Browsing articles in "Makaleler"

Mucizeler Onu Bekleyene Gelir

Eki 27, 2011   //   by inciaktas   //   Kişisel Gelişim  //  No Comments

 

Modelleme; başarmak istediğiniz şeye sizi daha önce ulaştıran Nlp tekniğidir.  Sizden önce, başarmak istediğiniz şeyi başarmış birisini bulur ve onu herşeyiyle modellersiniz. Bu sonucu elde ederken neler yapmış, hangi inançlara sahipmiş, duygu ve düşünceleri ne yöndeymiş? Belki onun bu sonucu elde etmesi yıllarını almıştır. Belki bu başarıyı elde ederken çok güzel şeyler yaşamış, bir o kadar da hata yapmıştır. Ve inanın ki bütün hataları tek başımıza yapacak kadar vaktimiz yok. Bu yüzden başkalarının yaptığı hatalardan ders almayı öğrenmeliyiz.

Ben de ne zaman tanıyayım ya da tanımayayım, herhangi bir alanda başarılı olmuş bir insanın hikayesini duysam dikkat kesilirim. Ne yapmış, neden yapmış? Nasıl yapmış? Hangi yollardan geçmiş? Bu yollardan geçerken nelere dikkat etmiş? Neleri mükemmelleştirmiş? Hangi hataları yapmış?

Bu soruların cevabını ararken ister istemez ortak bir noktaya rastlıyorsunuz. Bu insanların hepsi bir karar vermiş, niyetlenmiş, o kararı ne pahasına olursa olsun uygulamaya adanmış ve bilin bakalım ne olmuş? Mucize…

Olmaz denilen, başarılamaz denilen her bilinçli ve adanılmış karardan sonra insanların başına yolları açacak olaylar gelmiş.

Siz buna ister mucize deyin, ister çekim yasası deyin, ister olumlu düşünce gücü deyin ne derseniz deyin ama gerçek olan bir şey var ki, siz bir şeyi yapmayı gerçekten tüm yüreğinizle istediğiniz zaman, tüm dünya bunu gerçekleştirmek için işbirliği yapar.

Kararların gücünden bu yazıda ayıca bahsetmeyeceğim. Bu yazımda sadece verdiğimiz karara olumlu düşünceyle bağlanmanın öneminden bahsetmeye çalışıyorum.

Hayatımız bazen gerçekten inanılmaz olumsuz olaylarla dolu olabiliyor. Katlanılmayacak sandığımız acılar, ölümler ayrılıklar ve daha birçok şey. Ve hepimiz biliyoruz ki, ölüm bile yeni bir başlangıçtır doğru yönden bakarsak eğer.

Ne de olsa kolay bir hayat insana hiçbir şey öğretmez. Elbette ki her zaman zorluklarla ve içimizi yiyip bitiren sorunlarla karşılaşacağız. Ancak önemli olan bunu nasıl deneyimlediğimiz ve bundan ne öğrendiğimiz değil midir? Gece ne kadar karanlık olursa olsun güneş sonunda doğmaz mı? Öyleyse şükretmeliyiz. Elimizdekilere, sahip olduklarımız ve henüz olamadıklarımıza da.

Şems’i Tebriz-i’ nin de dediği gibi; “Şükret! İstediğini elde edince şükretmek kolay. Önemli olan dileğin gerçekleşmediğinde de şükredebilmektir.”

Ben size bir şey önermek istiyorum. Olumlu düşünce egzersizi. Şimdi bir düşünün, sürekli olumsuz düşüncelerle hayatınızı aşağıya mı çekmek istiyorsunuz yoksa o olumsuz düşünceleri zihninizde belirdiği anda yok ederek mucizeleri hayatınıza çekmek mi istiyorsunuz? Evet tam da düşündüğüm gibi, cevabınız, olumsuz düşünceleri hayatımdan çıkarmak istiyorum oldu.

Öyleyse sıkı durun. Reçeteyi veriyorum. On gün boyunca bu reçeteyi uygulayacaksınız. Zihninizde herhangi bir konuyla ilgili olumsuz bir düşünce belirdiğinde iki dakika içinde onu kovmanız, o yabani otu gül bahçenizden kesip atmanız gerekiyor. Eğer kesip atmazsanız uzun bir süre o olumsuz düşünceye bağlanır kalırsanız, üzgünüm, beşinci günde bile olsanız reçeteyi en baştan tekrar uygulamanız gerekecek.

‘Ben kararlıyım iki dakikadan fazla takılı kalmam ama bu düşünceden nasıl sıyrılacağımı bilmiyorum’ diyorsanız onunda basit bir yolu var. O da daha önceki yazılarımda bahsettiğim kelimelerin gücü ve güçlendirici sorulardan geçiyor. Kendinizi olumsuz bir düşünceye kapılmış sürükleniyor hissettiğinizde hemen durun ve kendinize sorular sormaya başlayın. Bu durumun iyi yanı ne? Nesi henüz mükemmel değil? Daha iyi olması için neler yapabilirim? Nasıl davranabilirim?

