Browsing articles tagged with " yaşam koçu bursa"

Çekici Doğru Yere Vurun Yaşam Koçu – İnci AKTAŞ

Oca 3, 2012   //   by inciaktas   //   Kişisel Gelişim  //  No Comments

Bazen hayatımız öyle bir noktaya gelir ki, küçük bir yerde meydana gelen tıkanıklık tüm sistemi sekteye uğratmaya yetmiştir. Ve bu tıkanıklık nerededir bilemeyiz. İşte o zaman belki de küçücük bir sıkıntımız varken aşılamayacak dağlara dönüşür problemlerimiz. Olmadık yanlış meteforlarla betimlemeye başlarız hayatımızı. Üstümüzden koca bir kamyon geçmiştir. Büyük bir çukura düşmüşüzdür, aşılamayacak dağlar karşımıza dikilir.

Dedik ya, bunları bize hissettiren belki de başımıza gelen küçücük bir olaydı. Ve muhtemelen başmıza gelen en büyük felaket değildi. Ama biz genelde olayları dar bir çerçeve içinde değerlendirmek üzere programlanmışızdır. Hep aynı yöne bakarız. Motivasyonun gücü de bizi bulunduğumuz tıkanmışlıktan çıkarmaya yetmez o zaman. Çünkü dünyanın bütün motivasyonları bir araya da gelse, bir sineği kapalı bir camın arkasına taşıyamaz. Sinek aynı cama vurup durur. Yönünü değiştirip açık bir kapı bulması gerekir.

Kendimizi bir tıkanmışlığın ortasında bulduğumuz zaman dövünmek yerine dönüp bir süre içimize bakmalıyız.  Yaşam koçluğunda doğru soru: Kendimize şunu sormalıyız. Benim şuan yaptığım şey ne? Bu problemin harika yanı ne, beni nasıl mükemmelleştirecek? Durumu istediğim hale getirmek için ne yapmam gerekiyor? Hissettiğim duygu bana tam olarak ne anlatmaya çalışıyor? Bir sene sonra bir anlamı olacak mı? Gerçekten kamyon çarpmasıyla aynı şeyi mi ifade ediyor? Eminim öyle değildir. Yani size daha önce gerçekten hiç kamyon çarptı mı?

Sonuçta bizim nasıl hissettiğimizi saptayan ve hayatımızı biçimlendiren yaşadığımız olaylar değil bizim onları nasıl yorumladığımızdır. Böyle anlarda kendimize sorduğumuz doğru sorular bir anda bakışaçımızı değiştirecek, doğru yere odaklanmamızı sağlayacak sorunun üzerini örtmek ve daha sonra tekrar aynı çukura düşmek yerine (tabir-i caizse) anlamını değiştirerek bir daha karşımıza çıkmasını engelleyecektir.

İyi çalışmayan dev bir buhar kazanı sistemini çalıştırması için çağrılan bir kazancıyla ilgili eski bir hikaye anlatılır. Kazancı, mühendisin anlattığı problemleri dinledikten ve bir kaç soru sorduktan sonra kazanın bulunduğu odaya girer. Sesleri dinler ve boruları elleriyle yoklar. Alet çantasına uzanıp küçük bir çekiç çıkarır ve parlak kırmızı kapağa bir kere vurur. Bu hareketi yapar yapmaz bütün sistem tıkır tıkır işlemeye başlar. İşletme sahibi ertesi gün, bin dolarlık faturayla karşılaşınca kazancının kazan dairesinde sadece on beş dakika kaldığını ve fiyatın çok fahiş olduğundan yakınır. Kazancının ona gönderdiği fatura şöyledir;

Çekiçle vurmak; 50

Nereye vurulacağını bilmek; 999,50

Toplam 1.000,00

Her zaman çekici doğru yere vurabilmeniz dileğiyle,

Sevgiyle kalın…

İnci AKTAŞ – Yaşam Koçu ve NLP Uzmanı

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Gerçek Zenginlik ve Bolluk Nasıl Elde Edilir? – Yaşam Koçu ve NLP Uzmanı Özlem Aktaş

Ara 15, 2011   //   by ozlemaktas   //   Kişisel Gelişim, Makaleler, Mutlaka Okuyun  //  No Comments

GERÇEK ZENGİNLİK ve BOLLUK  NASIL ELDE EDİLİR?

