Browsing articles in "Makaleler"

Zihninizin Bağlarını Çözün – Profesyonel NLP Koçu Özlem AKTAŞ

Eki 12, 2013   //   by admin   //   Kişisel Gelişim, Makaleler, Zihninizin Bağlarını Çözün  //  No Comments

Hayat amacınıza ulaşabilmek, mutluluğun kapısını aralayabilmek için zihninizin bağlarını çözmeniz gerekir. Zihnimizin bağları çözülünce gerçek benliğimiz açığa çıkmaya başlar. Zihninizdeki bağlar, kendinize koyduğunuz sınırlar, engellerdir. Zihin, özgür olduğunda, engellerinden arındığında ancak kendini ifade edebilecek bir gerçeklik bulur. Zihnimiz çok güçlüdür. Zihnimizde yarattığımız gerçeklik şu anımızı oluşturur. Öyle ki eğer zihne gideceği bir yön vermezseniz sizi oradan oraya sürükler, hayatınızın kontrolünü kaybetmiş gibi hissedersiniz. Başarınızı, mutluluğunuzu belirleyen şey zihinsel olarak neye inanıyor ve ne düşünüyor olduğunuzdur. Zihnimizde kendimize koyduğumuz sınırlar, yapabileceklerimizin ne olduğunu belirler. Aslında engel yoktur. Bu hayattaki tek engel, zihnimizde yarattığımız sınırlar, inançlar, yargılardır. Henry Ford’u hepimiz biliriz. Kendisi okul okumamış olmayı eğer bir eksiklik olarak görseydi, etrafta bu kadar ford marka araba olmazdı. İlk kez Henry Ford atsız araba fikrini öne sürdüğünde herkes onunla dalga geçti. Kendisine çılgın mucit diyorlardı. Kimse yapabileceğine inanmıyordu. O’nu birçok başarısız insandan ayıran şey , O zihnini engelleyecek hiçbir bağa izin vermiyordu.  Nlp, zihnimizde sınırları aştığımızda yapamayacağımız hiçbir şey olmadığını göstermektedir. Başarı, içindeki potansiyeli görenlerindir. Başarı, zihnimizle ilgili zincirleri kırdığımız vakit oluşan farkındalık sonucunda gelir. Peki sizin kendinize koyduğunuz zincirleriniz neler?  Zincirleri kırma gücünü bulabilmek için hedefiniz doğrultusunda kendinizi motive edebilme gücünü kazanabilmelisiniz. Birçok kişinin iç sesi sadece yapamayacağını kendisine hatırlatır. Yapamayacağınızı size söyleyen iç sabotajcının farkında olun. Bu ses sizi başarmak istediğiniz şeye ulaşmanızı engellemek için elinden geleni yapacaktır. Size söylediği sözcüklerin farkında olun. Yetersiz olduğunuzu, yapamayacağınızı mı söylüyor? Bu sesi kısmayı öğrenin. Zihninizi yönetebilmek,  zihinsel bağlarımızı çözmek için ilk şarttır. Nlp’ye göre dünyayı beş duyumuzla algılarız ve bu algılar, deneyimlerimizi, yapabileceklerimizin sınırını belirler. Dünyayı temsil şeklimiz üzerinde bir hakimiyet kurabilirsek istediğimiz sonuçları yaratabiliriz. Sizi olumsuz engelleyen, yapabileceklerinizin önünde duran sınırlarınızı hatırlatan sesi kısın. Yerine kendinize yapabileceğinizi, başarabileceğini söyleyen iç sesinizi koyun . Elbette bu ses ilk başta çok kısık olacaktır, güvensiz , tereddüt içinde. Ancak ne kadar zihninizdeki sesin düğmesini açar ve bu sesi yükseltirseniz içinizden yükselen ses sizi motive edecek ve güdüleyecek kapıları açacaktır. İçinizde gelişen bu güven duygusu, zihninizdeki bağları çözmenize yardımcı olacak ve yapabileceklerinizin önünde, kendinize koyduğunuz sınırlardan başka hiç birşeyin olmadığını size farkettirecektir.  Öyleyse zihninizin bağlarını çözün, bulunduğunuz yer neresi ise oradan başlayın ve özgürce yükseklere tırmanın. Tek engel zihnimizdir. Önünüzdeki tek engel olan sizi çekin ve yolunuza güvenle, istekle ve kararlılıkla devam edin . Hatırlayınki  bu dünyada güçlü bir arzunun önünde hiçbir şey duramaz.

Sevgiyle kalın.

Özlem AKTAŞ – Profesyonel Nlp Koçu

(224) 2434314

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Tam Porsiyon Hayat İçin…! “Nefes” Lütfen!! – Hicran İpekbağlar, Nefes Koçu

Eki 11, 2013   //   by admin   //   Kişisel Gelişim, Makaleler, Tam Porsiyon Hayat İçin...! "Nefes" Lütfen!!  //  No Comments

Hayatta kalmak için, olmazsa olmaz; “nefes” alma eylemi öylesine içkin ve alttan alta enerji sarf etmeden yapılır ki, ona dair farkındalığımız neredeyse yoktur. Günlük yaşam uğraşı içinde, kendi kokusuna tembelleşen burun gibi, nefese dair algımız, bilgimiz de körelmiştir. Öyle ki, hem nefes nefeseyizdir, hem de nefes almaya vaktimiz yoktur. Fazla enerji gerektiren eylemler dışında (koşmak gibi..), nefes aldığımızı unuturuz. Oysa, “nefes” canlılığın tek belirtisi olup, ilk nefes bir “içe çekiş”, son nefes ise bir “ah”.

Nefes kelimesi,” nefs” kökünden gelir. Nefs, can, ruh ve öz kavramları ile açıklanır. Yani nefs, insanın bütün durumları; şuuru, belleği, yargıları, anlık halleri, akılsal çalışmaları, ahlakı, içgüdüleri, duyguları, organizmasını kaplayan bir olgudur. Kısacası, nefs kendimiz olan her şeye işaret eder, bir farkında oluş içerir. Hal böyle olunca nefesinin farkında olmayan kişi tüm bunlardan, yani kendinden bi haber olmuş oluyor.

Sufiler, ” nefs – nefes” ilişkisini şöyle kuruyorlar. Nefsin her bir anına nefes, yani soluk denir. Gerçek bir sufi, her bir nefesinin farkında olup, “An’ın çocuğu” yani şu andan başka bir şey olmadığı, farkındalığını mütemadiyen yaşayan demektir. Bu durumda sufilere “nefes ehli” de denir.

Yani, insanın özünü bilebilmesi, nefsini (kendini) tanıması için arayış çıkış noktası, ”nefesi” tanımak ve farkında olmaktır.

Sufilere göre tüm varlık rahmanın, nefes vermesiyle var olmuştur. Zira nefes alan kişi boğulmamak için nefes verir. Sufiler, varlıklara “Nefesi Rahmani” (Rahmanın Nefesi) demişler ve varlığın tümünü insan nefesine benzetmişlerdir. İnsan ve Rahmanın nefesi arasındaki benzerlik şudur. Hak “ben gizli bir hazine idim, bilinmekliğimi istedim, ey insan sende, hadisi uyarınca ve “ Adem, kuru çamurdan suretlenmiş balçıktan yaratılmıştır.(Hicr-15/27, Rahman 55/4) Sonra, “Ademi düzeltip tamamladı, içine ruhundan üfürdü.” diyerek, kendinde gizli olan, isim ve sıfatları varlık sahasına (dünya alemine) çıkarmayı istemiştir. Hakkın onları gizliden açığa çıkarması, insanın nefes verip, boğulmayı ve sıkıntıyı uzaklaştırmasına benzetilmiştir. Nitekim nefes veren kimse, içinde hapsolan sıcak havayı dışarı çıkardığında rahata kavuşur. Varlıklara, “Rahmanın nefesi” denmesinin nedeni budur.