Emin olun bu soruların üzerine zihninizde yeni referanslar araştırmaya başlayacak ve durumunuz hemen değişecektir. On gün boyunca bu alıştırmayı yapmak, bir ay boyunca sıkı bir rejim yapıp bir ay sonunda verdiği kilolara kıyamayıp tekrar aşırı yemeye başlayamamaya benzer. On gün boyunca hep olumlu düşünüp olumsuz düşünceleri kovmayı öğreneceğiniz için, on gün sonunda kendinize kıyıp olumsuz düşünceye kapılamayacaksınız. Denemeniz dileğiyle…

Sevgiler…

İnci AKTAŞ

(0224)2434314

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Bilinç altının gücünü Hipnoz ile keşfet !-Yaşam Koçu ve Hipnoterapist Özlem Aktaş

Eki 26, 2011   //   by ozlemaktas   //   Kişisel Gelişim, Mutlaka Okuyun  //  No Comments

Hipnoz , bir çoğumuza göre bir uyku hali olarak algılanır. Aslında hipnoz halinde kişinin bilinci açıktır ve kişiye istemediği bir şey yaptırılamaz. Hipnoz yapılacak kişilerin önce hangi konu üzerinde hipnoz yapılacağı üzerine konuşmaları ve değiştirmek istedikleri durum üzerinde ikna edilmeleri gerekmektedir. Hipnoz bir odaklanma durumudur. Bu konu ister kendini sınırlayan bir takım düşünce kalıplarının değiştirilmesi olsun , ister sigara kullanma alışkanlığını bırakma olsun , kısacası hipnoz ;  kişinin bir konuya konsantre olması demektir.

Örneğin kişi çikolatayı yemekten vazgeçemediğini söylüyorsa , kişiye hipnozla odaklanma ile , zihninde çikolatayı çok yedirerek çikolatadan tiksinmesi sağlanabilir. Normalde bu uygulama NLP denilen zihnin yeniden programlanması ile de mümkündür. Kişi sadece çikolata ile beslenir en fazla üç gün içinde yediği şeyden tiksinir. Kısacası kişinin vazgeçemediği şeyden fazlasıyla tüketme halinin yaşatılarak tiksinme duygusunun yaratılması amaçlanır.

Hipnoz seansları ile sigaranın bıraktırılması da mümkündür . Ancak önce kişinin bunu bilinçli bir şekilde istiyor olması gerekmektedir. Başkalarının ricası yada zorlamaları ile yapılan hipnozdan bir sonuç alınamaz. Kişinin , sigaranın kendisine verdiği zarara konsantre  olması sağlanırsa, sigarayı bırakması kolaylaşacaktır. Hipnozun özü aslında tamamen mantıklı telkinlere dayanan hipnotik bir terapi olmasıdır. Hepimiz daha iyi bir yaşam , daha iyi koşullar , daha iyi iş ve imkanlar isteriz ancak bunların gerçekleştirilmesi olaya tamamen konsantre olmamız ve kendimize yürekten inanmamızdan geçer. Burada önemli olan hepimizin içindeki başarma , değişim gücüne azmine inanmamızdır, yani kendimize , kapasitemize inanmamızdır. Örneğin kişi sahip olmak istediği , arzuladığı şeyi hayal edip , konsantrasyonunu bu yöne çevirdiğinde , bu konuyla ilgili olumlu durumları düşünerek , kendine telkin vermesi halinde de aslında kendi kendini hipnoz etmiş olacaktır. Gün içinde hepimiz hipnoz anlarını sık sık birçok şekilde yaşıyoruz. Bir yolculuğun bazen nasıl geçtiğini hatırlamadığınız olmuyor mu ?,  işte hipnozdasınız .

Hipnoz ile  yani bilinç altına verilen olumlu telkinlerle hayatınızda değiştirmek istediğiniz  size şu an yarar sağlamayan her türlü duygunun  ve davranışının değiştirilmesi sağlanabilir. Bu olumlu telkinler tam olarak istediğiniz şeyle ilgili , yeni davranış modelinizle ilgili , yeni alışkanlıklarınızın bilinç altına  kelimelerle uygulanmasıdır. İster sigarayı bırakma , isterseniz dilediğiniz kiloya ulaşma arzunuz olsun hepsi gerçekleştirilebilir . Yeter ki değişmeyi isteyin  ve hayatınızda yolunda gitmeyen şeyleri değiştirebilecek gücün içinizde var olduğuna inanın.

Özlem Aktaş

(0224)2434314

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Hayat Bir Oyundur

Eki 25, 2011   //   by inciaktas   //   Kişisel Gelişim  //  1 Comment

“Kamyon çarpmış gibiyim. Çukurda hissediyorum. Duvarları aşamıyorum. Kafam patlayacak gibi…” Günlük hayatımızda kullandığımız bu tür benzetmelere hiç dikkat ettiniz mi? Uzun süredir aynı duvarın karşınızda dikildiğini, ya da kamyon üstümüzden geçtikten sonra doğal olarak kalkamadığınızı hissettiniz mi? Çoğumuz çoğu zaman kullandığımız kelimelere bile dikkat etmezken eminim benzetmelerimize hiç dikkat etmemişizdir.