Yaşam Koçu  ve NLP Uzmanı Özlem AKTAŞ

Ne kadar zengin olduğunu düşünüyorsunuz? Burada tam olarak zenginlik olarak kastettiğim şey, her konudaki tatmin düzeyiniz. Zihninizde kendinizle ilgili yarattığınız imaj nedir? Bir şeyleri hak ettiğinize ve sahip olabileceğinize inanıyor musunuz? Zihninizde çizdiğiniz senaryo başarısız olduğunuz, zaten bir şeyleri hak etmediğiniz ise hayatınıza girecek olan da başarısızlık ve parasızlık olacaktır. Zengin ve bolluk dolu bir hayata sahip olabilmek  için önce zihinsel odağınızı değiştirmek zorundasınız . Eğer zenginliğin ve paranın ancak kötü yolla gelebileceğine inanıyorsanız, bolluğun sizin için artık çok geç olduğunu düşünüyorsanız, içinizdeki şartlarda bunun pek de olası olduğuna inanmıyorsanız aynen düşündüğünüz gibi olacaktır. Zenginlik ve bolluk dolu bir hayata sahip olabilirim ya da olamam demeniz halinde ikisinde de haklısınızdır çünkü biz ne düşünürsek ‘o’ oluruz.

Darel Rutherford, ‘Alaaddin’in lambasındaki cininiz bolluk bilincinizdir.’ der. Çok doğru, siz bolluk içinde olmayı hakkınız olduğuna inandığınız her an her konudaki bolluk size akmaya başlayacaktır. İster para, kariyer, iş , ister aşk olsun fark etmez.  Zenginliği ve mutluluğu istiyorsanız bunun önce zihninizde yaratılması ve var olduğunun kabul edilmesi gerekmektedir. Yoksulluk durumumuzun oluşma nedeni ise, bizim para ile ilgili olan ilişkimiz değildir, bizim kim olduğumuzu seçmemizle ilgilidir. Gerçek zenginlik, bolluk ve mutluluk için, önce  sahip olmak istediğimiz şeylere zihnimizde sahip olduğumuzu görmek gerekir. Yani zihinsel imaj yaratmak, olmasını istediğimiz durumları ilk önce zihnimizde canlandırmak gerekir.  Bu durumlarla ilgili düşüncelerimizi değiştirip,  zihnimizde yeni bir seçenek yeni bir biz yaratmamız gerekmektedir. Hayalini  kurup zihnimizde bir hedef ve vizyon yarattığımız şeylere sahip olabiliriz.  Hiçbir şey yoktur ki önceden hayali kurulmamış olsun. Doyumlu, keyifli ve daima zenginlik dolu bir hayat istiyorsak bunun hepimiz için gerçekleştirilebilir bir durum olduğunu kabul edip önce zihnimizde zengin olmayı seçmeliyiz. Zihninizde canlandırdığımız her şey yavaş yavaş hayatınızda çeşitli yollarla oluşmaya başlayacaktır. Kısacası ne olmayı istiyorsan önce  zihninde o kişi olmayı seç. Bu bilinçaltının çalışma kuralı ve evrensel yasadır. Önce olmak istediğiniz şeyi zihninizde her gün olduğunuzu görün. Bir gün  göreceksiniz ki gerçekten o kişi olmaya başlamışsınız.

Sevgiyle kalın…

(0224)2434314

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Alışkanlıklarınızı Değiştirin Hayatınız Değişsin – Yaşam Koçu ve NLP Uzmanı Özlem Aktaş

Kas 25, 2011   //   by admin   //   Kişisel Gelişim, Makaleler  //  No Comments

Alışkanlıklarınızı Değiştirin Hayatınız Değişsin 

Yaşam Koçu ve NLP Uzmanı Özlem Aktaş

Hayatınıza bir bakın. Günlük yaşadıklarınıza, olaylara verdiğiniz olağan  tepkilerinize bir bakın. Verdiğimiz tüm tepkiler alışkanlıklarımızın sonucudur. Günlük hayatımızı, yaşadıklarımızı, yaşattıklarımızı; düşüncelerimizle ve alışkanlık kalıplarımızla biz yaratıyoruz.  Eğer olaylara verdiğiniz tepkiden, yaşadıklarınızdan ve sonuçlarından memnun değilseniz, bir şeylerin değişme zamanı gelmiş demektir. Önce hayatınızda sizi tatmin olmaktan alıkoyan, mutluluğunuzu engelleyen düşünce kalıplarınızı belirlemeniz gerekmektedir. Örneğin, bir yanınız harika bir ilişkiye sahip olmayı isterken, düşüncelerinizin ve inanç sisteminizin temelinde karşı cinsin güvenilmez olduğu inancı yatıyorsa ne yazık ki o istediğiniz harika sadakat ve güven dolu ilişkiye sahip olamazsınız. Çünkü kendinize güvensizliklerle dolu öyle bir dünya yaratırsınız ki karşınıza gelen kişiye mutlaka bunu hareketlerinizle, davranışlarınızla yansıtırsınız. Güvensizlikle ve güvensizliğin sonucu oluşan kıskançlıkla  dolu bir ilişkinin de ne kadar sağlıklı olmasını beklersiniz?  Bu durum artık sizi yoruyor, yıpratıyor ve artık daha sağlıklı ve dengeli bir ilişki kurmak istiyorum diyorsanız önce düşünce şekliniz üzerinde düşünmekle işe başlamalısınız. Olayları nasıl algılıyor ve değerlendiriyorsunuz? Değiştirmek istediğiniz size artık yarar sağlamayan alışkanlığınızı ve düşünce şeklini bulun. Bunu tespit edebilmek  yapılacak ilk ve önemli bir adımdır. Sorunun ne olduğunu bulursanız çözüm yolları da birer birer belirmeye başlayacaktır. Şimdi sorun belli olduysa çözüm için değişikliği istemek ve adım atmak gerekir. Kötü ve artık size fayda sağlamayan alışkanlıklarınızı değiştirmek için 21 gün yeterlidir. Eski sizi sınırlayan, mutluluğunuzu ve ilerleme şansınızı elinizden alan düşünce yapınızı değiştirip, yerine yepyeni sizi yaratacak harika alışkanlıkları edinmek için sadece 21 gün gerekli.