Sufilerin asırlardır uyguladığı, bu “kendini bilme sanatını” öğrenerek, onların nefes tekniklerini modelleyerek nefesimizi , dolayısıyla nefsimizi (kendimizi) tanıyabiliriz. Gelmiş geçmiş tüm öğretiler de, aynı yolu izleyerek (nefesini tanıyarak), insan kendinde saklı olan bu sırra vakıf olmuştur.

İşe önce doğru nefes almayı öğrenerek başlanır. Zira bebekliğimizde, doğru nefes (diyafram nefes) almayı bilerek doğmamıza rağmen, büyüdükçe endişe, kaygı, korku, öfke gibi olumsuz duyguları öğrenmeye başladığımızda; nefesimizi tutmayı, karnımızdan göğsümüze taşımayı öğrendik. Tüm olumsuz inanç kalıpları, duygular, travmalar, yaşam gücümüzün bulunduğu yer olan, karın bölgemizde birikir. Nefes alıp vererek, bedenimize aldığımız yaşam enerjisinin dairesel devinimini engelleyerek, fiziksel, zihinsel ve ruhsal anlamda tıkanıklıklar meydana getirir. Bu durumda yaşam enerjisi karın bölgemize hiç uğramaz bile. Sığ ve derin olmayan bir nefesle ancak %30 oranında oksijen alarak hayatımızı sürdürmeye çalışırız. Bu da hayat kalitemizin % 30 olduğu anlamına gelir. Yani ”az nefes”, “az hayat”. Hayatımızı dolu dolu tam porsiyon yaşamak varken, neden çeyrek porsiyon bir hayatı tercih edelim?

Doğru nefes ile birleşen sufi nefes meditasyonu ile beden sağlığımız düzelebilir, zihinsel ve duygusal anlamda gelişebilir, ruhsal olarak ise gerçekten sahip olduğumuz kimliğimize dönebiliriz.

Hicran İpekbağlar

NLP Uzmanı, Yaşam ve Nefes Koçu

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Söyleyin Ustam, Yaşamın Anlamı Nedir? İnci Aktaş – Profesyonel Koç, NLP Uzmanı

Eki 10, 2013   //   by admin   //   Kişisel Gelişim, Makaleler, Yaşamın Anlamı Nedir?  //  No Comments

“Konuştuğumuz bu şeyi aramakla bulamayız, ama onu ancak arayan bulabilir.”

-Bir Sufi Deyişi

‘Neden intihar etmiyorsunuz?’  Logoterapinin kurucusu Psikiyatrist Viktor E. Frankl, hayatlarından sürekli yakınıp duran hastalarına bu soruyu sorar. Amacı, hastaların hayata tutunma nedenini öğrenmektir. Değerlerimiz ve amaçlarımız bizi hayata bağlar. Eğer yaşamınızın anlamını bulabilirseniz, ruhsal ve fiziksel tüm hastalıklarınızdan kurtulabilirsiniz.

Değerlerimiz söz konusu olunca Nietzche’nin sözleri ayrıca önem kazanır. “Yaşamak için bir nedeni olan kişi, hemen her nasıl’a dayanabilir.”

İnsanlar, hayatları boyunca yaşamın anlamını soracakları bir bilge kişi ararlar. Oysa farkında olmaları gereken şey; bu sorunun muhattabı sadece kendileridir. Yaşamın anlamı saatten saate bile farklılık gösterir. Yaşamın anlamını bulmak için soyut bir arayışa gerek yoktur. Çünkü herkesin yaşamında özel bir görevi, uğruna çaba harcayacağı bir misyonu ve sevebileceği kişiler vardır. Bu nedenle kendinizi sorgulayın. “Neye karşı, ne için, kime karşı sorumluyum?”

Bizler sorumluyuz ve yaşamın anlamını gerçekleştirmemiz gerekiyor. Yaşamın gerçek anlamını sadece içine dönüp aramak yerine gerçek dünyada keşfetmeliyiz. Kişi kendini ne kadar çokhizmet edeceği bir davaya ya da seveceği bir insana adarsa, o kadar çok kendini gerçekleştirir. Bununla birlikte kendini gerçekleştirme o kadar da basit bir iş değildir.

Önce kendinizi adayacağınız görevi bulun. Bu mesleğiniz de olabilir, toplumsal bir hizmet de. Yüzyıllar boyu, keşiş olarak, yogi olarak ya da aç susuz kalarak kendini gerçekleştirmiş olan insanoğlu, şimdi günümüz dünyasında çok zor şartlar altında hayatının anlamını bulmak zorundadır.  Bir sufi deyişi der ki; konuştuğumuz bu şeyi aramakla bulamayız, ama onu ancak arayan bulabilir. Hayatın anlamını bulmak için sevin. İçinizi sonsuz karşılıksız sevgiyle doldurun. Kendinizi sevmeye adayın. Ve son olarak; umutsuz bir durumla karşılaştığınızda, asla değiştiremeyeceğiniz bir kaderle yüz yüze geldiğinizde, ne olursa olsun yaşamda bir anlam bulacağınızı asla unutmayın. ‘Hayat böyleyse yaşamanın anlamı ne?’ demeyin, ‘ Böyle bir hayat yaşayacaksam ölmemin anlamı ne olacak?’ diye sorun.

Ölüm döşeğindeyken hayatınıza şöyle bir baktığınızda, anımsamak istedikleriniz mali başarılarınız olmayacak, işinizden ve insanlığa sağladığınız faydadan aldığınız hazzı, sevgileriniz ve kişisel bir trajediyi zafere nasıl dönüştürdüğünüzü hatırlayacaksınız..

Anlamlı bir hayat dileğiyle,

Sevgiyle Kalın

İnci Aktaş – Profesyonel Koç, NLP Uzmanı

(224) 2434314

Etkili Karar Ver ve Güce Sahip Ol – Kişisel Gelişim Uzmanı Özlem Aktaş

Eyl 26, 2013   //   by admin   //   Etkili Karar Ver ve Güce Sahip Ol, Kişisel Gelişim, Makaleler  //  No Comments

Karar vermek; çeşitli, bir çok alternatif arasından seçim yapmak demektir. Bunun için önce etkin düşünmek gerekir ve düşünmek her bir işin artı ve eksilerini tartmayı gerektiren ön faliyettir. Kararlı bir kişiyi diğer kişilerden ayıran özellik,  artık düşünmeyi bırakıp eyleme geçme gücüne sahip olmasıdır. Eylem itici güçtür. Öncelikle etkili karar verebilmeniz için  hedefiniz nedir bilmeniz gerekir. Başarı veya başarısızlık yönünden sonuç ; hem kararın gücüne hem de kararın uygulanmasındaki etkinliğine bağlıdır. Tam olarak bu nokta , etkilemenin , iletişimin , motivasyonun , kişisel gelişimin devreye girdiği yerdir.