Oysa beyin gerçekle hayali ayırt edemez. Siz bir şeyi olmuş gibi düşünürseniz beyniniz için o, gerçekten olmuştur. Size kamyon mu çarptı? Geçmiş olsun. Başınız mı patlıyor? İyi öyleyse sizin için yapacak bir şey yok demektir. Duvarları aşamıyor musunuz? Neden aynı duvara çarpıp duruyorsunuz? En azından etrafından dolaşın.

Algıladığınız tüm gerçek, bir benzetmeden ibarettir aslında. Öyleyse güzel benzetmeler yapalım. Kamyon çarpmasın, çukura düşmeyelim. Gecede olalım, kışta olalım onun yerine. Çünkü her geceden sonra sabah olur, her kıştan sonra bahar gelir. İnsanların hayatlarında acı da olur. Kaçınılmazdır ve olması gerekendir. Ve biz mecazlarımızı buna göre belirlersek duygularımız da buna göre yönlendirmiş oluruz. Duygularımızın kaynağı bizleriz. Yaptığımız benzetmeler, kullandığımız kelimeler ve sorduğumuz sorularla kaderimizi biçimlendiririz.

Bir düşünün, basit bir örnek. Arkadaşınız size bir kadından bahsediyor. “Melek gibi” dedi. Ne hissettiniz? Kadını görmediniz bile. Gördüğünüzde nasıl davranacaksınız? Durun vazgeçtim. Arkadaşınız kadının tam bir şeytan olduğunu söyledi. Şimdi kadın hakkında ne düşünüyorsunuz? Aman sizden uzak olsun değil mi? İşte benzetmeler duygularınızı bu kadar çabuk yönlendirebilir.

Öyleyse önce hayatla ilgili benzetmelerinizi bir gözden geçirin. Hayat nedir? Yarış mı? Enkaz mı? Zorlu bir mücadele mi? Yaşam kavgası dediğimiz şey ne? Yaşam bir kavga mıdır? Hayır. Eğer sizin için böyleyse bol şanslar, çünkü ihtiyacınız olacak. Hayat bir oyundur. Kazanmak veya kaybetmek yoktur. Eğlenmek vardır. Hayat bir danstır. Hayat bir şarkıdır. Hayat bir mücadele değildir, hayat bir armağandır başlı başına.

Bu yüzden oturup düşünmemiz gereken şey hayata, ilişkilere, işimize, evliliğe, erkeklere ya da kadınlara bağladığımız benzetmelerdir. Yeni benzetmeler bulup onlara bağlanmalıyız. Nasıl ki hayatımızdan olumsuz anlam içeren kelimeleri çıkarmaya çalışıyoruz olumsuz anlam yükleyen benzetmeler yerine olumlu anlamları olan mecazlar kullanmak daha doğru olacaktır.

Ve hayatı Super Mario oyununa benzetseydim, Mario’nun  ‘game over’ olması yani oyunun bitmesi için dört can hakkı oluyor. Bizimse sadece bir hakkımız var. Bu nedenle yaşayacak bin yılımız varmış gibi davranmayalım ve yaşamayı ertelemeyelim. Hemen başlayalım… Bize sunulan bu armağanı en iyi şekilde değerlendirelim.

Siz kelimelerinize, benzetmelerinize, sorularınıza dikkat edin yeter. Belki hemen sonuç alamayabilirsiniz ama hemen sonuç alamadınız diye bir şey olmamış demek de değildir. Hayatı bir oyun gibi yaşamanız dileğiyle…

Sevgiler…

İnci AKTAŞ

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Falcının Sırrı

Eki 25, 2011   //   by inciaktas   //   Kişisel Gelişim  //  No Comments

Üzerinde en çok düşündüğümüz şeyin başımıza geldiğinin farkında mısınız? Ama ne yazık ki genelde korkularımız üzerine düşündüğümüz ve odaklandığımız için ‘korktuğumuz başımıza gelir.’ Aslında istediklerimiz de başımıza gelir istemediklerimiz de.

“Sakınan göze çöp batar.” da ne kadar çok korkularımıza odaklanırsak o kadar başımıza geleceğini gösteren bir atasözüdür. Öyleyse artık odağımızı değiştirmenin zamanının geldiğini düşünmüyor musunuz?

Dualarınıza dikkat edin, her an gerçekleşebilirler, ki gerçekleşecekler. İnandığınız çaba sarf ettiğiniz ve güvenle beklediğiniz her şey gerçekleşir. Biz her şeyi düşüncelerimizle yapıyorsak neden dualarımızı da ona göre şekillendiremiyoruz?