Örneğin, yeme alışkanlığınızdan memnun değilsiniz ve değiştirip sağlıklı beslenmeye başlayıp, istediğiniz hayal ettiğiniz kiloya ulaşmak istiyorsunuz. Bunun için yapmanız gereken öncelikle, niyetinizden emin olun. Sağlıklı yaşamayı ve arzuladığınız kiloya ulaşmayı gerçekten istiyor musunuz ? Eğer gerçekten kararlıysanız, hedefinizi kağıda döküp gözünüzün önünde bulundurmak işe yarayacaktır. Ayrıca hedefinizi gerçekten istemenizin gerekçelerini yazın. Eğer bir şeyi tutkuyla istiyorsanız ona ulaşırsınız ve bir şeyleri gerçekleştirmek için en az 20 tane geçerli neden bulmalısınız. Yeterince neden varsa, değişim kaçınılmazdır. Sizi hedefinize ulaşma yolculuğunda desteklemeyen, olumsuz insanları çevrenizden uzaklaştırın.  Her başardığınız küçücük bir ilerlemede kendinizi ve başarınızı taktir edin. Son olarak da olumlamalarla, yani olumlu cümlelerle her gün başarabileceğinizi kendinize hatırlatın.  Bütün bu uygulamaları 21 gün boyunca tekrar ettiğinizde alışkanlığınız haline gelecektir. Bir şeyin değişmesi için 21 gün yeterli. Bilinçaltı yeni düşünce ve davranış şeklinizi yeni sizin gerçekliğiniz olarak algılamaya ve davranışlarınıza yansıtmaya başlayacaktır.  Alışkanlıklarınızı değiştirdiğinizde davranışlarınız hayatınız ve kaderiniz değişecektir. Bunu daima hatırlayın.

Sevgiyle kalın.

Yaşam Koçu ve NLP Uzmanı Özlem Aktaş

(0224)2434314

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Bilinç altının gücünü Hipnoz ile keşfet !-Yaşam Koçu ve Hipnoterapist Özlem Aktaş

Eki 26, 2011   //   by ozlemaktas   //   Kişisel Gelişim, Mutlaka Okuyun  //  No Comments

Hipnoz , bir çoğumuza göre bir uyku hali olarak algılanır. Aslında hipnoz halinde kişinin bilinci açıktır ve kişiye istemediği bir şey yaptırılamaz. Hipnoz yapılacak kişilerin önce hangi konu üzerinde hipnoz yapılacağı üzerine konuşmaları ve değiştirmek istedikleri durum üzerinde ikna edilmeleri gerekmektedir. Hipnoz bir odaklanma durumudur. Bu konu ister kendini sınırlayan bir takım düşünce kalıplarının değiştirilmesi olsun , ister sigara kullanma alışkanlığını bırakma olsun , kısacası hipnoz ;  kişinin bir konuya konsantre olması demektir.

Örneğin kişi çikolatayı yemekten vazgeçemediğini söylüyorsa , kişiye hipnozla odaklanma ile , zihninde çikolatayı çok yedirerek çikolatadan tiksinmesi sağlanabilir. Normalde bu uygulama NLP denilen zihnin yeniden programlanması ile de mümkündür. Kişi sadece çikolata ile beslenir en fazla üç gün içinde yediği şeyden tiksinir. Kısacası kişinin vazgeçemediği şeyden fazlasıyla tüketme halinin yaşatılarak tiksinme duygusunun yaratılması amaçlanır.

Hipnoz seansları ile sigaranın bıraktırılması da mümkündür . Ancak önce kişinin bunu bilinçli bir şekilde istiyor olması gerekmektedir. Başkalarının ricası yada zorlamaları ile yapılan hipnozdan bir sonuç alınamaz. Kişinin , sigaranın kendisine verdiği zarara konsantre  olması sağlanırsa, sigarayı bırakması kolaylaşacaktır. Hipnozun özü aslında tamamen mantıklı telkinlere dayanan hipnotik bir terapi olmasıdır. Hepimiz daha iyi bir yaşam , daha iyi koşullar , daha iyi iş ve imkanlar isteriz ancak bunların gerçekleştirilmesi olaya tamamen konsantre olmamız ve kendimize yürekten inanmamızdan geçer. Burada önemli olan hepimizin içindeki başarma , değişim gücüne azmine inanmamızdır, yani kendimize , kapasitemize inanmamızdır. Örneğin kişi sahip olmak istediği , arzuladığı şeyi hayal edip , konsantrasyonunu bu yöne çevirdiğinde , bu konuyla ilgili olumlu durumları düşünerek , kendine telkin vermesi halinde de aslında kendi kendini hipnoz etmiş olacaktır. Gün içinde hepimiz hipnoz anlarını sık sık birçok şekilde yaşıyoruz. Bir yolculuğun bazen nasıl geçtiğini hatırlamadığınız olmuyor mu ?,  işte hipnozdasınız .