Daha etkili düşünen kişiler olabilmemiz için, karar verme ve problem çözme faliyetleri sırasında zihnimizin nasıl çalıştığını algılamamız gerektiğidir. Nlp ve koçluk zihininizi nasıl etkin kullanacağınızı size öğreten muazzam yöntemlerdir.  Her gün binlerce seçenekle karşı karşıya kalıyoruz. Küçük yada büyük kararlar vermek zorunda kalıyoruz. Bu kararların bazıları bizi çok fazla etkilemezken bazıları hayatımızı değiştirebiliyor. İyi, sağlıklı kararlar verebilmek, hayatta ilerlemek , başarmak istediklerimizi başarabilmemiz için bir etkendir. Hayatta başarılı ve mutlu olabilmek için daha iyi kararlar verdiğimizden emin olmamız gerekir. İyi kararlar verebilen biri olmak için ruh halimizin farkında olmamız önemlidir. Çünkü kötü bir ruh hali içindeyken iyi kararlar vermemiz mümkün değildir. O yüzden daha iyi kararlar verme konusunda ilk yapmamız gereken kendimizi iyi hissederken kararlarımızı vermektir. İyi sonuçlar her zaman iyi ruh hali içinde elde edilebilir. En iyi kararları verdiğiniz zaman hangi ruh hali içinde olduğunuzu hatırlayın. Yaşamınızı değiştiren bir çok kararı, kendinizi iyi hissederken verdiğinizi fark edersiniz. Kendinizi kötü hissederken muhtemelen sonuçları bizi olumsuz etkileyecek kararlar vermemiz olasıdır. Bu sebeple hayatımız için önemli olan konularda karar vermeden önce kendinizi iyi bir ruh moduna sokabilmelisiniz. Nlp ve koçluk,  sizi başarıya götücek ruh hallerini açığa çıkarmanızda yardımcı olur.

Hayatta güce giden yol, etkin karar vermekten geçer. Kararsızlık içinde boğuşan insanları bilirsiniz. Şunu mu yapsam yoksa bu yöne mi gitsem ? Bir türlü karar veremezler . Çünkü en temelde ne istediklerini bilmezler. Güç ne istediğini bilmek ve bu yönde güçlü adanmış bir karar verip eyleme geçmektir.

“İnsan yaşamak için doğmuştur, yaşamaya hazırlanmak için değil.” der Boris Pasternak.

Bu noktada kendimize şu güçlü koçluk sorularını sormamız gerekir; “Ömrümün bundan sonraki on yılını nasıl yaşayacağım? İstediğim yarını yaratabilmek için, bugün nasıl kararlar almalıyım? Hayatımda şu an için önemli olan nedir, uzun vadede önemli olacak olan nedir? Nihai kaderimi biçimlendirmek için ben bugün hangi adımları atmalıyım? Kısacası hangi kararları vermeliyim ?” bu soruların cevaplarını alıyor olmanız gerekir.

Hangi eylemleri yapacağınızı, bizi nihai amacımıza ulaştıracak gücü açığa çıkaran şey, kararlarımızın gücüdür. Sahip olduğumuz gerçeklikteki  her şey, bir kararla başlamıştır. Kaderimiz karar anlarında şekillenir. Verdiğimiz büyük küçük her karar geleceğimizi şekillendiren tohumlardır. Kim olduğunuza ve neyi yapabileceğinize dair bir karar verdiğinizde yaşamınız, kaderiniz değişmeye başlar. Herşey tek bir kararla başlar ve bu karar sizi sonsuza dek , huzursuz, mutsuz yapabileceği gibi yaşamınızda hayallerinizin ötesinde bir gerçeklik elde etmenizi de sağlayabilir. Eğer gerçekten karar verirseniz yapamayacağınız şey yoktur. Hayatınız yeni, tutarlı ve adanmış bir karar verdiğiniz anda değişir.

Görünmezi görünür kılmak, karar verme gücünde  yatar. Gerçek kararlar, rüyalarımızı gerçeğe dönüştüren aracılardır. Karar gücümüzü  gerçek anlamda kullanma yolundaki  engel, yanlış kararlar verme korkumuzdur. Verdiğiniz karar ne olursa olsun, kararsızlıktan daha iyidir. Esnek olun, kararlarımızda hatalar yapabilir, pişmanlıklar yaşayabiliriz. Hata yapmak, bir şeyler denediğiniz, eyleme geçtiğiniz anlamına gelir. Verdiğiniz karar ne olursa olsun, esnek olmaya, sonuçlara bakıp onlardan ders almaya, o dersleri, gelecekteki daha iyi kararlar için kullanmaya karar verin. Başarı; ısrarlı çabaların sonunda gelir. Ne kadar çok karar verirseniz bu konuda o kadar ustalaşırsınız. Bütün iyi tecrübeler, kötü tecrübelerin sonucunda öğrenilir ve en değerlileri olumsuz olanlardır. Çünkü öğrenme fırsatı yaratırlar. Başarısızlık, güçlü bir öğrenme fırsatıdır, kararlarımızın sonuçlarında ne öğrendiğimiz önemli. Kararlarınızın sorumluluğunu alıp, yola devam edin. Ne kadar çok karar verirseniz o kadar ustalaşacaksınız. Ustalaşmak, siz ne kadar sürdürmek isterseniz, o kadar sürer. Hayatta başarısızlık diye bir şey olmadığını hatırlayın. Var olan yalnızca sonuçlardır. Uzun dönemli olarak odağınızı, verdiğiniz kararınızı uygulamaya adayın. Başarılar, sabır ve adanmak sonucunda elde edilir. Başarı ve başarısızlık, bir gecelik tecrübeler değildir. Kendinizi uzun vadeli sonuçlara adamaya karar vermek, kısa dönemli çözümlere heves etmemek, hayatınız boyunca alacağınız kararların en önemlilerindendir.

“Hayat ya cesur bir tecrübedir, ya da hiçbir şey değildir.”

-HELEN KELLER

Kaderinizi oluşturan  şeyin, başınıza gelen koşulların değil, sizin kararlarınız olduğunu bilin. Hemen şimdi hayatınızda olumlu bir fark yaratacak küçük bir karar verin. Basit, uygulaması kolay bir karar. Amacınızı düşünerek, kendinizi iyi bir ruh haline sokun. Mutlu hissettiğiniz anda sizi ileriye taşıyacak o kararı verin ve hemen eylem adımı belirleyin. Kararın gerçek bir karar olduğunu ancak eyleme geçip, sürdürülebilir kıldıktan sonra anlarsınız. Hemen şimdi hayatınızda fark yaratacak sürdürülebilir bir karar verip eyleme geçin ve yaşamınızdaki mucizeleri izleyin .

Sevgiyle kalın.

Kişisel Gelişim Uzmanı Özlem AKTAŞ

(224) 2434314

Hipnoterapi İle İyileşme – Değişme

Eyl 18, 2013   //   by admin   //   Hipnoterapi İle İyileşme - Değişme, Makaleler  //  14 Comments

Bu yazının konusu hipnoz, tabi hemen hipnozun var olup olmadığını ya da nasıl bir şey olduğunu düşünmeye başlamış olabilirsiniz. Öyleyse içinizi rahatlatayım. Adı ister hipnoz olsun ister olmasın, başka isimler altında (örneğin; reklam, tanıtım gibi) ya da hiç bir isim altında olmadan zaten konu hakkında çok şey biliyorsunuz.

Hipnoz bir iletişimdir ve bir telkinin kabul edilmesi halidir. Birisi bize bir şeyi “yap” diyorsa ve biz yapıyorsak haliyle o kişinin hipnozu altındayızdır.

Özellikle karşınızdaki sizin için önemli bir otorite figürü ise onun hipnozu altında kalmanız kuvvetle muhtemeldir. Artık hırsızlar büyük bir soygun yapacaklarsa takım elbise giyiyorlar, takım elbise hipnoz edici bir faktördür. Kırmızı ışık sönüp yeşil ışık yandığında önünüzdeki araba 500.000 TL’lik bir arabaysa kalkması için korna çalmazsınız. Hipnoza girmiş şekilde kalkmasını beklersiniz.