Aslında süreç hep aynı işler. Tanrı dualarımızı kabul eder, ya da evren dileklerimize yanıt verir veya nörolojik şartlanma yoluyla elde ederiz isteklerimizi. Bir insan bir dua eder ya da bir niyet belirtir, yeni bir karar verir. Sonra bu duanın kabul edildiğine, niyetin duyulduğuna ve kararına uyacağına inanır. Çünkü bu karar onu sonuca götürecektir. Şüphe duymaz, olumsuz düşüncelere kapılmaz. Emindir. Bu isteği gerçekleşecektir. Mutludur, çünkü emindir. Tüm planlamalarını, çalışmalarını ve günlük yaşamını buna göre düzenler ve sanki istediğini şimdiden elde etmiş gibi mutlu olur. Ne de olsa beyin gerçekle hayal arasındaki farkı ayırt edemez. Ve bilin bakalım ne olur? Mucize…

Daha önce mucizeler, onu bekleyene gelir demiştim. Sonuçta korkularımızla, parayla, ilişkilerimizle, işimizle olan kavgalarımız sürdükçe mucize beklemediğimiz kesindir. Bize gelmeyeceği de…

Siz bir şeyi istediğiniz zaman yeryüzünde bir istek oluşur ve tüm evren bu isteğinizi gerçekleştirmek için işbirliği yapar. Ne de olsa Yüce Yaratıcı tüm dünya insanının dualarını duyuyor. Neticede şuanda çevrenizde gördüğünüz her şey yalnızca bir düşünceden ibaretti. Ve biri o düşünceyi hayal etti, daha hayal ederken mutlu oldu, zihninde ve kalbinde varmış gibi yaşadı, hayata geçirebileceğine inandı ve en büyük mucitler en büyük icatlarını bu şekilde yaptı.

Süreç basit. Duanızı edin, bir dilekte bulunun ya da ne istediğinize dair bir karar verin. Zihninizde bunu yaşıyormuş gibi canlandırın. Sıkılmadan her gün. Şüphe duymayın. Duanızın kabul edildiğinden şüpheniz olmasın. Nasıl olabilir ki? Dileğiniz kabul olacak, istediğiniz elde edeceksiniz. Sanki elde etmiş gibi mutlu olun. Lütfen olun. Yalandan da olsa mutlu olmanın kime zarı dokunur ki… Ve bekleyin en doğru zamanda isteğinizi elde edeceksiniz…

Anlatmayı sevdiğim bir hikaye var:

Bir gün bir genç kadına; ‘Kısmetin açık, ruh eşinle bu ayın sonuna kadar tanışacaksın.’ dedi falcı. Genç kadın bu falcının adını çok duymuştu. Gelecek hakkında yorumlar yapabiliyordu. Bu öngörü onu çok heyecanlandırmıştı. Sonunda duaları kabul olmuştu. Bir ay içinde hayalindeki ruh eşiyle tanışacaktı. Bütün bu ayı, bu mutluluk ve inanç duygusuyla geçirdi. Emindi, ne de olsa falcı çok ünlüydü. Hiç şüphe duymadı. Bilin bakalım ne oldu? O ayın sonunda ruh eşiyle tanıştı. Mutlu son…

Peki bu falcının sırrı neydi? Gerçekten geleceğini biliyor muydu, yoksa bilerek genç kadının geleceğini mi yazıyordu?

Cevap ne olursa olsun, süreç daima işe yarar, siz inanır ve sebat ederseniz. Kimsenin bize geleceğimizi söylemesine ihtiyacımız yok. Çünkü biz düşüncelerimizle kaderimizi yaratırız. Unutmayın herkes kendi falını kendi yazar…

Sevgiler…

İnci AKTAŞ

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Değer Mi? Hiç Düşündünüz Mü?

Eki 25, 2011   //   by inciaktas   //   Kişisel Gelişim, Makaleler  //  3 Comments

 

Hayatta hiçbir şey istediğiniz gibi gitmiyor mu? Bu cümleyi o kadar çok duydum ki çevremdeki insanlardan. Ben de kullanırdım bazen ama başlıbaşına sorgulayacağım bu yazımda. Hiç düşünmüş müydüm peki, neden hiçbir şey İSTEDİĞİM gibi gitmiyordu o cümleyi kullandığım sıralar?

Üzerinde biraz düşününce her şeyin tam da istediğim gibi gittiğini fark ettim. Herşey önem verdiğim değerlere göre işliyordu hayatımda.

Değerlerim arasında en üst düzeyde yer alanı bağımsızlıkken, nasıl sürekli ailemle birlikte olmayı arzulayabilirdim? Ya da en yüksek değeri başarı olan bir kişi aynı zamanda nasıl rahatlık, evde oturmak ve dinlenmek isteyebilirdi?

Sonunda anladım. Eğer hayatımızda yolunda gitmeyen bir şeyler varsa artık daha az üzülebilirdik. Nasıl mı? Değerlerimizi doğru saptayarak!

Değerlerimizi bizi bir kolumuzdan çeken küçük sevimli yaratıklar gibi düşünün. Onlar bizi başarıya, mutluluğa, dürüstlüğe ya da minnete doğru çekerken, korkularımızı temsil eden küçük sevimsiz yaratıklar ise diğer kolumuzdan çeker.