Hipnoz ile  yani bilinç altına verilen olumlu telkinlerle hayatınızda değiştirmek istediğiniz  size şu an yarar sağlamayan her türlü duygunun  ve davranışının değiştirilmesi sağlanabilir. Bu olumlu telkinler tam olarak istediğiniz şeyle ilgili , yeni davranış modelinizle ilgili , yeni alışkanlıklarınızın bilinç altına  kelimelerle uygulanmasıdır. İster sigarayı bırakma , isterseniz dilediğiniz kiloya ulaşma arzunuz olsun hepsi gerçekleştirilebilir . Yeter ki değişmeyi isteyin  ve hayatınızda yolunda gitmeyen şeyleri değiştirebilecek gücün içinizde var olduğuna inanın.

Özlem Aktaş

(0224)2434314

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Başarmayı Ne Kadar İstiyorsun? – Yaşam Koçu ve NLP Uzmanı Özlem Aktaş

Eyl 14, 2011   //   by admin   //   Kişisel Gelişim, Makaleler  //  No Comments

Başarmayı Ne Kadar İstiyorsun?  – Yaşam Koçu ve NLP Uzmanı Özlem Aktaş

Hepimizin istekleri, beklentileri var bu hayatta.  Ancak ne kadarımız adım atıp, harekete geçiyoruz.  Şuan ki durumumuzda bizi ne mutlu ediyor? Çalışma şeklimiz, geleceğe ait beklentilerimiz bizi ne kadar mutlu edip, harekete geçiriyor? Bu sorulara cevap bulabilmek, farkındalığımızın artmasına, bizi doğru adımları atmaya sevk eder. İçinizdeki gücü ne harekete geçirir? Michael Jordan, Bill Gates gibi kişiler daha çok küçükken zengin olmayı kafalarına koymuşlardı.  Sen ne istiyorsun? Yüreğine bir bak, geçmişte başardıklarına bir bak, yine yapabilirsin. Hayalini gözünde canlandır,  içini coşku kaplıyorsa, bil ki doğru yoldasın. Hedeflerin seni coşkulandırmıyorsa, sende istek uyandırmıyorsa, bir yerde eksik var demektir. Başarmak istediğin şeyi gerçekten istiyor musun? Bu herhangi bir şey olabilir. Sınav kazanmak, istediğin okulda okumak,  istediğin sağlıklı, fit bir fiziğe sahip olmak, istediğin kariyere sahip olmak, mutlu bir evlilik… Önce yüreğine bak, ne kadar istediğine, ulaşmak için ne kadar arzu duyuyorsun bir bak. Sonra hedefine giden adımları tespit et. Yeterince istersen, her şeyi ama her şeyi başarabilirsin. Hedefine giden yolda kendine şu soruları sor;  Hedefime ulaştığımda ne olacak, ben nasıl biri olacağım, neler hissedip, neler görüp, neler işitiyor olacağım?  Hangi adımları atarak bu hedefe ulaşabilirim? Beş yıl sonra kendimi nerede görüyorum? Bu soruların cevaplarını hayal edebiliyorsan bil ki başarabilirsin. Başarı ve mutlulukla dolu bir hayat senin elinde.

Sevgiyle kalın…

Yaşam Koçu ve NLP Uzmanı Özlem Aktaş

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Başarı, İçindeki Gücü Görebilenlerindir – Yaşam Koçu ve Nlp Uzmanı Özlem Aktaş

Eyl 7, 2011   //   by admin   //   Kariyer, Kişisel Gelişim, Mutlaka Okuyun  //  No Comments