Belirttiğim gibi, hipnoz adı altında olsun olmasın hepimiz çeşitli ikna ve iletişim yöntemlerinin etkisi altında kalıyoruz. Peki bu yöntem hayatımızı değiştirebilir mi? Bizi iyileştirebilir mi?

Hipnoz insanların olumlu ya da olumsuz ama güçlü tepkiler verdiği bir konu. Bazıları hipnozun sadece soğanı elma olarak yediren bir gösteri olduğuna inanırken; diğer bir grup ise hipnozun olağanüstü iyileştirici etkisinin farkındadır. Bununla birlikte hipnozun iyileştirici etkisi bilimsel olarak kabul edilmektedir.

2. Dünya savaşı sırasında Japonya’nın savaş bölgelerinde anestezik maddeler yetersiz kalmış ancak bu esnada birçok diş çekimi, apandist ve doğum olayı meydana gelmiştir. Bunlar ameliyat edilmesi zorunlu olaylardır ve anestezi olmadan ameliyat yapılamaz. Japonya’da hastalar hipnoz edilerek anestezi sağlanmış ve ameliyat edilmiştir.

Hipnoterapi uygulamalarında önemle belirtmem gerekiyor ki, hipnoz ile verilecek tıbbi (kanser vb. Hastalıklar için) telkinlerin ya bir tıp doktoru tarafından ya da tıp doktoru desteğiyle verilmesi gerekir.

Hipnoterapi ile amaç kişinin bilinçaltına ulaşıp gerekli değişiklik ve iyileştirmeyi bilinçaltı düzeyde sağlamaktır.

Şöyle bir örnekle açıklamama izin verin; Bir vergi dairesine ya da tapu dairesine gittiğinizi düşünün. Bir evrak almanız gerekiyor. Ve evrak için Ali Bey’e gidiyorsunuz. Ali Bey, Ayşe Hanım’a, Ayşe Hanım Hatice Hanım’a ve o da bir başkasına yönlendiriyor. Böylece gerekli evrağı Ahmet Bey’e onaylatmadan önce 10 kişiyi dolaşmış oluyorsunuz. Oysa ilgili kişinin Ahmet Bey olduğunu bilirseniz, evrağınızı bu 10 kişiyi dolaşmadan ve fazla vakit kaybetmeden direk Ahmet Bey’e giderek imzalatabilirsiniz.

İşte hipnozla, yıllar süren konuşma terapilerine gerek kalmadan direk Ahmet Bey’e ulaştığımızı düşünebilirsiniz.  Çünkü sorunumuzun neden  kaynaklandığını bilinçli düzeyde her zaman bilemeyebiliriz.

Doğarken bilinçaltınız boştu. Yaklaşık 10 yaşına kadar doğruyu yanlışı ayırt etmeden her şeyi kaydettiniz ve bazı deneyimlerden yararsız genellemeler çıkardınız. Bu genellemeler şu anda bile hayatınızı etkiliyor ve hedeflerinize ulaşmanızı engelliyor. Olayı hatırlıyorsanız bu genellemeyi değiştirebilirsiniz. Peki, ya hatırlamıyorsanız?

O zaman bir örnekle açıklayayım; Ayşe 5 yaşında, küçük bir kız çocuğuyken, annesiyle birlikte oturmuş bir Türk filmi izliyordur. Film son derece acıklıdır ve bir erkek bir kadına zarar vermiştir. Anne ağlayarak kızına döner ve şöyle der; “Bak kızım, işte erkeklere güveirsen böyle yaparlar.” Kız büyür ve hiçbir ilişkisinde mutlu olamaz, kimseye güvenemez. Bu kişiye yıllarca erkeklerin güvenilir olduğunu anlatsanız inanabilir mi?

Ne demiştik, küçükken bilinçaltınız boştu ve siz yaşadığınız deneyimlerle doldurdunuz. Anneniz karşınıza geçip gözleri yaşlı ve duygu yoğunluğuyla böyle bir şey söylerse bilinçaltının nasıl bir genelleme yağtığını bilemezsiniz.

Hipnoterapi ile sizi sınırlayan geçmiş anılarınızı bulur, birikmiş duyguları boşaltır ve kendiniz için yeni genellemeler ve yeni bir gelecek planlayabilirsiniz.

Hipnoterapinin sihri, sizin içinizdeki o sonsuz potansiyelde yatıyor. Sihir sizsiniz. Ortaya çıkaracak yolu bulun yeter!

İnci AKTAŞ

Hipnoterapi Bursa

(224) 2434314

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Doğru Meslek Seçimi Ve İş Hayatında Huzur İçin Kendinizi Tanıyın

Profesyonel Yaşam Koçu İnci Aktaş

İş bulmak ya da çalıştığınız işten emekli olamak zorunda mısınız, yoksa herhangi bir işte çalışmak değil de istediğiniz işi mi yapmak istiyorsunuz? Günümüz ekonomik şartlarında herkesin istediği işi yapması kolay olmayabilir ama istediğimiz kariyeri yapamamamızın tek suçlusu ekonomik şartlar mı?Daha liseye başlarken, kendimizi tanımadan yaptığımız seçimlerin kariyerimizi etkilemede suçu yok mu? İstemediğiniz bir işte, üstelik kendinizi tam anlamıyla tanımadan iş yapmaya çalışıyorsanız, mutsuzluk kapıda demektir. Çünkü hem karşınızdakini hem kendinizi tanımak için bilmemiz gereken bazı şeyler var.

Eğer bu yazıyı okuyan bir anne-babaysanız çocuklarınızın kendini tanımasını sağlamakla işe başlayın. Eğer  meslek seçimi yapacak bir öğrenci ya da yeni mezunsanız veya kariyerinde iletişim çatışmaları yüzünden mutsuzluk yaşayan bir çalışansanız, lütfen dikkatle okuyun ve kişiliğinizi tanıyın.

NLP (Neuro Linguistic Programming) kendi kişiliğimizi tanımada bize Meta Programlarla fayda sağlıyor. Meta programlar bizim zihnimizin en derin algı filitreleridir. Neye önem verip vermeyeceğimizi, neyi isteyip istemediğimizi meta programlar sayesinde filitreleriz. Öyle olmasaydı bu kadar yüklü bilgi bombardımanı altında ezilebilirdik.

Herhangi bir şeyi doğru yapmak için yalnızca bir yol olmadığı gibi, doğru bir meta program yoktur. Herkesin kendine göre bir kombinasyonu vardır ve meslek seçiminde önemli olan kişinin kendini tanımasıdır. Şimdi aşağıdaki bazı meta programları inceleyebilir ve hangi mesleğe uygun olabileceğinizi düşünebilirsiniz. Bununla brlikte, iş arkadaşlarınızın ya da yöneticilerinizin meta programlarını anlayıp, o kişilerle bu programlarla iletişim kurabilirsiniz.

Bütünsel/Detaycı

Ağaca bakarken ormanı, ormana bakarken ağacı kaçıran tiplerle her zaman karşılaşırız. Bu örneklerin ikisi de uç örneklerdir. Eğer detaycıysanız parçaları hatırlarsınız. Eğer bütüncüyseniz de harika vizyonlar belirleyip planlar yaparsınız. Örnek vermek gerekirse, detaycı biri gerçekten iyi bir muhasebeci olabilir.