Örneğin, ilk değeri başarı, hayatında en önemli şey başarı olan bir kişinin en büyük korkusu reddedilme veya aşağılanma, küçük düşme ve başarısızlıksa, hem değerini gerçekleştiremediği gibi bu çatışma beyinde bir karmaşaya, dolayısıyla da strese yol açacaktır.

Bu durumda ilk yapılacak şey, önce bir değerler listesi yapmaktır. Hayatta en çok neyi önemsiyorsunuz? Bunlar para yada araba gibi araçlar değil gerçek değerler olmalıdır.

Örneğin; sevgi, aşk, mutluluk, neşe, eğlence, zeka, yaratıcılık, sağlık, aile, alçakgönüllülük, yardımseverlik, başarı, özgürlük, bağımsızlık vb.

Bunları kendinize göre en önemli olandan başlayarak sıralayın. Benim eklemediğim değerler varsa onları da kullanın. Daha sonra korkularınızı bir kenara yazın ve karşılaştırın.

En önemli değeriniz bağımsızlıksa ve en büyük korkunuz başka şehre taşınıp orada yaşamaksa nasıl işler yolundaymış gibi gözükebilir?

Ben burada korkuların olumlu düşüncelere dönüşmesinden şuanda bahsetmeyeceğim. İlk aşama değerler hiyerarşisinde bazı değerlerin yerini değiştirmek olacaktır. Daha bunu yaptığınızda bile rahatlayacak, mutlu olacaksınız.

Bir arkadaşım vardı. Ailesine hiç vakit ayıramadığı için işten ayrılmayı düşünüyordu. Ama işini ve dolayısıyla para kaybetme korkusu inanılmaz canını acıtıyordu. ‘Neden?’ diye sorduğumda başarının en üst düzeyde öneme sahip değeri olduğunu fark ettim. Bu durumda tabî ki işten ayrılıyor olmak ona acı verecekti.

Sonra oturup değerler hiyerarşisine baktık. En üst sırada olan başarı yerine aileyi koyduk ve arkadaşım işten ayrıldığında çok mutluydu. Çünkü en önemli değeri için bir şeyler yapmıştı. Kendisiyle çelişmiyordu ve her şey istediği gibi gidiyordu artık.

Hadi hemen şimdi oturup değerlerinizi gözden geçirin. Sizinle çelişen, strese sokan ve sınırlayan değerleriniz neler? Yer değiştirin. Örneğin sıralamanız; özgürlük, başarı, sağlık vs. gibi sıralanıyor ama sağlığınızdan endişe ettiğiniz için dünya turuna yalnız çıkamıyorsanız, değerler listenizin başına sağlığı koyun. Bakın nasıl durumunuz bir anda değişecek.

Elbette değerler sıralamanızı değiştirmenin yanı sıra sizinle çelişen korkularınızdan da arınmanızın vakti geldi. En kötü ve sınırlayıcı inançlarınızı tespit edip onları büyük acılara bağlarsanız ve yerine olumlu ve güçlendirici inançları koyarsanız, değerler listeniz amacına ulaşmış olacaktır.

Kullanmanız dileğiyle…

Sevgiler

İnci AKTAŞ

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Başarmayı Ne Kadar İstiyorsun? – Yaşam Koçu ve NLP Uzmanı Özlem Aktaş

Eyl 14, 2011   //   by admin   //   Kişisel Gelişim, Makaleler  //  No Comments

Başarmayı Ne Kadar İstiyorsun?  – Yaşam Koçu ve NLP Uzmanı Özlem Aktaş

Hepimizin istekleri, beklentileri var bu hayatta.  Ancak ne kadarımız adım atıp, harekete geçiyoruz.  Şuan ki durumumuzda bizi ne mutlu ediyor? Çalışma şeklimiz, geleceğe ait beklentilerimiz bizi ne kadar mutlu edip, harekete geçiriyor? Bu sorulara cevap bulabilmek, farkındalığımızın artmasına, bizi doğru adımları atmaya sevk eder. İçinizdeki gücü ne harekete geçirir? Michael Jordan, Bill Gates gibi kişiler daha çok küçükken zengin olmayı kafalarına koymuşlardı.  Sen ne istiyorsun? Yüreğine bir bak, geçmişte başardıklarına bir bak, yine yapabilirsin. Hayalini gözünde canlandır,  içini coşku kaplıyorsa, bil ki doğru yoldasın. Hedeflerin seni coşkulandırmıyorsa, sende istek uyandırmıyorsa, bir yerde eksik var demektir. Başarmak istediğin şeyi gerçekten istiyor musun? Bu herhangi bir şey olabilir. Sınav kazanmak, istediğin okulda okumak,  istediğin sağlıklı, fit bir fiziğe sahip olmak, istediğin kariyere sahip olmak, mutlu bir evlilik… Önce yüreğine bak, ne kadar istediğine, ulaşmak için ne kadar arzu duyuyorsun bir bak. Sonra hedefine giden adımları tespit et. Yeterince istersen, her şeyi ama her şeyi başarabilirsin. Hedefine giden yolda kendine şu soruları sor;  Hedefime ulaştığımda ne olacak, ben nasıl biri olacağım, neler hissedip, neler görüp, neler işitiyor olacağım?  Hangi adımları atarak bu hedefe ulaşabilirim? Beş yıl sonra kendimi nerede görüyorum? Bu soruların cevaplarını hayal edebiliyorsan bil ki başarabilirsin. Başarı ve mutlulukla dolu bir hayat senin elinde.