Başarı İçindeki Gücü Görebilenlerindir – Yaşam Koçu ve Nlp Uzmanı Özlem Aktaş

Bu hayatta neler başarabileceğini biliyor musun? Yoksa hayat zor, imkansız deyip vaz mı geçiyorsun hayallerinden? Bir bilsen sahip olduğun içindeki hazineyi, içindeki gücü bir keşfetsen.  Trilyonlarla ölçülemeyecek kadar değerli bir hazineyi taşıyorsun; beynini, aklını. Oysa ki onu doğru kullanarak neler yapabileceğini bir bilsen, ona öyle hunharca davranır mıydın? O, senin en büyük hazinen. İçindeki gücü ortaya çıkarmak için ona ihtiyacın var. Kendini  bilmeye, tanımaya ihtiyacın var. Sahip olduklarının değerini  biliyor musun? Aldığın nefesin, evrendeki tüm güzelliklerin, sahip olduğun her şeyin değerini bilerek yaşıyor musun? Peki, kendi değerini biliyor musun? ‘Dünya altın madeninin peşinden koşuyor, sen kendin altın madenisin ama kendinden haberin yok.’ diyor Mevlana. Sen ne kadar kendinden haberdarsın? İçindeki sahip olduğun gücün farkına varsan şaşırırsın. Bu gücü uyandırıp eyleme geçebilirsen, işte o zaman içindeki karanlığa haykırıp aydınlığa çıkarsın. Hayat bisikletini sürerken daima frene basıp, kendine engeller koymak seni ne kadar ileri götürebilir ki? Marifet içindeki gücü keşfedip, ona güvenip, güçlü fırtınalara karşı  dik durabilmektir ve her türlü zorluğa karşı adım atabilme cesareti ve gücünü gösterebilmektir. Gerçek potansiyelini ortaya koymadığın bir hayat ne kadar doyumlu  olabilir. Kendine güven, içinde yatan hazinene, gücüne, bilgeliğine inan. Sende aklını kullanıp, cesur davranarak, ne istediğini bilerek bu dünyada fark yaratan önemli kişiler gibi olabilirsin. Potansiyelinin farkına var, içine bak, gör, sen bu dünyaya fark yaratmak, başarmak için geldin. Yüreğin sana ne yapman gerektiğini söyleyecektir. O zaman, içine, yüreğine bakıp, adım atmak için daha ne bekliyorsun ?

Sevgilerle…

Yaşam Koçu ve Nlp Uzmanı

Özlem Aktaş

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Başarı, Hayal Kurma ve Biraz Cesaret İster – Yaşam Koçu ve NLP Uzmanı Özlem Aktaş

Eyl 7, 2011   //   by admin   //   Kişisel Gelişim, Mutlaka Okuyun  //  No Comments

Başarı Hayal Kurma ve Biraz Cesaret İster – Yaşam Koçu ve NLP Uzmanı Özlem Aktaş

Bu hayatta çoğumuzun başarısızlıklarının sonucunda, bu dünyadan yok olmak istediği olmuştur. İçimizdeki gücün farkında olmadığımız zamanlardır bu anlar. Kendimizi ve doğamızı sınırlı kabul ederiz ve en ufak başarısızlıkta dipte olduğumuzu sanırız. Biraz yukarılara çıkmak istediğimizde, çevremizdekiler tarafından yapamayacağımız, başaramayacağımız hatırlatılır, sınırlarımız hatırlatılır ve haddimizi bilmemiz gerektiği söylenir. Hayal kurma gücümüz elimizden alınmak istenir. Bizde çok şey istediğimizi düşünür ve hayallerimizden vazgeçeriz ve diğer insanlar gibi olmayı, risk almadan adım atmadan yaşamayı  kabul ederiz. Bizi öğrenmeye,  gelişmeye  iten içimizdeki sesi susturur, başarısızlığa uğramaktan korkmak zorunda da kalmayız. Oysaki içimizdeki korkularımızla yüzleşerek, içimizdeki başarmak, öğrenmek için kendini duyurmaya çalışan iç sesimizi dinleyerek, hayatta yaşamak için ne çok neden olduğunu görebiliriz. Diğer insanların her gün tekrarladıkları şeyleri bizde aynen tekrarlamak zorunda değiliz. Cehaletimizi kırabiliriz, becerilerimizi yeteneklerimizi ve zekamızı kullanarak kendimizi bulabilir, kendimiz olabiliriz. En önemlisi özgür olabiliriz. Yaşamayı, gerçekten yaşamayı öğrenebiliriz. Geleceğe umutla bakabiliriz. Bu yaşamın amacının,  her günü birbirinin aynısı tekrarlardan oluşan bir hayat olmadığının bilincine ve gücümüzün sınırsızlığına inanarak farkına varabiliriz. Sadece gözlerimizi aralayıp birazcık ileriye bakmamız yeterli. İçimizde bizi engellemeye çalışan korku,  bezginlik, umutsuz gibi duyguların bizi gelişmekten alıkoyan düşünceler olduğunun ayrımına varabilmek gerekli. İyinin mükemmelin sınırları yoktur. Düşlerini, hayallerini gerçekleştirmek için, şimdiden oraya vardığını görebilmeli ve kabul etmelisin. Ne yaptığını, ne istediğini bilerek  hayal kuran ve kendini orada gören kişi başarmış demektir. Hayal kurmak, istemek başarmanın yarısıdır çünkü. En yükseklere gidebilen kişi, en uzağı gören ve bunun hayalini daha önceden kuran kişidir. Uzağı, varacağın noktayı görebilmelisin, yaşamalısın o anı. Uzağı  görebilmek, ancak düşüncelerinin zincirlerini kırdığın sürece gerçekleşir. İstediğimiz noktada kalmak ve istediğimiz yere gitmeyi istemekte özgürüz. Özgür olarak doğduk, özgürlük doğamızda var. Hedefe varmak için, özgürlüğünü sınırlayacak her şeyi bir kenara koyabilme cesaretini gösterebilmelisin. Diğerlerinin ne söylediği, gelenekler ya da herhangi sınırlayıcı inançların. Bizi sınırlayan bu düşünceleri, inançları sabırla aşmaya çalışmalıyız. Görünenlerin hepsi sınırlıdır. Hayata gerçekten anlayarak bakarak  ve her zorluğun, her kişinin içindeki güzellikleri görmeye çalışarak  gerçekten sevebilir ve hayallerimizin  peşinden inançla giderek  ve onlara ulaşabiliriz.

