemmel olursan evren sana mükemmeli verecek demek değildir. Allah herkesi eşit derecede sever ve sana verecekleri senin mükemmelliğinle ilgili değil senin içindeki sonsuz sevgi ve sınırlarınla ilgilidir.

Sadece sevin o zaman bütün kapılar açılacaktır…

Huzur sizinle olsun.

İnci AKTAŞ

Yaşam Koçu NLP Uzmanı

(0224) 2434314

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Ben Daima Gülüyordum – Yaşam Koçu İnci AKTAŞ

Haz 25, 2012   //   by inciaktas   //   Kişisel Gelişim  //  No Comments

Yaşam Koçu Nlp Uzmanı İnci AKTAŞ

“Kötü olanı zaten biliyorum, ben iyi olana bakıyorum.” diyor, 108 yaşındaki Nazi kampından kurtulmuş bir müzisyen olan Alice Herz Sommer. Bu cümle beni uzun süre düşündürüyor. İnsan kendinin en büyük düşmanı. Daha olmamış şeyler için türlü türlü  felaket senaryoları yazıp sonra olay beklediği şekilde gerçekleşmediğinde neredeyse böyle olmadığına üzülüyor. Yine de kötümser olma şansını kaçırmıyor. O ise bir iyimser olarak doğduğunu söylüyor.

Alice Herz Sommer 108 yaşında ve o Cehennemdeki Cennet Bahçesi isimli bir kitap yazdı. Kitabın adından da anlayacağınız gibi o bir doğuştan iyimser. Annesi ve babası öldürüldü ve o, 5 buçuk yaşındaki oğluyla hayatta kalmayı başardı. Anthony Robbins’le yaptığı röportajda Robbins soruyor;

‘Toplama kampında olmak size hiç acı verdi mi?’ Cevabı; ‘Hayır.’ oluyor. Bunun üzerine Robbins; ‘Toplama kampında nasıl oldu da acı çekmediniz?’ diye soruyor. Sommer cevap veriyor; ‘Ben daima gülüyordum.’

“Ben daima gülüyordum.” Aşırı iyimser olmaya karşı çıkanlar arttıkça biz; “Polyanacılık oynamak kötüdür. Gerçekleri görmemiz gerekiyor” falan demeye başladık. Ama anlayamadığımız şey şu; kötü olanı zaten biliyoruz, önemli olan iyiye bakmak değil mi?

Toplama kampında iki yıl boyunca oğluyla yerde yatan bu kadın ve oğlu daima gülüyorlardı. Sommer, etrafındakiler öyle olmasa bile daima gülerdi. Belki de bunu iyimser olarak doğduğunu düşünmesine borçluydu. Hayatının başlangıcından beri gülüyordu çünkü kendini seviyordu. Londra’ya geldiği gün kanser olduğunu öğrendi ve o buna : ‘Bu harika kanserim.’ diye yanıt verdi. Hala gülüyordu.

Harward üniversitesinde bir araştırma yapıldı. Kötümser bir gurubun sağlığı ile kontrol gurubu karşılaştırıldı. Başlangıçta sağlığı gayet iyi olan iki grup araştırma kapsamındaydı. Araştırma süresince gurupların genel sağlık düzeyine etkileyecek hiçbir şeye izin verilmedi. Ve özellikle 40 yaş üzerinde belirgin bir kötüye gidiş gözlemlendi. Araştırma sonuçları gösterdi ki; kötümserlikle sağlığın bozulması arasındaki istatistiki ilişki, sigara ile akciğer kanseri arasındaki ilişkiden çok daha kuvvetlidir.

Şimdi bazı kötümserlerin peki, öyleyse bu hanım neden kanser oldu diye sorduğuna eminim. Ben ise onlara şöyle sormak istiyorum. Bu hanımın kanser olduğunu öğrendiğinden beri 25 yıl geçtiğini biliyor muydunuz?

Ve yazımı son olarak onun sözleriyle bitirmek istiyorum. Eğer bu yazıyı okuyorsanız bu bir tesadüf değildir. Burada okuyacağınız bir cümle sizin hayatınıza ilham olabilir.

Daima huzur sizinle olsun.

‘Nefret, kin besleyenin ruhunu yer, nefret edilen kişinin değil.’

Alice Herz Sommer

Sevgiyle Kalın

İnci AKTAŞ

Yaşam Koçu Nlp Uzmanı

(0224) 2434314

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Çocuk Yetiştirmek Zor Zanaat – Yaşam Koçu İnci AKTAŞ

Haz 18, 2012   //   by inciaktas   //   Kişisel Gelişim, Makaleler  //  No Comments

Yaşam Koçu NLP Uzmanı İnci AKTAŞ

Belki de çocuk sahibi olmaya karar vermeden önce derin derin düşünülmesi ve planlanması gereken konu bu… Çocuğumu nasıl yetiştireceğim? Çocuk yetiştirmek ne demek?  Çocuğumun gelişimini nasıl doğru planlayabilirim?