Sevgiyle kalın…

Yaşam Koçu ve NLP Uzmanı Özlem Aktaş

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Başarı, İçindeki Gücü Görebilenlerindir – Yaşam Koçu ve Nlp Uzmanı Özlem Aktaş

Eyl 7, 2011   //   by admin   //   Kariyer, Kişisel Gelişim, Mutlaka Okuyun  //  No Comments

Başarı İçindeki Gücü Görebilenlerindir – Yaşam Koçu ve Nlp Uzmanı Özlem Aktaş

Bu hayatta neler başarabileceğini biliyor musun? Yoksa hayat zor, imkansız deyip vaz mı geçiyorsun hayallerinden? Bir bilsen sahip olduğun içindeki hazineyi, içindeki gücü bir keşfetsen.  Trilyonlarla ölçülemeyecek kadar değerli bir hazineyi taşıyorsun; beynini, aklını. Oysa ki onu doğru kullanarak neler yapabileceğini bir bilsen, ona öyle hunharca davranır mıydın? O, senin en büyük hazinen. İçindeki gücü ortaya çıkarmak için ona ihtiyacın var. Kendini  bilmeye, tanımaya ihtiyacın var. Sahip olduklarının değerini  biliyor musun? Aldığın nefesin, evrendeki tüm güzelliklerin, sahip olduğun her şeyin değerini bilerek yaşıyor musun? Peki, kendi değerini biliyor musun? ‘Dünya altın madeninin peşinden koşuyor, sen kendin altın madenisin ama kendinden haberin yok.’ diyor Mevlana. Sen ne kadar kendinden haberdarsın? İçindeki sahip olduğun gücün farkına varsan şaşırırsın. Bu gücü uyandırıp eyleme geçebilirsen, işte o zaman içindeki karanlığa haykırıp aydınlığa çıkarsın. Hayat bisikletini sürerken daima frene basıp, kendine engeller koymak seni ne kadar ileri götürebilir ki? Marifet içindeki gücü keşfedip, ona güvenip, güçlü fırtınalara karşı  dik durabilmektir ve her türlü zorluğa karşı adım atabilme cesareti ve gücünü gösterebilmektir. Gerçek potansiyelini ortaya koymadığın bir hayat ne kadar doyumlu  olabilir. Kendine güven, içinde yatan hazinene, gücüne, bilgeliğine inan. Sende aklını kullanıp, cesur davranarak, ne istediğini bilerek bu dünyada fark yaratan önemli kişiler gibi olabilirsin. Potansiyelinin farkına var, içine bak, gör, sen bu dünyaya fark yaratmak, başarmak için geldin. Yüreğin sana ne yapman gerektiğini söyleyecektir. O zaman, içine, yüreğine bakıp, adım atmak için daha ne bekliyorsun ?

Sevgilerle…

Yaşam Koçu ve Nlp Uzmanı

Özlem Aktaş

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Başarı, Hayal Kurma ve Biraz Cesaret İster – Yaşam Koçu ve NLP Uzmanı Özlem Aktaş

Eyl 7, 2011   //   by admin   //   Kişisel Gelişim, Mutlaka Okuyun  //  No Comments