Başarı bazen sadece bir adım ötededir. Bunu unutmayalım. Başarı ve mutluluk sizinle olsun…

Sevgilerimle…

Yaşam Koçu ve NLP Uzmanı

Özlem Aktaş

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Duyuların Gelişimi Çocuklukta Başlar – Yaşam Koçu, NLP Uzmanı Özlem Aktaş

Eyl 4, 2011   //   by admin   //   Kişisel Gelişim, Makaleler, Mutlaka Okuyun  //  2 Comments

 Duyuların Gelişimi Çocuklukta Başlar – Yaşam Koçu, NLP Uzmanı Özlem Aktaş

Hayatı algılayışımız; görme, işitme, dokunma, tatma, koku alma olan beş duyu organımızı kullanarak gerçekleşir. İletişimde, öğrenmede ve pek çok insani ilişkilerde algı sistemlerimizin etkinliği çok önemlidir. Bunlardan en önemlileri; görsellik, işitsellik ve dokunsallıktır. Hepimiz bu temsil sistemlerinin tümünü kullanırız. Ancak kimimizin görsel, kimimizin işitsel, kimimizin dokunsal duyuları gelişmiştir. Etkin öğrenmenin ve davranış kalıplarımızın bu temsil sistemlerinden hangisini kullandığımızla yakından ilgisi vardır. Daha etkin, gelişmiş, yaratıcı bir insan olmak bu duyuların hepsinin etkin bir şekilde kullanılmasına bağlıdır. Gelişmiş, yaratıcı insanların en önemli özelliği; bu duyuların hepsini etkin kullanabilmeleridir. Duyuların gelişimi için bu gereklidir. Kişiliğin gelişiminin 0-2 yaş arasında oluştuğunu düşünürsek bu süreçte anne ve babalara çok ciddi görevler düşmektedir. Dış dünya ile ilgili algılarımızın geliştiği bu dönemde çocukların bol bol görsel, işitsel ve dokunsal uyarıcılarla tanıştırılması gerekmektedir. 2-14 yaş arası bu sürecin gelişme evresidir. Çocuklarımızın tüm duyularını geliştirmeye yönelik bu çaba, algılama ve kavrama kapasitelerini yükselterek, yaratıcı zekalarını olumlu etkileyecektir. Birkaç küçük çaba ile bu kolayca başarılabilir. Aşağıdaki ufak uygulamalarla çocuklarınızın geleceği için en güzel yatırımı yapmış olacaksınız.

Çocukların işitselliğini geliştirmek için, ses değişikliklerini, ses düzeyindeki iniş ve çıkışları, hızdaki artma ve azalmaları vurgulayalım. İşitselliğini uyaracak ses kaynaklarını bulup, kullanmasını ve fark etmesini sağlayalım.

Çocukların görselliğini geliştirmek için, görsel uyaranlarla besleyerek, görüntüler ve şekiller arası, hatta renklerin tonları arasındaki farkları vurgulayalım. Ayırt edebilmesine yardımcı olalım.

Çocukların dokunsal duyularını geliştirmek için, dokundukları objeleri tüm ayrıntıları ile hissetmelerini sağlayalım. Sıcaklık soğukluk, sertlik yumuşaklık, pürüzlülük ve pürüzsüzlük gibi ögeleri hissetmesini sağlayalım. Evdeki ve dışarıdaki her şeye dokunmasını isteyelim.