Bir insanın zihninin programlanması, ana rahmine düştüğü anda başlar. Hipnoz çalışmaları bize göstermiştir ki, yetişkinlerde gözlemlenen bir çok kronik rahatsızlık dahi, bebeğin annenin karnındayken her şeyi duyduğunu ve hissettiğini unutmamızdan ya da bilmediğimizden kaynaklanıyor.  Artık;  “O daha bebek, anlamaz” anlayışından bir an önce vazgeçin. Çünkü ana rahmine düştüğü andan itibaren ona sağlamaya çalıştığınız ilk şey, onu çok istediğinizi hissettirmektir. Sen değerlisin, sen bizim için önemlisin…

Çocuk yetiştirme sanatının çocuğa kendini değerli hissettirmekten başka kuralı yoktur. Bebek daha annenin karnındayken onunla konuşun. Annenin duyguları doğmamış bebeği derinden etkilemektedir. Bebek doğduktan sonra annenin stresi süte geçtiğinden bebekler sütü bile reddetmektedirler.

Eğer ruhen ve bedenen sağlıklı bir çocuk yetiştirmek istiyorsanız. Sevgiyle bezenmiş, affetmeyi bilen, dostluk, paylaşım ve hayattan zevk almayı bilen bir aile ortamı yaratmaya çalışmalısınız.

Elbette kurallar koyacaksınız. Ancak çocuğunuzun gelişimi için bu kuralları hiçe saymasına, ilerisine geçmesine izin verin. Bırakın yaşayarak öğrensin. Bir musibet bin nasihatten iyidir derler. Koyduğunuz kurallar çocuğunuzun hayatı anlamasına, gerekirse yanlış yapıp ders almasına yarayacak kurallar olmalıdır.

Her birey doğuştan biri yapabiliyorsa ben de yapabilirim inancıyla doğar. Bu nedenle etrafındaki yürüyen insanları modelleyerek yürümeyi öğrenir. Ve diğer her şeyi de modelleyerek öğrenir. Eğer çocuğun öğrenme çabası kurallarla engellenirse çocuk kendini kötü, yetersiz ve değersiz hissetmeye başlar. Ne yazık ki biz çocuklarımızın yapmaya çalışıp da yapamadığı şeylerde yardımcı olarak onlara iyilik ettiğimizi sanırız. Bebeğimiz masanın üzerinden oyuncağını almaya çalıştığında elimizle ona doğru ittiririz ve bebekte hemen o an ben yardım almadan tek başıma yapamam inancı oluşmaya başlar.

Özellikle ebeveynin ikisinin de çalıştığı ailelerde çocuğa daha az zaman ayrılması durumuyla karşı karşıyayız. Daha az ilgilenilen çocuk, bir de sadece başarılı olduğu zamanlarda ödüllendirildiğinde, çocukta sürekli beklentileri karşılamaya çalıştığı için bir değersizlik inancı oluşturur.

Bırakın koltuğa kendisi tırmanmaya çalışsın, döke saça yemek yesin. Sadece başardığı zaman değil başaramadığında da çabası için ödüllendirilsin. Çocuğun bazen sadece ilginizi çekmek için yaptığı olumsuz davranışları bile, yeterince zaman ayıramamanın verdiği vicdan azabı ile yok sayıyorsanız, çocuğunuzda onarılana kadar hayatını kısıtlayan yaralar açarsınız.

Ve çocuklarınızın sizin saçma gördüğünüz şeylerle uğraşmasına engel olmayın. En büyük başarılar, insanlar tarafından saçma bulunan ve çoğu zaman dalga geçilen uğraşlardan doğmuştur. Bırakın çocuğunuz başınıza icat çıkarsın. Yaşama katkıda bulunmanın yollarını öğretin.

Çocuklar programlanmaları tamamlanana kadar doğal trans durumundadırlar. Çoğu zaman hiçbir bilgisi olmadıkları ve bilinçaltlarında herhangi bir bilginin kayıtlı olmadığı durumlarda verdiğiniz telkinler direk bilinçaltlarına ulaşır. Sizler sorumlusunuz. Her yorumunuz her konuşmanız her planınız siz bir gün unutsanız bile onun bilinçaltına kazınacaktır.