İş hayatında ise bu iki kişiyi bir araya getirirseniz birbirlerini çıldırtabilirler. Detaycı, en ufak detayları bile inceleyerek bütüncüyü çıldırtacak, bütüncü ise detay vermeyerek detaycıyı belirsizliğe sürükleyecektir. Önemli olan bu iki kişinin iletişimini meta programlarına göre düzenlemeleridir.

İçe Dönük/Dışa Dönük

Dışadönük insanlar başkalarıyla eğlenirken enerji toplar. Arkadaş canlısı ve sosyal kişiliktir. Bu kişilerin çok fazla arkadaşı ve bağlantısı olur. Örneğin satış işinde çok başarılı olabilirler. İçe dönük kişilik ise fazla arkadaşı yoktur ama dostları vardır. Takım çalışmasına yatkın olmadıklarını söyleyemem ancak takım içinde verilen görevi yalnız başlarına ve müdahale olmadan yapmak isterler. Onlar fikir adamlarıdır.

Farklılıkçılar/Benzerlikçiler

Benzerlikçiler, bir şeyler bir şeylere benzerse aktif olabilirler. Yeniliğe açık değildirler. Onlar, “En kısa yol bildiğin yoldur,” derler. Ar-ge departmanı onlar için uygun değildir. “Bak bu harika bir fikir, eğer bu işi yaparsak çok para kazanacağız,” derseniz onları bu işe ikna edemezsiniz. Ancak bir farklılıkçıysanız yeni bir işe başlamaktan motive olabilirsiniz.

İç referanslılar/Dış referanslılar

Eğer bir karar verdiyseniz ve kimse bunu değiştiremeyecekse siz iç referanslısınız demektir. Eğer başkalarının sizin hakkınızda ne düşündüğü sizi olumlu ya da olumsuz etkiliyorsa dış referanslısınız.  Kendinizi tanımlamalı ve buna göre mmotive edebilmelisiniz.

Yaklaşmacı/Uzaklaşmacı

Eğer bir aksiyon alırken acıdan kaçmak amacındaysanız uzaklaşmacısınız demektir.  Eğer iyi şeyler düşlüyor ve bundan motive oluyorsanız  yakınlaşmacısınız. Eğer bir iş kurmak istiyorsanız ve aslında uzaklaşmacıysanız dikkat, o zaman işlerin sürekli ters gidebileceği korkusuyla motive olacaksınız demektir, ki bu bir girişimciden beklenecek en son şeydir. Uzaklaşmacı birisine çok çalışırsa neler kazanacağından bahsederseniz bu hiç bir işe yaramayacaktır. Onu, eğer yeteri kadar çalışmazsa işini kaybedeceğiyle ya da bir kimlik sahibi olamayacağıyla motive edebilirsiniz. Aynı şekilde yakınlaşmacı birisini ise işten çıkarmakla korkutmanız hiç bir işe yaramaz. Ona kazanacaklarınız göstermelisiniz.

Eğer meslek seçme aşamasındaysanız, özellikle; detaycı mı, bütüncü müsünüz ya da içe dönük müsünüz, dışa dönük müsünüz, buna çok dikkat etmelisiniz. Eğer iş hayatındaysanız ve anlaşmazlıklar yüzünden huzurunuz yoksa, karşınızdaki kişinin meta programını anlayıp ona göre yaklaşmalısınız. Psikolojide kimlik tipini anlayabileceğiniz bir çok test vardır. Ancak insanların karşısına her zaman bu testlerle çıkamayabilirsiniz. Meta programlar bu nedenle bize güçlü bir kendini tanıma olanağı vermektedir.

İnci Aktaş

Profesyonel Yaşam Koçu Bursa

Nlp Uzmanı Bursa

(224) 2434314

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Usta Bir Konuşmacı Olmanın Yolu; Medeni Cesaret ve Özgüven – Özlem Aktaş NLP Koçu, Eğitmen

Bundan 20 yıl sonra yapamadıklarınızdan dolayı duyduğunuz hayal kırıklığı , yaptıklarınızın verdiği hayal kırıklığından çok daha büyük olacak. Öyleyse halatları atın. Güvenli limanlardan uzaklara yelken açın. Yelkenlerinizi güçlü rüzgarlarla doldurun. Araştırın. Hayal kurun . keşfedin.

Mark Twain

Başarılı bir konuşmacı  yada etkileyici bir iletişimci olmak istiyorsanız asla korkularınızdan tavsiye almayın. Korkular, sizi adım atmaktan alıkoyar. Bir çok insan bize gelir ve derler ki ‘Ben yapamam çünkü benim diğerleri gibi yeteneğim yok.’  Bunu nereden biliyorsun diye sorarız. Sıklıkla kendileri ile ilgili sınırlayıcı yargılarından dolayı bu şekilde konuştuklarını farkederiz. İstediklerini elde etmek için belki bir kere , yada en fazla iki üç kere deneyerek vazgeçmişlerdir ve yeteneksiz olduklarına karar vermişlerdir.  Bu yeteneğin sende olduğunu bir düşün neler yapardın? Neleri değiştirirdin? Sence bu konuda ki yeteneğini geliştirmek için yapman gereken neler var ? diye çözüm getirici sorular sorarız. Çözüm getirici sorular zihnimizin zincirlerini bir ölçüde kırmaya yardımcı olur. Etkili konuşabilmek , doğuştan gelen bir yetenek değildir. Sonradan kazanılmış bir beceridir. Kimse doğuştan başarılı konuşmacılar olarak doğmaz . Usta konuşmacı olmak, medeni cesaret ve özgüven ile gelişebilen bir beceridir. Günümüz siyasetçilerine bakın . Daha özgüvenli görünen, enerjik , kendinden emin tavırlar sergileyip, beden dilini etkin kullanan siyasetçilerin halk üzerinde etkisinin yüksek olduğunu farkedersiniz. Ayrıca hitabet becerisinin kitleler üzerinde yarattığı önemi  anlayarak üzerinde çalışmalar yapan siyasetçilerimizin yıllar içindeki gelişimleri gerçekten göz kamaştırıcıdır. Bu konuda gösterilecek istikrarlı çaba önemlidir.  Örneğin Amerika’dan bir örnek verelim . Size bundan on yıl önce,  Kenyalı, Müslüman ve zenci bir baba ile Hristiyan ve beyaz bir annenin oğlu  olan genç bir adam Amerika Birleşik Devletleri’nin en popüler başkanı olacak deselerdi ne düşünürdünüz? Muhtemelen gülüp geçerdiniz. Ancak bugün durum ortada. Nobel Barış Ödülü sahibi Barack Obama,  pek çok kişiye göre Amerika tarihinin en iyi konuşan, en iyi giyinen ve hepsinden önemlisi kendisine en güvenilen başkanı konumunda. Onun bu başarısının sırrı ne,  hiç merak ettiniz mi? Amerika’da dezavantaj olarak görünen özelliklerine rağmen başarısının sırrı , bir iletişim ustası olması ve en önemlisi kendisine duyduğu özgüvenidir.  İnsanlar topluluk önünde konuşma kurslarına  katılarak, kendilerine güvenmeyi  öğrenmeyi  ve ikna edici  konuşma becerisini kazanmak isterler.  Bu kişilerin  genellikle ortak düşünceleri, bir yerlerde konuşmak gerektiğinde heyecanlanmadan, korkmadan kendine güvenerek, sakinlikle konuşabilme becerisi elde etme istekleridir. Ortak istek ve amaç,  sakin , kendinden emin ve cesurca bu işi yapabilmektir. Peki sizi arzuladığınız sonucu almaktan alıkoyan  ne? Kendiniz ve kendinize koyduğunuz sınırlayıcı düşünce yapısı ve engelleriniz.  Birileri zor görünen koşullardan çıkarak en zirve noktalara çıkabiliyorsa bunu birçok kişi de başarabilir. Nlp ‘nin en etkin varsayımlarından biri, biri dahi bir şeyi yapmayı başardıysa bunu herkes başarabileceği gerçeğidir. Doğuştan bu bilinçle doğarız , bu sebeple yapılması gereken içimizdeki potansiyeli görünür kılmaktır. Daha önce yapmış olduğunuz  başarılı eylemleri  düşünün.  Nasıl başarmıştınız? Sizi başarıya götüren güçlü kaynağınızı , potansiyelinizi farkedin ve şunu düşünün bundan sonra ; neyi farklı yapmak ve kim olmak istiyorsunuz? Zor koşullarına rağmen zirveye çıkan sayısız lideri düşünün . Onları zirveye taşıyan bir numaralı özelliklerinin cesaretleri ve her türlü olumsuz koşullarına  rağmen  kendilerine duydukları güven olduğunu  hatırlayın. Bu güç sizin de  içinizde var, ancak uyur vaziyette duruyor , sizin çıkarmanızı bekleyerek.