Başarı Hayal Kurma ve Biraz Cesaret İster – Yaşam Koçu ve NLP Uzmanı Özlem Aktaş

Bu hayatta çoğumuzun başarısızlıklarının sonucunda, bu dünyadan yok olmak istediği olmuştur. İçimizdeki gücün farkında olmadığımız zamanlardır bu anlar. Kendimizi ve doğamızı sınırlı kabul ederiz ve en ufak başarısızlıkta dipte olduğumuzu sanırız. Biraz yukarılara çıkmak istediğimizde, çevremizdekiler tarafından yapamayacağımız, başaramayacağımız hatırlatılır, sınırlarımız hatırlatılır ve haddimizi bilmemiz gerektiği söylenir. Hayal kurma gücümüz elimizden alınmak istenir. Bizde çok şey istediğimizi düşünür ve hayallerimizden vazgeçeriz ve diğer insanlar gibi olmayı, risk almadan adım atmadan yaşamayı  kabul ederiz. Bizi öğrenmeye,  gelişmeye  iten içimizdeki sesi susturur, başarısızlığa uğramaktan korkmak zorunda da kalmayız. Oysaki içimizdeki korkularımızla yüzleşerek, içimizdeki başarmak, öğrenmek için kendini duyurmaya çalışan iç sesimizi dinleyerek, hayatta yaşamak için ne çok neden olduğunu görebiliriz. Diğer insanların her gün tekrarladıkları şeyleri bizde aynen tekrarlamak zorunda değiliz. Cehaletimizi kırabiliriz, becerilerimizi yeteneklerimizi ve zekamızı kullanarak kendimizi bulabilir, kendimiz olabiliriz. En önemlisi özgür olabiliriz. Yaşamayı, gerçekten yaşamayı öğrenebiliriz. Geleceğe umutla bakabiliriz. Bu yaşamın amacının,  her günü birbirinin aynısı tekrarlardan oluşan bir hayat olmadığının bilincine ve gücümüzün sınırsızlığına inanarak farkına varabiliriz. Sadece gözlerimizi aralayıp birazcık ileriye bakmamız yeterli. İçimizde bizi engellemeye çalışan korku,  bezginlik, umutsuz gibi duyguların bizi gelişmekten alıkoyan düşünceler olduğunun ayrımına varabilmek gerekli. İyinin mükemmelin sınırları yoktur. Düşlerini, hayallerini gerçekleştirmek için, şimdiden oraya vardığını görebilmeli ve kabul etmelisin. Ne yaptığını, ne istediğini bilerek  hayal kuran ve kendini orada gören kişi başarmış demektir. Hayal kurmak, istemek başarmanın yarısıdır çünkü. En yükseklere gidebilen kişi, en uzağı gören ve bunun hayalini daha önceden kuran kişidir. Uzağı, varacağın noktayı görebilmelisin, yaşamalısın o anı. Uzağı  görebilmek, ancak düşüncelerinin zincirlerini kırdığın sürece gerçekleşir. İstediğimiz noktada kalmak ve istediğimiz yere gitmeyi istemekte özgürüz. Özgür olarak doğduk, özgürlük doğamızda var. Hedefe varmak için, özgürlüğünü sınırlayacak her şeyi bir kenara koyabilme cesaretini gösterebilmelisin. Diğerlerinin ne söylediği, gelenekler ya da herhangi sınırlayıcı inançların. Bizi sınırlayan bu düşünceleri, inançları sabırla aşmaya çalışmalıyız. Görünenlerin hepsi sınırlıdır. Hayata gerçekten anlayarak bakarak  ve her zorluğun, her kişinin içindeki güzellikleri görmeye çalışarak  gerçekten sevebilir ve hayallerimizin  peşinden inançla giderek  ve onlara ulaşabiliriz.

Başarı bazen sadece bir adım ötededir. Bunu unutmayalım. Başarı ve mutluluk sizinle olsun…

Sevgilerimle…

Yaşam Koçu ve NLP Uzmanı

Özlem Aktaş

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Hayatın Temelinde Yaratıcılık Vardır – Yaşam Koçu, NLP Uzmanı Özlem Aktaş

Eyl 4, 2011   //   by admin   //   Kişisel Gelişim, Makaleler, Mutlaka Okuyun  //  No Comments

HAYATIN TEMELİNDE YARATICILIK VARDIR  – Yaşam Koçu, NLP Uzmanı Özlem Aktaş

Bir şeyi hayal edebiliyor musun? Hayal edebiliyorsan gerçekleştirmek için adım atmışsın demektir. Hiç bir başarı yoktur ki daha önce hayali kurulmamış olsun. Bir şeyi hayal edebiliyorsan gerçekleştirme gücüne de sahipsin demektir. Sürekli her günü kendini, aynı şeyleri yaparak tekrarlıyorsan, bil ki  sürekli değişip gelişen bu dünyada olduğun yerde kalıyorsun demektir. Hayatımızda karşılaştığımız her problem yaratıcılığımızın, içimizdeki gücün ortaya çıkması için bir şanstır. Önemli olan problemleri fırsata dönüştürebilme gücüdür. Yaratıcı ve başarılı insanlar, zorlukların içindeki gücü görürler.  Başarılı olan insanların ortak özelliği, yaratıcı fikirlere sahip olmalarıdır. Hayat yaratıcılığı sever. Hayatın temelinde özünde yaratıcılık vardır. Yaratıcı düşünce ve fikirlerle insanlar fark yaratırlar, oldukları yerden bir adım ileriye risk alma cesaretini  göstererek adım atan kişiler yaratıcı kişilerdir. Risk almayan kişi gerilerde kalmanın sıkıntısı,  ilerleyememenin mutsuzluğu ile daha çok risk alır. Her problemin birden fazla çözümü vardır. Çözümleri ancak dünyaya yaratıcı gözlerle baktığımızda görebiliriz ve çoğu zaman çözüm problemin içindedir. Başarabileceğinden şüphe etmek, yaratıcı olmanın önündeki en büyük engeldir. Yaratıcı olmak demek, herkesin baktığı şeye bakıp, farklı şeyler görebilmek ve farklı şekilde davranabilmek demektir. Yaratıcı insanlar, alışılmış şeyleri değil, denenmemiş olanı denemekten, yapmaktan keyif alırlar. Yaratıcılık , kendine hata yapma özgürlüğü vermektir. Hata yapmak, hiçbir adım atmamaktan her zaman daha iyidir ve geliştiricidir. Her insanın özünde yaratıcılık vardır ve yaratıcılığa sezgilerimizi kullanarak  ulaşabiliriz. Yaratıcılık bir öğrenme sürecidir aynı zamanda. Kesinlikten vazgeçmek demektir. Güvenli limanlarımızdan biraz uzağa bakabilme cesareti demektir.  Dünya hayal gücüyle gelişir ,  değişir ve zenginleşir.  Dünyaya farklı gözlerle bakabilme, yaratıcı olabilme gücü hepimizin içinde. Sadece zihinsel kalıplarımızı kırarak, farklı olmayı deneyerek, farklılıktan korkmayarak, cesaretle bunu başarabiliriz. Hayatın daima size ilham vermesi ve yeni fikirleri ve olanakları görmeniz dileğiyle…