Ve huzur… Unutmayın, çocuklarınız bir kez çocuk olacaklar. Çocukluklarında tamamlanmamış bir duygu ya da yaşayamadıkları bir dönem olursa daima enerjileri eksik, mutsuz ve isteksiz bireyler yetiştirmeye devam edeceğiz.

Huzur sizinle olsun.

Sevgiyle Kalın,

İnci AKTAŞ-Yaşam Koçu NLP Uzmanı

(0224) 2434314

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

NLP Bilinçaltı Teknikleri İle Kilo Kontrolü Eğitimi – Bursa

May 25, 2012   //   by inciaktas   //   Makaleler  //  No Comments
NLP, Bilinçaltı Teknikleri Ve Hipnoz İle Kilo Kontrolü ve Zayıflama Eğitimi
EĞİTMENLER: İnci AKTAŞ ve Özlem AKTAŞ
EĞİTİMİN AMACI VE İÇERİĞİ:
Kilonuzu belirleyen metabolizmanız değil bilinçaltınızdır. Bilinçli aklımızla kendimizce doğru olduğunu düşündüğümüz bir çok karar veririz ama uyamayız. Çünkü bütün güç bilinçaltındadır. O ikna olmazsa hiç bir değişikliği gerçekleştiremeyiz.
NLP Nedir?
NLP Zihnin kişinin istediği gibi yeniden programlanması demektir. Başta aşırı yeme, kilo problemleri, alkol sigara ve uyuşturucu ve depresyona kadar tüm sıkıntı ve problemler zihnin yanlış programlanmasından kaynaklanır. Eğer bugüne kadar diyet yapmış ama forma girememiş ya da verdiğiniz kiloları geri almışsanız artık bilinçaltınızı yeniden programlamanın vakti gelmiş demektir.

NLP ve Hipnozla Kilo Kontrolü Eğitimi kapsamında öğreneceğiniz tekniklerle, olaylara bağladığınız olumsuz duyguları değiştirebilecek ve duygusal açlığa bağlı aşırı yeme probleminizi çözeceksiniz.

Swish tekniğiyle sadece size zarar veren yeme alışkanlıklarınızı değil istemediğiniz tüm alışkanlıklarınızı kolayca değiştirebileceksiniz.

Bilinçaltındaki kilit inançlarınızı değiştirmeyi öğrenecek ve kilo almanıza neden olan inanışlarınızın dışında bu teknikleri hayatınızın her alanına uygulayabileceksiniz.

Yemek yeme stratejiniz belirlenerek doğru yeme alışkanlığına kavuşacaksınız.

Tercihe bağlı olarak yapılacak olan toplu hipnoz seansında ise bilinçaltınıza sağlıklı beslenme ve egzersiz alışkanlıkları telkin edilecektir. Eft teknikleri ile duygusal özgürleşme sağlanacaktır.

Seans sırasında verilen telkinlerin bilinçaltınızda şartlanabilmesi için hazırlanmış olan KİLO KONTROLÜ CD si de eğitim kapsamında verilecektir.

Hipnozla Zayıflma hakkında detaylı bilgi için aşağıdaki linki inceleyebilirsiniz.

http://www.youtube.com/watch?v=PztBXz_hkWA

http://www.youtube.com/watch?v=K49dcmdeSbo

Detaylı bilgi için lütfen bize ulaşın.
E mail: info@akademiplena.com
Tel: 0 (224) 243 43 14
Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Ruh Halinizi Nasıl Değiştirirsiniz? NLP Uzmanı İnci AKTAŞ

May 8, 2012   //   by inciaktas   //   Kişisel Gelişim, Makaleler  //  No Comments

Ruh halimiz, sürekli değişken bir seyir izleyerek daima bizi şaşırtır. Bir bakarız mutlu, beş dakika sonra mutsuz olmuşuz. Bunun sebepleri var elbette, etrafımız bize geçmişte yaşadığımız duygusal yoğunluğu fazla durumları çağrıştıran tetikleyicilerle dolu. Biz buna çapa diyoruz. Çapalar her yerde.

Ulusal bayrağımızı gördüğümüzde, benim gibi milli duyguları uyanan var mı? Eminim herkes böyledir… Ya sevgilisiyle ayrıldığında radyoda çalan şarkıyı her duyduğunda aynı yoğunlukta acı yaşamayan var mıdır? Mutlaka zaman içinde bunları yaşamışızdır. Bunlar hangi duygu durumuyla bağlı olduğunu bildiğimiz çapalar. Ancak günlük hayatımızda geçmiş deneyimlerimizle ilişki kurduğumuz sonra da unuttuğumuz bir çok çağrıştırıcı tarafından uyarılıyoruz ve bu nedenle ruh halimiz çabucak değişiveriyor.