Hitabet konusunda yeteneklerinden şüphe duyan kişilerin uzman oldukları konuları anlatmalarını isteriz. Kolayca anlatırlar , bir kişiye karşı bu kadar rahatken konu iki kişi olduğunda yani küçük bir topluluk olduğunda ; kolayca anlatabildiğimiz bir şeyi aktarırken niye heycan yaparız öyleyse ? Niye kalbimiz küt küt atmaya  başlar? Bu heyecanın , stresin, paniğin, kaygının , korkunun sebebi sizce nedir?  Sebebi , daha öncede söylediğim gibi kendimize koyduğumuz engeller,  sınırlayıcı inançlar ve yeteneklerimize ve kendimize karşı duyduğumuz güven azlığıdır. Sıklıkla korkunun nedeni; toplulukları zihnimizde canlandırma şeklimiz,  varlıklarını değerlendirme biçimimizdir. Onların da sizin gibi bir insan olduğunu düşünmek , onlara dostlarınız gibi yaklaşmak bir ölçüde sizi rahat hissettirecektir. Burada sormamız gereken soru ;  peki bütün bu korku yaratan nedenleri nasıl aşabiliriz? Önce önlenemeyen bir istek ve yapabileceğimize güçlü bir arzu duymalısınız. Arzunun ve isteğin gücünü asla küçümsemeyin . Hiç bir başarı içinde yeterli arzu barındırmazsa elde edilemez. Bu yeteneğin doğuştan değil çalışmayla, çabayla , kararlılık ve istekle  geliştirileceğini hatırlamalısınız. Aslında size küçük bir sır vereyim;  kendinize güven duymak , bu konudaki medeni cesaretinizi kazanmak, bir gruba hitap ederken sakin ve kendinden emin olmak, düzgün düşünüp, düzgün hitap edebilmek hayal edebildiğinizden çok daha kolaydır. Bir eylemin kolay ya da zor olacağına siz karar verirsiniz. Konuşmalar yapmak , hitap etmek eylemine  nasıl baktığınız önemli. Olaya kolay ya da zorluk çerçevesinden bakabilirsiniz. Siz hangisinden bakmayı seçiyorsunuz?  Usta bir konuşmacı olmayı nasıl değerlendirmeyi seçiyorsunuz? Bir şeyin kolay olabileceğini düşünmek bu durumun kolaylaşmasını sağlar , ancak ne kadar zor olacağını düşünür ve buna inanırsanız her geçen an kolay olabilecek bir şeyi dahi zorlaştırırsınız. Hatırlayın ki, konuşma yeteneği sadece bir kaç kişiye bahşedilmiş  yetenekler değildir. Eğer yeterince istekliyseniz, potansiyel kapasitenizi istediğiniz düzeye çıkarabilirsiniz. Pek çok usta konuşmacı , bir dinleyici grubunun varlıklarının uyarıcı olduğunu , ilham verip zihinlerinin daha keskin çalışmalarına neden olduğunu savunmaktadırlar. Eğitim,  kendinize güven,  kendinizi  bu konuda geliştirici kaynakları okumak, sık sık bir grubun karşısına geçmek size  kalıcı bir casaret  ve özgüven getirecektir. Bu konudaki cesaretinizi ve özgüveninizi geliştirmek için bol bol pratik yapmalısınız. Her bulduğunuz yerde konuşun.

Ünlü politikacılar , başarılı bir çok profesyonel konuşmacılar da  ,  ilk konuştukları zamanlarda,  inanılmaz korkular , özgüvensizlikler, utangaçlıklar yaşamışlardır. Kalabalıkların karşısına çıktıklarında dizleri titremiş, dilleri tutulmuş hale gelmiştir.  Kendilerini sefil durumda hissetmişlerdir. Oraya çıkmaktansa ölmeyi tercih edecekleri hale geldiklerini sıklıkla duyarsınız.  Konuşma yapmadan önce heyecan ve kaygı duymamızın nedeni nedir? Nedeni basittir aslında, çünkü hitabette her zaman bir sorumluluk vardır. Bu sebeple birinin karşısına çıkıp fikirlerinizi paylaşmanız gerektiğinde  sadece bir kaç kişi dahi olsa belli bir gerilim , şok, heyecan taşınır ancak bu normaldir. Hatta konuşmacıların ne kadar profesyonel olduğunun da önemi yoktur, çünkü  ne kadar profesyonel olurlarsa olsunlar başlamadan hemen önce bu gerginliği yaşarlar ancak bir kaç saniye engeç bir kaç dakika sonra bu durum kaybolur. Bunun farkındalığında olmak , konuşmaya başladıktan belli bir süre sonra geçeceğini biliyor olmak sizi bir an olsun rahatlatacaktır. Usta bir konuşmacı olmanın yolu;  güçlü , kararlı  bir istek ve coşku  ile başlamaktır. Bu konuda ki istek düzeyiniz çok önemlidir. İstek yoksa başarı da yoktur.  Başarmayı ne kadar istiyorsunuz?

Başarı, amacı uğrunda büyük bir kararlılık gösterenlerin olacaktır. Michael Jordan ,  Bill Gates  gibi kişiler daha çok küçükken başarılı olmayı kafalarına koymuşlardı.  Sen ne istiyorsun?  Yüreğine bir bak,  geçmişte başardıklarına bir bak,  yine yapabilirsin .  Hayalini gözünde canlandır,  içini coşku  kaplıyorsa ,  bil ki doğru yoldasın.  Hedeflerin seni coşkulandırmıyorsa ,  istek uyandırmıyorsa ,  bir yerde eksik var demektir.  Gerçekten başarmak istediğin şeyi istiyor musun ?  İyi bir konuşmacı olmak, başarılı bir konuşmacı olmak seni heyecanlandırıyor mu?   Önce yüreğine bak , ne kadar istediğine ,  ulaşmak için ne kadar arzu duyuyorsun bir bak.  Sonra hedefine giden adımları tespit et. Yeterince istersen ,  her şeyi ama her şeyi başarabilirsin .  Hedefine giden yolda kendine şu soruları sor.  Hedefime ulaştığımda ne olacak ,  ben nasıl biri olacağım ,  neler hissedip,  neler görüp,  neler işitiyor olacağım?  Hangi adımları atarak bu hedefe ulaşabilirim ?  Beş yıl sonra kendimi nerede görüyorum ?  Bu soruların cevaplarını hayal edebiliyorsan bil ki başarabilirsin. Başarılı konuşmalar yaptığınızı hayal edemezseniz başarmanız çok zor. Önce hayal gelir, sonra güçlü bir istek. Başarı ve mutlulukla dolu bir hayat sizin  elinizde bunu bilin. İsteğinizin gücü başarınızın ne kadar olacağını belirleyen bir faktördür. Başarma isteğiniz yapabileceklerinizin sınırını gösterecek , varacağınız yer ile ilgili size ilham verecektir. İstek başarmanın yarısıdır. İstek cesurca bir adımın ilk yoludur. İstekle atmış olduğunuz adımda , eylemce güçlenirsiniz ve sarsılmaz bir güven geliştirirsiniz. Özgüven kazanmanın yolu , cesurca atılmış adımları yaşamımızda çoğaltmaktır. Zihninizdeki sizi başarmaktan alıkoyan korku bariyerini kaldırın , yaratabileceklerinizin sınırını bu uğurdaki gösterdiğiniz cesurca atılmış kararlı adımlar belirleyecektir.