Sevgiler

Yaşam Koçu, NLP Uzmanı Özlem Aktaş

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Duyuların Gelişimi Çocuklukta Başlar – Yaşam Koçu, NLP Uzmanı Özlem Aktaş

Eyl 4, 2011   //   by admin   //   Kişisel Gelişim, Makaleler, Mutlaka Okuyun  //  2 Comments

 Duyuların Gelişimi Çocuklukta Başlar – Yaşam Koçu, NLP Uzmanı Özlem Aktaş

Hayatı algılayışımız; görme, işitme, dokunma, tatma, koku alma olan beş duyu organımızı kullanarak gerçekleşir. İletişimde, öğrenmede ve pek çok insani ilişkilerde algı sistemlerimizin etkinliği çok önemlidir. Bunlardan en önemlileri; görsellik, işitsellik ve dokunsallıktır. Hepimiz bu temsil sistemlerinin tümünü kullanırız. Ancak kimimizin görsel, kimimizin işitsel, kimimizin dokunsal duyuları gelişmiştir. Etkin öğrenmenin ve davranış kalıplarımızın bu temsil sistemlerinden hangisini kullandığımızla yakından ilgisi vardır. Daha etkin, gelişmiş, yaratıcı bir insan olmak bu duyuların hepsinin etkin bir şekilde kullanılmasına bağlıdır. Gelişmiş, yaratıcı insanların en önemli özelliği; bu duyuların hepsini etkin kullanabilmeleridir. Duyuların gelişimi için bu gereklidir. Kişiliğin gelişiminin 0-2 yaş arasında oluştuğunu düşünürsek bu süreçte anne ve babalara çok ciddi görevler düşmektedir. Dış dünya ile ilgili algılarımızın geliştiği bu dönemde çocukların bol bol görsel, işitsel ve dokunsal uyarıcılarla tanıştırılması gerekmektedir. 2-14 yaş arası bu sürecin gelişme evresidir. Çocuklarımızın tüm duyularını geliştirmeye yönelik bu çaba, algılama ve kavrama kapasitelerini yükselterek, yaratıcı zekalarını olumlu etkileyecektir. Birkaç küçük çaba ile bu kolayca başarılabilir. Aşağıdaki ufak uygulamalarla çocuklarınızın geleceği için en güzel yatırımı yapmış olacaksınız.

Çocukların işitselliğini geliştirmek için, ses değişikliklerini, ses düzeyindeki iniş ve çıkışları, hızdaki artma ve azalmaları vurgulayalım. İşitselliğini uyaracak ses kaynaklarını bulup, kullanmasını ve fark etmesini sağlayalım.

Çocukların görselliğini geliştirmek için, görsel uyaranlarla besleyerek, görüntüler ve şekiller arası, hatta renklerin tonları arasındaki farkları vurgulayalım. Ayırt edebilmesine yardımcı olalım.

Çocukların dokunsal duyularını geliştirmek için, dokundukları objeleri tüm ayrıntıları ile hissetmelerini sağlayalım. Sıcaklık soğukluk, sertlik yumuşaklık, pürüzlülük ve pürüzsüzlük gibi ögeleri hissetmesini sağlayalım. Evdeki ve dışarıdaki her şeye dokunmasını isteyelim.

Bunların dışında, duyularını aktif kullanacakları körebe gibi oyunlar oynayalım. Çocuklarımızın içlerindeki sınırsız potansiyele ne kadar ulaşabilirsek, hayatlarına olumlu olarak ne kadar dokunabilirsek ve ne kadar katkıda bulunabilirsek, anne ve babalar olarak onlar için, kişiliklerinin gelişimleri için bir şeyler yapmış oluruz. Yetenekli, potansiyelini ortaya çıkarabilen başarılı bir nesli hep beraber, çabalarımızla yaratabiliriz…

Sevgiler

Yaşam Koçu, NLP Uzmanı Özlem Aktaş

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Sayfalar:«1...2425262728293031»

Ara

Kategoriler