Bu durumlarda bilmemiz ve farkında olmamız gereken ilk şey ruh halimizi değiştirmenin bizim elimizde olduğudur. Bu bir seçimdir. Ruh halinizi değiştirmek, daha fazla duygusal özgürlük ve daha mutlu bir yaşam için gerekli bir beceridir. Bu hiçbir zaman olumsuz ruh hali içinde olmayacağımız anlamına gelmez. Hepimiz insanız ve duygu durumumuz değişebilir. Önemli olan bunu yönetebilmektir.

Hepimiz bir çok kez kaynağı belirsiz bir olumsuz ruh durumuna gireriz o zaman bir uzmandan destek alınması doğrudur. Ama asla acınacak durumda olduğunuzu düşünmeyin. Önemli olan durumunuzu seçme hakkına sahip olduğunuzun farkında olmanızdır. İsterseniz bu ruh halini devam ettirebilirsiniz. Ama NLP bu ruh halini değiştirme imkanı sunar. Ruh halinizi değiştirmek için lütfen önce bulunduğunuz ruh halinden çıkmayı deneyin. Bunun için bir fıkra anlatın, gülümsemek hemen modunuzu değiştirir. Ayağa kalkıp yürüyün. Başınızı yukarı kaldırıp derin bir nefes alın. Fizyolojinizi değiştirin mutlaka dik oturun.

Lütfen şimdi bu alıştırmayı deneyin. Gözlerinizi kapayın ve arkanıza yaslanın. Çok hoş bir hatıranızı aklınıza getirin ve anınızın en güzel yerinde görüntüyü durdurun. Biraz parlaklaştırın. Renkleri canlılaştırın. Resmi büyütün ve kendinize yaklaştırın. Bu basit NLP tekniğiyle ruh halinizin hemen değiştiğini göreceksiniz.

İki hafta önce bir cumartesi günü işyerine gelmek için evden çıkıyordum. Önce evde köpeğimle ilgili yaşadığım bir sorun ruh halimi olumsuza çevirmişti. Bir dakika sonra arabamın lastiğinin patladığını fark ettim. Ve saatime baktığımda görüşmeme 5 dakika kalmıştı. Diğer arabaya geçtiğimde ruh halimin biraz sinirliye döndüğünü fark ettim. Ve derin bir nefes alıp tam bir NLP tekniği uygulayacaktım ki şöyle dedim; ’ Hayır ya, sinirli olmak benim de hakkım değil mi?’ Sorduğum soru karşısında kahkahalarla gülmeye başladım. Modum o anda değişmişti tabi. Ve normalde sinirli diye tabir edilebilecek bir durumu hafif bir bozulmayla atlattım. Ama gördüğünüz gibi bu bir tercih. Ben de her depresyondaki insan gibi sinirli ve mutsuz bir ruh halinde kalmayı seçebilirdim. Seçmek istemekte serbestsiniz. Ama ruh halinizi sürekli iyi tutmak elinizde…

Neden denemiyorsunuz? Değişim 1 dakika uzağınızda…

Sevgilerimle..

İnci AKTAŞ-NLP Uzmanı Yaşam Koçu Bursa

(0224) 2434314

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Hedef Belirlemenin Gücü – Yaşam Koçu ve Nlp Uzmanı Özlem Aktaş

Nis 16, 2012   //   by ozlemaktas   //   Kişisel Gelişim, Makaleler  //  No Comments