Bir tırtılın muhteşem bir kelebeğe dönüşmek için   bu hayata bir çaba borcu  vardır , tıpkı bizler gibi. Çabalarınızın sonunda bir gün sadece kendiliğinden başarılı bir konuşmacı olduğunuzu farkedeceksiniz.

Sevgiyle kalın.

Özlem Aktaş – NLP Koçu ve Eğitmen

(224) 2434314

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

İş ve Özel Hayatınızda Güven Kazanmanın Yolları

İş Ve Özel Yaşamınızda Güven Kazanmanın Yolları

Güven nedir? TDK’ya göre: Korku, çekinme ve kuşku duymadan inanma ve bağlanma duygusu, itimat…Güven, iyi bir ilişkinin tanımıdır. Stephen Covey’in dediği gibi; Dünyadaki tüm kurumlar, buna evlilik kurumu da dahil, ilişkiler temeline yani güvene dayanır. Peki güven olmadığında bu ilişkilerde iletişim nasıl olur?Birisine onu sevdiğinizi söyleyebilirsiniz. Ama bunu davranışlarınızla göstermediğinizde lafta kalacaktır. “Ben güvenilirim” diyebilirsiniz, “İşleri zamanında bitiririm” diyebilirsiniz, işler sürekli aksadığında bu sözünüzün ne önemi olacaktır? Saatlerce neler yapacağınızı anlatabilirsiniz ama gerçekten yapmadığınız sürece bu güven sağlamaz, aksine güven üzerinde yıkıcı bir etkisi vardır.

NLP ( Neuro Linguistic Programming) ‘İnsanların sözlerine önem verin ama davranışlarına daha çok önem verin. İkisi arasında bir çelişki varsa davranışlarına önem verin’ der. Bu davranış “seni seviyorum” derken gözlerinizi kaçırmak gibi mikro bir davranış da olabilir, sarılmak gibi makro bir davranış da…

Neticede güveni ancak davranışlarınızla sağlayabilirsiniz. İş hayatınızda ya da özel hayatınızda güveni nasıl sağlayabilirsiniz? Güven konusundaki şu benzetmeyi severim. Güven kazanmak büyük bir su kovasını doldurmak gibidir. Her güven verici davranışınızda bir damla su dolar kovaya. Ancak bir gün bir güven kırıcı davranış sergilersiniz ki, o da kovaya tekme atıp devirmek gibidir. 25 yılda damla damla oluşturduğunuz güveni 1 dakikada yerle bir edebilirsiniz.

Şimdi güven kazandıracak davranışları inceleyelim;

–          Sadık olun : Birlikte çalıştığınız insanlar ya da aile üyeleriniz yanınızdayken söylemeyeceğiniz şeyleri, onlar yokken farklı ortamlarda söylemeyin. Size destek olanların başarılarınızdaki katkılarına sadık olun ve bunu dile getirin. Onları bol bol takdir edin, teşekkür edin. Yanınızda olmayan kişiler hakkında savunmasını gerektirecek şekilde konuşmayın. İş hayatında, oradakilerden biri kalktığında diğerleri hemen onun arkasından konuşmaya başlar. Bazıları bundan zevk alır. Ama gözden kaçırdığı şey, o kalktıktan sonra da kendi arkalarından konuşulacağıdır. Bundan böyle birisi hakkında konuşacaksanız bile sanki yanınızdaymış gibi konuşun. Dedikoduya karışmayın.

–          Daima Doğruyu Söyleyin : Doğruyu söyleyin ve doğru anlaşıldığınızdan emin olun. Doğruyu söylemek ile doğru anlaşılmak farklı şeylerdir. Doğruyu söyleseniz bile yanlış anlaşılmış olabileceğinizden, iletişim yeteneğinizi geliştirin. Dürüst olmak, olanları olduğu gibi anlatmak, gerçekleri çarpıtmamak güven oluşturmak için oldukça önemlidir.

–          Saygılı Olun : Konfüçyüs der ki: “Sana yapılmasını istemediğin şeyi başkalarına yapma.’ Eğer saygı ve ilgi göstermezseniz, bu hem iş hem özel hem de sosyal hayatınızda büyük bir sorun yaratır. Bazı kişiler tanırım yalnızca çıkarı olan kişilere saygı ve ilgi gösterirler. Oysa bir kişinin karakterini, kendisine yararı veya zararı olmayacak kişilere davranışlarından anlayabilirsiniz. İnsanlara karşı saygı ve ilginizi göstermek için; takdir edin, teşekkür edin, gülümsemelerini sağlayın ve en önemlisi kendilerini önemli hissetmelerini sağlayın.

–          Olduğunuz gibi görünün, göründüğünüz gibi olun. Güven yaratmak için, açık, samimi ve içtenlikle davranın. Doğruyu söylemek ve olduğunuz gibi görünmek hızla güven oluşturur, yapmacık tavırlarla kişileri yanıltmaya çalışmak, sahte bir dünya yaratmak güveni ve insanları kaybettirir. İnternet, saydamlığın en güzel örneğidir. Her şeye açıkça ulaşabilirsiniz. Aynı zamanda sahte dünyalara, takma adlarla yaşanılan hayatlara da tanık olabilirsiniz. bir psikoloğun bir gazetedeki yorumunu okumuştum bir gün. Danışanlarının facebook’taki sahte dünyalara ve mutluluk resimlerine dayanamayıp depresyona girdiğini söylüyordu. Güven yaratmak için olduğunuz gibi görünün.

–          Hatalarınızı Telafi Edin ve Ders Alın : Bir hata yaptığınızda hemen kabul edip özür dilerseniz ve hemen ardından telafi edecek adımları atarsanız, insanların size güveni artar. Eğer güven kovasına tekme atmak istiyorsanız örtbas etmeye çalışın. Eğer hiç hata yapmasaydık hiçbir şey öğrenemezdik. eğer hiç hata yapmıyorsak hiçbir şey yapmıyoruzdur, ki bu daha kötü bir şeydir. Hata iyi bir şeydir, tabi kabul edip ders almanız ve telafi etmeniz koşuluyla.

–          Sonuç Üretin : Eğer iş yerinizde veya ailenizde, kaybolmuş bir güveni yeniden yaratmak ya da ilk defa başladığınız bir işte hıza güven kazanmak istiyorsanız, en hızlı yol sonuç üretmektir. Dilimizde “laf çok, icraat yok” gibi sonuçların gözükmediğinden dolayı güvensizlik yaratılmış olduğunu ifade eden deyimler vardır. Hızla üretilen sonuçlar, hakkınızda oluşan olumsuz kanıları da ortadan kaldırır.