Bunların dışında, duyularını aktif kullanacakları körebe gibi oyunlar oynayalım. Çocuklarımızın içlerindeki sınırsız potansiyele ne kadar ulaşabilirsek, hayatlarına olumlu olarak ne kadar dokunabilirsek ve ne kadar katkıda bulunabilirsek, anne ve babalar olarak onlar için, kişiliklerinin gelişimleri için bir şeyler yapmış oluruz. Yetenekli, potansiyelini ortaya çıkarabilen başarılı bir nesli hep beraber, çabalarımızla yaratabiliriz…

Sevgiler

Yaşam Koçu, NLP Uzmanı Özlem Aktaş

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Hayat Cesurları Sever – Yaşam Koçu, NLP Uzmanı Özlem Aktaş

Ağu 26, 2011   //   by admin   //   Kişisel Gelişim, Makaleler  //  No Comments

Hayat Cesurları Sever – Yaşam Koçu, NLP Uzmanı Özlem Aktaş

Cesaret nedir? Cesaret, korkuya rağmen, korkunun üzerine gidip, korkularımızla yüzleşebilme gücüdür. Hayat cesurları sever, cesurları sever derken aptal cesareti alanları değil, hesaplanabilir riskleri alarak adım atabilenleri sever. Hayatta insanların çoğu cesurları sevmez, çünkü cesur kişiler onlara cesaretsizliklerini, oldukları yerde bir adım atabilme cesaretini gösteremediklerini hatırlatır.

Risk alabildiğimiz ölçüde gelişiriz,  ilerleriz, başarının basamaklarını bir bir tırmanabiliriz.  Risk alamayan kişi güvendedir belki, ancak monotonluğun ve her gün tekrarlanan bir hayatın sıkıntısı içinde yaşamak zorunda olan kişidir. Monotonluk, her gün tekrarlanan hayattır; sıkıcıdır, yaşamın enerjisinin içinde olamamaktır, yerinde saymaktır, olduğun yerde kalmaktır. Hayat değişimdir, öyleyse sizi değişmekten, gelişmekten alıkoyan ne?  Güvenli limanlarınızdan bilinmeyene yelken açmanızı engelleyen ne? Korkularınız mı? Korkularınla yüzleşmek zorundasınızdır. Gelişmek, yaşamak, adım atmak ve başarmak istiyorsanız, risk alabilecek cesareti gösterebilmeniz gerekir. Bundan 20 yıl sonra yapmadıklarımızdan duyduğumuz pişmanlık, yaptıklarımızdan duyduğumuz pişmanlıktan çok daha fazla olacaktır, bundan emin olabilirsiniz. Keşke yapsaydım, harekete geçebilseydim dememek için bugün adım atın, eyleme geçin. Yaşam dinamiktir, yaşam hareket demektir. Dolu dolu bir yaşam eyleme geçmeyi, adım atmayı gerektirir. Cesaret gerektirir. ‘Sen ilk adımı atmakla yükümlüsün, gerisi zaten gelir. Sonrasının ne olacağını düşünmek beyhude bir çabadır.’ der Şems. Ne kadar da doğru söylemiştir. Unutmayın ki hayat, ya cesur bir tecrübedir ya da hiçbir şeydir.

İnsanların sizin hakkınızda, hayalleriniz hakkında söylediklerinin önemi ne kadar? Adım atmaya karar verdiğinizde iç ve dış sabotajcılar harekete geçiyorlar mı? “Yapamazsın, yeterince iyi değilsin, hazır değilsin, genç değilsin, yeterli değilsin” mi diyorlar? Kendinize ne kadar inanıyorsunuz? İnancınızın gücü cesaretinizi belirleyecektir.  Hayatta biri dahi bir şeyi başardıysa, bunu herkes yapabilir. Yapabilme gücü içimizde, sınırsız bir güce, potansiyele sahibiz, her birimiz. Sadece ne istediğimizi, bu hayattan ne beklediğimizi bilmek zorundayız. Hayatınızda bir şeyleri değiştirmekse amacınız, değiştirme gücünün sizde olduğuna  yürekten inanın ve harekete geçin. Başkalarının ya da bazen iç sesinizin “Başaramazsın, yapamazsın!” demesine rağmen harekete geçin, cesur olun, evet yolun belli kısımlarında  cesaretiniz kırılabilir, tökezleyip düşebilirsiniz  belki, ancak gerçek başarıyı yakalayanlar, düştükten sonra da ayağa kalkabilenlerdir. Bir çocuk yürümeyi öğrenirken asla pes etmez, her düşüşü yeniden kalkmak için ilham olur. Sizin de böyle olsun, her karşılaştığınız zorluk biraz daha sizi yüreklendirsin. Zorluklar en büyük öğretmenlerimizdir. Yazımı Şems’in çok güzel bir sözüyle bitirmek istiyorum.

”Yaşadığım hayatı değiştirmeye, kendimi dönüştürmeye hazır mıyım?” diye sormak için hiçbir zaman geç değil. Kaç yaşında olursak olalım, başımızdan ne geçmiş olursa olsun, tamamen yenilenmek mümkün. Tek bir gün bile öncekinin tıpatıp tekrarıysa, yazık! Her an her nefeste yenilenmeli. Yepyeni bir yaşama doğmak için ölmeden önce ölmeli.”

Unutmayın;  hayat cesurları sever.