Hedef Belirlemenin Gücü – Yaşam Koçu ve Nlp Uzmanı Özlem Aktaş

Bu hayatta bir hedefiniz, bir amacınız  var mı?  Yoksa çok yazık, çünkü sizin için başkaları tarafından çizilmiş bir kaderi yaşamak zorundasınız demektir. Hedefsiz ve amaçsız  bir hayat , başkalarının sizin için belirlediği , çizdiği hayatı yaşamaya mahkum olmak  demektir. Amaçsızlığı oradan oraya sürüklenen bir yelkenliye benzetebilirsiniz. Nereye gittiğini bilmeyenin yol almasının imkanı var mıdır? Bunun bilimsel açıklamasına gelince de;  tanımlanmış bir hedefi yoksa beyin enerjisi boşa harcanmaktadır. Oysaki beynimiz bizim en değerli kaynağımız ve çok büyük bir potansiyele sahip. Hedef ve amaç belirlemeyerek kendimize neler yaptığımızın farkında mısınız ? Muazzam güce sahip bu gücü boş yere tüketmek. Hedefsiz, amaçsız bir hayat boşa tüketilen bir yaşamdır. Başarılı insanlar ile başarısız insanlar arasındaki fark; başarılı insanların yazılı amaçlarının olması ve bu amaçlarına inançlarının tam olmasıdır. Amaçları yazılı olanlar diğer kişilerden her zaman daha başarılı olmaktadır.  Bir araştırmanın sonuçlarına göre, gerçekten kendilerini başarılı bulan %3 lük kesime  bunu nasıl başardıkları sorulduğunda amaç belirlemek ve hedeflerinin peşinden azimle gitmek olduğu cevabı alınmıştır.  Başarı ve zafer ilk adımla başlar. İstediğinizi elde etmenin tek yolu;  ne istediğinizi bilmektir. Başaracağınızı biliyor olsaydınız ne yapardınız? Kim olurdunuz? Neye inanmayı seçerdiniz? Bu soruları kendinize sorun. Eğer kendi planınız yoksa başkaları sizin adınıza bunu seve seve yapacaktır. Eğer kendi hayatınızın efendisi olmak , hayallerinizin peşinden gitmek istiyorsanız, bunları hedefe dönüştürün. Yazılı olarak yapın bunu ve gözünüzün önünde bir yere koyun. Amacınız, hedefiniz daima gözünüzün önünde olsun . Bu sizi motive edip, harekete geçirecektir. Unutmayın başarı, ne istediğini bilenlerin ve bu yolda azim ve kararlılıkla ilerleyenlerindir.

Sevgiyle kalın…

Yaşam Koçu ve Nlp Uzmanı Özlem Aktaş

(0224) 2434314

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Öğrenci Koçluğu – Yaşam Koçu NLP Uzmanı İnci Aktaş

Nis 6, 2012   //   by inciaktas   //   Kişisel Gelişim, Makaleler  //  1 Comment

Öğrenci Koçluğu Nedir? Tırtılın kelebeğe dönüşme hikayesidir. Her çocuğun içinde de her yetişkin de olduğu gibi uyuyan bir dev vardır ve ortaya çıkarılmayı beklemektedir.

Çocuklarımızın zihinleri de tıpkı bizler gibi ana rahmine düştükleri anda programlanmaya başlar. Bilinçaltlarımız doğru ya da yanlışı, espri ya da gerçeği ayırt etmeden her şeyi kaydeder. Yani çoğunlukla yanlış programlanır. Siz çocuğunuzu belli bir yaşa kadar harika yetiştirseniz bile, televizyon, okul ve dış etmenler çocuğunuzu tabir-i caizse adam eder. Ve bu yanlış programlanma 10 yaşına kadar devam eder. Neyse ki bilinçaltı yeniden programlanabiliyor ve öğrenme sonsuza kadar sürüyor.

Öyle olmasaydı, 10 yaşına kadar korkmayı öğrenmemiş bir çocuk bir daha asla hiçbir şeyden korkmazdı. Oysa korku tek seferde yoğun duygular bağlanarak öğrenilen bir olgudur.

Özetle hepimizin olduğu gibi çocuklarımızın da bilinçaltı yeniden programlanabilir. Öğrenci koçluğu çerçevesinde; koç ile öğrenci arasında planlı bir gelişim süreci oluşturulur. Çocuklarımız genellikle nereye gideceklerini bilmemekte çoğunlukla kendilerine dayatılan ya da yakıştırılan mesleği tercih etmekte ve yeteneklerini bastırmaktadır. Bu da yoğun sınav baskısı altındaki çocuğun motivasyonunu iyice düşürmektedir.

Öğrenci Koçluğu seanslarındaki Öğrenci Koçunun amacı, öğrencini kendini ve yeteneklerini tanıyabilmesi, gerçek ilgi alanlarını keşfetmesi, hedeflerini belirlemesi ve bu hedeflere giderken kendisini sınırlayan, olumsuz düşünce ve inanç kalıplarının kırılmasıdır.  Nlp destekli ruh halini değiştirme ve kendi kendini motive etmesinin öğretilmesi ve en önemlisi zihnini kullanmayı öğreterek zamanı yönetmesi ve etkili öğrenmesi sağlanabilmektedir.

Öğrenci koçu, öğrencinin hedefe giden yolda, profesyonel yol arkadaşıdır. Öğrenci koçluğunda bir sihir ya da öğrenci koçunda bir sihirli değnek yoktur. Çocuğunuzun kendisi mucize ve zihni sihirlidir. Farkında olmanız ve bu süreci olabildiğince mutlu ve rahat atlatmanız dileğiyle…

Sevgiyle Kalın..

İnci AKTAŞ-Yaşam Koçu Ve NLP Uzmanı Bursa

(0224) 2434314

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Ara

Kategoriler