–          Sözünüzü Tutun : Asla tutamayacağınız sözler vermeyin. Bir söz verdiyseniz mutlaka tutun. Tutamadığınız sözler için mutlaka özür dileyin ve telafi edin. Bir söz verirken gerçekçi olup olmadığına bakın.  Bazen veremediğiniz sözler karşınızdakini hayal kırıklığına uğratabilir. Yine de önceden hayal kırıklığına uğramak, sözünüzü tutmadığınız için güven kaybı yaşamaktan daha iyi olabilir.

Ve son olarak siz de insanlara güvenin.‘Her zaman güvenip bazen hayal kırıklığına uğramak, sürekli güvensizlik içinde olup bazen haklı çıkmaktan iyidir.’-Neal A. Maxwell

İnci Aktaş

Profesyonel Koç & Eğitmen & ‘Konuşmanızla Hipnoz Edin’ Kitabının Yazarı

(224) 2434314

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Hipnozla Sigarayı Bırakma

Ağu 19, 2013   //   by admin   //   Hipnozla Sigarayı Bırakma, Makaleler  //  7 Comments

Sigara içmek için her şey bahane olabilir. Sosyal ortamların tadını çıkarmak, stresle başa çıkmak… Belki bugüne kadar diğer teknikleri uygulayıp bırakma konusunda yaşadığınız başarısızlıklar…

Nikotin en hızlı bağımlılık yapan maddedir.Ve bir sigara bile bağımlı olmanıza yeter. Sigara bir bağımlılıktır. Bağımlılık size ne ifade ediyor?

Tiryaki sigarasını söndürdükten sonra kandaki nikotin miktarı hızla azalır. Ve huzursuz hissetmeye başlanır. Yani kişi sigara içmeyen biri gibi hissetmek için sigara içer..

Seanslarımızda sigaranın ne işe yaradığına yani size ne sağladığına odaklanıp, kök nedeni yok ediyoruz. Sigara bağımlılığı bir belirtidir. İçinizde değişmesi gereken bir şeyler olduğunun belirtisi.

Sizi sigaraya bağımlı kılan nikotin olmasına rağmen bırakmak çok kolaydır. Çünkü bağımlılığınızın %1 i fiziksel %99 u zihinseldir. Çünkü beyniniz; sigaranın sizi rahatlattığını, size özgüven sağladığını, stresinizi azalltığını, onsuz yaşayamayacağınzı söyleyen telkinlerle yıkanmıştır. İyi haber ‘sigarayı bırakmak kolaydır.’ Sigaranın tek yaptığı, sizi öldürmek.

Seanslardan sonra, zihninizde sağlıklı yaşama dair bir programlama oluşacaktır. Amaç sigarayı düşündüğünüz zaman bir sigara yakmayı istemek ve yoksunluk duymak yerine, sigara içmeyi arzu etmediğiniz için mutlu olmanızdır.

Tek bir kararla sigarayı bırakarak hayatınızı değiştirebilirsiniz. Alışkanlığı zihinden silip atmada hipnoz iyi bir aracıdır ve hipnoz yolu ile sigara bıraktırılabilmektedir.

Çalışmalar göstermiştir ki; Hipnozu kullanarak sigara alışkanlığından vazgeçmek kolayca ve süratli bir şekilde mümkün olmaktadır.

Merkezimizde, sigarayı bırakma programında, hipnoz, nlp teknikleri, sağlıklı yaşam koçluğu, psikolojik danışma teknikleri ve eft (duygusal özgürleşme tekniği) ile desteklenmektedir. Hipnozla Sigarayı bıraktırma  programı toplam 8 ile 10  seans arasında  sürmektedir.

(224) 2434314

mail: info@akademiplena.com

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Problemin Çözümü

Ağu 6, 2013   //   by admin   //   Kişisel Gelişim, Makaleler, Problemin Çözümü  //  No Comments

“Karşılaştığımız problemler onu yarattığımız bilinç düzeyinde çözülemezler” dediğinde Einstein, neyi kastetmiş olduğunu derinlemesine düşündünüz mü hiç, yoksa bunu duyduğunuzda sadece hem fikir olduğunuzu mu düşündünüz.

Konu üzerinde derinlemesine düşünmek istiyorsanız, lütfen size bir çalışma önermeme izin verin. Elinize bir sayfa kağıt alın ve bunu yatay olarak 3 bölüme ayırın. İlk bölüme geçmiş, ikinciye şimdi ve üçüncüye de gelecek başlığı koyun. Ve şuanda içinde bulunduğunuz  bir problemi düşünün. Geçmişte bu konu hakkında neler düşündüğünüzü lütfen yazın. “Şimdi” bölümüne ise, konu hakkındaki şimdiki düşüncelerinizi yazın ve iki bölümü karşılaştırın. Neredeyse aynı olduğunu göreceksiniz. Bu alıştırmayı yapınca problemi neden çözemediğiniz açıkça ortaya çıkıyor değil mi? Einstein sonra eklemiş; “Delilik hep aynı şeyi yaparak farklı sonuçlar elde etmeyi ummaktır.” Eğer hala bu düşünce düzeyiyle problemi çözebileceğinizi düşünüyorsanız iyi şanslar…

Eğer bir şeylerin zor olduğunu düşünmeye başlarsanız onlar da zor olur. Bir şeyi neyin imkansız hale getirdiği üzerinde çalışmaya başlarsanız onu bulursunuz. Ve işte bu bilinç durumunda takılıp kalırsınız. Bu yüzden eğer kendinizi nasıl farklı hissedeceğinizi öğrenmeye başlarsanız geleceğinizi bir kerede ve tamamen değiştirirsiniz.

Şimdi, önünüzdeki sayfanın gelecek bölümüne ne yazacağınızı merak ediyor olabilirsiniz. Öyleyse hemen kalemi elinize alın ve geleceğinizi elinize alın. Olumlu düşüncelerle dolu ve sizi motive eden bir liste hazırlayın. Örneğin sorununuz maddi bir sıkıntıysa, paranın bolca ve kolayca size geleceğine, ihtiyacınız olan insanların kendiliğinden size geleceğine, ödemelerinizi zamanında yapabileceğinize inanmaya başlayabilirsiniz. Ayrıca sorunun çözümüne ilişkin aklınıza gelen tüm alternatifleri yazıp aynı zamanda çok kolay çözüleceğine inanmaya başlayabilirsiniz. Bütün bunları yazdıktan sonra, elinizden geleni yapmak için adımlarını atın. Eğer biraz daha dayanabilirseniz ilerde bir yerde ışıltılı bir şeyler belirir, karanlık bulutlar dağılır, eğer tutunmayı becerebilirseniz güneş yeniden doğacaktır. Tek yapmanız gereken sabretmektir.

Son söz olarak, 5 yaşındaki Zeynep’in öğretmeninin sorusuna verdiği cevapla yazımı noktalamak istiyorum. Öğretmeni sınıftaki öğrencilerine sorar, “Sınıftaki herkes aynı anda ağlamaya başlarsa ne olur?” Tüm çocuklar farklı farklı cevaplar verir, “sınıf yıkılırdı, ağlamaya başlardım, vb…” Zeynep şöyle der; “Problemi çözemezlerdi!”

Sevgilerimle,

İnci AKTAŞ – Profesyonel Yaşam Koçu

(224) 2434314

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Sayfalar:«1...18192021222324...31»

Ara

Kategoriler