Sevgiler

Yaşam Koçu, NLP Uzmanı Özlem Aktaş

0(224) 243 43 14

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Aşkın ve Sevginin Dili – Yaşam Koçu ve NLP Uzmanı Özlem Aktaş

Nis 18, 2011   //   by admin   //   İlişkiler  //  No Comments

Aşkın ve Sevginin Dili  – Yaşam Koçu ve NLP Uzmanı Özlem Aktaş

Aşık olmak belki de dünyanın en güzel duygusudur. İnsanın aşık olunca ayakları yere basmaz olur, sanki hep bulutlarda geziyordur. İçi pır pır eder, yüreği susmak bilmez, aşkını düşünür, uykuya dalarken, sabah kalktığında akılda hep o aşık olunan kişi vardır. Onunla birlikteyken kendimizi cennetin eşiğindeymişiz gibi hissederiz. Elini tuttuğumuzda kanımız birlikte akıyor gibidir. O kişiye sarıldığımızda ayaklarımız yerden kesilir. Kimi bu duygularla beraber evlilik hayali kurar. Kimi aşık olduğunun en mükemmel insan olduğuna inanır.

Hepimiz evlenmeden önce mutlu bir evlilik hayali kurarız. Başlarda diğerleri gibi aşkımızı kaybetmeyeceğinizden o kadar inanırız ki… Biz diğerleri gibi birbirimizi kırıp incitmeyeceğizdir, ilişkimizi yıpratmayacağızdır, buna inanırız. Ne yazık ki aşkın ömrünün 2 yıl olduğu psikologlar tarafından kanıtlandı. Sonuçta gözümüz açılır, ayaklarımız yere basar ve karşımızdakini istediğimiz gibi değil olduğu gibi görmeye başlarız . Bir zamanlar deli gibi aşık olduğumuz insan bize kızıp eleştirmeye başlamış, bir zamanlar gözümüze büyük gözükmeyen önemsiz gördüğümüz şeyler birden çok önemli olmaya bizi rahatsız etmeye başlamıştır. Birden evliliğin gerçek hayatın içine girivermişizdir. Diş macununun nasıl sıkıldığından, kirli çamaşırlara kadar her şey gözümüze batmaya başlar ve bir zamanlar deli gibi aşık olanlar düşman oluverirken evlilikte savaş alanı oluverir. Gerçek şu ki insan aşık olmanın çılgın durumunda çok uzun süre kalması imkansızdır. Aşık olunca her şey ikinci planda kalır, hatta önemsiz hale gelir. Hedefler, iş,isteklerimiz, hayallerimiz… Sadece aşkımızla ilgili hayallerimiz vardır. Düşünsenize böyle bir durumda olsaydık hepimiz bu dünyanın hali ne olurdu ?

Zaman içinde aşk bittikten sonra, ilişkiye bireysel istekler, duygular, ihtiyaçlar ve davranış kalıpları hakim olmaya başlar. Aşk sona ermiştir. Bu durumda kişiler ya birbirinden uzaklaşır, boşanır, ayrılır ya başka aşkların peşine düşer ya da ite kaka ilişkilerini sürdürmeye çalışırlar. Aşk sona ermeden önce, sevgiye dönüştürülmesi şarttır. Sevgiye dönüştürülemeyen her aşk bitmeye mahkumdur.

Aşk ile sevginin birbirine karıştırılmaması gerekir. Aşk bilinçli bir tercih değildir. Aniden umulmadık bir anda gelir. Aşk güdüsel olarak bizi tuhaf ve mantıksız şeyler yapmaya iter ve aşık olduğumuzda ulaştığımız bu mükemmel en yüksek mutluluk seviyesinin korunmasını, hiç bitmemesini isteriz. Ancak bunun sonsuza dek sürmesi mümkün değildir. Aşk bittikten sonra bunu gerçek sevgiye dönüştüremezsek eğer acı verici ayrılıkların yaşanması kaçınılmazdır. O halde aşkı olduğu gibi kabul edip eşimizle gerçek sevgiyi var etmek ve korumak için çabalayabiliriz. Böyle bir sevgi tutku içermeyebilir ancak aklı ve duyguyu birleştiren bir sevgi olur ve bu da çaba gerektirir.

En temel duygusal ihtiyacımız aşk değil, birlikte olduğumuz insan tarafından gerçekten sevilmek ve sevginin güdüsel olarak değil, akıl ve irade ile beslenip güçlendirildiğini bilmektir.

Seçimlerimizden oluşan gerçek dünyaya döndüğümüzde, iyi ve sevgimizi göstermekte cömert olmayı seçersek bunun adı sevgi olur. Eşimizin bizi kabullendiğine, bizi istediğine ve bizim iyiliğimiz için uğraştığına inanırsak kendimizi güvende ve mutlu hissederiz. Peki evlenince gözlerdeki ışıltı, cinselliğin heyecanı ne olacak diyebilirsiniz ? Ancak eşinizin gözündeki en önemli kişi olduğunuzu bilmenin güvenlik duygusu inanın hepsine bedeldir ve her şeye değer bir duygudur.

Daima sevgiyle kalın…

Yaşam Koçu ve NLP Uzmanı Özlem Aktaş

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Sayfalar:«12345»

Ara

Kategoriler